EN Enjoy all-day dining in a regal ambience with an al fresco terrace overlooking verdant gardens…
EN Enjoy all-day dining in a regal ambience with an al fresco terrace overlooking verdant gardens…
TR Büyüleyici, samimi bir mekanda otantik, çağdaş Japon mutfağı.
영어 | 터키어 |
---|---|
a | bir |
EN Great Food Quality And Ambience
TR Markalaşma Iletişim Ajansı Hizmetleri
EN Enjoy all-day dining in a regal ambience with an al fresco terrace overlooking verdant gardens…
TR Büyüleyici, samimi bir mekanda otantik, çağdaş Japon mutfağı.
영어 | 터키어 |
---|---|
a | bir |
EN Enjoy all-day dining in a regal ambience with an al fresco terrace overlooking verdant gardens…
TR Büyüleyici, samimi bir mekanda otantik, çağdaş Japon mutfağı.
영어 | 터키어 |
---|---|
a | bir |
EN Enjoy all-day dining in a regal ambience with an al fresco terrace overlooking verdant gardens…
TR Büyüleyici, samimi bir mekanda otantik, çağdaş Japon mutfağı.
영어 | 터키어 |
---|---|
a | bir |
EN Enjoy all-day dining in a regal ambience with an al fresco terrace overlooking verdant gardens…
TR Büyüleyici, samimi bir mekanda otantik, çağdaş Japon mutfağı.
영어 | 터키어 |
---|---|
a | bir |
EN Relish in intricate French design blended with Singapore's colonial heritage, to bring forth a unique ambience.
TR Benzersiz bir ortam sunmak için Singapur'un kolonyal mirası ile bir araya gelen Fransız tasarımı deneyimini yaşayın.
영어 | 터키어 |
---|---|
french | fransız |
heritage | miras |
design | tasarım |
unique | benzersiz |
bring | için |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Genuine and appealing slideshows are a great way to establish trust with your audience. They share your emotions with the viewer, thus strengthening your relationship with them.
TR Samimi ve göz alıcı slayt gösterileri, hedef kitlenizin güvenini kazanmak için harika bir yöntemdir. Slayt gösterileri sayesinde duygularınızı izleyicilerle paylaşır ve onlarla aranızdaki bağı güçlendirirsiniz.
영어 | 터키어 |
---|---|
great | harika |
trust | güvenini |
your audience | kitlenizin |
to | alıcı |
a | bir |
and | ve |
EN We welcome the well travelled around the world in a genuine embrace with local culture.
TR Dünya çapından sık seyahat edenleri yerel kültürün samimi bir kucaklaması ile karşılarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
world | dünya |
local | yerel |
culture | kültür |
a | bir |
EN We continually reimagine these in new ways from the highly crafted furniture, genuine materials we use and the dishes we serve to the Pürovel care products and massage oils we create
TR Yüksek kaliteli eşyalardan kullandığımız gerçek materyallere ve yarattığımız Pürovel bakım ürünlerinden masaj yağlarına kadar, bunları sürekli olarak yeni biçimlerde yeniden hayal ederiz
영어 | 터키어 |
---|---|
continually | sürekli |
highly | yüksek |
genuine | gerçek |
pürovel | pürovel |
care | bakım |
massage | masaj |
new | yeni |
and | ve |
the | bunları |
EN We offer not just reliability, efficiency, and intuition, but also a warm and genuine welcome
TR Sadece güvenilirlik, verimlilik ve sezgi gücü sunmakla yetinmiyoruz, aynı zamanda sıcak ve samimi bir karşılamayla da karşınızdayız
영어 | 터키어 |
---|---|
reliability | güvenilirlik |
efficiency | verimlilik |
warm | sıcak |
and | ve |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
영어 | 터키어 |
---|---|
zebra | zebra |
printers | yazıcılar |
intelligence | zeka |
other | diğer |
brands | markaların |
unlike | aksine |
give | sağlar |
and | ve |
security | güvenlik |
protection | koruma |
that | gerçek |
you | size |
a | bir |
to | olmak |
영어 | 터키어 |
---|---|
zebra | zebra |
intelligence | zeka |
genuine | gerçek |
security | güvenlik |
protection | koruma |
deliver | sağlar |
and | ve |
printers | yazıcılar |
a | bir |
the | size |
to | olmak |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN If the report is deemed to be genuine and acceptable, the customer account manager or, if applicable, the reseller will coordinate with the Registered Name Holder (RNH) to initiate the relevant issue resolution process
TR Raporun gerçek ve kabul edilebilir olduğuna karar verilirse, müşteri hesap yöneticisi veya varsa bayi, ilgili sorun çözüm sürecini başlatmak için Kayıtlı Ad Sahibi (RNH - Registered Name Holder) ile koordineli olarak hareket edecektir
영어 | 터키어 |
---|---|
genuine | gerçek |
acceptable | kabul edilebilir |
account | hesap |
manager | yöneticisi |
reseller | bayi |
issue | sorun |
process | sürecini |
resolution | çözüm |
registered | kayıtlı |
and | ve |
name | name |
will | edecektir |
customer | müşteri |
relevant | ilgili |
or | veya |
to | için |
the | kabul |
with | ile |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
영어 | 터키어 |
---|---|
zebra | zebra |
printers | yazıcılar |
intelligence | zeka |
other | diğer |
brands | markaların |
unlike | aksine |
give | sağlar |
and | ve |
security | güvenlik |
protection | koruma |
that | gerçek |
you | size |
a | bir |
to | olmak |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
영어 | 터키어 |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN We welcome the well travelled around the world in a genuine embrace with local culture.
TR Dünya çapından sık seyahat edenleri yerel kültürün samimi bir kucaklaması ile karşılarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
world | dünya |
local | yerel |
culture | kültür |
a | bir |
EN We welcome the well travelled around the world in a genuine embrace with local culture.
TR Dünya çapından sık seyahat edenleri yerel kültürün samimi bir kucaklaması ile karşılarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
world | dünya |
local | yerel |
culture | kültür |
a | bir |
EN We welcome the well travelled around the world in a genuine embrace with local culture.
TR Dünya çapından sık seyahat edenleri yerel kültürün samimi bir kucaklaması ile karşılarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
world | dünya |
local | yerel |
culture | kültür |
a | bir |
EN We welcome the well travelled around the world in a genuine embrace with local culture.
TR Dünya çapından sık seyahat edenleri yerel kültürün samimi bir kucaklaması ile karşılarız.
영어 | 터키어 |
---|---|
world | dünya |
local | yerel |
culture | kültür |
a | bir |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN We continually reimagine these in new ways from the highly crafted furniture, genuine materials we use and the dishes we serve to the Pürovel care products and massage oils we create
TR Yüksek kaliteli eşyalardan kullandığımız gerçek materyallere ve yarattığımız Pürovel bakım ürünlerinden masaj yağlarına kadar, bunları sürekli olarak yeni biçimlerde yeniden hayal ederiz
영어 | 터키어 |
---|---|
continually | sürekli |
highly | yüksek |
genuine | gerçek |
pürovel | pürovel |
care | bakım |
massage | masaj |
new | yeni |
and | ve |
the | bunları |
EN We offer not just reliability, efficiency, and intuition, but also a warm and genuine welcome
TR Sadece güvenilirlik, verimlilik ve sezgi gücü sunmakla yetinmiyoruz, aynı zamanda sıcak ve samimi bir karşılamayla da karşınızdayız
영어 | 터키어 |
---|---|
reliability | güvenilirlik |
efficiency | verimlilik |
warm | sıcak |
and | ve |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN Let’s share a warm smile and a genuine welcome. The best of Swiss values are in each of us.
TR Sıcak bir gülümsemeyi ve gerçek bir karşılamayı paylaşalım. Her birimiz en iyi İsviçre değerlerine sahibiz.
영어 | 터키어 |
---|---|
share | paylaş |
warm | sıcak |
genuine | gerçek |
are | sahibiz |
and | ve |
best | en |
of | her |
EN This hand gesture, known as the Merkel diamond or the triangle of power, is typical of Angela Merkel. Though it has been the subject of much philosophising and indeed considerable humour, little in the way of genuine insight has been gained.
TR Eşkenar dörtgen adı verilen bu el tutuşu, Angela Merkel’e özgü bir şey. Bununla ilgili çok felsefe yapıldı ve çok da dalga geçildi, ancak hatırı sayılır bir çıkarıma varılamaksızın.
영어 | 터키어 |
---|---|
hand | el |
angela | angela |
and | ve |
in | da |
this | bu |
the | ancak |
of | bir |
EN In their coalition agreement, the SPD, FDP and Greens are aiming to achieve a “genuine joint foreign, security and defence policy in Europe” – including greater cooperation between the national armies
TR Koalisyon anlaşmasında SPD, FDP ve Yeşiller; ulusal ordular arasında daha fazla işbirliği de dahil olmak üzere “Avrupa’da gerçek bir ortak dış, güvenlik ve savunma politikası”nı hedefliyor
EN “300 years until we achieve genuine equality”
TR „Hak Eşitliğine Kadar 300 Yıl“
EN I would be delighted if so, and that is what we are working towards every day. However, if things continue as they have been, it will take at least another 300 years until we achieve genuine equality.
TR Bu beni mutlu ederdi ve biz her gün bu uğurda çalışıyoruz. Ama bu böyle devam ederse, gerçek anlamada hak eşitliğine ulaşabilmemiz için daha en az 300 yıl gerekecektir.
영어 | 터키어 |
---|---|
we are working | çalışıyoruz |
years | yıl |
continue | devam |
and | ve |
least | az |
another | daha |
is | mutlu |
we | biz |
been | bu |
it | ama |
so | öyle |
every | her |
day | gün |
that | gerçek |
50 번역 중 50 표시 중