EN In 2015, Mazda produced 1.5 million vehicles for global sales, nearly 1 million of which were produced in the companys Japanese plants, with the remainder coming from a variety of other plants worldwide
Prevedi "protect plants" na turski
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda fraze "protect plants" s Engleski na turski
Prijevod Engleski na turski od protect plants
Engleski
turski
TR 2015 yılında Mazda, küresel satışlar için 1,5 milyon araç üretti ve bunların yaklaşık 1 milyonu şirketteki Japon tesislerinde üretildi, geri kalanı ise dünyadaki çeşitli diğer tesislerden geldi
| Engleski | turski |
|---|---|
| japanese | japon |
| million | milyon |
| global | küresel |
| sales | satış |
| which | ve |
| other | diğer |
| variety | çeşitli |
| of | in |
| the | araç |
| for | için |
EN 80 per cent of wild plants and numerous crop plants rely on them for pollination
TR Yabani bitkilerin yüzde 80’i ve pek çok tüketim amaçlı bitki tozlaşmaya ihtiyaç duyar
| Engleski | turski |
|---|---|
| per cent | yüzde |
| and | ve |
| of | çok |
EN Pesticides protect plants or plant products from organisms that could damage them. The Grinding & Dispersing Business Unit delivers the right technology for the production of pesticides – whether by wet or dry processing.
TR Bitki koruyucu maddelerle bitkiler veya bitki mamulleri zararlı organizmalardan korunur. İster ıslak ya da kuru yoldan olsun - bitki koruyucu maddelerin üretimi için Öğütme & Dispersiyon departmanı uygun teknolojiyi sağlıyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| plant | bitki |
| dry | kuru |
| production | üretimi |
| technology | teknolojiyi |
| or | veya |
| for | için |
EN Aside from additives, pesticides usually consist of one or more active substances which give the pesticide the desired properties. They protect plants or plant products from organisms that harm them.
TR Zirai ilaçlarda, genellikle aditiflerden başka zirai ilaca istenen özellikleri kazandıran bir veya birden fazla etken madde bulunur. Bunlar bitkileri veya bitkisel ürünleri onlara zarar verebilen organizmalardan korur.
| Engleski | turski |
|---|---|
| usually | genellikle |
| protect | korur |
| harm | zarar |
| properties | özellikleri |
| products | ürünleri |
| or | veya |
| more | fazla |
| the | başka |
| them | onlara |
| of | bir |
| that | bunlar |
EN It aims to protect endangered animals and plants and currently includes 5,800 animal and 30,000 plant species
TR Sözleşme nesli tükenmek üzere olan hayvanları ve bitkileri korumayı amaçlamaktadır ve şu anda 5.800 hayvan ve 30.000 bitki türünü kapsamaktadır
| Engleski | turski |
|---|---|
| plant | bitki |
| it | olan |
| animals | hayvanlar |
| and | ve |
| animal | hayvan |
| species | tür |
EN At Tetra Pak, our approach to sustainability is shaped by our brand promise: PROTECTS WHAT’S GOOD™. We bring this promise to life by committing to protect food, to protect people and to protect our planet.
TR Tetra Pak'ta, sürdürülebilirlik yaklaşımımız marka vaadimizle şekillenir: İYİ OLANI KORUR™. Gıdaları, insanları ve gezegenimizi koruma taahhüdünde bulunarak bu vaadimizi hayata geçiririz.
EN We provide engineers working in refineries and petrochemical plants with unparalleled access to scientific, technical and engineering information
TR Rafineriler ve petrokimya tesislerinde çalışan mühendisler için bilimsel, teknik ve mühendislik bilgilerine emsalsiz erişim sağlarız
| Engleski | turski |
|---|---|
| provide | sağlar |
| access | erişim |
| information | bilgilerine |
| we provide | sağlarız |
| and | ve |
| technical | teknik |
| scientific | bilimsel |
| engineers | mühendisler |
| engineering | mühendislik |
| to | için |
EN There are 3 continuous olive oil plants in our district. There are also leather processing workshops with different capacities.
TR İlçemizde sezonluk olarak çalışan 3 kontinü sistem Zeytinyağı Fabrikası mevcuttur. Ayrıca, değişik kapasitede deri işleme atölyeleri mevcuttur.
| Engleski | turski |
|---|---|
| leather | deri |
| processing | işleme |
| are | mevcuttur |
| also | ayrıca |
| in | olarak |
| our | de |
EN Although leather enterprises are treatment plants, they should be renewed due to damage to the environment by spreading odors.
TR Deri işletmelerinin arıtma tesisleri olmasına rağmen, çevreye koku yayarak zarar vermeleri nedeniyle yenilenmesi gerekmektedir.
| Engleski | turski |
|---|---|
| although | rağmen |
| leather | deri |
| damage | zarar |
| environment | çevreye |
| to | nedeniyle |
EN fidanistanbul.com is an e-commerce site where online shopping is possible and also information about plants is shared
TR fidanistanbul.com, online alışveriş yapılabilen ve aynı zamanda bitkiler ile ilgili bilgilerin paylaşıldığı bir e-ticaret sitesidir
| Engleski | turski |
|---|---|
| online | online |
| shopping | alışveriş |
| about | ilgili |
| and | ve |
EN iMac Set on a Modern Desk with Plants
TR Modern Bir Masanın Üzerinde iMac Seti ve Bitkiler
| Engleski | turski |
|---|---|
| imac | imac |
| modern | modern |
| a | bir |
| with | seti |
EN In recent years, the distribution of natural gas to industrial zones and the establishment of hydroelectric power plants in the Alps has largely closed the energy deficit
TR Son zamanlarda çıkarılan doğalgazın sanayi bölgelerine dağıtılması ile Alplerde hidro elektrik santrallerinin kurulması enerji açığını büyük ölçüde kapatmıştır
| Engleski | turski |
|---|---|
| recent | son |
| years | a |
| industrial | sanayi |
| in | da |
| energy | enerji |
EN Cement and fertilizer plants meet domestic needs
TR Çimento ve sun’i gübre fabrikaları iç ihtiyaçları karşılar
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| needs | ihtiyaçları |
EN As one of Turkey’s most comprehensive corporate volunteer movements, Kibar Volunteers implemented a project for the animals and plants that were affected by the wildfires that deeply saddened the whole country in August.
TR Türkiye’nin en kapsamlı kurum içi gönüllülük hareketlerinden Kibar Gönüllüleri, Ağustos ayında tüm ülkeyi yasa boğan orman yangınlarında zarar gören canlılar için bir proje hayata geçirdi.
| Engleski | turski |
|---|---|
| volunteer | gönüllü |
| kibar | kibar |
| project | proje |
| august | ağustos |
| corporate | kurum |
| comprehensive | kapsamlı |
| most | en |
| that | hayata |
| of | in |
| a | bir |
| for | için |
EN Kibar Group makes a significant contribution to Turkey's economy with its high production capacity industrial plants, its employment creation capacity, exports and social investments.
TR Kibar Grubu; yüksek üretim kapasiteli sanayi tesisleri, yarattığı istihdam, ihracat ve toplumsal yatırımlarıyla Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.
| Engleski | turski |
|---|---|
| kibar | kibar |
| group | grubu |
| high | yüksek |
| employment | istihdam |
| and | ve |
| social | toplumsal |
| significant | önemli |
| industrial | sanayi |
| production | üretim |
EN Choose from three models that meet the needs of workers out in the field in oil and gas, mining, telecommunications, construction and the military — as well as in warehouses and manufacturing plants
TR Depolar ve üretim tesisleri yanında sahada petrol, gaz, telekomünikasyon, inşaat, ordu ve depolar ile üretim tesislerindeki çalışanların ihtiyaçlarını karşılayan üç modelimiz arasından seçin
| Engleski | turski |
|---|---|
| oil | petrol |
| gas | gaz |
| telecommunications | telekomünikasyon |
| needs | ihtiyaçlarını |
| choose | seçin |
| and | ve |
| construction | inşaat |
| from | arasından |
| manufacturing | üretim |
| the | ile |
EN Systems and Plants - NETZSCH Grinding & Dispersing
TR Sistemler & Tesisler - NETZSCH Öğütme & Dispersiyon
| Engleski | turski |
|---|---|
| systems | sistemler |
| netzsch | netzsch |
EN Based on our know-how in machine technology and plant engineering, we are able to offer you complete solutions (turnkey plants) – direct from the NETZSCH laboratory to your production hall.
TR Makine teknolojisinde ve tesis yapımında sahip olduğumuz bilgi-tecrübe sayesinde size komple çözümler ve anahtar teslim tesisler sunuyoruz - NETSCH laboratuvarından direkt üretim merkezinize.
| Engleski | turski |
|---|---|
| machine | makine |
| plant | tesis |
| solutions | çözümler |
| offer | sunuyoruz |
| we are | olduğumuz |
| and | ve |
| production | üretim |
| you | size |
| to | sahip |
EN Materials or mixtures used in agriculture and horticulture to increase the nutrients available to cultivated plants are referred to as fertilizers
TR Tarımda ve bahçecilikte yetiştirilen bitkilere sağlanan besleyici maddelerin miktarını artırmak için kullanılan malzemeler veya karışımlara gübre denir
| Engleski | turski |
|---|---|
| materials | malzemeler |
| agriculture | tarımda |
| and | ve |
| or | veya |
| used | kullanılan |
| increase | artırmak |
| to | için |
EN Base Stations, Power Plants and RadioLink Technology
TR Baz İstasyonları, Santraller ve RadyoLink Teknolojisi
| Engleski | turski |
|---|---|
| base | baz |
| and | ve |
| technology | teknolojisi |
EN Animal Studies on Male Fertility Enhancing Properties of Plants In Malaysia: A Review of The Past 16 Years
TR Malezya’da Bitkilerin Erkek Doğurganlık Arttırıcı Özelliklerine Yönelik Hayvan Çalışmaları: Son 16 Yılın Bir Değerlendirmesi
| Engleski | turski |
|---|---|
| animal | hayvan |
| male | erkek |
| of | yönelik |
| years | bir |
EN Evaluation of The Nutritional Status of The Plants Grown in Some Greenhouses in Kırşehir Province with Soil and Leaf Analysis
TR Kırşehir İlindeki Bazı Seralarda Yetiştirilen Bitkilerin Beslenme Durumlarının Toprak ve Yaprak Analizleri ile Değerlendirilmesi
| Engleski | turski |
|---|---|
| nutritional | beslenme |
| soil | toprak |
| and | ve |
| some | bazı |
| with | ile |
EN Current Perspectives on Medicinal and Aromatic Plants (CUPMAP)
TR Bitlis Eren Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi
EN Researches on the Characterization and Diseases of Important Medicinal and Aromatic Plants Occurring in Turkey and the World
TR Türkiye’de ve Dünya’da Görülen Önemli Tıbbi ve Aromatik Bitkiler, Özellikleri ve Hastalıkları Üzerine Araştırmalar
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| diseases | hastalıklar |
| world | dünyada |
EN There are 3 continuous olive oil plants in our district. There are also leather processing workshops with different capacities.
TR İlçemizde sezonluk olarak çalışan 3 kontinü sistem Zeytinyağı Fabrikası mevcuttur. Ayrıca, değişik kapasitede deri işleme atölyeleri mevcuttur.
| Engleski | turski |
|---|---|
| leather | deri |
| processing | işleme |
| are | mevcuttur |
| also | ayrıca |
| in | olarak |
| our | de |
EN Although leather enterprises are treatment plants, they should be renewed due to damage to the environment by spreading odors.
TR Deri işletmelerinin arıtma tesisleri olmasına rağmen, çevreye koku yayarak zarar vermeleri nedeniyle yenilenmesi gerekmektedir.
| Engleski | turski |
|---|---|
| although | rağmen |
| leather | deri |
| damage | zarar |
| environment | çevreye |
| to | nedeniyle |
EN Installation of the lines in OEM automotive plants started.
TR Otomotiv fabrikalarında hatların kurulumuna başlandı.
| Engleski | turski |
|---|---|
| of | ın |
| automotive | otomotiv |
EN Spring onions will regrow if placed in a glass of water, while potatoes can be put in a flowerpot at first and later replanted in the garden, where they will grow into large, strong plants with lots of new potatoes.
TR Yeşil soğanlar bir bardak suda yeniden filizleniyor, patatesler önce bir tencerede, daha sonra bahçede bol patates veren büyük ve güçlü bitkiler olarak yeniden yetişebiliyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| new | yeniden |
| strong | güçlü |
| later | daha sonra |
| and | ve |
| large | büyük |
EN For this reason, Germany aims to build new generation plants with a total capacity of up to five gigawatts by 2030
TR Bundan dolayı 2030 yılına kadar Almanya‘da toplam kapasitesi beş gigawatta varan yeni üretim tesislerinin yapılması gerekiyor
| Engleski | turski |
|---|---|
| new | yeni |
| capacity | kapasitesi |
| to | kadar |
| total | toplam |
| five | beş |
EN Heliatek – all surfaces become power plants
TR Heliatek: Bütün Yüzeyler Enerji Santraline Dönüşüyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| all | bütün |
| power | enerji |
EN The West African savannah offers a lot of open space where solar or wind power plants could be installed.
TR Batı Afrika savanası, üzerine güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi tesislerinin kurulabileceği çok boş alan sunuyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| african | afrika |
| offers | sunuyor |
| wind | rüzgâr |
| west | batı |
| solar | güneş |
| the | çok |
EN Bees pollinate many different plants and help sustain their development.
TR Arılar pek çok bitkiyi tozlaştırıyor ve devamlılıklarına katkı yapıyor.
| Engleski | turski |
|---|---|
| many | pek |
| and | ve |
EN They water the plants and feed the cat when you are on holiday
TR Bir yandan tatile gidince kedinizi besler ve çiçeklerinizi sularlar
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| the | bir |
EN Research on banana plants in Hohenheim
TR Hohenheim’da muz bitkisi üzerinde araştırma
| Engleski | turski |
|---|---|
| research | araştırma |
| on | üzerinde |
EN Another important topic is the development of seeds and plants that can adapt to climate change
TR Bir diğer konu da iklim değişikliğine uyum sağlayan tohumların ve bitkilerin geliştirilmesi
| Engleski | turski |
|---|---|
| development | geliştirilmesi |
| and | ve |
| climate | iklim |
| another | bir diğer |
EN Student plants trees during an internship in the forest.
TR Bir öğrenci, bir staj sırasında ormanda ağaç dikerken.
| Engleski | turski |
|---|---|
| student | öğrenci |
| during | sırasında |
| the | bir |
EN The idea behind it is that water from fish farming can be reused for growing plants, whose roots hang directly in the water
TR Sistemin dayandığı fikir: balık yetiştiriciliğinde kullanılan suyun, kökleri doğrudan suda bulunan bitkiler için yeniden kullanılması
| Engleski | turski |
|---|---|
| idea | fikir |
| fish | balık |
| directly | doğrudan |
| is | bulunan |
| the | kullanılan |
| for | için |
EN A very large amount of the water used in agriculture seeps into the ground or evaporates before it can be absorbed by plants
TR Tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmı, gerçekten kullanılamadan toprak tarafından emiliyor ya da buharlaşıyor
| Engleski | turski |
|---|---|
| agriculture | tarımda |
| large | büyük |
| in | da |
| by | tarafından |
| amount | bir |
| used | kullanılan |
EN That is why the German firm ZIM Plant Technology has developed sensors that can be fastened to leaves to determine exactly how much water plants are consuming
TR Alman firması ZIM Plant Technology bu durumda yola çıkarak, yapraklara takılabilen ve bitkilerin ne kadar suya ihtiyacı olduğunu kesin bir şekilde belirleyebilen sensörler geliştirdi
| Engleski | turski |
|---|---|
| water | suya |
| firm | firması |
| is | olduğunu |
| has | bu |
| to | kadar |
EN Adelphi has already developed possible solutions: providing reliable weather data for the region and the cultivation of climate-resilient plants.
TR Adelphi bunun için çözüm önerileri de üretmiş: Bölge için havayla ilgili güvenilir veriler sağlanması ve iklime dayanıklı bitkilerin yetiştirilmesi.
| Engleski | turski |
|---|---|
| already | de |
| data | veriler |
| region | bölge |
| solutions | çözüm |
| and | ve |
| of | in |
| reliable | güvenilir |
| for | için |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
EN "The iconic photo appeared on Aug 27 1945 in LIFE magazine. "In the middle of Times Square a white-clad girl clutches her purse and skirt as an uninhibited sailor plants his lips squarely on hers""
TR "Süper bir bölge, heykel ve savaş gemisi mutlaka görülmeye değer."
| Engleski | turski |
|---|---|
| and | ve |
| a | bir |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda
Slični prijevodi
pesticides protect plants protect plants plants medicinal plants aromatic plants water plants power plants my plants industrial plants plants growing different plants grow plants nuclear power plants wild plants endangered plants coal fired plants plants available growing plants companys japanese plants plants grow animals and plants plants that were even without plants beekenkamp plants introduces japanese plants plants in malaysia plantsxpreserved plants walls turnkey plants plants vs zombies plants are referred manufacturing plants la muela plants native plants wind power plants wastewater treatment plants refrigeration plants sewage treatment plants customer plants sailor plants his treatment plants visualisation of plants plants are consuming nurture your plants plantsxpreserved plants wallsxarchitonic coal plants built plants is shared surrounded by plants wastewater plants waste incineration plants crop plants
Arapski
Finski
Mađarski
Nizozemski
Norveški
Polirati
Portugalski
francuski
indonezijski
japanski
kineski
korejski
njemački
ruski
talijanski
turski
vijetnamski
češki
Španjolski
švedski