EN Positive SSL includes unlimited server license (this is a positive feature if your website is hosted using multiple servers)
Terjemahkan "positive working relationship" ke Turki
Menampilkan 50 dari 50 terjemahan frasa "positive working relationship" dari bahasa Inggris ke Turki
Terjemahan dari positive working relationship
"positive working relationship" dalam bahasa Inggris dapat diterjemahkan ke dalam kata/frasa Turki berikut:
Terjemahan bahasa Inggris ke Turki dari positive working relationship
bahasa Inggris
Turki
TR Pozitif SSL, sınırsız sunucu lisansı içerir (web siteniz birden fazla sunucu kullanılarak barındırılıyorsa bu olumlu bir özelliktir)
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| includes | içerir |
| unlimited | sınırsız |
| website | web |
| using | kullanılarak |
| your website | siteniz |
| this | bu |
| server | sunucu |
| license | lisans |
| positive | pozitif |
EN If a file has wrongfully been detected during an Antivirus scan, this is called a false-positive. By submitting a false-positive we review the file, and if we agree that the flag is incorrect we update our definition database.
TR Antivirüs taraması sırasında bir dosya hatalı şekilde tespit edilirse buna yanlış pozitif denir. Yanlış pozitif gönderdiğinizde dosyayı inceleriz ve uyarının yanlış olduğunu teyit edersek tanım veri tabanımızı güncelleriz.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| antivirus | antivirüs |
| called | denir |
| incorrect | hatalı |
| positive | pozitif |
| during | sırasında |
| if | edilirse |
| is | olduğunu |
| and | ve |
| the | şekilde |
| a | bir |
| database | veri |
EN Positive SSL includes unlimited server license (this is a positive feature if your website is hosted using multiple servers)
TR Pozitif SSL, sınırsız sunucu lisansı içerir (web siteniz birden fazla sunucu kullanılarak barındırılıyorsa bu olumlu bir özelliktir)
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| includes | içerir |
| unlimited | sınırsız |
| website | web |
| using | kullanılarak |
| your website | siteniz |
| this | bu |
| server | sunucu |
| license | lisans |
| positive | pozitif |
EN If a file has wrongfully been detected during an Antivirus scan, this is called a false-positive. By submitting a false-positive we review the file, and if we agree that the flag is incorrect we update our definition database.
TR Antivirüs taraması sırasında bir dosya hatalı şekilde tespit edilirse buna yanlış pozitif denir. Yanlış pozitif gönderdiğinizde dosyayı inceleriz ve uyarının yanlış olduğunu teyit edersek tanım veri tabanımızı güncelleriz.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| antivirus | antivirüs |
| called | denir |
| incorrect | hatalı |
| positive | pozitif |
| during | sırasında |
| if | edilirse |
| is | olduğunu |
| and | ve |
| the | şekilde |
| a | bir |
| database | veri |
EN If you have two variables that pair well together, plotting them on a scatter diagram is a great way to view their relationship and see if it’s a positive or negative correlation.
TR Birbiriyle iyi eşleşen iki değişkeniniz varsa, bunları bir dağılım diyagramında çizmek, aralarındaki ilişkiyi görmenin ve bunun pozitif mi yoksa negatif bir korelasyon mu olduğunu görmenin harika bir yoludur.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | pozitif |
| or | yoksa |
| if | varsa |
| is | olduğunu |
| great | harika |
| well | iyi |
| that | bunları |
| and | ve |
| two | iki |
| together | da |
| to | e |
EN A successful career isn’t everything. Young employees want flexible working hours, flat hierarchies and a positive work-life balance – but also security.
TR Tahmin etmek, zar atmak, bağlantı kurmak... Almanlar oyuncu ruhlarını böyle yaşıyorlar. İşte en sevilen oyunlar ve 2018 yılının bir trendi.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| working | etmek |
| and | ve |
| a | bir |
EN A successful career isn’t everything. Young employees want flexible working hours, flat hierarchies and a positive work-life balance – but also security.
TR Tahmin etmek, zar atmak, bağlantı kurmak... Almanlar oyuncu ruhlarını böyle yaşıyorlar. İşte en sevilen oyunlar ve 2018 yılının bir trendi.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| working | etmek |
| and | ve |
| a | bir |
EN Independent Contractors. The relationship between you and Mobiroller is the relationship of independent contractors; they are not legal partners, employees or dealers of each other.
TR Bağımsız Müteahhitler. Sizinle Mobiroller arasındaki ilişki, bağımsız yüklenicilerin ilişkisidir; birbirlerinin yasal ortağı, çalışanı veya bayisi değildirler.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| independent | bağımsız |
| relationship | ilişki |
| mobiroller | mobiroller |
| legal | yasal |
| or | veya |
| between | arasındaki |
EN Our groundbreaking research confirms the relationship between people's working environment and their health, well-being and ability to perform.
TR Çığır açan araştımalarımız, kişilerin çalışma alanları ve sağlık & refahlarının ve performanslarının arasındaki pozitif ilişkiyi teyit etmektedir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| health | sağlık |
| working | çalışma |
| and | ve |
| between | arasındaki |
EN Co-sponsorship is a relationship with another member who is in the process of working the steps
TR Eş-sponsorluk, adımların üzerinde çalışma sürecinde olan başka bir üye ile bir ilişkidir
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| process | sürecinde |
| working | çalışma |
| member | üye |
| steps | adımlar |
| with | ile |
| the | başka |
EN As we continue attending meetings, sharing with other members, and working our recovery, our intuition will strengthen, and over time our relationship to sobriety will naturally grow clearer.
TR Toplantılara katılmaya, diğer üyelerle paylaşmaya ve toparlanmaya çalışmaya devam ettikçe, sezgimiz güçlenecek ve zamanla ayıklıkla ilişkimiz doğal olarak daha da netleşecek.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| meetings | toplantı |
| naturally | doğal |
| time | zamanla |
| other | diğer |
| continue | devam |
| and | ve |
| over | da |
| to | e |
EN Our groundbreaking research confirms the relationship between people's working environment and their health, well-being and ability to perform.
TR Çığır açan araştımalarımız, kişilerin çalışma alanları ve sağlık & refahlarının ve performanslarının arasındaki pozitif ilişkiyi teyit etmektedir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| health | sağlık |
| working | çalışma |
| and | ve |
| between | arasındaki |
EN It quickly shows you how your content is performing, what’s working, what’s not working, and what issues need your attention.
TR İçeriğinizin nasıl performans gösterdiğini, neyin işe yaradığını, neyin işe yaramadığını ve hangi konulara dikkat etmeniz gerektiğini hızlı bir şekilde gösterir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| shows | gösterir |
| performing | performans |
| working | iş |
| attention | dikkat |
| what | neyin |
| how | nasıl |
| your | etmeniz |
| and | ve |
| is | bir |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| my | mı |
| good | iyi |
| i | ben |
| and | ve |
| life | hayat |
| a | bir |
| to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| my | mı |
| good | iyi |
| i | ben |
| and | ve |
| life | hayat |
| a | bir |
| to | güvenli |
EN We offer technical support by phone and ticketing system in Turkey during working hours, with the exception of working hours, we offer technical support through the ticket system
TR Türkiye mesai saatlerinde telefonla ve bilet sistemi üzerinden, mesai saatleri haricinde bilet sistemi üzerinden teknik destek sunmaktayız
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| technical | teknik |
| and | ve |
| system | sistemi |
| turkey | türkiye |
| hours | saatleri |
| ticket | bilet |
| by phone | telefonla |
| support | destek |
EN Health Problems Met in Working Area and Occupational Risks of Staff Working in Kayseri 112 Emergency Health Care Services
TR Kayseri 112 Acil Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Personelin Çalışma Ortamında Karşılaştıkları Sağlık Sorunları Ve Karşılaştıkları Mesleki Riskler
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| health | sağlık |
| and | ve |
| kayseri | kayseri |
| services | hizmetlerinde |
| problems | sorunları |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| my | mı |
| good | iyi |
| i | ben |
| and | ve |
| life | hayat |
| a | bir |
| to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| my | mı |
| good | iyi |
| i | ben |
| and | ve |
| life | hayat |
| a | bir |
| to | güvenli |
EN We offer technical support by phone and ticketing system in Turkey during working hours, with the exception of working hours, we offer technical support through the ticket system
TR Türkiye mesai saatlerinde telefonla ve bilet sistemi üzerinden, mesai saatleri haricinde bilet sistemi üzerinden teknik destek sunmaktayız
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| technical | teknik |
| and | ve |
| system | sistemi |
| turkey | türkiye |
| hours | saatleri |
| ticket | bilet |
| by phone | telefonla |
| support | destek |
EN It quickly shows you how your content is performing, what’s working, what’s not working, and what issues need your attention.
TR İçeriğinizin nasıl performans gösterdiğini, neyin işe yaradığını, neyin işe yaramadığını ve hangi konulara dikkat etmeniz gerektiğini hızlı bir şekilde gösterir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| shows | gösterir |
| performing | performans |
| working | iş |
| attention | dikkat |
| what | neyin |
| how | nasıl |
| your | etmeniz |
| and | ve |
| is | bir |
EN Taking care of the children? Working part-time or from home? Parents explain how they balance their family and working lives.
TR Çocuklara nasıl bakılacak? Yarım gün çalışarak mı, evden çalışarak mı? Ana babalar, aile ve iş hayatını nasıl pay ettiklerini anlatıyorlar.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| family | aile |
| working | çalışarak |
| how | nasıl |
| the | gün |
| and | ve |
EN Through gift-matching, the Foundation also supports the efforts of Elsevier employees to play a positive role in their local and global communities.
TR Vakıf hediye eşleştirme programı ile Elsevier çalışanlarının yerel ve küresel toplumlarında olumlu roller oynama yönündeki çabalarını desteklemektedir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | olumlu |
| local | yerel |
| global | küresel |
| gift | hediye |
| matching | eşleştirme |
| elsevier | elsevier |
| and | ve |
| to | e |
| the | ile |
EN When Cell began publishing papers with STAR Methods last year, the response was very positive
TR Cell geçen yıl makaleleri STAR Yöntemleri ile yayınlamaya başlamasıyla beraber olumlu tepkiler almıştır
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| methods | yöntemleri |
| year | yıl |
| positive | olumlu |
| star | star |
| with | ile |
EN We assess your application according to our criteria and accept positive candidates among our approved suppliers to give them the opportunity to introduce and transmit their product/services to us more easily.
TR Başvurunuzu kriterlerimize dikkate alarak değerlendiriyor, olumlu adayları ürün/hizmetlerini bize daha kolay tanıtma ve ulaştırma olanağını elde edebilmeleri için onaylı tedarikçilerimiz arasına alıyoruz.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | olumlu |
| approved | onaylı |
| product | ürün |
| easily | kolay |
| give | için |
| and | ve |
| us | bize |
EN We created Blockchain Ventures to support and invest in distributed ledger technology (DLT) projects that advance the industry and provide positive societal impact
TR Endüstrinin ilerlemesini sağlayan ve pozitif toplumsal etki sağlayan dağıtılmış defter tekniği (DLT) projelerini desteklemek ve yatırım yapmak için Blockchain Ventures'ı oluşturduk
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| invest | yatırım |
| provide | sağlayan |
| positive | pozitif |
| impact | etki |
| distributed | dağıtılmış |
| blockchain | blockchain |
| we created | oluşturduk |
| and | ve |
| in | da |
| to support | desteklemek |
| to | için |
EN Why China's crypto crackdown is 'hugely positive for the bitcoin ecosystem': Blockchain.com CEO
TR Çin'in kripto baskısı neden "bitcoin ekosistemi için son derece olumlu": Blockchain.com CEO'su
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| crypto | kripto |
| positive | olumlu |
| bitcoin | bitcoin |
| ecosystem | ekosistemi |
| blockchain | blockchain |
| why | neden |
| for | için |
EN Top lines are the positive activities and behaviors we want for ourselves in recovery, as well as the tools of our program. We can also include IT behaviors that are healthy for us and align with our values.
TR Üst sıralar, programımızın araçları olduğu kadar iyileşmede kendimiz için istediğimiz olumlu faaliyetler ve davranışlardır. Ayrıca bizim için sağlıklı olan ve değerlerimizle uyumlu BT davranışlarını da dahil edebiliriz.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | olumlu |
| activities | faaliyetler |
| healthy | sağlıklı |
| can | edebiliriz |
| tools | araçları |
| program | programı |
| in | da |
| of | in |
| with | dahil |
| are | olan |
| and | ve |
| it | bt |
EN This motivated information-collection was the more positive part of my addiction, though
TR Yine de bu motive edilmiş bilgi toplama, bağımlılığımın daha olumlu bir parçasıydı
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | olumlu |
| part | parçası |
| my | mı |
| information | bilgi |
| collection | toplama |
| this | bu |
| more | daha |
EN I feel alive and in communion with the world and my life, and I feel I spend my time in ways that align with my values and bring about a positive impact in the lives of others and of myself
TR Kendimi canlı ve dünyayla ve hayatımla bütünlük içinde hissediyorum ve zamanımı değerlerime uygun ve başkalarının ve kendimin hayatlarında olumlu bir etki yaratan şekillerde harcadığımı hissediyorum
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| time | zaman |
| bring | de |
| positive | olumlu |
| impact | etki |
| alive | canlı |
| and | ve |
| others | başkaları |
| life | hayat |
| with | uygun |
| in | içinde |
EN Yes. You can measure incoming conversations and messages per platform, sentiments (positive/neutral/negative), and number of handled messages. Learn more.
TR Evet. Gelen görüşmeleri ve mesajları geldiği kanalları, durumunu (olumlu/nötr/olumsuz) ve sayısını ölçebilirsiniz. Dafa fazla bilgi.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| yes | evet |
| messages | mesajlar |
| positive | olumlu |
| neutral | nötr |
| negative | olumsuz |
| more | fazla |
EN In order to ensure a positive impact, comprehensive analyses should be performed and a roadmap should be determined.Brands need to shake off the noise of standard communications and seek to be different
TR İyi bir etki bırakmak adına kapsamlı analizler yapılmalı ve yol haritası belirlenmelidir
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| impact | etki |
| comprehensive | kapsamlı |
| and | ve |
| off | bir |
EN Their consensus mechanism provides lasting positive incentives and capabilities to upgrade without hard forks.
TR İşbirliğinin geleceği yaklaşıyor.
EN We assess your application according to our criteria and accept positive candidates among our approved suppliers to give them the opportunity to introduce and transmit their product/services to us more easily.
TR Başvurunuzu kriterlerimize dikkate alarak değerlendiriyor, olumlu adayları ürün/hizmetlerini bize daha kolay tanıtma ve ulaştırma olanağını elde edebilmeleri için onaylı tedarikçilerimiz arasına alıyoruz.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | olumlu |
| approved | onaylı |
| product | ürün |
| easily | kolay |
| give | için |
| and | ve |
| us | bize |
EN Positive SSL, Instant SSL, Essential SSL certificates are only for one domain, but remember that, these certificates can also be used as "ecommerce.com" or "www
TR Positive SSL, Instant SSL, Essential SSL sertifikaları sadece bir domain içindir fakat unutmayın, bu sertifikalar aynı zamanda ister "eticaretsiteniz.com" isterseniz "www
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| domain | domain |
| positive | positive |
| certificates | sertifikaları |
| these | bu |
| but | fakat |
| as | aynı |
| only | sadece |
EN If you want an SSL certificate that protects a single main domain and its subdomains, you can choose Premium Wildcard or Comodo Positive SSL Wildcard certificates
TR Eğer tek bir ana domain ve ona bağlı subdomainleri koruyan bir ssl sertifikası istiyorsanız Premium Wildcard veya Comodo Positive SSL Wildcard sertifikalarını tercih edebilirsiniz
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| protects | koruyan |
| main | ana |
| domain | domain |
| choose | tercih |
| premium | premium |
| if you want | istiyorsanız |
| wildcard | wildcard |
| comodo | comodo |
| positive | positive |
| if | eğer |
| certificate | sertifikası |
| you can | edebilirsiniz |
| or | veya |
| and | ve |
| a | bir |
| certificates | sertifikaları |
EN Difference of Comodo Positive SSL and RapidSSL
TR Comodo Positive SSL ve RapidSSL Farkı
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| and | ve |
| comodo | comodo |
| positive | positive |
| rapidssl | rapidssl |
| difference | fark |
EN Positive SSL series is Comodo's entry-level brand and what's missing compensates for more than reliability and price
TR Positive SSL serisi, Comodo’nun giriş seviyesi markasıdır ve eksik olan şey, güvenilirlik ve fiyattan daha fazlasını telafi etmektedir
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| missing | eksik |
| reliability | güvenilirlik |
| positive | positive |
| entry | giriş |
| level | seviyesi |
| more | fazlasını |
| series | serisi |
| and | ve |
| is | olan |
| for | şey |
EN Positive SSL certificates, recognized by 99.9% of web and mobile browsers and comes with a 30-day money-back guarantee
TR Pozitif SSL sertifikaları, web ve mobil tarayıcıların% 99,9'u tarafından tanınır ve 30 günlük para iade garantisi ile birlikte gelir
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | pozitif |
| ssl | ssl |
| web | web |
| mobile | mobil |
| guarantee | garantisi |
| day | günlük |
| and | ve |
| certificates | sertifikaları |
| by | tarafından |
| browsers | tarayıcılar |
| comes | ile |
EN Positive SSL is at some point cheaper than RapidSSL
TR Pozitif SSL, RapidSSL'den bir noktada daha ucuzdur
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| positive | pozitif |
| ssl | ssl |
| point | noktada |
| is | bir |
| than | daha |
EN It also has Positive SSL, a free offer for additional website security services
TR Ayrıca Positive SSL, ek web sitesi güvenlik hizmetleri için ücretsiz bir teklifi bulunur
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| security | güvenlik |
| positive | positive |
| free | ücretsiz |
| additional | ek |
| services | hizmetleri |
| a | bir |
| also | ayrıca |
| for | için |
EN Comodo Positive SSL is in very strong competition for AlphaSSL, in terms of cost.
TR Comodo Positive SSL, maliyet açısından AlphaSSL için oldukça güçlü bir rekabet içinde.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| ssl | ssl |
| very | oldukça |
| competition | rekabet |
| cost | maliyet |
| comodo | comodo |
| positive | positive |
| in terms of | açısından |
| alphassl | alphassl |
| strong | güçlü |
| of | in |
| in | içinde |
| for | için |
| is | bir |
EN The car that offers a concrete and positive solution to today's challenges.
TR Günümüzün zorluklarına somut ve pozitif bir çözüm sunan araba.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| offers | sunan |
| concrete | somut |
| positive | pozitif |
| solution | çözüm |
| and | ve |
| car | araba |
| a | bir |
| challenges | zorluklar |
EN When faced with conflicts and problems, it is preferred to have features that are calm, positive, and able to produce quick solutions.
TR Çatışma ve problemle karşılaştığında sakin, pozitif yaklaşan ve hızlı çözüm üretebilen özelliklere sahip olması tercih sebebidir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| and | ve |
| preferred | tercih |
| positive | pozitif |
| quick | hızlı |
| solutions | çözüm |
| to | sahip |
EN When faced with conflicts and problems, calm, positive approach and quick to produce solutions,
TR Çatışma ve problemle karşılaştığında sakin, pozitif yaklaşan ve hızlı çözüm üretebilen,
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| and | ve |
| positive | pozitif |
| quick | hızlı |
| solutions | çözüm |
EN After 2019, which saw serious fluctuations caused by trade wars, Brexit, and cyclical political movements, economic indicators for 2020 were positive
TR Ticaret savaşları, Brexit ve konjonktürel politik hareketlerin etkisiyle ciddi dalgalanmaların yaşandığı 2019’un ardından, ekonomik göstergeler 2020 için umut vericiydi
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| serious | ciddi |
| trade | ticaret |
| political | politik |
| economic | ekonomik |
| indicators | göstergeler |
| and | ve |
| for | için |
EN Empower your hospitality staff with technology that helps them deliver superior guest service for repeat customers and positive reviews
TR Devamlı müşteriler ve olumlu eleştiriler kazanmak için konaklama ve ağırlama personelinizi üstün konuk hizmeti sunmalarına yardımcı olacak teknolojiyle donatın
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| hospitality | ağırlama |
| technology | teknolojiyle |
| guest | konuk |
| service | hizmeti |
| customers | müşteriler |
| positive | olumlu |
| superior | üstün |
| and | ve |
EN Ideal for positive patient identification – including at the bedside through a blanket or during a surgery through the drape
TR Kesin hasta tanımlama - hasta yatağı başında battaniye üzerinden veya hastanın ameliyatı esnasında örtü üzerinden bile
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| patient | hasta |
| identification | tanımlama |
| during | esnasında |
| or | veya |
EN Staff communication devices enable everyone to move freely and collaborate to quickly respond to guests' needs—and deliver service that makes a positive impact.
TR Personel iletişim cihazlar sayesinde herkes, konuklara hızlıca hizmet sunabilmek için, serbestçe hareket edebilir' ve hizmet sunabilir ve böylece fark yaratabilir.
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| staff | personel |
| communication | iletişim |
| devices | cihazlar |
| quickly | hızlıca |
| service | hizmet |
| move | hareket |
| and | ve |
| to | böylece |
| a | herkes |
EN Zebra offers irreversible and reversible indicators that support a variety of different stability profiles, helping you monitor temperature to ensure a positive customer experience
TR Zebra, olumlu bir müşteri deneyimi sağlamak için sıcaklığı izlemenize yardımcı olan çeşitli farklı stabilite profillerini destekleyen sabit ısı ve sıcaklığa duyarlı göstergeler sunar
| bahasa Inggris | Turki |
|---|---|
| zebra | zebra |
| indicators | göstergeler |
| support | destekleyen |
| positive | olumlu |
| customer | müşteri |
| experience | deneyimi |
| offers | sunar |
| a | yardımcı |
| temperature | sıcaklığı |
| and | ve |
| of | in |
| to | sağlamak |
| ensure | sağlamak için |
| different | farklı |
Menampilkan 50 dari 50 terjemahan
Terjemahan serupa
positive relationship working relationship close working relationship respective party’s relationship relationship relationship between long term relationship employment relationship customer relationship management customer relationship partner relationship family relationship human relationship great relationship better relationship strong relationship employment relationship between technical partners’ relationship customer relationship management” closer relationship business relationship customer relationship between exclusive relationship relationship building fruitful relationship – relationship based close relationship build a relationship relationship between malnutrition relationship has evolved relationship with clients relationship between elsevier digital relationship same relationship special relationship business relationship between relationship management stronger relationship relationship between agency social relationship management every relationship manage relationship relationship more human sustaining the relationship strong relationship between dependency relationship relationship with someone symbiotic relationship between a dependency relationship investigation the relationship
Arab
Belanda
Ceko
Cina
Finlandia
Hongaria
Italia
Jepang
Jerman
Korea
Norwegia
Orang Spanyol
Orang Swedia
Orang Vietnam
Perancis
Polandia
Portugis
Rusia
Turki
bahasa Indonesia