EN Smaller spaces such as a phone booth, focus room, or executive office are ideal for one-on-one meetings or personal focus spaces
A {search} angol nyelven a következő török szavakra/kifejezésekre fordítható:
EN Smaller spaces such as a phone booth, focus room, or executive office are ideal for one-on-one meetings or personal focus spaces
TR Telefon kulübesi, odak odası veya idari ofis gibi daha küçük alanlar, bire bir toplantılar veya kişisel odak alanları için idealdir
angol | török |
---|---|
phone | telefon |
focus | odak |
office | ofis |
ideal | idealdir |
personal | kişisel |
room | odası |
or | veya |
smaller | daha küçük |
for | için |
a | bir |
meetings | toplantılar |
as | gibi |
EN Focus on a special city: this year’s central celebrations for the Day of German Unity are taking place in Halle in Saxony-Anhalt.
TR Çok özel bir kente bakış: Bu yılki Alman Birliği Günü merkezi kutlamaları Saksona-Anhalt eyaletindeki Halle kentinde yapılıyor.
angol | török |
---|---|
central | merkezi |
this | bu |
day | gün |
on | günü |
celebrations | kutlamalar |
years | bir |
EN Kibar Holding puts special focus on and invests heavily in Environmental Sustainability.
TR Çevresel Sürdürülebilirlik, Kibar Holding olarak üzerinde durduğumuz ve bu alanda yatırımlar gerçekleştirdiğimiz konuların başında geliyor.
angol | török |
---|---|
kibar | kibar |
sustainability | sürdürülebilirlik |
holding | holding |
and | ve |
on | üzerinde |
in | olarak |
EN Focus on a special city: this year’s central celebrations for the Day of German Unity are taking place in Halle in Saxony-Anhalt.
TR Çok özel bir kente bakış: Bu yılki Alman Birliği Günü merkezi kutlamaları Saksona-Anhalt eyaletindeki Halle kentinde yapılıyor.
angol | török |
---|---|
central | merkezi |
this | bu |
day | gün |
on | günü |
celebrations | kutlamalar |
years | bir |
EN Germany is highly active in crisis regions. Ekkehard Brose, Special Envoy for Crisis Prevention and Stabilization at Germany’s Federal Foreign Office, explains which issues are a particular focus.
TR Almanya kriz bölgelerinde çözüm için büyük emek harcıyor. Hangi konuların daha fazla odakta olduğunu, Dışişleri Bakanlığı Kriz Önleme ve İstikrar Kazandırma Sivil Faaliyetleri yetkilisi Ekkehard Brose açıklıyor.
angol | török |
---|---|
germany | almanya |
crisis | kriz |
foreign | dış |
issues | konular |
a | a |
is | olduğunu |
and | ve |
for | için |
EN With elegant details, original designs and quality workmanship, we offer you the evening dresses of the season. Our evening dress collection includes designs in which simplicity meets glamour and makes you feel the most special on your most special day.
TR Zarif detaylar,özgün tasarımlar ve kaliteli işçilik ile sezonun abiye modellerini sizlere sunuyoruz. Sadeliğin ışıltı ile buluştuğu abiye koleksiyonumuz en özel gününüzde en özel hissettirmeye devam ediyor.
angol | török |
---|---|
elegant | zarif |
details | detaylar |
designs | tasarımlar |
quality | kaliteli |
most | en |
original | özgün |
of the season | sezonun |
day | gün |
and | ve |
of | in |
the | özel |
we offer | sunuyoruz |
EN Special days are among the moments that brands attach great importance to and see as opportunities.Special days, which are recognized collectively or universally, are met with great interest by brands throughout the year
TR Özel günler, markaların bilhassa çok önemsediği ve fırsat olarak gördüğü günler arasındadır.Kolektif ya da evrensel düzeyde karşılık bulan özel günler, sene boyunca markalar tarafından ciddi bir ilgiyle karşılanır
angol | török |
---|---|
days | günler |
opportunities | fırsat |
and | ve |
among | bir |
brands | markalar |
by | tarafından |
the | özel |
EN You can increase your sales or your visibility with special offers on special days
TR Markaların iletişim gürültüsünden kendilerini sıyırıp farklı olmanın peşine düşmeleri gerekir.Özel günlerde sunacağınız özel tekliflerle satışlarınızı artırabilir ya da görünürlüğünüzü artırabilirsiniz
angol | török |
---|---|
you | farklı |
can | gerekir |
sales | satış |
visibility | görünürlüğü |
EN The Special Guest Speaker will be Mr Clément Nyaletsossi VOULE, The United Nations Special Rapporteur on Rights to Freedom of Peaceful Assembly and of Association.
TR Özel Konuk Konuşmacı, Birleşmiş Milletler Barışçıl Toplantı ve Örgütlenme Özgürlüğü Hakları Özel Raportörü Bay Clément Nyaletsossi VOULE olacaktır.
angol | török |
---|---|
guest | konuk |
nations | milletler |
and | ve |
rights | hakları |
will | olacaktır |
EN With elegant details, original designs and quality workmanship, we offer you the evening dresses of the season. Our evening dress collection includes designs in which simplicity meets glamour and makes you feel the most special on your most special day.
TR Zarif detaylar,özgün tasarımlar ve kaliteli işçilik ile sezonun abiye modellerini sizlere sunuyoruz. Sadeliğin ışıltı ile buluştuğu abiye koleksiyonumuz en özel gününüzde en özel hissettirmeye devam ediyor.
angol | török |
---|---|
elegant | zarif |
details | detaylar |
designs | tasarımlar |
quality | kaliteli |
most | en |
original | özgün |
of the season | sezonun |
day | gün |
and | ve |
of | in |
the | özel |
we offer | sunuyoruz |
EN How did you feel when the European Parliament offered you the post of LGBTQ special envoy? The decision to become the EU’s LGBTQ special envoy was not an easy one for me
TR Avrupa Parlamentosu sana LGBTİ Özel Elçisi pozisyonunu teklif ettiğinde neler hissettin? AB’nin LGBTİ Özel Elçisi olma kararı benim için kolay bir karar değildi
angol | török |
---|---|
european | avrupa |
special | teklif |
decision | karar |
me | benim |
easy | kolay |
you | sana |
of | in |
EN The 'Welcome to Care!' project has now won a special prize – the Special Impact Award
TR „Bakıma Hoş Geldiniz!“ projesine çok özel bir ödül veriliyor; Special Impact Award ödülü
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Special Offer Special Occasion Dresses | JJ's House
TR Özel teklif Özel Etkinlik Elbiseleri | JJ's House
angol | török |
---|---|
occasion | etkinlik |
house | house |
EN Dear Phemexers, This week, we cooked up something special in the Phemex pot. We have TWO special ETH Promotions for you; both for spot trading and Phemex Earn! Check out what the terms are in order……
TR Sevgili Phemex kullanıcıları, Youtube fenomeni Tuna Kaya, özel bir işbirliği etkinliği için Phemex ile karşınızda! Tuna Kaya ile finans ve metaverse'deki yeni gelişmelerden haberda……
EN Open Access focus and experience
TR Açık Erişimli odak ve deneyim
angol | török |
---|---|
open | açık |
access | erişimli |
focus | odak |
and | ve |
experience | deneyim |
EN They can focus on internal projects instead of spending time managing remote access."
TR Artık uzaktan erişimi yönetmeye zaman harcamak yerine şirket projelerine odaklanabiliyorlar."
angol | török |
---|---|
remote | uzaktan |
access | erişimi |
time | zaman |
of | yerine |
EN Back in 1930, the Elsevier publishing house struggled with unsold books and large bank debt, but one director's decision to focus on technology, medicine and history turned the company's fortunes around.
TR 1930'da Elsevier yayın evinin başı satamadığı kitaplar ve bankaya olan borçlarıyla dertteydi ancak yöneticilerinden birinin teknoloji, tıp ve tarihe yönelme kararı şirketin şansını döndürdü.
angol | török |
---|---|
books | kitaplar |
decision | karar |
technology | teknoloji |
medicine | tıp |
elsevier | elsevier |
and | da |
EN Klautz (1904-1990), Elsevier’s prospects slowly turned as the newly appointed director put a strong focus on the development of new projects for an international market
TR Klautz'un (1904-1990) önderliğinde, yeni göreve gelen bu yöneticinin uluslararası piyasa için projeler geliştirmeye büyük önem vermesi sayesinde, Elsevier’in şansı yavaş yavaş dönmeye başladı
angol | török |
---|---|
development | geliştirmeye |
projects | projeler |
international | uluslararası |
new | yeni |
market | piyasa |
of | in |
put | için |
EN It was Dekker who advised Elsevier to fully focus on establishing an English language scientific catalogue.
TR Elsevier'e tamamen İngilizce dilinde bir bilimsel katalog oluşturmaya odaklanmasını tavsiye eden Dekker'di.
angol | török |
---|---|
fully | tamamen |
scientific | bilimsel |
to | bir |
EN You will be able to focus on each patient's unique needs to support an optimal treatment experience and outcomes.
TR En iyi tedavi deneyimini ve sonuçlarını desteklemek için her bir hastanın kendine has ihtiyaçlarına odaklanabileceksiniz.
angol | török |
---|---|
optimal | en |
treatment | tedavi |
experience | deneyimini |
outcomes | sonuçları |
and | ve |
to support | desteklemek |
needs | ihtiyaç |
EN Lead generation: Build demand for your products and generate highly relevant leads. Target by expertise, discipline, regional and global focus, platform or via one of our established research journals.
TR Talep yaratma: Ürünleriniz için talep oluşturun ve son derece uygun talepler bulun. Uzmanlık, disiplin, bölgesel ve global odak, platform ile veya köklü araştırma dergilerimiz vasıtasıyla hedeflerinizi belirleyin.
angol | török |
---|---|
demand | talep |
highly | son derece |
expertise | uzmanlık |
regional | bölgesel |
global | global |
focus | odak |
platform | platform |
research | araştırma |
or | veya |
build | oluşturun |
of | in |
and | ve |
EN Reveal focus of your competitors’ digital campaigns
TR Rakiplerinizin dijital kampanya odağını açığa çıkarın
angol | török |
---|---|
of | ın |
digital | dijital |
EN Get more of what you need. Your Enterprise plan comes with 20,000 keywords and unlimited projects so that your team can focus on their work without worrying about hitting data limits.
TR İhtiyacınız olandan daha fazlasını edinin. Enterprise tarifeniz, 20.000 anahtar kelime ve sınırsız miktarda proje içerir, böylece ekibiniz veri limitlerini aşma konusunda endişelenmeksizin işlerine odaklanabilir.
angol | török |
---|---|
unlimited | sınırsız |
data | veri |
your team | ekibiniz |
more | fazlasını |
keywords | anahtar |
so | böylece |
enterprise | enterprise |
and | ve |
work | iş |
of | konusunda |
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
angol | török |
---|---|
needs | ihtiyaç |
the | kendi |
EN Our algorithms do all the searching so you can focus on staying in touch.
TR Algoritmalarımız tüm aramayı yapar, böylece siz iletişimi korumaya odaklanabilirsiniz.
angol | török |
---|---|
algorithms | algoritmaları |
do | yapar |
so | böylece |
focus | odaklanabilirsiniz |
all | tüm |
the | siz |
EN Focus your efforts with View Prediction and see forecasted performance for each idea.
TR Emeklerinizi Görüntülenme Tahminine yoğunlaştırın ve her bir fikir için öngörülen performansı görün.
angol | török |
---|---|
idea | fikir |
see | görün |
for | için |
and | ve |
EN You focus on your business, we manage your hosting
TR Siz işinize odaklanın, hostinginizi biz yönetelim
angol | török |
---|---|
focus | odaklanın |
business | iş |
we | biz |
your | siz |
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you.
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız.
angol | török |
---|---|
supply | tedarik |
container | konteyner |
of | in |
the | sizin |
EN Dash is an open source peer-to-peer cryptocurrency with a strong focus on the payments industry
TR Dash, ödeme endüstrisine güçlü bir şekilde odaklanan eşler arası açık kaynak kodlu bir kripto paradır
angol | török |
---|---|
source | kaynak |
cryptocurrency | kripto |
dash | dash |
strong | güçlü |
open | açık |
to | arası |
the | şekilde |
a | bir |
EN At Yeux (French for eyes), our primary focus is to bring awareness to eye care and eye health across the globe
TR Yeux?ta (Fransızcada göz), öncelikli odağımız, dünya genelinde göz bakımı ve göz sağlığı konusunda farkındalık yaratmaktır
angol | török |
---|---|
awareness | farkındalık |
globe | dünya |
health | sağlığı |
care | bakım |
and | ve |
to | konusunda |
eye | göz |
EN We’re constantly working to make our clients’ experiences as fast and seamless as possible, so they can focus more on their business and less on implementation
TR Müşterilerimizin uygulamadan ziyade işlerine odaklanabilmeleri için, onların deneyimlerini mümkün olduğunca hızlı ve sorunsuz hâle getirmek üzere hiç durmadan çalışıyoruz
angol | török |
---|---|
seamless | sorunsuz |
fast | hızlı |
possible | mümkün |
and | ve |
business | iş |
EN With our Summer Camp Consent Forms ready to go, you can send your worries on vacation and focus on making this summer the best (and safest) one yet!
TR Kullanıma hazır Yaz Kampı Onay Formlarımızla, endişelerinizi tatile gönderebilir ve bu yazı şimdiye kadarki en iyi (ve en güvenli) yazı yapmaya odaklanabilirsiniz!
angol | török |
---|---|
summer | yaz |
focus | odaklanabilirsiniz |
safest | en güvenli |
ready | hazır |
this | bu |
to | güvenli |
forms | formlar |
and | ve |
best | en |
EN The four main focus points of the standard are:
TR Standardın dört ana odak noktası şöyledir:
angol | török |
---|---|
main | ana |
focus | odak |
standard | standardı |
EN Designed with a focus on high flow rate and low pressure drops this coupling is perfect for smaller connection lines.
TR Yüksek akış hızı ve daha az basınç düşüşü sunması hedeflenerek tasarlanan bu kaplin, daha küçük bağlantı hatları için mükemmeldir.
angol | török |
---|---|
flow | akış |
pressure | basınç |
connection | bağlantı |
and | ve |
this | bu |
high | yüksek |
smaller | daha küçük |
designed | için |
EN Much of Autechre's music has a strong focus on complex rhythm and driving percussion, and more recently, on meticulous sequencing
TR Elemanlar Rob Brown ve Sean Booth'un projesi, Warp Records'un en dikkat çeken gruplarından biri olarak kabul ediliyor
angol | török |
---|---|
and | ve |
much | en |
of | biri |
EN A key focus in this primer is laying out the differences of the Stellar and Ripple projects, as well as shedding light on XLM’s consistently impressive transaction growth and flexibility.
TR Bu primerdeki bir anahtar odak noktalarından birisi de Stellar ve Ripple projelerinin farklılıklarını ortaya koymanın yanı sıra, XLM'in artan oranda etkileyici işlem artışı ve esnekliğidir.
angol | török |
---|---|
key | anahtar |
focus | odak |
projects | iş |
impressive | etkileyici |
transaction | işlem |
stellar | stellar |
ripple | ripple |
and | ve |
this | bu |
a | bir |
EN Thanks to this process, she started to focus on consultancy sector in her career
TR Bu süreç profesyonel kariyerinde yörüngesini danışmanlık sektörüne dönmesini sağladı
angol | török |
---|---|
consultancy | danışmanlık |
process | süreç |
this | bu |
sector | sektör |
her | ne |
EN She uses her experience in public and private sector on economic and social development issues with a focus on construction of business collaborations and works on utility design to create common value
TR Ekonomik ve sosyal kalkınma konularında kamu ve özel sektördeki birikimini iş birlikleri kurgulama odağında kullanarak ortak değer yaratma amaçlı fayda tasarımı üzerinde çalışmaktadır
angol | török |
---|---|
economic | ekonomik |
social | sosyal |
issues | konular |
value | değer |
public | kamu |
common | ortak |
and | ve |
design | tasarım |
to | kullanarak |
on | üzerinde |
development | kalkınma |
a | özel |
EN Find out how Maersk manages integrated supply chain services with 4th Party Logistics solutions and let you focus on your business. Learn more here.
TR Maersk'in entegre tedarik zinciri hizmetlerini, 4. Taraf Lojistik Çözümleri ile nasıl yönettiği ve işinize rahatlıkla odaklanabilmenizi nasıl sağladığı konusunda bilgi edinin.
angol | török |
---|---|
integrated | entegre |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
services | hizmetlerini |
party | taraf |
logistics | lojistik |
business | iş |
how | nasıl |
with | ile |
on | konusunda |
EN We focus on solving your supply chain needs from end to end, taking the complexity out of container shipping for you
TR Tedarik zincirinizin gereksinimlerini uçtan uca çözümlemeye odaklanarak, konteyner taşımacılığının karmaşıklığını sizin için ortadan kaldırırız
angol | török |
---|---|
supply | tedarik |
container | konteyner |
of | in |
the | sizin |
EN Designed for large medical customers with a focus on higher HIPAA transcription volume.
TR Daha yüksek HIPAA transkripsiyon hacmine odaklanan büyük tıbbi müşteriler için tasarlanmıştır.
angol | török |
---|---|
medical | tıbbi |
customers | müşteriler |
hipaa | hipaa |
transcription | transkripsiyon |
volume | hacmine |
higher | daha yüksek |
large | büyük |
on | yüksek |
EN Sonix uses the latest AI-technologies to convert audio to text so you can focus deriving insights rather than transcribing your audio or video interviews.
TR Sonix, sesi metne dönüştürmek için en son yapay zeka teknolojilerini kullanır, böylece ses veya video görüşmelerinizi transkripsiyon yapmak yerine türetilen içgörülere odaklanabilirsiniz.
angol | török |
---|---|
uses | kullanır |
focus | odaklanabilirsiniz |
video | video |
interviews | görüşmelerinizi |
sonix | sonix |
latest | en |
the latest | son |
text | metne |
transcribing | transkripsiyon |
or | veya |
EN With Sonix you can focus on assimilating key data points and synthesizing information rather than spending time transcribing.
TR Sonix ile anahtar veri noktalarını asimile etmeye ve zaman transkripsiyonu yapmak yerine bilgileri sentezlemeye odaklanabilirsiniz.
angol | török |
---|---|
sonix | sonix |
focus | odaklanabilirsiniz |
key | anahtar |
transcribing | transkripsiyonu |
data | veri |
information | bilgileri |
time | zaman |
and | ve |
with | ile |
EN Automatically convert hours of video to text or subtitles in minutes. Focus on the storytelling—easily send notes and edits to your video editors.
TR Videonun saatlerini dakikalar içinde metne veya altyazılara otomatik olarak dönüştürün. Hikaye anlatmaya odaklanın; video editörlerinize kolayca notlar ve düzenlemeler gönderin.
angol | török |
---|---|
automatically | otomatik |
focus | odaklanın |
easily | kolayca |
notes | notlar |
edits | düzenlemeler |
send | gönderin |
and | ve |
minutes | dakikalar |
video | video |
text | metne |
or | veya |
in | içinde |
{Totalresult} / 50 fordítás megjelenítése