TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ciddi | serious |
ve | and |
sahte | fake |
giderek | increasingly |
TR Giderek artan sayıda sağlık uzmanı artık bilgileri telefonları ve tabletlerinden okuyup özümsüyor, yani giderek daha fazlası uygulamaları kullanıyor
EN An increasing number of healthcare professionals are now reading and digesting information on their phones and tablets, which means an increasing number are turning to apps
Түрік | Ағылшын |
---|---|
sağlık | healthcare |
artık | now |
bilgileri | information |
uygulamaları | apps |
TR Giderek artan sayıda sağlık uzmanı artık bilgileri telefonları ve tabletlerinden okuyup özümsüyor, yani giderek daha fazlası uygulamaları kullanıyor
EN An increasing number of healthcare professionals are now reading and digesting information on their phones and tablets, which means an increasing number are turning to apps
Түрік | Ағылшын |
---|---|
sağlık | healthcare |
artık | now |
bilgileri | information |
uygulamaları | apps |
TR Eaton; güvenilir yüksek güç yoğunluğu, modülerlik ve ekonomik tasarımıyla düşük hızlı, yüksek torklu (LSHT) motorlarıyla bilinir.
EN Eaton is known for low-speed high-torque (LSHT) motors with reliable high-power density, modularity and economic design.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
eaton | eaton |
güvenilir | reliable |
yüksek | high |
güç | power |
ve | and |
ekonomik | economic |
düşük | low |
hızlı | speed |
bilinir | known |
tasarımı | design |
TR Bu gerotor motorları güvenilir yüksek güç yoğunluğu, modülerlik ve ekonomik tasarımıyla bilinir.
EN These gerotor motors are known for their reliable high-power density, modularity and economic design.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
güvenilir | reliable |
yüksek | high |
güç | power |
ve | and |
ekonomik | economic |
bilinir | known |
tasarımı | design |
TR TORK YOĞUNLUĞU Tork yoğunluğunun makine tasarımında neden önemli olduğunu öğrenin }
EN TORQUE DENSITY Learn about torque density and why it’s important in machine design }
Түрік | Ағылшын |
---|---|
makine | machine |
neden | why |
önemli | important |
öğrenin | learn |
olduğunu | it |
tasarımı | design |
TR Pozitifliği, yoğunluğu ve eyleme yönelik önyargıyı ödüllendiriyoruz
EN We reward positivity, intensity, and a bias for action
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ve | and |
yönelik | for |
TR Proxy servisleri, küresel internet bağlantılarındaki aşırı yoğunluğu azaltmak, interneti hızlandırmak ve internet ağını daha sağlıklı kullanmak için oldukça faydalı bir servistir
EN Proxy services are very useful tools to reduce the density of international Internet connections, speed up access and use the network more effectively
Түрік | Ағылшын |
---|---|
proxy | proxy |
servisleri | services |
küresel | international |
kullanmak | use |
oldukça | very |
faydalı | useful |
TR 3.c.1. Sağlık çalışanı yoğunluğu ve dağılımı
EN 3.c.1. Health worker density and distribution
Түрік | Ағылшын |
---|---|
c | c |
sağlık | health |
TR 7.3.1. Ekonominin Enerji Yoğunluğu
EN 7.3.1. Energy intensity measured in terms of primary energy and GDP
Түрік | Ағылшын |
---|---|
enerji | energy |
TR 14.1.1. Kıyı ötrofikasyon (sudaki azot ve fosfatın artması) İndeksi ve yüzen plastik enkaz yoğunluğu
EN 14.1.1. Index of coastal eutrophication and floating plastic debris density
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ve | and |
plastik | plastic |
ın | of |
TR BEAR™, 10 farklı mikro akım yoğunluğu ile yüz ve boynunuzun her bölgesi için egzersiz rutinlerinizi tercihlerinize göre kişiselleştirmenizi sağlar.
EN BEAR™ offers an ultra-wide range of 10 microcurrent intensities, allowing you to personalize your facial workout routines perfectly to your preferences, for each area of your face & neck
Түрік | Ағылшын |
---|---|
bölgesi | area |
egzersiz | workout |
sağlar | offers |
TR Proxy servisleri, küresel internet bağlantılarındaki aşırı yoğunluğu azaltmak, interneti hızlandırmak ve internet ağını daha sağlıklı kullanmak için oldukça faydalı bir servistir
EN Proxy services are very useful tools to reduce the density of international Internet connections, speed up access and use the network more effectively
Түрік | Ағылшын |
---|---|
proxy | proxy |
servisleri | services |
küresel | international |
kullanmak | use |
oldukça | very |
faydalı | useful |
TR Bu veri noktaları, bir içerik parçasındaki anahtar kelime yoğunluğu gibi basit bir şeyden, robot.txt gibi sitenizin SEO'sunu etkileyecek daha belirsiz faktörlere kadar değişebilir
EN These data points can range from something as simple as keyword density in a piece of content to more obscure factors that will influence your site’s SEO, like the robot.txt
Түрік | Ағылшын |
---|---|
noktaları | points |
basit | simple |
robot | robot |
txt | txt |
sitenizin | your site |
seo | seo |
TR "Bina harika,yakınlarda la fayatte alışveriş merkezi ve opera binasının hemen karşısında lindt var mutlaka uğrayın ve geniş bir çember çizerek etrafı mutlaka dolaşın.mağazaları beğeneceksiniz."
EN "Beautiful as always. Takes the breath away. The stairs and the metro in front are popular meeting spots. You can spot exclusive events at the Opera from here - black cars everywhere"
Түрік | Ағылшын |
---|---|
harika | beautiful |
opera | opera |
TR Whitehall üzerinde Horse Guards karşısında bulunan otel St James’s Park ve Mall’den çok kısa bir mesafededir
EN Located opposite Horse Guards on Whitehall, the property is a stone’s throw from St James’s Park and the Mall
Түрік | Ағылшын |
---|---|
bulunan | located |
st | st |
james | james |
s | s |
park | park |
TR WATAN, Suriye’deki ve Türkiye’deki insani krizler karşısında mülteciler, yerinden edilenler ve ev sahibi topluluklarıyla ilgili acil müdahale söz konusu olduğunda en hızlı ve en önde gelen kuruluşlardan biri olarak kabul edilir.
EN Thousands of Syrian children dropped out of primary education for years due to war and found themselves on the streets. We were able to send thousands of children
TR Bütün üçüncü şahıslar karşısında tarafsız ve bağımsızdır.
EN is impartial to and independent of third parties.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ve | and |
TR Gelişen teknoloji, bununla beraber hayatımıza yeni giren kavramlar, değişen iş yapış şekilleri ve öncelikler karşısında her daim çevik ve hızlı kararlar aldık
EN We have always made agile and quick decisions in the face of technological advances, the emergence of new concepts in line with these advances, and changes in priorities and ways of working
Түрік | Ағылшын |
---|---|
yeni | new |
ve | and |
hızlı | quick |
kararlar | decisions |
TR Kibar Grubu, toplumsal meseleler karşısında her zaman duyarlı olmuş, toplum hizmetine özellikle eğitim ve sağlık alanında nice yapılar kazandırmıştır.
EN Kibar Group has always been sensitive to social issues and put many buildings into service, especially in the field of education and health.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
grubu | group |
duyarlı | sensitive |
özellikle | especially |
eğitim | education |
ve | and |
sağlık | health |
TR Gıda etiketleri ve takip edilebilirlik için karmaşık düzenlemelere ve standartlara uyma gereği karşısında, yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama işletmecileri güvenilir ve güvenli bir gıda etiketleme sistemine ihtiyaç duyar
EN Faced with the need to comply with complex regulations and standards for food labelling and traceability, food and beverage and hospitality operators need a reliable and secure food-labelling system
Түрік | Ағылшын |
---|---|
gıda | food |
karmaşık | complex |
standartlara | standards |
etiketleme | labelling |
sistemine | system |
ihtiyaç | need |
TR Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Washington’daki ilk ziyaretinde ABD ve Almanya Rusya karşısında yekvücut olduklarını vurguladı.
EN Defence Minister Christine Lambrecht has visited German soldiers in Jordan and Iraq during her first trip of the new year.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
daki | in |
ilk | first |
ve | and |
ın | of |
TR Kendinizi kalabalık bir grup karşısında tanıtın
EN Present yourself in front of a wider audience
Түрік | Ағылшын |
---|---|
kendinizi | yourself |
TR Bütün üçüncü şahıslar karşısında tarafsız ve bağımsızdır.
EN is impartial to and independent of third parties.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ve | and |
TR Whitehall üzerinde Horse Guards karşısında bulunan otel St James’s Park ve Mall’den çok kısa bir mesafededir
EN Located opposite Horse Guards on Whitehall, the property is a stone’s throw from St James’s Park and the Mall
Түрік | Ағылшын |
---|---|
bulunan | located |
st | st |
james | james |
s | s |
park | park |
TR Whitehall üzerinde Horse Guards karşısında bulunan otel St James’s Park ve Mall’den çok kısa bir mesafededir
EN Located opposite Horse Guards on Whitehall, the property is a stone’s throw from St James’s Park and the Mall
Түрік | Ағылшын |
---|---|
bulunan | located |
st | st |
james | james |
s | s |
park | park |
TR Almanya uluslararası acil durumlar karşısında sorumluluk üstleniyor: finans kaynakları, somut projeler ve güçlü bir ağla.
EN Germany helps when international emergencies occur – with financial support, concrete projects and a strong network.
Түрік | Ағылшын |
---|---|
almanya | germany |
uluslararası | international |
finans | financial |
somut | concrete |
projeler | projects |
güçlü | strong |
TR Kriz karşısında yenilikçi ve esnek yaklaşım
EN Flexible and innovative in the crisis
Түрік | Ағылшын |
---|---|
kriz | crisis |
yenilikçi | innovative |
ve | and |
esnek | flexible |
TR Almanya, türlerin yok olması tehlikesi karşısında türlerin korunması yolunda daha fazla çaba göstermeye kararlı
EN In order to counteract species extinction, Germany is committed to greater species protection
Түрік | Ағылшын |
---|---|
almanya | germany |
TR Yeterli suya sahip olmak, güvenlik riski yaşamadan kendimize gıda maddesi tedarik etmek veya aşırı hava olayları karşısında ihtiyaç halinde barınak bulmak, bizim için çok doğal şeyler
EN It is perfectly normal for us here to have access to sufficient water, to be able to supply ourselves with food without any risk to our safety and, if necessary, find protection from extreme weather events
Түрік | Ағылшын |
---|---|
yeterli | sufficient |
riski | risk |
gıda | food |
tedarik | supply |
aşırı | extreme |
hava | weather |
olayları | events |
bulmak | find |
TR Almanya’daki gazeteciler, haber ajanslarından, sosyal ağlardan, basın açıklamalarından, polis raporlarından ya da soruşturma ekiplerinden akan enformasyon seli karşısında her gün bir seçim yapmak zorunda
EN Each day, journalists in Germany need to choose which stories to feature from a deluge of information from agencies, social media, press releases, police reports and investigation teams
Түрік | Ағылшын |
---|---|
almanya | germany |
gazeteciler | journalists |
polis | police |
her | each |
ajansları | agencies |
raporları | reports |
TR Okulun açılışı, popülistlerin siyaset ve medya içindeki kendini beğenmiş bir elit tabaka karşısında vatandaşların sözde acizliği hakkında şikayetçi oldukları bir zamana denk geliyor
EN The opening comes at a time when populists are bemoaning the supposed powerlessness of citizens in face of an arrogant elite in politics and the media
Түрік | Ағылшын |
---|---|
siyaset | politics |
vatandaşların | citizens |
TR Onların mesajı: Vatandaş devlet karşısında asla aciz değildir
EN Their message is: citizens are by no means powerless against the state
Түрік | Ағылшын |
---|---|
onların | their |
devlet | state |
değildir | no |
TR Bununla birlikte, koronavirüsün toplumlar ve ekonomiler üzerinde yarattığı devasa etki karşısında insanların şaşkınlığını paylaşıyor
EN And yet she shares with people all over the world her surprise at the intensity with which the coronavirus has struck societies and economies
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ve | and |
insanları | people |
TR Rakip sıralamalarının kendi sıralamalarınız karşısında nasıl durduğunu görün
EN See how competitor rankings stack up against your own
Түрік | Ағылшын |
---|---|
rakip | competitor |
görün | see |
TR "Bina harika,yakınlarda la fayatte alışveriş merkezi ve opera binasının hemen karşısında lindt var mutlaka uğrayın ve geniş bir çember çizerek etrafı mutlaka dolaşın.mağazaları beğeneceksiniz."
EN "Beautiful as always. Takes the breath away. The stairs and the metro in front are popular meeting spots. You can spot exclusive events at the Opera from here - black cars everywhere"
Түрік | Ағылшын |
---|---|
harika | beautiful |
opera | opera |
TR Markanızı rakiplerin karşısında öne çıkaran çekici bir içerik oluşturmak için Visme’nin özelleştirilmiş animasyon özelliklerinden ve etkileşim kapasitelerinden yararlanın.
EN Take advantage of Visme’s custom animation features and interactivity capabilities to create engaging content that makes your brand stand out against your competition.
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Yeni Zellanda dollarinin Isvicre franki karsisinda deger kaybedeceyini dusunuyoruz. Bu yuzden ters fincan formasyonu ile satis firsati kovaliyoruz...
EN go for sell position from my precise zones. Tp-sl just 10-20 pips
TR Bu fıkra, sizin veya Zoom'un toplu bir hak talebi karşısında uzlaşmaya katılmanızı engellemez.
EN This subsection does not prevent you or Zoom from participating in a class-wide settlement of claims.
TR Araştırmaların giderek dijitalleşmesiyle birlikte, araştırma verileri depolamak ve korumak için yeni imkanlar ortaya çıkmıştır
EN With the increased digitization of research there are new possibilities to store and preserve research data
Түрік | Ағылшын |
---|---|
araştırma | research |
verileri | data |
depolamak | store |
korumak | preserve |
yeni | new |
TR Araştırma giderek daha disiplinler arası bir hal aldıkça, yazarlık rolleri de gelişmekte ve değişmektedir
EN As research becomes increasingly interdisciplinary, authorship roles are growing and changing
Түрік | Ағылшын |
---|---|
araştırma | research |
giderek | increasingly |
TR Rekabet seviyesinin giderek arttığı bir ortamda, sağlık işleri için en iyi adayların bulunması zor olabilmektedir
EN In an increasingly competitive environment, it can be challenging to find the best candidates for healthcare jobs
Түрік | Ағылшын |
---|---|
giderek | increasingly |
sağlık | healthcare |
TR Ancak, Hükümet tarafından tütün alımlarının kısıtlanması ile birlikte ekilişi giderek azalmaktadır
EN However, the cultivation of tobacco is reduced by the government
Түрік | Ағылшын |
---|---|
ancak | however |
hükümet | government |
{Totalresult} аударманың 50 көрсетілуде