TR 3. Ham kütük ihracatında büyük artış kaydedildi; 2019 yılına kıyasla bu alanda yüzde 42’lik bir artış gözlemlendi. İhraç edilen malların yaklaşık yarısı Çin’e gönderildi.
TR 3. Ham kütük ihracatında büyük artış kaydedildi; 2019 yılına kıyasla bu alanda yüzde 42’lik bir artış gözlemlendi. İhraç edilen malların yaklaşık yarısı Çin’e gönderildi.
EN 3. Exports of timber are increasing very strongly. These exports were 42% higher than in 2019 and a good half of this total went to China.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
bu | this |
TR 2017 yılında Almanya’da kullanılan elektriğin yüzde 36,1’i yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildi. Bu oran, 2016’ya göre yüzde 3,8 puanlık bir artış demek. Bu kadar büyük bir artış şimdiye kadar hiç olmamıştı.
EN In 2017, 36.1% of Germany’s electricity was generated from renewable energy sources. This figure is 3.8 percentage points higher than in 2016. There has never been such a large increase in green electricity.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
yenilenebilir | renewable |
bu | this |
artış | increase |
büyük | large |
hiç | never |
TR Arjantin'de Ağustos 2015 ile Ağustos 2016 arasında %46 artış ile süt fiyatlarındaki en yüksek artış kaydedilirken, Yeni Zelanda, %22 artışla ikinci en yüksek artışın görüldüğü ülkedir.
EN Argentina has seen the highest growth in milk price, with a 46% rise between August 2015 – August 2016, New Zealand is the next highest with a 22% rise.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
ağustos | august |
süt | milk |
yeni | new |
TR Bu videolar ve içerik oluşturma kursu, trafikte %307 artış elde etmeme yardımcı oldu. 3 ayda toplam 1,3k ziyaretçiden, ayda 25k ziyaretçiye ve 40 potansiyel müşteriye.
EN These videos and the content generation course, helped me get a 307% increase in traffic. From 1.3k visitors to 25k/month in 3 months and 40 leads.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
videolar | videos |
ve | and |
içerik | content |
artış | increase |
elde | get |
TR YouTube kitlesiyle etkileşim kuran markalar görüntülenmelerinde 4 katlık bir artış ve 7 kat daha fazla paylaşım ve etkileşim olduğunu görüyorlar
EN Brands that engage with their YouTube audience see a 4X increase in views and 7x more sharing and interaction
თურქული | ინგლისური |
---|---|
youtube | youtube |
etkileşim | engage |
markalar | brands |
paylaşım | sharing |
TR Türkiye’de ilk vakanın açıklanmasıyla birlikte mülteci toplulukların kurumumuza yaptıkları başvurularda hızlı bir artış gözlemledik
EN Requests for support from our association skyrocketed when the Coronavirus reached Turkey
თურქული | ინგლისური |
---|---|
türkiye | turkey |
TR Geçim dertlerinden ötürü, ailelerine ekonomik destek vermek zorunda kalan çocukların sayısındaki artış, okula devam ederken çalışmak zorunda kalan çocukların oranına 2006-2012 döneminde %64’lük bir yükseliş olarak yansıyor
EN The number of children forced to work to support their low-income families has shown a 64% spike in the 2006-2012 period compared to the population of school children who work and attend school
თურქული | ინგლისური |
---|---|
destek | support |
TR Dahil olduğunuz pakete göre yükleme kapasiteniz ciddi anlamda artış gösterir
EN Your uploading quota increases significantly depending on the package that you choose
თურქული | ინგლისური |
---|---|
göre | depending |
TR Yüksek paketler sayesinde pazarlama noktasındaki avantajlarınız da somut bir şekilde artış gösterecektir.
EN Thanks to the large number of available packages, you?ll be able to increase your marketing advantages in a concrete way.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
yüksek | large |
paketler | packages |
pazarlama | marketing |
somut | concrete |
şekilde | way |
artış | increase |
TR En çok yukarı ve aşağı hareket eden anahtar kelimeler için günlük bir e-posta bildirimi alın. En fazla artış potansiyeline sahip anahtar kelimelerin konumlarını içeren haftalık e-posta bildirimi alın.
EN Get a daily email with top keywords that moved up and down. Get a weekly email with positions for keywords with the biggest increase potential.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
yukarı | up |
aşağı | down |
e-posta | |
alın | get |
artış | increase |
sahip | that |
TR Artan talebi karşılamak için daha fazla müşteri hizmetleri temsilcisi tutmazsanız, bu artış ekibinizin birden fazla görevi üstlenmesi ve sorunları aynı anda çözmesi için daha fazla baskı oluşturur
EN Unless you hire more customer service reps to match the rising demand, this uptick puts more pressure on your team to multi-task and resolve problems simultaneously
თურქული | ინგლისური |
---|---|
artan | rising |
talebi | demand |
ekibinizin | your team |
sorunları | problems |
TR Ethereum işlem ücretlerindeki artış, DeFi kullanıcıları için ciddi sürtüşme ve maliyetlere neden oldu
EN The rise in Ethereum transactions fees has caused serious friction and costs for DeFi users
თურქული | ინგლისური |
---|---|
ethereum | ethereum |
işlem | transactions |
kullanıcıları | users |
ciddi | serious |
TR Eski bir yerleşim birimi olan Karacasu?da klasik ev tipi ahşap olup son yıllarda betonarme ev yapımında yoğun bir artış gözlenmektedir. İlçe Merkezinde, toplam 60 kamu konutu ve sosyal konut bulunmaktadır.
EN Karacasu, an old residential unit, is a classic house type wood, and in recent years there has been an intense increase in the construction of reinforced concrete houses. There are 60 public housing and social housing in the district center.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
eski | old |
klasik | classic |
tipi | type |
son | recent |
yoğun | intense |
artış | increase |
kamu | public |
sosyal | social |
TR Örneğin, uzantı ve işlev kodunuz aynı CPU kaynaklarını paylaştığından, bir uzantı yoğun işlem kullanımlı operasyonlar gerçekleştiriyorsa, işlev yürütme sürenizde artış olduğunu görebilirsiniz
EN For example, if an extension performs compute-intensive operations, you may see your function execution duration increase because the extension and your function code share the same CPU resources
თურქული | ინგლისური |
---|---|
işlev | function |
cpu | cpu |
yoğun | intensive |
operasyonlar | operations |
yürütme | execution |
artış | increase |
kaynakları | resources |
TR Organik arama trafiğinin artış hızını yavaşlatan sorunları tespit edin. Sorunları kendiniz düzeltin veya sizin için çalışanlara bir rapor gönderin.
EN Find problems and issues that slow down the growth of organic search traffic. Fix issues yourself or send a report to subordinates or freelancers.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
organik | organic |
kendiniz | yourself |
veya | or |
rapor | report |
TR Organik trafik ile elde edilen online satışlar %90 oranında, online randevu alma gibi hedeflerden elde edilen dönüşümler ise %125 oranında bir artış gösterdi.
EN Online sales from organic traffic increased by 90% and conversions for other online goals, for example, online appointment leads, increased by 125%
თურქული | ინგლისური |
---|---|
organik | organic |
trafik | traffic |
online | online |
TR Cinsiyet ve göçmenlik statüsüne göre, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) metin kaynakları ve ulusal mevzuata dayalı olarak çalışma hakları mevzuatının uyumlulaştırılmasındaki artış (dernek ve toplu pazarlık özgürlüğü)
EN Increase in national compliance of labour rights (freedom of association and collective bargaining) based on International Labour Organization (ILO) textual sources and national legislation, by sex and migrant status
თურქული | ინგლისური |
---|---|
cinsiyet | sex |
uluslararası | international |
kaynakları | sources |
ulusal | national |
hakları | rights |
artış | increase |
TR 11.3.1. (Yerleşim amaçlı) Arazi tüketim oranının nüfus artış hızına oranı 11.3.2. Düzenli ve demokratik işleyen kentsel planlama ve kent yönetimine, sivil toplumun doğrudan katılım mekanizması bulunan şehirlerin oranı
EN 11.3.1. Ratio of land consumption rate to population growth rate 11.3.2. Proportion of cities with a direct participation structure of civil society in urban planning and management that operate regularly and democratically
თურქული | ინგლისური |
---|---|
arazi | land |
tüketim | consumption |
nüfus | population |
ve | and |
sivil | civil |
toplumun | society |
doğrudan | direct |
katılım | participation |
ın | of |
TR Türkiye’de son yıllarda, devletin, sahip olduğu birçok kuruluşunu ve mal varlığını özel kişilere devretmesi ile özelleştirme alanında ciddi bir artış gözlenmektedir
EN Recent decades have seen a rigorous privatisation program in Turkey, with the state divesting ownership of a large number and range of state-owned enterprises and assets into private hands
თურქული | ინგლისური |
---|---|
türkiye | turkey |
son | recent |
sahip | have |
özel | private |
TR Basılı gazete sayısında azalma, dijital gazete sayısında artış
EN Less print versions and more digital newspapers
თურქული | ინგლისური |
---|---|
dijital | digital |
TR Ethereum işlem ücretlerindeki artış, DeFi kullanıcıları için ciddi sürtüşme ve maliyetlere neden oldu
EN The rise in Ethereum transactions fees has caused serious friction and costs for DeFi users
თურქული | ინგლისური |
---|---|
ethereum | ethereum |
işlem | transactions |
kullanıcıları | users |
ciddi | serious |
TR Eski bir yerleşim birimi olan Karacasu?da klasik ev tipi ahşap olup son yıllarda betonarme ev yapımında yoğun bir artış gözlenmektedir. İlçe Merkezinde, toplam 60 kamu konutu ve sosyal konut bulunmaktadır.
EN Karacasu, an old residential unit, is a classic house type wood, and in recent years there has been an intense increase in the construction of reinforced concrete houses. There are 60 public housing and social housing in the district center.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
eski | old |
klasik | classic |
tipi | type |
son | recent |
yoğun | intense |
artış | increase |
kamu | public |
sosyal | social |
TR Örneğin, uzantı ve işlev kodunuz aynı CPU kaynaklarını paylaştığından, bir uzantı yoğun işlem kullanımlı operasyonlar gerçekleştiriyorsa, işlev yürütme sürenizde artış olduğunu görebilirsiniz
EN For example, if an extension performs compute-intensive operations, you may see your function execution duration increase because the extension and your function code share the same CPU resources
თურქული | ინგლისური |
---|---|
işlev | function |
cpu | cpu |
yoğun | intensive |
operasyonlar | operations |
yürütme | execution |
artış | increase |
kaynakları | resources |
TR Aktarım hızı açısından da önemli ölçüde artış sağlayan küme bulut sunucuları, yoğun ağ işlemi gerçekleştirmesi gereken müşteri uygulamaları için uygundur
EN Cluster instances also provide significantly increased throughput making them well suited for customer applications that need to perform network-intensive operations
თურქული | ინგლისური |
---|---|
da | also |
sağlayan | provide |
küme | cluster |
yoğun | intensive |
müşteri | customer |
uygulamaları | applications |
TR En çok yukarı ve aşağı hareket eden anahtar kelimeler için günlük bir e-posta bildirimi alın. En fazla artış potansiyeline sahip anahtar kelimelerin konumlarını içeren haftalık e-posta bildirimi alın.
EN Get a daily email with top keywords that moved up and down. Get a weekly email with positions for keywords with the biggest increase potential.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
yukarı | up |
aşağı | down |
e-posta | |
alın | get |
artış | increase |
sahip | that |
TR Organik arama trafiğinin artış hızını yavaşlatan sorunları tespit edin. Sorunları kendiniz düzeltin veya sizin için çalışanlara bir rapor gönderin.
EN Find problems and issues that slow down the growth of organic search traffic. Fix issues yourself or send a report to subordinates or freelancers.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
organik | organic |
kendiniz | yourself |
veya | or |
rapor | report |
TR Wolfsburg'da yüzde 43'lük bir artış beklentisi var.
EN The parts supply issue spreads in Europe to more brands.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
var | more |
TR Hatta Hamburg’un büyük arayla en büyük ticaret ortağı olan Çin için gerçekleştirilen konteyner elleçleme hizmetlerinde yüzde 16’lık bir artış sağlandı
EN The port has even been able to achieve 16% growth in container transshipment with China, which is by far Hamburg’s largest trading partner
თურქული | ინგლისური |
---|---|
hamburg | hamburg |
ticaret | trading |
ortağı | partner |
konteyner | container |
TR Liman faaliyetlerinde sürekli bir artış gözlemleniyor: 2019’da Duisburg ile Çin arasında haftada 35 ila 40 tren sefer yaparken, 2020’nin ikinci çeyreğinde bu sayı 60’a kadar yükseldi
EN This business is growing: while 25 to 40 trains a week travelled between Duisburg and China in 2019, the total rose to up to 60 trains a week in the second quarter of 2020
თურქული | ინგლისური |
---|---|
ikinci | second |
TR 5. Bitki bazlı içeceklerin ithalatında müthiş bir artış gözlemlendi. Soya, yulaf, badem ve pirinç bazlı içecek ithalatı yüzde 46 oranında arttı.
EN 5. Imports of plant-based beverages rose very strongly. The importation of soya-, oat-, almond- and rice-based drinks increased by 46%.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
bitki | plant |
yulaf | oat |
TR 2035’e kadar Almanya’nın nüfusunda çok az değişiklik olacak. Buna rağmen yapılan tahminlere göre kaza ve illerin yaklaşık yüzde 60’ının nüfusu azalacak, dolayısıyla yüzde 40’lık kısmında da bir artış görülecek.
EN Germany’s population will hardly change until 2035. According to forecasts, however, around 60 per cent of rural districts and cities will lose population, and 40 per cent will grow correspondingly.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
almanya | germany |
değişiklik | change |
olacak | will |
yüzde | per cent |
TR Ekonomik büyüme ve nüfus artışı nedeniyle temel enerji ve elektrik tüketiminin her biri yüzde 0,8 oranında artış gösterdi.
EN The consumption of primary energy and electricity each rose by 0.8% as a result of economic and population growth.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
ekonomik | economic |
büyüme | growth |
ve | and |
nüfus | population |
TR Her ne kadar elektrik sektöründe emisyonlar azalsa da; trafik, sanayi ve binalarda emisyonlar artış gösterdi
EN Although emissions in the electricity sector fell, they increased in transport, industry and buildings
თურქული | ინგლისური |
---|---|
elektrik | electricity |
sanayi | industry |
TR Organik gıdadan elde edilen ciro, 2016 yılında % 9,9 oranında artış kaydetti.
EN more sales of organic foods were recorded by retailers in 2016.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
organik | organic |
yılında | in |
TR Uluslararası bilimcilerin sayısında artış
EN More international scientific personnel
თურქული | ინგლისური |
---|---|
uluslararası | international |
TR Alman üniversitelerinde öğrenim gören yabancı öğrencilerin (uluslararası öğrenciler) sayısında da son on yılda yaklaşık üçte ikilik bir artış var ve toplam öğrenci sayısı içindeki oranları yüzde 10 düzeyinde
EN The number of international members of staff at higher education institutions also rose by about two thirds in the last decade, and stands at 10 percent
თურქული | ინგლისური |
---|---|
öğrenim | education |
uluslararası | international |
son | last |
üçte | thirds |
yüzde | percent |
TR Krizin bir kazananı varsa o da bisiklet: Federal Ulaşım Bakanlığı’na göre 2020 Haziran ve Temmuz aylarında bir önceki yılın aynı dönemine göre bisiklete binen insanların sayısında dörtte bir kadar artış var
EN If there is a winner of the crisis, it is the bicycle: according to the Federal Transport Ministry, a quarter of the population cycled more in June and July 2020 than during the same period of the previous year
თურქული | ინგლისური |
---|---|
federal | federal |
ulaşım | transport |
haziran | june |
temmuz | july |
önceki | previous |
TR Deniz suyu sıcaklıklarındaki artış, deniz akıntılarında ve sayısız canlı türünün yaşam alanlarında değişimlere yol açıyor
EN Marine currents and the habitats of many species are changing as a result of the rise in water temperatures
თურქული | ინგლისური |
---|---|
deniz | marine |
suyu | water |
ve | and |
sayısız | many |
türü | species |
TR Yenilenebilir enerjilerin payı sürekli artış gösterdi
EN The proportion of renewable energies is increasing all the time
თურქული | ინგლისური |
---|---|
yenilenebilir | renewable |
TR Basılı gazete sayısında azalma, dijital gazete sayısında artış
EN Less print versions and more digital newspapers
თურქული | ინგლისური |
---|---|
dijital | digital |
TR Bu artış önemli bir başarı çünkü çalışanların serbest dolaşımı AB’nin dört temel hakkından biri
EN That is a success story, because freedom of movement for workers is one of the four freedoms of the EU
თურქული | ინგლისური |
---|---|
başarı | success |
ab | eu |
TR Dünyada kişi başına sıvı süt ürünleri (LDP) tüketimi 2012 ile 2015 yılları arasında 43,9 litreden 44,44 litreye ciddi bir artış göstermiştir.
EN World per capita consumption for liquid dairy products (LDP) has grown marginally between 2012 and 2015 from 43.9 litres to 44.44 litres.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
kişi | capita |
sıvı | liquid |
ürünleri | products |
TR 1981 Tetra Pak Grup Yönetimi İsveç, Lund'dan İsviçre, Lozan'a taşındı. Almanya'da Berlin, Japonya'da Seishin ve Singapur'da Jurong'da yeni fabrikaların faaliyet göstermeye başlamasıyla, ambalaj malzemesi üretim kapasitesi artış gösterdi.
EN 1981 The Tetra Pak Group Management moves from Lund, Sweden, to Lausanne, Switzerland. The production capacity of packaging material is stepped up, as operations start at new plants in Berlin, Germany, Seishin, Japan and Jurong, Singapore.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
tetra | tetra |
grup | group |
yönetimi | management |
almanya | germany |
berlin | berlin |
japonya | japan |
singapur | singapore |
yeni | new |
ambalaj | packaging |
malzemesi | material |
üretim | production |
kapasitesi | capacity |
TR 1997 Yedi yeni fabrikanın 1997'de açılmasıyla, üretim kapasitemiz önemli ölçüde artış gösterdi
EN 1997 Seven new factories were opened in 1997, thereby adding substantially to our production capacity
თურქული | ინგლისური |
---|---|
yedi | seven |
yeni | new |
üretim | production |
TR Genellikle inline karıştırma ile verimde %1 oranında artış görüyoruz.
EN Typically, we see a 1% increase in yield with inline blending.
თურქული | ინგლისური |
---|---|
genellikle | typically |
inline | inline |
karıştırma | blending |
artış | increase |
TR Social Warfare eklentisini kurduktan hemen sonra sosyal paylaşımlarda ve trafikte bir artış gördüm. Robert Ryan, Profesyonel Web Tasarımcısı
EN After installing Social Warfare I straight away saw an increase in social shares and traffic. Robert Ryan, Professional Web Designer
TR Artan talebi karşılamak için daha fazla müşteri hizmetleri temsilcisi tutmazsanız, bu artış ekibinizin birden fazla görevi üstlenmesi ve sorunları aynı anda çözmesi için daha fazla baskı oluşturur
EN Unless you hire more customer service reps to match the rising demand, this uptick puts more pressure on your team to multi-task and resolve problems simultaneously
TR Yarın Güney Afrika'dan gelecek olan faiz kararı öncesi piyasalarda 25 baz puanlık faiz artış beklentisi paritede negatif seyrin devam etmesine neden olurken, Dolar endeksindeki değer kayıpları satış hareketlerini ivmelendiriyor
EN The USD/ZAR currency pair has been trading within a support and resistance channel, and recently it broke below the support line with a strong bearish candle
TR Yarın Güney Afrika'dan gelecek olan faiz kararı öncesi piyasalarda 25 baz puanlık faiz artış beklentisi paritede negatif seyrin devam etmesine neden olurken, Dolar endeksindeki değer kayıpları satış hareketlerini ivmelendiriyor
EN The USD/ZAR currency pair has been trading within a support and resistance channel, and recently it broke below the support line with a strong bearish candle
TR Yarın Güney Afrika'dan gelecek olan faiz kararı öncesi piyasalarda 25 baz puanlık faiz artış beklentisi paritede negatif seyrin devam etmesine neden olurken, Dolar endeksindeki değer kayıpları satış hareketlerini ivmelendiriyor
EN The USD/ZAR currency pair has been trading within a support and resistance channel, and recently it broke below the support line with a strong bearish candle
ნაჩვენებია 50 სულ 50 თარგმანიდან