EN Steelseries gaming keyboards allow gamers to access capabilities of esports pros without spending a fortune or sacrificing quality.
A {search} angol nyelven a következő török szavakra/kifejezésekre fordítható:
EN Steelseries gaming keyboards allow gamers to access capabilities of esports pros without spending a fortune or sacrificing quality.
TR SteelSeries oyun klavyeleri, oyuncuların servet harcamadan veya kaliteden ödün vermeden espor profesyonellerinin yeteneklerine erişmelerini sağlar.
angol | török |
---|---|
allow | sağlar |
of | ın |
esports | espor |
steelseries | steelseries |
or | veya |
without | vermeden |
gaming | oyun |
EN Within the scope of Quality System Certificates there is a quality management system presents in Üntel according to ISO, IQnet and TSE quality standarts.
TR Kalite ve sistem sertifikaları kapsamında global alanda tanınan, ISO, IQnet, TSE kalite şartlarına uygun bir yönetim sistemi bulunmaktadır
angol | török |
---|---|
quality | kalite |
management | yönetim |
iso | iso |
and | ve |
certificates | sertifikaları |
scope | kapsamında |
a | bir |
EN Within the scope of Quality System Certificates there is a quality management system presents in Üntel according to ISO, IQnet and TSE quality standarts.
TR Kalite ve sistem sertifikaları kapsamında global alanda tanınan, ISO, IQnet, TSE kalite şartlarına uygun bir yönetim sistemi bulunmaktadır
angol | török |
---|---|
quality | kalite |
management | yönetim |
iso | iso |
and | ve |
certificates | sertifikaları |
scope | kapsamında |
a | bir |
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
angol | török |
---|---|
reach | ulaşmak |
and | ve |
knovel | knovel |
project | proje |
completion | tamamlanma |
time | saati |
information | bilgi |
faster | hızlı |
users | kullanıcıları |
increase | artırmak |
for | daha |
EN They can focus on internal projects instead of spending time managing remote access."
TR Artık uzaktan erişimi yönetmeye zaman harcamak yerine şirket projelerine odaklanabiliyorlar."
angol | török |
---|---|
remote | uzaktan |
access | erişimi |
time | zaman |
of | yerine |
EN Discover the websites spending the most on Google Search Ads within a specific country or industry vertical.
TR Google Search Reklamları'nın çoğunu belirli bir ülkede veya sektörde harcayan websitelerini keşfedin.
angol | török |
---|---|
country | ülkede |
discover | keşfedin |
or | veya |
ads | reklamlar |
EN The Semrush Advertising Research Competitors report provides a list of a domain’s rivals, the number of common keywords, estimations on paid traffic, and online competitors’ ad spending
TR Semrush Reklam Araştırma Rakipleri raporu, rakiplerin alan adlarını, ortak anahtar kelime sayısını, ücretli trafik tahminlerini ve çevrimiçi rakiplerin reklam harcamalarının bulunduğu bir liste sağlar
angol | török |
---|---|
semrush | semrush |
provides | sağlar |
list | liste |
common | ortak |
traffic | trafik |
paid | ücretli |
online | çevrimiçi |
research | araştırma |
report | raporu |
and | ve |
keywords | anahtar |
competitors | rakiplerin |
advertising | reklam |
a | bir |
EN Spending a lot of time on SEO is not part of your business?
TR SEO'ya çok zaman harcamak işinizin bir parçası değil mi?
angol | török |
---|---|
time | zaman |
business | iş |
a | bir |
not | değil |
EN Spending too much time on SEO, not your business? Sitechecker can help you to get more organic traffic with less effort.
TR İşiniz SEO üzerinde çokça zaman harcamak değil mi? Sitechecker, daha az çabayla daha fazla organik trafik kazanmanıza yardımcı olabilir.
angol | török |
---|---|
time | zaman |
seo | seo |
organic | organik |
traffic | trafik |
sitechecker | sitechecker |
help | yardımcı |
can | olabilir |
not | değil |
on | üzerinde |
EN Enjoy spending time with your family during Ramadan and Eid with 20% off!
TR Sizi sevdiklerinize sa?l?kla ula?t?rmak dile?iyle, Ramazan ve bayram boyunca %20 indirim!
angol | török |
---|---|
and | ve |
with | boyunca |
EN By streamlining your component supply and installation processes, we can help you rationalize spending, accelerate productivity, flex with new demands, and outmaneuver competitors
TR Komponent tedariki ve kurulumu süreçlerinizi kolaylaştırarak harcamalarınızı rasyonelleştirmenize, üretkenliğinizi hızlandırmanıza, yeni taleplere karşı esnek olmanıza ve rakiplerinize üstünlük sağlamanıza yardımcı olabiliriz
angol | török |
---|---|
installation | kurulumu |
new | yeni |
help | yardımcı |
with | karşı |
and | ve |
EN It feels great to wake up and work on something you care about, with people you enjoy spending time with. That's how we feel at Sonix. If you are passionate about delighting millions of customers, we want to chat with you!
TR Uyanmak ve değer verdiğin bir şey üzerinde çalışmak harika hissettiriyor, zaman geçirmekten zevk aldığın insanlarla. Sonix'te böyle hissediyoruz. Milyonlarca müşteriyi memnun etme konusunda tutkulu iseniz, sizinle sohbet etmek istiyoruz!
angol | török |
---|---|
people | insanlarla |
time | zaman |
passionate | tutkulu |
work | çalışmak |
if you are | iseniz |
at | de |
great | harika |
how | böyle |
chat | sohbet |
and | ve |
something | bir şey |
it | etme |
we | istiyoruz |
EN With Sonix you can focus on assimilating key data points and synthesizing information rather than spending time transcribing.
TR Sonix ile anahtar veri noktalarını asimile etmeye ve zaman transkripsiyonu yapmak yerine bilgileri sentezlemeye odaklanabilirsiniz.
angol | török |
---|---|
sonix | sonix |
focus | odaklanabilirsiniz |
key | anahtar |
transcribing | transkripsiyonu |
data | veri |
information | bilgileri |
time | zaman |
and | ve |
with | ile |
EN It feels so energizing to work on something you care about, with people you enjoy spending time with
TR Değer verdiğin bir şey üzerinde çalışmak, vakit geçirmekten zevk aldığın insanlarla çalışmak çok enerji verici bir duygu
angol | török |
---|---|
people | insanlarla |
time | vakit |
something | bir şey |
to | şey |
on | üzerinde |
work | çalışmak |
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
angol | török |
---|---|
fun | eğlenceli |
actually | gerçekten |
other | diğer |
time | zaman |
or | veya |
about | hakkında |
more | fazla |
EN As I grew into adolescence, I started spending more and more time online
TR Ergenlik çağına girdikçe internette daha fazla zaman geçirmeye başladım
angol | török |
---|---|
started | başladı |
time | zaman |
online | internette |
EN Achieving this is a huge success in itself - but reaching this by only spending half of the Google CPC budget and still generating a 20% higher order value was above and beyond everybody’s expectations
TR Bu sonuç başlı başına büyük bir başarı - ancak Google TBM bütçesinin sadece yarısını harcayarak %20 daha yüksek bir sipariş değeri üretmek, herkesin beklentisinin üstünde ve ötesindeydi
angol | török |
---|---|
success | başarı |
order | sipariş |
this | bu |
and | ve |
higher | daha yüksek |
value | değeri |
a | bir |
EN 6.a.1. Amount of water- and sanitation-related official development assistance that is part of a government-coordinated spending plan
TR 6.a.1. Devlet koordinasyonundaki harcama planının bir parçası olan su ve atıksu hizmetleri ile ilgili resmi kalkınma yardımının miktarı
angol | török |
---|---|
official | resmi |
development | kalkınma |
assistance | yardım |
government | devlet |
water | su |
related | ilgili |
and | ve |
plan | plan |
amount | miktarı |
EN 8.b.1. Total government spending in social protection and employment programmes as a proportion of the national budgets and GDP
TR 8.b.1. Ulusal bütçelerin ve GSYH'nın bir oranı olarak sosyal koruma ve istihdam programlarına yapılan toplam kamu harcamaları
angol | török |
---|---|
government | kamu |
social | sosyal |
protection | koruma |
employment | istihdam |
and | ve |
national | ulusal |
EN Kibar Holding rolled up its sleeves to manufacture specially alloyed aluminum, which is currently not produced in Turkey and has to be imported by spending millions of dollars.
TR Kibar Holding, Türkiye'de üretilemeyen ve milyonlarca dolar ödenerek ithal edilen özel alaşımlı alüminyum üretimi için kolları sıvadı.
angol | török |
---|---|
kibar | kibar |
aluminum | alüminyum |
dollars | dolar |
holding | holding |
and | ve |
of | in |
to | için |
EN We offer you the opportunity to join our company and after spending some time with us, the chance to grow and acquire your own department
TR Size şirketimize katılma ve bizimle biraz zaman geçirdikten sonra kendi departmanınızı kurma ve büyütme fırsatı sunuyoruz
angol | török |
---|---|
with us | bizimle |
time | zaman |
opportunity | fırsat |
and | ve |
the | size |
we offer | sunuyoruz |
EN One survey showed that Germans are now spending only 54 per cent of their viewing time watching classic television.
TR Yapılan bir araştırmaya göre Almanların sadece yüzde 54’ü izleme zamanlarını klasik televizyonun başında geçiriyor.
angol | török |
---|---|
germans | almanlar |
classic | klasik |
per cent | yüzde |
only | sadece |
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
angol | török |
---|---|
reach | ulaşmak |
and | ve |
knovel | knovel |
project | proje |
completion | tamamlanma |
time | saati |
information | bilgi |
faster | hızlı |
users | kullanıcıları |
increase | artırmak |
for | daha |
EN Discover the websites spending the most on Google Search Ads within a specific country or industry vertical.
TR Google Search Reklamları'nın çoğunu belirli bir ülkede veya sektörde harcayan websitelerini keşfedin.
angol | török |
---|---|
country | ülkede |
discover | keşfedin |
or | veya |
ads | reklamlar |
EN Spending too much time on SEO, not your business? Sitechecker can help you to get more organic traffic with less effort.
TR İşiniz SEO üzerinde çokça zaman harcamak değil mi? Sitechecker, daha az çabayla daha fazla organik trafik kazanmanıza yardımcı olabilir.
angol | török |
---|---|
time | zaman |
seo | seo |
organic | organik |
traffic | trafik |
sitechecker | sitechecker |
help | yardımcı |
can | olabilir |
not | değil |
on | üzerinde |
EN And in this she hasn’t changed: she still much prefers spending her time on scientific publications and research than on public appearances.
TR Bu açıdan da değişen bir şey yok: Toplum önüne çıkmaktansa yayınlarla ve araştırmalarla ilgilenmeyi tercih ediyor.
angol | török |
---|---|
public | toplum |
in | da |
this | bu |
and | ve |
she | bir |
her | ne |
much | en |
EN One survey showed that Germans are now spending only 54 per cent of their viewing time watching classic television.
TR Yapılan bir araştırmaya göre Almanların sadece yüzde 54’ü izleme zamanlarını klasik televizyonun başında geçiriyor.
angol | török |
---|---|
germans | almanlar |
classic | klasik |
per cent | yüzde |
only | sadece |
EN They are the government’s most important source of revenue, which is used to fund spending for the common good – such as social security, education, healthcare and transport infrastructure
TR Bu vergiler, devletin -sosyal güvenlik, eğitim, sağlık veya ulaşım altyapısı gibi- kamu yararına yaptığı harcamaların finansmanında kullanılan en önemli gelir kaynaklarından biri
angol | török |
---|---|
and | bu |
security | güvenlik |
education | eğitim |
healthcare | sağlık |
transport | ulaşım |
infrastructure | altyapısı |
most | en |
important | önemli |
the | veya |
used | kullanılan |
of | biri |
EN Instead of spending the night in large all-inclusive hotels it is better to stay in small guesthouses
TR Ayrıca her şey dahil paketi sunan büyük oteller yerine küçük pansiyonlarda kalmak da daha uygun
angol | török |
---|---|
hotels | oteller |
small | küçük |
in | da |
large | büyük |
to | ayrıca |
is | kalmak |
the | daha |
EN He felt that the house was worth spending 4,200 Reichsthaler on, as it allowed him to work in peace
TR 4200 imparatorluk gümüşüne mal olan evde sükunet içerisinde çalışabilecekti
angol | török |
---|---|
it | olan |
on | evde |
in | içerisinde |
EN In the 1990s, while she was a medical student spending a semester abroad, she worked in an AIDS ward there and learned more about the social aspects of the disease
TR 1990’larda katıldığı ve tıp öğrencisi olarak bir AIDS kliniğinde yurtdışı değişim programı sırasında hastalığın sosyal etkilerini de tanımış
angol | török |
---|---|
s | s |
medical | tıp |
social | sosyal |
disease | hastalığı |
and | ve |
she | bir |
more | de |
in | sırasında |
EN Pia Dietz says she has noticed over the past few weeks that the parties are spending far more time putting each other down rather than emphasizing their own strengths
TR Son haftalarda Pia’nın dikkatini çeken bir gelişme, partilerin kendi güçlü yanlarına odaklanmak yerine birbirlerini daha sık kötülüyor olmaları olmuş
angol | török |
---|---|
she | bir |
other | son |
more | daha |
EN Source: Statista data center spending article and chart; JLL Data Center report.
TR Kaynak: Statista veri merkezi harcama makalesi ve tablosu; JLL Veri Merkezi raporu.
angol | török |
---|---|
source | kaynak |
center | merkezi |
data | veri |
and | ve |
report | raporu |
EN The pandemic accelerated spending on edge computing, as companies invested in digital products and services. Now, it?s off to the races. So, where will we see the most edge growth moving forward?
TR Pandemi, şirketlerin dijital ürün ve servislere yatırım yapmasıyla edge bilişim harcamalarını hızlandırdı. Şimdi aşama kaydetme zamanı. Öyleyse, edge büyümesindeki en büyük ilerlemeyi nerede göreceğiz?
angol | török |
---|---|
pandemic | pandemi |
digital | dijital |
now | zaman |
companies | şirketlerin |
edge | edge |
most | en |
and | ve |
products | ürün |
where | nerede |
EN Hardware, software and services: IDC projects that spending on edge compute and storage will soar to $33.3 billion by 2024, as organizations build out their infrastructure
TR Donanım, yazılım ve servisler: IDC, kuruluşlar altyapılarını oluşturdukça, edge bilgi işlem ve depolamaya yapılan harcamaların 2024 yılına kadar 33,3 milyar dolara yükseleceğini öngörüyor
angol | török |
---|---|
projects | iş |
billion | milyar |
organizations | kuruluşlar |
infrastructure | altyapı |
edge | edge |
hardware | donanım |
software | yazılım |
to | kadar |
and | ve |
services | servisler |
EN I was prepared for a hugely complicated dashboard full of confusing graphs and numbers that make no sense without spending days educating yourself on what is what and what it means
TR Kendinizi neyin ne olduğu ve ne anlama geldiği konusunda eğitmek için günler harcamadan hiçbir anlam ifade etmeyen kafa karıştırıcı grafikler ve sayılarla dolu son derece karmaşık bir gösterge tablosuna hazırdım
angol | török |
---|---|
complicated | karmaşık |
days | günler |
and | ve |
no | hiçbir |
is | olduğu |
what | ne |
for | için |
full of | dolu |
means | anlama |
make | e |
yourself | bir |
EN By tracking which times of the day or year are the busiest, they'll be able to offer special sales, discounts, and other incentives to encourage extra spending during peak visitation times.
TR Günün veya yılın hangi zamanlarının en yoğun olduğunu takip ederek, en yoğun ziyaret zamanlarında ekstra harcamayı teşvik etmek için özel satışlar, indirimler ve diğer teşvikler sunabilirler.
angol | török |
---|---|
discounts | indirimler |
encourage | teşvik |
year | yıl |
sales | satış |
other | diğer |
day | gün |
extra | ekstra |
and | ve |
or | veya |
tracking | takip |
of | in |
to | ziyaret |
EN The Web Audit tool doesn’t just spot SEO problems – it also tells you how to fix them. Get the answers you need without calling an expert (or spending hours reading IT websites).
TR Web Audit aracı sadece SEO sorunlarını tespit etmekle kalmaz, aynı zamanda bunları nasıl düzelteceğinizi de söyler. Bir uzman çağırmadan (veya BT web sitelerini okumak için saatler harcamadan) ihtiyacınız olan yanıtları alın.
angol | török |
---|---|
audit | audit |
seo | seo |
problems | sorunlarını |
expert | uzman |
hours | saatler |
answers | yanıtları |
get | alın |
it | bt |
also | de |
websites | sitelerini |
web | web |
or | veya |
how | nasıl |
need | ihtiyacınız |
EN Discover the websites spending the most on Google Search Ads within a specific country or industry vertical.
TR Google Search Reklamları'nın çoğunu belirli bir ülkede veya sektörde harcayan websitelerini keşfedin.
angol | török |
---|---|
country | ülkede |
discover | keşfedin |
or | veya |
ads | reklamlar |
EN It feels great to wake up and work on something you care about, with people you enjoy spending time with. That's how we feel at Sonix. If you are passionate about delighting millions of customers, we want to chat with you!
TR Uyanmak ve değer verdiğin bir şey üzerinde çalışmak harika hissettiriyor, zaman geçirmekten zevk aldığın insanlarla. Sonix'te böyle hissediyoruz. Milyonlarca müşteriyi memnun etme konusunda tutkulu iseniz, sizinle sohbet etmek istiyoruz!
angol | török |
---|---|
people | insanlarla |
time | zaman |
passionate | tutkulu |
work | çalışmak |
if you are | iseniz |
at | de |
great | harika |
how | böyle |
chat | sohbet |
and | ve |
something | bir şey |
it | etme |
we | istiyoruz |
EN With Sonix you can focus on assimilating key data points and synthesizing information rather than spending time transcribing.
TR Sonix ile anahtar veri noktalarını asimile etmeye ve zaman transkripsiyonu yapmak yerine bilgileri sentezlemeye odaklanabilirsiniz.
angol | török |
---|---|
sonix | sonix |
focus | odaklanabilirsiniz |
key | anahtar |
transcribing | transkripsiyonu |
data | veri |
information | bilgileri |
time | zaman |
and | ve |
with | ile |
EN It feels so energizing to work on something you care about, with people you enjoy spending time with
TR Değer verdiğin bir şey üzerinde çalışmak, vakit geçirmekten zevk aldığın insanlarla çalışmak çok enerji verici bir duygu
angol | török |
---|---|
people | insanlarla |
time | vakit |
something | bir şey |
to | şey |
on | üzerinde |
work | çalışmak |
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
angol | török |
---|---|
fun | eğlenceli |
actually | gerçekten |
other | diğer |
time | zaman |
or | veya |
about | hakkında |
more | fazla |
EN The treasurers maintain ITAA’s accounts and record any spending and donations
TR Saymanlar ITAA'nın hesaplarını tutar ve her türlü harcama ve bağışı kaydederler
angol | török |
---|---|
accounts | hesaplar |
and | ve |
EN The treasurers do not have the power to independently make spending decisions
TR Saymanlar bağımsız olarak harcama kararları alma yetkisine sahip değildir
angol | török |
---|---|
independently | bağımsız |
to | sahip |
decisions | kararlar |
EN All Crisp plans have been designed to fit most business needs. Our prices are flat and transparent so you can easily plan your spending.
TR Tüm Crisp planları çoğu işletme ihtiyacına uyacak şekilde tasarlanmıştır. Fiyatlandırmalarımız sabit ve şeffaftır, böylece harcamalarınızı kolayca planlayabilirsiniz.
angol | török |
---|---|
crisp | crisp |
fit | uyacak |
needs | ihtiyacı |
easily | kolayca |
plans | planları |
most | çoğu |
business | iş |
all | tüm |
designed | tasarlanmış |
and | ve |
EN Bids are updated by Pinterest automatically several times a day to try and get you the most results at the lowest possible cost per result while also spending your entire budget.
TR Teklifler, size sonuç başına mümkün olan en düşük maliyetle en iyi sonuçları sağlamak ve aynı zamanda bütçenizin tamamını harcamak için Pinterest tarafından günde birkaç kez otomatik olarak güncellenir.
angol | török |
---|---|
times | kez |
day | günde |
possible | mümkün |
most | en |
at | iyi |
by | tarafından |
automatically | otomatik olarak |
results | sonuçları |
lowest | en düşük |
result | sonuç |
and | ve |
the | aynı |
per | başına |
a | birkaç |
EN David McCandless turns complex data sets (like worldwide military spending, media buzz, Facebook status updates) into beautiful, simple diagrams that tease out unseen patterns and connections
TR David McCandless bazı komplike bilgi setlerini; ordunun harcamaları, medyadaki hareketlilikler, Facebook durum güncellemeleri ve daha bir çoğunu, güzel ama basit diagramlara çeviriyor
angol | török |
---|---|
david | david |
data | bilgi |
media | medyadaki |
status | durum |
updates | güncellemeleri |
beautiful | güzel |
simple | basit |
patterns | bir |
that | bazı |
and | ve |
EN Plus, you won’t have to worry about spending money on extra resources to help promote your brand. Archetypes help you tell your brand’s story effortlessly yet effectively.
TR Ayrıca, markanızı tanıtmanıza yardımcı olacak ekstra kaynaklar için para harcama konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Arketipler, markanızın hikayesini zahmetsizce ve etkili bir şekilde anlatmanıza yardımcı olur.
angol | török |
---|---|
extra | ekstra |
resources | kaynaklar |
effortlessly | zahmetsizce |
help | yardımcı |
have | gerek |
your | ve |
tell | için |
to | ayrıca |
your brand | markanızın |
yet | bir |
EN Superior quality contentEvidence-based, peer-reviewed content developed by pharmacist editors with expertise in their therapeutic areas ensures superior quality.
TR Üstün kaliteli içeriklerKendi tedavi alanlarında uzman eczacı editörler tarafından geliştirilen kanıt tabanlı, hakem denetimli içerikler üstün bir kalite temin eder.
angol | török |
---|---|
developed | geliştirilen |
editors | editörler |
superior | üstün |
based | tabanlı |
quality | kaliteli |
by | tarafından |
{Totalresult} / 50 fordítás megjelenítése