EN Our parts strike the best balance of cost, availability, function, reliability, and durability.
EN Our parts strike the best balance of cost, availability, function, reliability, and durability.
TR Parçalarımız en iyi maliyet, uygunluk, güvenilirlik ve sağlamlık dengesine sahiptir.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
parts | parçalar |
cost | maliyet |
reliability | güvenilirlik |
and | ve |
best | en |
EN Groups may consider a two- or three- strike policy for people who repeatedly act out inappropriate behavior. As a last resort, the disruptive member may be asked to stop attending meetings for a period of time.
TR Gruplar, tekrar tekrar uygunsuz davranışlar sergileyen kişiler için iki veya üç grev politikası uygulayabilir. Son çare olarak, rahatsız edici üyeden bir süreliğine toplantılara katılmayı bırakması istenebilir.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
groups | gruplar |
inappropriate | uygunsuz |
behavior | davranış |
meetings | toplantı |
policy | politikası |
last | son |
or | veya |
of | in |
a | bir |
EN Our icons strike a perfect balance between classic forms and the latest design trends.
TR Simgelerimiz; klasik formlar ile son tasarım trendleri arasında mükemmel bir denge kuruyor.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
perfect | mükemmel |
balance | denge |
classic | klasik |
forms | formlar |
design | tasarım |
trends | trendleri |
a | bir |
our | ile |
between | arası |
latest | son |
EN WebShield is constantly on the lookout for potential cyber threats, blocking and intercepting them long before danger can strike.
TR WebShield, siber tehditlere karşı sürekli tetiktedir ve daha tehlike ortaya çıkmadan önce onları durdurur ve engeller.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
constantly | sürekli |
cyber | siber |
threats | tehditlere |
and | ve |
them | onları |
EN Stay protected regardless of your location – because cyber threats don’t just strike at home.
TR Nerede olursanız olun, güvende kalın. Çünkü siber tehditler sizi yalnızca evde bulmaz.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
because | Çünkü |
cyber | siber |
stay | kalın |
of | sizi |
home | evde |
EN Today, viruses, malware and general cybersecurity threats strike in many different ways
TR Günümüzde virüsler, kötü amaçlı yazılımlar ve genel siber güvenlik tehditleri farklı yollarla saldırabilirler
Ағылшын | Түрік |
---|---|
today | günümüzde |
and | ve |
general | genel |
threats | tehditleri |
different | farklı |
EN If no agreement can be reached, the unions call their workers out on strike, though this must be preceded by a ballot vote of union members
TR Anlaşma sağlanamaması durumunda, sendikalar grev çağrısı yaparlar; grev çağrısı yapılmadan önce sendika üyelerinin katılacakları bir grev oylaması yapılması zorunludur
Ағылшын | Түрік |
---|---|
agreement | anlaşma |
call | çağrısı |
members | üyelerinin |
the | önce |
EN When friends considered launching a climate strike in their town, I also founded a Fridays for Future group for my state, Lower Saxony, and my hometown, Göttingen
TR Arkadaşlarım kendi şehirlerinde bir iklim boykotu başlatmayı düşündüklerinde ben de kendi eyaletim Aşağı Saksonya ve kendi şehrim Göttingen için bir „Fridays for Future“ grubu kurdum
Ағылшын | Түрік |
---|---|
friends | arkadaşlar |
climate | iklim |
group | grubu |
saxony | saksonya |
a | bir |
and | ve |
EN Linus: There’s no point in talking about whether or not we are allowed to strike, because the real issue is climate change
TR Linus: Bizim boykot yapıp yapamayacağımızı tartışmak bir şey getirmez, çünkü asıl konu iklim değişikliği
Ағылшын | Түрік |
---|---|
change | değişikliği |
climate | iklim |
to | şey |
because | çünkü |
the | bir |
EN Today, viruses, malware and general cybersecurity threats strike in many different ways
TR Günümüzde virüsler, kötü amaçlı yazılımlar ve genel siber güvenlik tehditleri farklı yollarla saldırabilirler
Ағылшын | Түрік |
---|---|
today | günümüzde |
and | ve |
general | genel |
threats | tehditleri |
different | farklı |
EN WebShield is constantly on the lookout for potential cyber threats, blocking and intercepting them long before danger can strike.
TR WebShield, siber tehditlere karşı sürekli tetiktedir ve daha tehlike ortaya çıkmadan önce onları durdurur ve engeller.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
constantly | sürekli |
cyber | siber |
threats | tehditlere |
and | ve |
them | onları |
EN Stay protected regardless of your location – because cyber threats don’t just strike at home.
TR Nerede olursanız olun, güvende kalın. Çünkü siber tehditler sizi yalnızca evde bulmaz.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
because | Çünkü |
cyber | siber |
stay | kalın |
of | sizi |
home | evde |
EN Groups may consider a two- or three- strike policy for people who repeatedly act out inappropriate behavior. As a last resort, the disruptive member may be asked to stop attending meetings for a period of time.
TR Gruplar, tekrar tekrar uygunsuz davranışlar sergileyen kişiler için iki veya üç grev politikası uygulayabilir. Son çare olarak, rahatsız edici üyeden bir süreliğine toplantılara katılmayı bırakması istenebilir.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
groups | gruplar |
inappropriate | uygunsuz |
behavior | davranış |
meetings | toplantı |
policy | politikası |
last | son |
or | veya |
of | in |
a | bir |
EN Our icons strike a perfect balance between classic forms and the latest design trends.
TR Simgelerimiz; klasik formlar ile son tasarım trendleri arasında mükemmel bir denge kuruyor.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
perfect | mükemmel |
balance | denge |
classic | klasik |
forms | formlar |
design | tasarım |
trends | trendleri |
a | bir |
our | ile |
between | arası |
latest | son |
EN French Apple Stores call for strike on iPhone 15 launch day
TR Fransa'nın ardından üç Avrupa ülkesi daha iPhone 12'yi yasaklayabilir
Ағылшын | Түрік |
---|---|
iphone | iphone |
EN European options group with put and call options of different strike prices and exercise dates.
TR Farklı kullanım fiyatlarına ve kullanma tarihlerine sahip satım ve alım opsiyonları bulunan Avrupa opsiyon grubu.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
european | avrupa |
group | grubu |
and | ve |
different | farklı |
prices | fiyatları |
of | kullanma |
EN What Germany is doing to combat hunger
TR Almanya’nın Açlıkla Mücadelesi
EN Berlin has become a base for developing solutions to combat pandemics. An interview with Chikwe Ihekweazu, head of the Hub.
TR Okuyucu topluluğumuzda Almanya’da yükseköğrenimle ilgili dile getirilen önemli soruları cevaplıyoruz.
EN The German system of vocational education is considered one of the best in the world. It produces highly skilled specialists and has proved to combat youth unemployment.
TR Almanya’nın meslek eğitimindeki ikili sistemi dünyadaki en iyi örneklerden sayılıyor. Bu sistem nitelikli meslek erbabı yetiştiriyor ve gençlerdeki işsizliğin çaresi olarak kendini kanıtladı.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
in the world | dünyadaki |
has | bu |
of | in |
and | ve |
to | e |
best | en |
the | olarak |
EN Supporting the cleanliness of the camps to combat the pandemic
TR TÜRKİYE?DE HASTALIK BİLİNCİ
EN The report shows that the existing mechanisms to combat violence in Turkey are still far from their capacity to enable women to take a step towards a life without violence.
TR Rapor, Türkiye’de mevcut şiddetle mücadele mekanizmalarının bugün hala kadınların şiddetsiz bir yaşama adım atmalarını sağlama kapasitesinden uzak olduğunu gösteriyor.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
report | rapor |
shows | gösteriyor |
combat | mücadele |
step | adım |
women | kadınlar |
EN 3.3. By 2030, end the epidemics of AIDS, tuberculosis, malaria and neglected tropical diseases and combat hepatitis, water-borne diseases and other communicable diseases
TR 3.3. 2030’a kadar AIDS, tüberküloz, sıtma ve ihmal edilen tropikal hastalık salgınlarının sona erdirilmesi ve hepatit, su yoluyla bulaşan hastalıklar ve diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadele edilmesi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
diseases | hastalıklar |
combat | mücadele |
other | diğer |
water | su |
and | ve |
the | yoluyla |
of | kadar |
EN 14.6.1. Progress by countries in the degree of implementation of international instruments aiming to combat illegal, unreported and unregulated fishing
TR 14.6.1. Ülkelerin; yasadışı, bildirilmemiş ve düzenlemesiz balıkçılıkla mücadele edilmesini amaçlayan uluslararası belgelerin uygulanması konusundaki ilerlemesi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
combat | mücadele |
and | ve |
illegal | yasadışı |
international | uluslararası |
implementation | uygulanması |
EN 16.4. By 2030, significantly reduce illicit financial and arms flows, strengthen the recovery and return of stolen assets and combat all forms of organized crime
TR 16.4. 2030’a kadar yasa dışı para ve silah akışının büyük ölçüde azaltılması, çalınan varlıkların geri alınmasının güvence altına alınması ve organize suçun her türüyle mücadele edilmesi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
significantly | büyük ölçüde |
and | ve |
return | geri |
combat | mücadele |
organized | organize |
of | her |
assets | varlıklar |
by | altına |
EN 16.a Strengthen relevant national institutions, including through international cooperation, for building capacity at all levels, in particular in developing countries, to prevent violence and combat terrorism and crime
TR 16.a Özellikle gelişmekte olan ülkelerde şiddeti önlemek ve terör ve suçla mücadele etmek için her düzeyde kapasite geliştirilmesi adına ilgili ulusal kurumların uluslararası işbirliği yoluyla ilgili ulusal kurumların güçlendirilmesi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
national | ulusal |
cooperation | işbirliği |
capacity | kapasite |
combat | mücadele |
countries | ülkelerde |
levels | düzeyde |
international | uluslararası |
relevant | ilgili |
and | ve |
developing | gelişmekte |
institutions | kurumlar |
a | olan |
prevent | önlemek |
EN 15.3. 2030, combat desertification, restore degraded land and soil, including land affected by desertification, drought and floods, and strive to achieve a land degradation-neutral world
TR 15.3. 2030’a kadar çölleşmeyle mücadele edilmesi, çölleşme, kuraklık ve sellerden etkilenen alanlar dâhil tahrip edilmiş toprakların eski haline getirilmesi ve arazi bozulumunun olduğu, nötr bir dünya yaratmak için çaba gösterilmesi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
combat | mücadele |
land | arazi |
affected | etkilenen |
drought | kuraklık |
world | dünya |
neutral | nötr |
and | ve |
to | edilmesi |
including | için |
a | bir |
EN 15.c Enhance global support for efforts to combat poaching and trafficking of protected species, including by increasing the capacity of local communities to pursue sustainable livelihood opportunities
TR 15.c Yerel halkların sürdürülebilir geçim kaynaklarına sahip olma kapasitelerinin artırılmasını da kapsayan korunan türlerin yasa dışı avlanması ve kaçakçılığının yapılmasıyla mücadele etme çabalarına küresel destek verilmesi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
c | c |
global | küresel |
support | destek |
combat | mücadele |
protected | korunan |
local | yerel |
sustainable | sürdürülebilir |
to | sahip |
the | etme |
and | ve |
including | da |
of | nın |
EN Take urgent action to combat climate change and its impacts
TR İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acilen eyleme geçmek
Ағылшын | Түрік |
---|---|
combat | mücadele |
change | değişikliği |
and | ve |
to | için |
EN Operational, Combat Robotic Systems
TR Operasyonel, Muhabere Robot Sistemleri
Ағылшын | Түрік |
---|---|
operational | operasyonel |
systems | sistemleri |
EN Combat Training, Guidance, Process Management
TR Muhabere Eğitim, Rehberlik ve Süreç Yönetimi
Ағылшын | Түрік |
---|---|
training | eğitim |
guidance | rehberlik |
management | yönetimi |
process | süreç |
EN The report shows that the existing mechanisms to combat violence in Turkey are still far from their capacity to enable women to take a step towards a life without violence.
TR Rapor, Türkiye’de mevcut şiddetle mücadele mekanizmalarının bugün hala kadınların şiddetsiz bir yaşama adım atmalarını sağlama kapasitesinden uzak olduğunu gösteriyor.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
report | rapor |
shows | gösteriyor |
combat | mücadele |
step | adım |
women | kadınlar |
EN The German system of vocational education is considered one of the best in the world. It produces highly skilled specialists and has proved to combat youth unemployment.
TR Almanya’nın meslek eğitimindeki ikili sistemi dünyadaki en iyi örneklerden sayılıyor. Bu sistem nitelikli meslek erbabı yetiştiriyor ve gençlerdeki işsizliğin çaresi olarak kendini kanıtladı.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
in the world | dünyadaki |
has | bu |
of | in |
and | ve |
to | e |
best | en |
the | olarak |
EN Scholz promises decisive action to combat coronavirus pandemic
TR Scholz‘dan Pandemiyle Kararlı Mücadele Sözü
Ағылшын | Түрік |
---|---|
combat | mücadele |
EN What Germany is doing to combat hunger
TR Almanya’nın Açlıkla Mücadelesi
EN Covax is one of the four pillars of the ACT Accelerator (Access to Covid-19 Tools), which was founded in April 2020 to combat the pandemic worldwide
TR Covax, pandemiyle küresel düzeyde mücadele amacıyla 2020 Nisanında hayata geçirilen KOVID-19 Araçlarına Erişim Hızlandırıcısı’nın (ACT Accelerator) dört sütunundan biri
Ағылшын | Түрік |
---|---|
access | erişim |
april | nisan |
combat | mücadele |
covax | covax |
tools | araçları |
EN Corruption exists all over the world. Discover here what harm is done by this abuse of power for personal gain and how to combat it.
TR Yolsuzluk dünyanın her yerinde var. Gücün şahsi çıkarlar için kötüye kullanılmasının neye mal olduğunu ve bununla nasıl mücadele edilebileceğini bu yazıda öğrenebilirsin.
Ағылшын | Түрік |
---|---|
world | dünyanın |
power | gücü |
combat | mücadele |
and | ve |
this | bu |
is | olduğunu |
how | nasıl |
EN So how can we combat this? People are less likely to believe in conspiracies if they are already aware of the strategies used by the ideologists who are spreading them, and if they are already sensitive to these issues
TR Peki buna karşı ne yapılabilir? İnsanlar komplo ideologlarının stratejileri konusunda aydınlatıldığında ve farkındalıkları arttığında bu teorilere inanmamak konusunda daha dirençli hale geliyorlar
Ағылшын | Түрік |
---|---|
strategies | stratejileri |
can | yapılabilir |
and | ve |
this | bu |
EN We also work closely with the National Center for Missing and Exploited Children (NCMEC) to combat this type of activity and report content violations as required by law
TR Ayrıca, bu tür etkinliklerle mücadele etmek için Ulusal Kayıp ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi (NCMEC) ile yakın bir şekilde çalışıyoruz ve içerik ihlallerini yasanın gerektirdiği şekilde rapor ediyoruz
Ағылшын | Түрік |
---|---|
type | tür |
combat | mücadele |
children | Çocuklar |
center | merkezi |
closely | yakın |
work | çalışıyoruz |
content | içerik |
report | rapor |
national | ulusal |
and | ve |
this | bu |
the | şekilde |
also | ayrıca |
{Totalresult} аударманың 38 көрсетілуде