TR Akademi sayfamıza göz atın ve dünya çapında binlerce şirkette SEO kültürü oluşturmaya nasıl yardımcı olduğumuzu görün.
"yardımcı olduğumuzu" dalam Turki dapat diterjemahkan ke dalam kata/frasa bahasa Inggris berikut:
TR Akademi sayfamıza göz atın ve dünya çapında binlerce şirkette SEO kültürü oluşturmaya nasıl yardımcı olduğumuzu görün.
EN Check out our Academy and see how we help build a culture of SEO at thousands of companies worldwide.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
akademi | academy |
seo | seo |
oluşturmaya | build |
ın | of |
TR Adım 1: Bağımlılığımız üzerinde güçsüz olduğumuzu ve hayatımızın yönetilemez hale geldiğini kabul ettik.
EN Step 1: We admitted that we were powerless over our addiction, and that our lives had become unmanageable.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
adım | step |
ve | and |
TR Müvekkillerimizden ve çevremizden, detaylara odaklanan, konusuna yoğunlaşan, karmaşık işlemleri basite indirgeyebilen bir bakış ve beceriye sahip olduğumuzu sıklıkla duymaktayız.
EN These principles are reflected in our relationship with clients, not as a temporarily hired provider of legal services but rather as a trusted advisor for both legal and strategic matters, often on a long-term basis.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
sıklıkla | often |
TR Bir transkript paylaşmanızı sağlayan paylaşım işlevselliğine sahip olduğumuzu unutmayın. Bu bağlantıyı başkasıyla paylaşırsanız, başkalarıyla da paylaşabilecektir.
EN Note that we have share functionality that allows you to share a transcript. If you share this link with someone else, they will be able to share with others as well.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
transkript | transcript |
bağlantıyı | link |
TR Bir kez daha eğitim ihtiyacımızı belirlerken ince eleyip sık dokumak zorunda olduğumuzu hatırlamak iyi olacak.
EN Once again, it's good to remember that we have to scrutinize when determining our training needs.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
eğitim | training |
zorunda | have to |
iyi | good |
TR Bir kez daha eğitim ihtiyacımızı belirlerken ince eleyip sık dokumak zorunda olduğumuzu hatırlamak iyi olacak.
EN Once again, it's good to remember that we have to scrutinize when determining our training needs.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
eğitim | training |
zorunda | have to |
iyi | good |
TR Müvekkillerimizden ve çevremizden, detaylara odaklanan, konusuna yoğunlaşan, karmaşık işlemleri basite indirgeyebilen bir bakış ve beceriye sahip olduğumuzu sıklıkla duymaktayız.
EN These principles are reflected in our relationship with clients, not as a temporarily hired provider of legal services but rather as a trusted advisor for both legal and strategic matters, often on a long-term basis.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
sıklıkla | often |
TR Daphne’ye karşı işlenilen korkunç cinayet bize basın özgürlüğü ve bu özgürlüğü nasıl savunabileceğimiz konusunda daha fazla konuşmak zorunda olduğumuzu gösterdi
EN Daphne's dreadful murder has shown that we need to talk more about the freedom of the press and how we can defend it
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
basın | press |
TR Bir transkript paylaşmanızı sağlayan paylaşım işlevselliğine sahip olduğumuzu unutmayın. Bu bağlantıyı başkasıyla paylaşırsanız, başkalarıyla da paylaşabilecektir.
EN Note that we have share functionality that allows you to share a transcript. If you share this link with someone else, they will be able to share with others as well.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
transkript | transcript |
bağlantıyı | link |
TR Ancak size 5000'i aşkın patentimizle dünya çapındaki en büyük gıda prosesi ve paketleme şirketi olduğumuzu söylersek, durum değişebilir.
EN But when we tell you we’re the largest food processing and packaging company in the world, with more than 5000 patents, then maybe not.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
dünya | world |
gıda | food |
paketleme | packaging |
şirketi | company |
TR 1. İnternet ve teknoloji üzerinde güçsüz olduğumuzu, hayatımızın yönetilemez hale geldiğini kabul ettik.
EN 1. We admitted we were powerless over internet and technology—that our lives had become unmanageable.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
ve | and |
teknoloji | technology |
TR Semrush, bunun zeminine inmemize olanak sağlayıp, talebin artmasına gerçekten yardımcı olacak yeni terim türlerini tespit etmemize yardımcı oluyor.
EN Semrush helps us get to the very bottom of it to identify new type of terms can really help to drive the demand.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
semrush | semrush |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Benzer sürükleyici ortamlar, proje ekiplerinin operasyonel ve bakım ihtiyaçlarını öngörmelerine yardımcı olarak, son kullanıcılar için optimize edilmiş binaları ve altyapıları tasarlamalarına yardımcı olabilir
EN Similar immersive environments could help project teams foresee operational and maintenance needs, helping them design buildings and infrastructure that are optimized for end users
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
benzer | similar |
ortamlar | environments |
operasyonel | operational |
bakım | maintenance |
son | end |
kullanıcılar | users |
ihtiyaçları | needs |
TR Uygunsuz davranan bir üyeye ulaşırken, yanlış iletişimi önlemeye yardımcı olacağından, kısa mesaj yerine yüz yüze veya telefonla konuşmak yardımcı olabilir
EN In reaching out to a member who has acted inappropriately, it can be helpful to address them face-to-face or over the phone, rather than through text message, as this tends to help avoid miscommunication
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
uygunsuz | inappropriately |
üyeye | member |
mesaj | message |
yüz | face |
olabilir | can |
TR Konuşmaları sınıflandırmaya ve yönlendirmeye yardımcı olduğu için organizasyonel konularda yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
EN It is aimed at helping regarding organizational matters because it helps to classify and route conversations.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
olduğu | is |
TR GeoTrust CAA ile ilgili ne yapıyor?GeoTrust, sertifikaların yanlış verilmesini önlemeye yardımcı olduğuna inanır ve CAA bu çabaya yardımcı olabilir
EN What is GeoTrust doing with the CAA?GeoTrust believes it helps prevent incorrect issuance of certificates and the CAA can assist in this effort
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
geotrust | geotrust |
caa | caa |
yapıyor | doing |
olabilir | can |
sertifikaları | certificates |
TR DigiCert, DigiCert Sertifika Yardımcı Programı, SSL Keşif Aracı ve sertifika yaşam döngüsü yönetim sürecinin temel işlevlerini basitleştirmeye ve otomatikleştirmeye yardımcı olan diğer teklifler dahil olmak üzere bir dizi araç sunar
EN DigiCert, DigiCert Certification Utility, offers a number of tools, including SSL Discovery Tool and other offerings that help simplify and automate the core functions of the certificate lifecycle management process
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
digicert | digicert |
ssl | ssl |
keşif | discovery |
yönetim | management |
temel | core |
diğer | other |
TR Çerezler, çevrimiçi hizmetler sunarken yaygın olarak kullanılır ve web sitelerinin çalışmasına veya daha verimli çalışmasına yardımcı olmanın yanı sıra web sitesi sahiplerine bilgi sağlamaya yardımcı olur
EN Cookies are widely used when providing online services and help to make websites work, or work more efficiently as well as to provide information to the website owners
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
kullanılır | used |
veya | or |
verimli | efficiently |
yanı | well |
bilgi | information |
TR Semrush, bunun zeminine inmemize olanak sağlayıp, talebin artmasına gerçekten yardımcı olacak yeni terim türlerini tespit etmemize yardımcı oluyor.
EN Semrush helps us get to the very bottom of it to identify new type of terms can really help to drive the demand.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
semrush | semrush |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Bu sayfa size yardımcı olduğu için mutluyuz. İyileştirme yapmaya devam etmemize yardımcı olmak için daha fazla bilgi paylaşmak ister misiniz?
EN We're glad this page helped you. Would you like to share additional details to help us continue to improve?
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
sayfa | page |
size | you |
bilgi | details |
TR Bu sayfa size yardımcı olmadığı için üzgünüz. İyileştirme yapmaya devam etmemize yardımcı olmak için daha fazla bilgi paylaşmak ister misiniz?
EN We're sorry this page didn't help you. Would you like to share additional details to help us continue to improve?
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
sayfa | page |
size | you |
bilgi | details |
TR Semrush, bunun zeminine inmemize olanak sağlayıp, talebin artmasına gerçekten yardımcı olacak yeni terim türlerini tespit etmemize yardımcı oluyor.
EN Semrush helps us get to the very bottom of it to identify new type of terms can really help to drive the demand.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
semrush | semrush |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR GeoTrust CAA ile ilgili ne yapıyor?GeoTrust, sertifikaların yanlış verilmesini önlemeye yardımcı olduğuna inanır ve CAA bu çabaya yardımcı olabilir
EN What is GeoTrust doing with the CAA?GeoTrust believes it helps prevent incorrect issuance of certificates and the CAA can assist in this effort
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
geotrust | geotrust |
caa | caa |
yapıyor | doing |
olabilir | can |
sertifikaları | certificates |
TR DigiCert, DigiCert Sertifika Yardımcı Programı, SSL Keşif Aracı ve sertifika yaşam döngüsü yönetim sürecinin temel işlevlerini basitleştirmeye ve otomatikleştirmeye yardımcı olan diğer teklifler dahil olmak üzere bir dizi araç sunar
EN DigiCert, DigiCert Certification Utility, offers a number of tools, including SSL Discovery Tool and other offerings that help simplify and automate the core functions of the certificate lifecycle management process
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
digicert | digicert |
ssl | ssl |
keşif | discovery |
yönetim | management |
temel | core |
diğer | other |
TR Standart pg_dump yardımcı programını kullanarak PostgreSQL'den dışarı veri aktarabilir ve pg_restore yardımcı programını kullanarak Amazon Aurora'ya içeri veri aktarabilirsiniz (tersi için de aynısı geçerlidir)
EN You can use the standard pg_dump utility to export data from PostgreSQL and pg_restore utility to import data to Amazon Aurora, and vice-versa
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
standart | standard |
veri | data |
amazon | amazon |
aurora | aurora |
TR Çevrimiçi histogram oluşturucu, tasarım sürecini hızlı bir şekilde başlamanıza yardımcı olacak bazı veri örneklerine ve önceden hazırlanmış şablonlara zaten sahiptir. Bunlar yardımcı olmazsa, her zaman sıfırdan başlayabilirsiniz.
EN The online histogram maker already has some data examples and premade templates to help jumpstart your design process. If these don’t help, you can always start from scratch.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
histogram | histogram |
oluşturucu | maker |
sürecini | process |
veri | data |
zaten | already |
sahiptir | has |
sıfırdan | from scratch |
TR Mobil uygulamalar hastalara yardımcı olabilir mi? Hastalara yardımcı olan mobil uygulamalar şimdiden mevcut, örneğin Msense
EN Can apps help people who are ill? Apps are already being used to help – for instance, Msense
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
şimdiden | already |
TR Sorularınızı yanıtlamak ve platformumuzdan en iyi şekilde yararlanmanıza yardımcı olmak için her zaman yanınızdayız. Destek ekibimiz size hemen yardımcı olamazsa, sorunuza 24 saat içinde bir yanıt almayı bekleyebilirsiniz.
EN We’re always on-call to answer your questions and help you get the most out of our platform. If our support team isn’t able to help you right away, you can expect to get an answer to your question within 24 hours.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
hemen | right away |
saat | hours |
yanıt | answer |
bekleyebilirsiniz | you can expect |
TR Uygunsuz davranan bir üyeye ulaşırken, yanlış iletişimi önlemeye yardımcı olacağından, kısa mesaj yerine yüz yüze veya telefonla konuşmak yardımcı olabilir
EN In reaching out to a member who has acted inappropriately, it can be helpful to address them face-to-face or over the phone, rather than through text message, as this tends to help avoid miscommunication
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
uygunsuz | inappropriately |
üyeye | member |
mesaj | message |
yüz | face |
olabilir | can |
TR Zorlayıcı bir internet ve teknoloji kullanıcısının normal görünümünü korumasına yardımcı olmak, onun yıkıcı davranışı sürdürmesine yardımcı oluyor
EN Helping a compulsive internet and technology user keep up an appearance of normalcy is helping him or her continue in the destructive behavior
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
internet | internet |
teknoloji | technology |
davranışı | behavior |
kullanıcısı | user |
TR Her ne kadar Freshping bu konuda yardımcı olamasa da, bir dakikanın olması durumunda size bildirmek için yardımcı olabilir - umarım şikayetler ortaya çıkmadan önce düzeltebilirsiniz.
EN Although Freshping can’t help with that, it can help to let you know the minute there’s a problem – and hopefully you can fix it before complaints start popping up.
TR Konuşmaları sınıflandırmaya ve yönlendirmeye yardımcı olduğu için organizasyonel konularda yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
EN It is aimed at helping regarding organizational matters because it helps to classify and route conversations.
TR Ayrıca, markanızı tanıtmanıza yardımcı olacak ekstra kaynaklar için para harcama konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Arketipler, markanızın hikayesini zahmetsizce ve etkili bir şekilde anlatmanıza yardımcı olur.
EN Plus, you won’t have to worry about spending money on extra resources to help promote your brand. Archetypes help you tell your brand’s story effortlessly yet effectively.
TR Markalar, insanların en iyi performanslarını göstermelerine yardımcı olacak ürünler ve zor bir işi verimli ve iyi bir şekilde yapmalarına yardımcı olan sağlam ürünler veya hizmetler sunar.
EN Brands offer products to help people perform at their best, and brands that offer solid products or services that help do a tough job efficiently and well.
TR Hedef kitlemizi tam olarak hangi sorunları çözdüğümüz ve onlara nasıl yardımcı olabileceğimiz konusunda eğitmeye yardımcı olmak için web sitemizde kullanmak üzere bir videoya ihtiyacımız vardı
EN We needed a video to use on our website to help educate our target audience on exactly what problems we solve and how we can help them
TR Elsevier, kurumlar ve profesyonellerin insanlığa fayda sağlamak üzere sağlık sektörünün geliştirmesi, bilimi açık hale getirmesi ve performansı artırmasına yardımcı olan küresel bir bilgi analiz şirketidir
EN Elsevier is a global information analytics business that helps institutions and professionals advance healthcare, open science and improve performance for the benefit of humanity
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
elsevier | elsevier |
fayda | benefit |
sağlık | healthcare |
açık | open |
performansı | performance |
olan | is |
küresel | global |
analiz | analytics |
TR Araştırmacıların yeni keşifler yapmalarına, meslektaşlarıyla işbirlikleri yapmalarına yardımcı oluruz ve finansman bulmak için ihtiyaç duydukları bilgileri onlara sağlarız
EN We help researchers to make new discoveries, collaborate with their colleagues and give them the knowledge they need to find funding
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
yeni | new |
finansman | funding |
ihtiyaç | need |
bilgileri | knowledge |
TR Devletler ve üniversitelerin araştırma stratejilerini değerlendirmesi ve iyileştirmesine yardımcı oluruz
EN We help governments and universities to evaluate and improve their research strategies
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
ve | and |
araştırma | research |
TR Doktorların hayatlar kurtarmasına yardımcı olur, hekimlerin doğru klinik cevapları bulmak için ihtiyaç duydukları bilgilere sahip olmasını sağlar ve hemşireler ve diğer sağlık profesyonellerini kariyerleri boyunca destekleriz
EN We help doctors to save lives, providing insight for physicians to find the right clinical answers and we support nurses and other healthcare professionals throughout their careers
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
klinik | clinical |
cevapları | answers |
sahip | their |
sağlar | providing |
diğer | other |
sağlık | healthcare |
destekleriz | we support |
TR ScienceDirect API'lerimiz kapsamlı, doğru ve güncel bilimsel kayıtlar tutabilmenize yardımcı olmak için kurumsal veri havuzlarının kapsamını ve keşfedilebilirliğini artırır
EN Our ScienceDirect APIs improve the coverage and discoverability of content on institutional repositories to help you maintain a comprehensive, accurate and timely scholarly record
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
sciencedirect | sciencedirect |
api | apis |
kapsamlı | comprehensive |
kurumsal | institutional |
veri | content |
TR CHORUS yazarların finansörlerin şartlarına uymalarına yardımcı olur
EN CHORUS helps authors comply with funder mandates
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
chorus | chorus |
yazarların | authors |
TR Ortak çalışmayı kolaylaştıran platformlar ve ortaklık programları sağlarız. Kamu da dahil olmak üzere diğer paydaşların araştırma dünyasına çekilmesine yardımcı oluruz.
EN We provide platforms and partner in programs that facilitate collaboration. We help bring other stakeholders, including the public, into the world of research.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
platformlar | platforms |
programları | programs |
sağlarız | we provide |
diğer | other |
araştırma | research |
dünyasına | world |
ın | of |
TR SSRN öğrenciler ve öğretim üyelerinin araştırma sonuçlarını daha yayınlanmadan bulmasına yardımcı olarak elzem bilgilere erken erişim sağlar
EN SSRN is helping students and professors share research findings prior to publication, ensuring early access to essential knowledge
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
öğrenciler | students |
araştırma | research |
erken | early |
erişim | access |
TR Çoğaltılabilirlik konusunda çıtanın yükseltilmesine yardımcı olarak, araştırmacılarrın yöntemlerini ve verilerini paylaşabilmelerine ve araştırma performansıyla ilgili daha eksiksiz bir içgörü elde edebilmesine imkan veriyoruz
EN We're helping raise the bar on reproducibility, enabling researchers to share their methods and data and to gain more complete insight into research performance
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
verilerini | data |
araştırma | research |
ilgili | re |
eksiksiz | complete |
elde | gain |
performansı | performance |
TR Elsevier editörlerini etik konularla başa çıkmaları konusunda destekler. Yayıncılık Etik Değerleri Kaynak Takımı (PERK) size etik değer ihlallerini güvenle belirlemeniz konusunda yardımcı olan çevrimiçi bir kaynaktır.
EN Elsevier supports its editors in dealing with ethical issues. The Publishing Ethics Resource Kit (PERK) is an online resource which helps you to navigate ethical breaches with confidence.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
elsevier | elsevier |
destekler | supports |
yayıncılık | publishing |
kaynak | resource |
size | you |
çevrimiçi | online |
TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
EN Most journals and editors benefit from the guidance of an Editorial Board, which provides expert advice on content, helps to attract new authors and encourage submissions and lends a helping hand with peer review.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
dergi | journals |
uzman | expert |
yeni | new |
yazarlar | authors |
teşvik | encourage |
denetimi | review |
destek | helps |
TR Araştırmalarınızı organize etmenize, çevrimiçi olarak başkalarıyla işbirliği yapmanıza ve en yeni araştırmaları keşfetmenize yardımcı olan ücretsiz bir referans yöneticisi ve akademik sosyal ağ
EN A free reference manager and academic social network where you can organise your research, collaborate with others online and discover the latest research
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
çevrimiçi | online |
işbirliği | collaborate |
ücretsiz | free |
referans | reference |
yöneticisi | manager |
akademik | academic |
sosyal | social |
TR Yönetim, paylaşım ve işbirliği konularında size yardımcı olmak için güvenilir tam metinler ve araçlarla sizi destekleriz.
EN We support you with access to authoritative full text and tools to help you manage, share and collaborate.
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
yönetim | manage |
işbirliği | collaborate |
tam | full |
destekleriz | we support |
TR Hakem denetimi sistemi akademik çalışmaların doğrulanması amacını taşır, yayınlanan araştırmaların kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olur ve araştırma camiaları içinde ağ oluşturma olanaklarını artırır
EN The peer review system exists to validate academic work, helps to improve the quality of published research and increases networking possibilities within research communities
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
denetimi | review |
sistemi | system |
akademik | academic |
yayınlanan | published |
ve | and |
araştırma | research |
artırır | increases |
ın | of |
TR Knovel, kullanıcılara aşağıdaki konularda yardımcı olarak kurumların üretkenliğinin artırmasına, eğitimi geliştirmesine, riski azaltmasına ve iş performansını optimize etmesine fayda sağlar:
EN Knovel helps organisations to increase productivity, improve education, minimise risk and optimise business performance by helping users to:
Turki | bahasa Inggris |
---|---|
knovel | knovel |
kullanıcılara | users |
eğitimi | education |
riski | risk |
Menampilkan 50 dari 50 terjemahan