TR Çünkü zor diye bir şey yoktur, imkânsız zaman alır diye düşündük ve hem gereken zamanı verdik hem de tüm yatırımımızı bu amaçla gerçekleştirdik
TR Çünkü zor diye bir şey yoktur, imkânsız zaman alır diye düşündük ve hem gereken zamanı verdik hem de tüm yatırımımızı bu amaçla gerçekleştirdik
EN Because we thought that there is no such thing as difficult, it would take impossible time and we gave the necessary time and made all our investments for this purpose
Tyrkneska | Enska |
---|---|
zor | difficult |
zaman | time |
bu | this |
TR Patronuma Frau Maier diye mi Sabrina diye mi hitap edeyim? Sen mi diyeyim yoksa siz mi? Sen ve siz hitap formları arasında dağlar kadar fark olabilir
EN Do I call my boss Frau Maier or Sabrina? Do I use the informal “Du” or the formal “Sie”? Du and Sie can be worlds apart
Tyrkneska | Enska |
---|---|
yoksa | or |
kadar | be |
olabilir | can |
TR Şimdi ise ömürleri birkaç sene olsun diye tasarlanıyor
EN Now it’s made to last only a couple of years
Tyrkneska | Enska |
---|---|
olsun | it’s |
TR Bazı e-atıklar deniz aşırı ülkelere, orada yakılıp çocuklar tarafından hurda olarak toplanılsın diye gönderilir
EN Some e-waste is shipped overseas, where it is burned for scrap by kids in junkyards
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bazı | some |
çocuklar | kids |
TR Ön ve arka cam çatlasın diye iki kat hassas yapılmış ve her ikisinde de güçlü yapıştırıcı, iç kısımlara herhangi bir tamir için erişimi zorlaştırıyor.
EN Front and back glass make for double the crackability, and strong adhesive on both makes it tough to access the internals for any repair.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
arka | back |
güçlü | strong |
tamir | repair |
erişimi | access |
TR ZenVPN'le bağlandığınızda, "engelli site" diye bir şey yoktur. Büyük Ağabey sizin ne yapmanıza izin verilip verilmeyeceğiyle ilgili fikirlerini münasip bir yerine sokabilir.
EN When your connection is encrypted no one interfere with your browsing, prevent you from accessing specific websites, replace website content or inject malicious code in your session.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
ilgili | specific |
yoktur | no |
TR Angeltveit, "Mevcut tünelin kapasitesi, yolcu ve yük taşıma ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda tren kullanmak için yeterli değil" diye açıklıyor
EN “The capacity of the existing tunnel isn’t sufficient to drive enough trains” to meet passenger- and freight-transportation needs, Angeltveit explains
Tyrkneska | Enska |
---|---|
mevcut | existing |
kapasitesi | capacity |
yolcu | passenger |
karşılamak | meet |
kullanmak | drive |
ihtiyaçları | needs |
TR Skorlara takılmıyoruz, birileri sormadıkça kaç ülke gezdik diye hiç saymıyoruz
EN We don't hang on the scores, we don't count how many countries we've traveled unless someone asks
Tyrkneska | Enska |
---|---|
kaç | how many |
TR Sahne adı olarak Küba'da kaldığı dönemde arkadaşları ile birlikte DEL REY sahilinde otururken kendi adını Lana Del Rey diye değiştirir.… Devamını oku
EN Del Rey is known for embellishing her songs and music videos with an eerily nostalgic vibe heavy o… read more
Tyrkneska | Enska |
---|---|
devamını | more |
TR “Manat okula gidebilsin diye evimizin önüne bir rampa yaptım. Tekerlekli sandalyeyi sürmesi zor oluyordu, okula gittiği yolu düzelttim. Sağ olsunlar, okul müdürü ve belediye de yardımcı oldular.”
EN “Thankfully, the municipality and the school administration were really attentive. They helped fix the road for Manat.”
Tyrkneska | Enska |
---|---|
okul | school |
TR 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nün açtığı kanalla bir kez daha sesimizi yükseltiyor; tüm bireyleri bilinçli tüketiciler olmaya davet ediyoruz.” diye ekledi.
EN With 12 June World Day Against Child Labour providing us a channel to make our voices heard, we invite all individuals to becoming conscious consumers.”
Tyrkneska | Enska |
---|---|
haziran | june |
dünya | world |
günü | day |
tüm | all |
tüketiciler | consumers |
davet | invite |
TR Gelenek 6: Bir ITAA grubu, para, mülkiyet ve prestij sorunları bizi birincil amacımızdan saptırmasın diye, ITAA adını hiçbir ilgili tesise veya dış kuruluşa asla onaylamamalı, finanse etmemeli veya ödünç vermemelidir.
EN Tradition 6: An ITAA group ought never endorse, finance, or lend the ITAA name to any related facility or outside enterprise, lest problems of money, property, and prestige divert us from our primary purpose.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
gelenek | tradition |
itaa | itaa |
grubu | group |
mülkiyet | property |
sorunları | problems |
birincil | primary |
ilgili | related |
dış | outside |
asla | never |
TR Mockup ne demek ve bunlara neden ihtiyaç duyayım' diye mi soruyorsunuz? Mockup'lar, ürünlerinizin gerçekçi ortamlarda sergilenmesi için kullanılan çekici görsel tasarımlardır
EN Wondering what mockups are and why you need them? Mockups are attractive visual designs that you can use to display your products in a realistic environment
Tyrkneska | Enska |
---|---|
ihtiyaç | need |
gerçekçi | realistic |
çekici | attractive |
görsel | visual |
TR Kişisel, düğün, gezi ve aile fotoğraflarınız profesyonel bir dokunuş alsın diye her tarz ve zevke göre slayt şablonlarına sahibiz. Bu sayede slayt oluşturmanız kolay ve eğlenceli hale gelecek.
EN We have created slideshow templates for all styles and tastes to make sure your personal, wedding, travel and family photos will get a professional touch and your slideshow creation will be nothing but easy and enjoyable.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
düğün | wedding |
aile | family |
profesyonel | professional |
slayt | slideshow |
kolay | easy |
fotoğrafları | photos |
TR Kasım 2004 döneminde kurulduğunda henüz ortada Youtube diye bir site yoktur
EN When it was founded in November 2004, YouTube did not yet exist
Tyrkneska | Enska |
---|---|
kasım | november |
youtube | youtube |
TR Sena Bebek Yaşasın Diye - Hayata Destek
EN Keeping Baby Sena Alive - Support to Life
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bebek | baby |
destek | support |
TR Sena Bebek Yaşasın Diye - Hayata Destek
EN Keeping Baby Sena Alive - Support to Life
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bebek | baby |
destek | support |
TR Yurdun dört bir yanından geleceğiz yine, yine yepyeni dostluklar oluşacak, birbirimizde pek çok şey öğrenip, “bir sonrakine” diye, vedalaşacağız ve ardından sonraki gelecek.
EN We will come from all over the country again, new friendships will form again, we will learn many things from each other and say "see you next time!", and then the next time will come.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
yine | again |
TR İş yerleri varlıkları, verileri ve insanları akıllı bir biçimde birbirine bağlayabilsin diye üstün teknolojiler yaratır ve sunarız
EN We build and deliver edge technologies that enable businesses to intelligently connect assets, data, and people
Tyrkneska | Enska |
---|---|
verileri | data |
insanları | people |
teknolojiler | technologies |
TR Tek şarj ile 40 kullanım. "Şarj edecek ekstra bir cihaz daha" diye düşünmeye gerek yok.
EN 40 uses per single charge. No need to constantly think about one more thing to recharge.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
şarj | charge |
gerek | need |
yok | no |
TR Skorlara takılmıyoruz, birileri sormadıkça kaç ülke gezdik diye hiç saymıyoruz
EN We don't hang on the scores, we don't count how many countries we've traveled unless someone asks
Tyrkneska | Enska |
---|---|
kaç | how many |
TR Sena Bebek Yaşasın Diye - Hayata Destek
EN Keeping Baby Sena Alive - Support to Life
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bebek | baby |
destek | support |
TR Aliased_Talker ise B'nin bigTalk gerçeklenimini talk diye bir takma ad altında kullanmak için as işlecinden yararlanmaktadır.
EN The Aliased_Talker makes use of the as operator to be able to use B's bigTalk implementation under an additional alias talk.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
ise | be |
altında | under |
TR PHP'de, C'de olduğu gibi önceden arttırma ve sonradan arttırma diye iki tür arttırma vardır
EN In PHP, like in C, there are two types of increment - pre-increment and post-increment
Tyrkneska | Enska |
---|---|
php | php |
c | c |
önceden | pre |
tür | types |
TR is_int() - Değişken bir tamsayı mı diye bakar
EN is_int() - Find whether the type of a variable is integer
Tyrkneska | Enska |
---|---|
değişken | variable |
TR is_numeric() - Değişken bir sayı veya bir sayısal dizge mi diye bakar
EN is_numeric() - Finds whether a variable is a number or a numeric string
Tyrkneska | Enska |
---|---|
değişken | variable |
veya | or |
dizge | string |
TR str_ends_with() - Bir dizge belirtilen alt dizge ile bitiyor mu diye bakar
EN str_ends_with() - Checks if a string ends with a given substring
Tyrkneska | Enska |
---|---|
dizge | string |
TR str_starts_with() - Bir dizge belirtilen alt dizge ile başlıyor mu diye bakar
EN str_starts_with() - Checks if a string starts with a given substring
Tyrkneska | Enska |
---|---|
dizge | string |
TR İstediğiniz sadece samanlık içinde iğne var mı diye bakmaksa daha hızlı ve daha az bellek harcayan
EN If you only want to determine if a particular needle occurs within haystack, use the faster and less memory intensive function
Tyrkneska | Enska |
---|---|
hızlı | faster |
bellek | memory |
TR Sakairi, “Doğal olarak, bu tüm otel sektörü için bir zorluk” diye ifade ediyor
EN “Naturally, this is a challenge for the hotel industry as a whole,” Sakairi says
Tyrkneska | Enska |
---|---|
doğal | naturally |
tüm | whole |
otel | hotel |
zorluk | challenge |
TR Sakairi, “AutoCAD çok rahat” diye ifade ediyor
EN “AutoCAD is so convenient,” Sakairi says
Tyrkneska | Enska |
---|---|
autocad | autocad |
çok | so |
TR Sakairi, "AutoCAD aynı zamanda oldukça stabil” diye devam ediyor. “Çalışabilirlik ve uyumluluk açısından tamamen hatasız."
EN "AutoCAD is also extremely stable,” Sakairi continues. “In terms of operability and compatibility, it’s completely accurate."
Tyrkneska | Enska |
---|---|
autocad | autocad |
ve | and |
uyumluluk | compatibility |
açısından | in terms of |
tamamen | completely |
TR Bazı e-atıklar deniz aşırı ülkelere, orada yakılıp çocuklar tarafından hurda olarak toplanılsın diye gönderilir
EN Some e-waste is shipped overseas, where it is burned for scrap by kids in junkyards
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bazı | some |
çocuklar | kids |
TR Şimdi ise ömürleri birkaç sene olsun diye tasarlanıyor
EN Now it’s made to last only a couple of years
Tyrkneska | Enska |
---|---|
olsun | it’s |
TR Ön ve arka cam çatlasın diye iki kat hassas yapılmış ve her ikisinde de güçlü yapıştırıcı, iç kısımlara herhangi bir tamir için erişimi zorlaştırıyor.
EN Front and back glass make for double the crackability, and strong adhesive on both makes it tough to access the internals for any repair.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
arka | back |
güçlü | strong |
tamir | repair |
erişimi | access |
TR “Kaçık”, diye düşünmüştür belki yayalardan bazıları
EN ‘He’s crazy,’ some of the onlookers may have thought to themselves as I passed
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bazıları | some |
TR İdeal kent diye bir yer yok. Eğer bir kent bizi iştirak etmeye özendiriyorsa, orası bize iyi geliyordur.
EN There’s no such thing as the ideal city. A city does us good if it animates us to participate
Tyrkneska | Enska |
---|---|
iyi | good |
TR „Bundan 20 yıl önce, bir bilimsel yazıyı on tane CD içinde günlerce arardım” diye anlatıyor Jacobs University Bremen Dünya ve Gezegen Bilimleri Profesörü Angelo Pio Rossi
EN "Twenty years ago, I would spend days searching through ten CDs for a scientific paper," says Angelo Pio Rossi, Professor of Earth and Planetary Sciences at Jacobs University, Bremen
Tyrkneska | Enska |
---|---|
yıl | years |
önce | ago |
bilimsel | scientific |
university | university |
bilimleri | sciences |
TR Bir seferde aşırı miktarda sürdürülebilirlik tasarısıyla kendimize fazla yüklenmezsek iyi yaparız, diye düşünüyorum.
EN I think it’s better if we don’t overload ourselves with too many sustainability projects at the same time.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
sürdürülebilirlik | sustainability |
TR Bir seferde aşırı miktarda sürdürülebilirlik tasarısıyla kendimize fazla yüklenmezsek iyi yaparız, diye düşünüyorum
EN I’m nowhere near perfect in this respect, and I’m just beginning my journey
Tyrkneska | Enska |
---|---|
iyi | perfect |
TR Buranın iç mekanları ağır kokulu, gürültülü ve taşravari, Köbesse diye anılan garsonları da sıkı yapılı olmalarıyla tanınıyor.
EN It’s not only the interior that is traditional, loud and rustic – the Köbesse (waiters) are also famous for their no-nonsense manner.
TR Ama Almanya’nın beşkenti ve on büyük kent (Magic Cities diye anılan Düsseldorf, Dresden, Frankfurt/ Main, Hamburg Hannover, Köln, Leipzig, München, Nürnberg ve Stuttgart) dışında Almanya’daki çok sayıda kent ziyarete değer
EN But apart from Germany’s federal capital and the ten Magic Cities – Dresden, Düsseldorf, Frankfurt-am-Main, Hamburg, Hanover, Cologne, Leipzig, Munich, Nuremberg and Stuttgart – many other towns and cities in Germany are well worth a visit
Tyrkneska | Enska |
---|---|
ama | but |
almanya | germany |
on | ten |
büyük | capital |
magic | magic |
frankfurt | frankfurt |
main | main |
hamburg | hamburg |
köln | cologne |
leipzig | leipzig |
stuttgart | stuttgart |
daki | in |
değer | worth |
TR Öyle rastgele herhangi bir yere gidivermek diye bir şey yoktur
EN It is impossible to simply get up and go somewhere different
TR „Eifel'in mavi gözleri“ diye tanımlamıştı yazar Clara Viebig, bu gizemli suları
EN The writer Clara Viebig once called the unfathomable waters “the blue eyes of the Eifel“
Tyrkneska | Enska |
---|---|
mavi | blue |
TR „Çekinmeden laklak edin!“, diye tavsiyede bulunuyor Ida
EN “Just join in and have your say!”, advises Ida
TR Biri oy pusulasını ve kişisel bilgileri kontrol ediyor, ardından seçmen listeye kaydediliyor, bir de herhangi bir sorusu olan var mı diye bakıyoruz
EN One person checks the completed ballot paper and the personal details, then the voter is noted in the register and we follow up if anyone has any questions
Tyrkneska | Enska |
---|---|
bilgileri | details |
kontrol | checks |
ardından | then |
TR “Temel Yasa“ diye anılan Alman anayasası, Federal Almanya Cumhuriyeti demokrasisinin temel yapı taşı. Geçici bir karaktere sahip olması planlanmışken, 70 yıldır varlığını sürdürüyor.
EN The Basic Law is the heart of democracy in the Federal Republic of Germany. It was only intended as a temporary measure, but has now lasted since 1949.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
temel | basic |
yasa | law |
federal | federal |
cumhuriyeti | republic |
geçici | temporary |
TR “Orada bir seyyar revirle köylere ve kasabalara gidiyorduk” diye anlatıyor.
EN “We drove a mobile medical unit around the villages and small towns there”, she explains.
Tyrkneska | Enska |
---|---|
orada | there |
TR “Ama meşru müdafaa diye de bir şey var ve bir hakla diğer hak arasında denge bulmak gerek.”
EN “But then again there is also the right to self-defence, and the rights of one person must always be weighed up against the rights of another.”
Tyrkneska | Enska |
---|---|
de | also |
diğer | another |
hak | right |
TR Kimlik konusunda etnik temelli bir yaklaşım içerisine olanlar için elbette “yeni Almanlar” diye bir kategori söz konusu olamaz
EN For those who tend to believe that identity is defined by ethnicity, there can of course be no “new Germans”
Tyrkneska | Enska |
---|---|
kimlik | identity |
elbette | of course |
yeni | new |
almanlar | germans |
Sýnir 50 af 50 þýðingum