TR Eriyik boyama yöntemiyle boyanan elyafa nüfuz eden renk pigmentleri, renklerin canlılığını geleneksel yöntemlerle boyanan elyaftan daha uzun süre korur, defalarca yıkamadan sonra bile solmaya daha az meyil gösterir.
"daha bile" का तुर्की में अनुवाद निम्न अंग्रेज़ी शब्दों/वाक्यांशों में किया जा सकता है:
TR Eriyik boyama yöntemiyle boyanan elyafa nüfuz eden renk pigmentleri, renklerin canlılığını geleneksel yöntemlerle boyanan elyaftan daha uzun süre korur, defalarca yıkamadan sonra bile solmaya daha az meyil gösterir.
EN Color pigments are deeply embedded into TENCEL™ Modal fibers, which retain long-lasting color vibrancy more than conventionally dyed fibers, and are less prone to fade even after repeated washing.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
renk | color |
uzun | long |
TR TENCEL™ Modal elyaflara derinlemesine nüfuz eden renk pigmentleri, renklerin canlılığını geleneksel yöntemlerle boyanan elyaftan daha uzun süre korur, defalarca yıkamadan sonra bile solmaya daha az meyil gösterir.
EN TENCEL™ Lyocell fibers are naturally soft to the touch and offer long-lasting comfort. When viewed under an electron microscope, TENCEL™ Lyocell fibers exhibit a smooth surface area, giving fabrics a soft feel and ensuring comfort for sensitive skin.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
uzun | long |
TR TENCEL™ Modal elyaflara derinlemesine nüfuz eden renk pigmentleri, renklerin canlılığını geleneksel yöntemlerle boyanan elyaftan daha uzun süre korur, defalarca yıkamadan sonra bile solmaya daha az meyil gösterir
EN Color pigments are deeply embedded into TENCEL™ Modal fibers, which retain long-lasting color vibrancy more than conventionally dyed fibers, and are less prone to fade even after repeated washing
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
modal | modal |
renk | color |
uzun | long |
TR Altena, daha önceden belirlediğinden çok daha fazla mülteci aldı ve onları örnek bir biçimde toplumla kaynaştırdı. Bundan ötürü şansölyeden bir ödül bile geldi.
EN Altena has taken far more refugees than it was assigned, and has integrated them in exemplary fashion – even winning an award from the German chancellor in the process.
TR Hatta size aklınızdakilerden daha iyi sonuç veren bir anahtar kelime bile gösterebilir! İyi bir anahtar kelime bulucu size uzun kuyruklu anahtar kelime seçeneklerini göstermekten daha fazlasını yapar
EN It may even show you a keyword that works even better than the ones you had in mind! A good keyword finder does more than just show you long-tail keyword options, though
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
size | you |
bulucu | finder |
uzun | long |
seçeneklerini | options |
TR Birisi SEO'nun nasıl çalıştığını anlasa bile, daha yüksek bir sonuç bilinçaltında müşterinin beyninde çalışır ve işletmenizin daha güvenilir olduğunu düşünmelerini sağlar
EN Even if someone understands how SEO works, a higher result subconsciously works on the customer’s brain and makes them think that your business is more credible
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
seo | seo |
sonuç | result |
çalışır | works |
işletmenizin | your business |
güvenilir | credible |
olduğunu | is |
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
dünyada | in the world |
sıralamada | ranking |
yerel | local |
diş | dental |
araç | tool |
basit | simple |
TR İşbirliği gerektiren büyük projelere genelde yüzlerce kişi katkı sağlamakta, daha küçük araştırmalarda bile 10-15 kişilik yazar listeleriyle karşılaşılabilmektedir
EN Large collaborative projects can often involve hundreds of contributors, and even for smaller research efforts an author list of 10-15 people is not unusual
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
büyük | large |
projelere | projects |
genelde | often |
kişi | people |
yazar | author |
TR iPad için daha fazla katılım olsa bile, bahçe ürünleri hakkında e-posta gönderdiğinizde katılımcıların büyük bir kısmı kaybolacaktır.
EN A lot more people might sign up for the iPad, but they will all churn out as soon as you resume your gardening-related emails.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
ipad | ipad |
e-posta | emails |
TR Bu, ortalama görünümleri ve ortalama aboneleri içerir, küçük bir kanal olarak eğer büyük sayılar buluyorsanız, daha fazla ayrıntıya bile girmek isteyebilirsiniz
EN This includes average views and average subscribers, if you are finding large numbers then as a small channel you may want to niche down even further
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
bu | this |
ortalama | average |
içerir | includes |
küçük | small |
kanal | channel |
büyük | large |
TR Hızlı prototip hazırlama: Daha rekabetçi ve optimize çözümler oluşturmak için en karmaşık hortum takımı prototiplerini bile hızlıca oluşturun ve fiziksel numunenin avantajlarından yararlanın.
EN Rapid prototyping: Quickly create even high complexity hose assembly prototypes and leverage the value of a physical specimen to build more optimized and competitive solutions.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
rekabetçi | competitive |
çözümler | solutions |
hortum | hose |
fiziksel | physical |
TR Üstelik bazen kullanmasanız daha iyi bile olur— bazı durumlarda üreticiler onarım yapılmasının önüne geçmek için parçaları çok yüksek fiyatlarla satar
EN And sometimes, you don’t want them to be—manufacturers sometimes set ridiculously high parts prices to discourage repair
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
bazen | sometimes |
üreticiler | manufacturers |
onarım | repair |
fiyatlarla | prices |
TR Fastreel, daha önce hiç tecrübesi olmasa bile herkesin video oluşturmasını ve düzenlemesini sağlar
EN Fastreel enables everyone to make and edit videos, even if you’ve never done it before
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
hiç | never |
herkesin | everyone |
video | videos |
ve | and |
sağlar | enables |
TR Geleneksel olarak erkek egemen alanlarda bile kadınlara ve daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç, her geçen gün yükseliyor.
EN Women are increasingly asserting themselves in traditionally male-dominated fields. The proportion of people with a migration background is also increasing.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
geleneksel | traditionally |
erkek | male |
TR Kendindeki değişimi ifade ederken kullandığı şu cümle ise zihnime kazınıyor: “Bir işim olunca kendi başıma evden çıkmaya başladım.” Daha önce buna bile cesaret edemediğini vurguluyor
EN The way she describes the change in herself is etched on my memory: “After I got a job I started getting out of my house on my own.” She emphasizes that earlier she could not find the courage to do even that
TR Kendindeki değişimi ifade ederken kullandığı şu cümle ise zihnime kazınıyor: “Bir işim olunca kendi başıma evden çıkmaya başladım.” Daha önce buna bile cesaret edemediğini vurguluyor
EN The way she describes the change in herself is etched on my memory: “After I got a job I started getting out of my house on my own.” She emphasizes that earlier she could not find the courage to do even that
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
dünyada | in the world |
sıralamada | ranking |
yerel | local |
diş | dental |
araç | tool |
basit | simple |
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
dünyada | in the world |
sıralamada | ranking |
yerel | local |
diş | dental |
araç | tool |
basit | simple |
TR Kendindeki değişimi ifade ederken kullandığı şu cümle ise zihnime kazınıyor: “Bir işim olunca kendi başıma evden çıkmaya başladım.” Daha önce buna bile cesaret edemediğini vurguluyor
EN The way she describes the change in herself is etched on my memory: “After I got a job I started getting out of my house on my own.” She emphasizes that earlier she could not find the courage to do even that
TR Kendindeki değişimi ifade ederken kullandığı şu cümle ise zihnime kazınıyor: “Bir işim olunca kendi başıma evden çıkmaya başladım.” Daha önce buna bile cesaret edemediğini vurguluyor
EN The way she describes the change in herself is etched on my memory: “After I got a job I started getting out of my house on my own.” She emphasizes that earlier she could not find the courage to do even that
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
dünyada | in the world |
sıralamada | ranking |
yerel | local |
diş | dental |
araç | tool |
basit | simple |
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
dünyada | in the world |
sıralamada | ranking |
yerel | local |
diş | dental |
araç | tool |
basit | simple |
TR ''Şu anda dünyada bulunduğumuz sıralamada olan yerel bir diş hekimliği muayenehanesi görmedim. Bu araç sayesinde ülke çapında sıralanıyoruz. İşte bu kadar basit. Daha %50'sini bile kullanmadım.''
EN “I’ve never seen a local dental practice in the world ranking as much as we are now. We are ranking nationally. Because of the tool. Simple as that. And I still don’t use even 50% of it.”
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
dünyada | in the world |
sıralamada | ranking |
yerel | local |
diş | dental |
araç | tool |
basit | simple |
TR Fastreel, daha önce hiç tecrübesi olmasa bile herkesin video oluşturmasını ve düzenlemesini sağlar
EN Fastreel enables everyone to make and edit videos, even if you’ve never done it before
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
hiç | never |
herkesin | everyone |
video | videos |
ve | and |
sağlar | enables |
TR Geleneksel olarak erkek egemen alanlarda bile kadınlara ve daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç, her geçen gün yükseliyor.
EN Women are increasingly asserting themselves in traditionally male-dominated fields. The proportion of people with a migration background is also increasing.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
geleneksel | traditionally |
erkek | male |
TR 5. Ürünün, türüne uygun koşullarda yaşamış bir besi hayvanından gelip gelmediği bilgisi, gıdaların üzerine basılan son kullanma tarihinden bile daha önemli.
EN 5. Information about whether a meat product meets animal welfare requirements is considered even more important than the use-by date printed on foods.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
bilgisi | information |
tarihinden | date |
önemli | important |
TR Moda trendleri kısa ömürlü ve çoğu kez havadan bile daha çabuk değişiyor
EN Fashion trends are short-lived and often change more quickly than the weather
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
moda | fashion |
kısa | short |
ve | and |
TR Şehir planlamacıların yenilikler konusunda daha cesur olmaları ve enerji tüketmeyen konut alanları ya da ücretsiz toplu taşıma gibi konularda eleştiriler ve karşı tavırlar olsa bile çözümde ısrarcı olmaları gerekiyor.
EN City planners should have more courage to try out new things, and should stick to their guns when they face resistance or criticism, be it with regard to passive house developments or free local public transport.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
ücretsiz | free |
taşıma | transport |
TR Bir sonraki en iyi Google anahtar kelime seçeneklerini bulmanıza yardımcı olacak, size hangi anahtar kelimelerin en alakalı olduğunu gösterecek ve hatta daha önce aklınıza bile gelmemiş olabilecek anahtar kelime önerileri sunacaktır.
EN It will help you find the next best Google keyword options, show you which keywords are the most relevant, and even give you keyword suggestions that you may not have even thought of before.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
sonraki | next |
seçeneklerini | options |
size | you |
alakalı | relevant |
önerileri | suggestions |
TR Bu özelliği etkinleştirirseniz, API?lar tarafından daha önce bildirilmiş olsa bile yeni sayımla devam ediyor.
EN If you activate this feature, it will go with the new count even if it is lower than previously reported by the API?s.
TR Atlassian uygulamaları için sunduğumuz çözümler Türkiye 'nin ötesinde bile 4 kıtada 34 ülkede kabul görmektedir. Biz bizim başarı bu seviyede geliştirmek ve uluslararası pazar payı daha da büyük yapmak için çalışacağız.
EN The solutions we offer for Atlassian applications have gained acknowledgment even beyond Turkey, that is, in 34 countries, in 4 continents. We will strive to enhance this level of success of ours and make our international market share even larger.
TR Hızlı ve Verimli! Daha iyisini hayal bile edemem.
EN Fast and Efficient! I couldn't have asked for better service.
TR Bu özelliği etkinleştirirseniz, API?lar tarafından daha önce bildirilmiş olsa bile yeni sayımla devam ediyor.
EN If you activate this feature, it will go with the new count even if it is lower than previously reported by the API?s.
TR Ardından bizim için bir metin oluşturdular ve biz daha teslim tarihini bile belirtmeden harika bir videomuz oldu! Süreç ve sonuç konusunda tatmin olduk
EN They then created a script for us, and we got a cool video even before the stated deadline! Satisfied with the process and result
TR Yeni çift hatlı demiryolu tamamlandığında daha fazla tren, Arna ve Bergen arasında daha fazla insanı ve yükü daha hızlı ve daha sık aralıklarla taşıyabilecek.
EN When the new double-track railway is complete, more trains will be able to transport more people and cargo between Arna and Bergen, at faster speeds, and at more frequent intervals.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
çift | double |
hızlı | faster |
sık | frequent |
insan | people |
TR Kit oluşturma: Alandan daha iyi yararlanarak, montajı basitleştirerek, eğitim taleplerini azaltarak ve daha fazlası ile üretim sürecinizi daha hızlı ve daha verimli çalışacak şekilde optimize edin.
EN Kit building: Optimize your production process to work faster and more efficiently—making better use of space, simplifying assembly, reducing training demands, and more.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
oluşturma | building |
eğitim | training |
üretim | production |
hızlı | faster |
verimli | efficiently |
TR Dura-Kote daha uzun ömür, daha düşük değişim maliyeti ve daha iyi bir görünüm sağlamak amacıyla çelik adaptörlere korozyona karşı daha iyi koruma sunan yenilikçi bir kaplama teknolojisidir
EN Dura-Kote is an innovative plating technology for steel adaptors, offering more corrosive protection for longer life, lower replacement costs and improved appearance
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
maliyeti | costs |
çelik | steel |
koruma | protection |
sunan | offering |
yenilikçi | innovative |
TR Tüm bu faktörler sizi, daha az sürede daha fazla siparişi, daha az çalışan ile işleme koymanız için daha fazla baskı altına sokmakta
EN All these factors are putting you under greater pressure to fulfill more orders in less time with fewer long-term employees
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
tüm | all |
faktörler | factors |
sizi | you |
çalışan | employees |
altına | under |
TR Daha iyi gıda güvenliği protokolleri, daha verimli çalışanlar, daha mutlu konuklar ve daha karlı, sürdürülebilir bir işletme anlamına gelir.
EN Enhanced food safety protocols lead to more productive employees, more delighted guests and a more profitable, sustainable business.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
verimli | productive |
çalışanlar | employees |
karlı | profitable |
sürdürülebilir | sustainable |
işletme | business |
TR Bundan kaçınmak ve daha iyi bir işletme barışı, daha çok istikrar ve daha az grev olmasını sağlamak için çalışanların yönetime daha fazla katılmaları amaçlanıyor.
EN The idea is that this can be achieved by involving employees in decision-making processes to a considerable extent, thereby ensuring a more peaceful working environment, greater stability and fewer strikes.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
daha az | fewer |
TR Aynı durum tersi için de geçerlidir. Başlığınız daha kısa kelimeler içeriyorsa, bir kelimenin ikiye bölünme olasılığı daha düşük olacağından daha fazla karakter görüntülenme şansı daha yüksektir.
EN The same applies in reverse. If your title contains shorter words, then there’s a higher chance of it displaying more characters since it’s less likely that a word will need to be cut in half.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
geçerlidir | applies |
kısa | shorter |
kelimeler | words |
düşük | less |
şansı | chance |
TR Bunlar, kaynakları daha verimli kullanır, daha az makine (sanal ve fiziksel) ve daha az işletim sistemi eşgörünümüyle daha fazla uygulama çalıştırmanıza imkan tanır
EN They’re more resource-efficient — they let you run more applications on fewer machines (virtual and physical), with fewer OS instances
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
verimli | efficient |
sanal | virtual |
ve | and |
fiziksel | physical |
sistemi | os |
daha az | fewer |
TR Inline karıştırmada, günlük olarak aynı miktarda ürün üretmek için daha az tank gereklidir ve tanklar daha küçük olduğundan, daha az yer kaplar ve daha küçük binalara yerleştirilebilir
EN Inline blending requires fewer tanks to produce the same amount of product per day, and since they are smaller, they have smaller footprints and can be housed in smaller buildings
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
inline | inline |
miktarda | amount |
ürün | product |
olduğundan | since |
daha az | fewer |
TR Bu, kanalizasyon sisteminde daha az yük, daha az ekipman ve boru tesisatı, daha düşük su ve deterjan tüketimi ve aslında, genel olarak daha düşük kaynak kullanımı anlamına gelir
EN This puts less load on the sewage system, less equipment and piping, lower water and detergent consumption – in fact, lower resource usage overall
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
bu | this |
yük | load |
ekipman | equipment |
su | water |
genel | overall |
kaynak | resource |
kullanımı | usage |
TR Psikolog Barry Schwartz Batı toplumlarının temel inançlarından birini hedef alıyor: seçme özgürlüğü. Schwartz'a göre, seçim bizleri daha özgür değil, aksine daha fazla felç ediyor, daha mutlu değil, daha tatminsiz kılıyor.
EN Psychologist Barry Schwartz takes aim at a central tenet of western societies: freedom of choice. In Schwartz's estimation, choice has made us not freer but more paralyzed, not happier but more dissatisfied.
TR Daha hızlı yükleme süreleri, daha iyi kullanıcı deneyimi, daha iyi arama motoru optimizasyonu ve daha yüksek dönüşüm oranları anlamına gelir.
EN Faster load times mean better user experience, better search engine optimization, and higher conversion rates.
TR Çevreleyen piksellerin değerlerinin incelemesini temel alan daha kesin ancak daha yavaş bir yöntemdir. Bikübik, daha karmaşık hesaplamalar kullanarak En Yakın Komşu veya Çift Doğrusal yöntemine göre daha yumuşak ton geçişleri oluşturur.
EN A slower but more precise method based on an examination of the values of surrounding pixels. Using more complex calculations, Bicubic produces smoother tonal gradations than Nearest Neighbor or Bilinear.
TR IP güvenlik duvarı ve Sıfır Güven kurallarıyla eski uygulamalara bile güçlü, tutarlı kimlik doğrulama yöntemleri uygulayın.
EN Apply strong, consistent authentication methods to even legacy applications with IP firewall and Zero Trust rules.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
ve | and |
sıfır | zero |
güçlü | strong |
tutarlı | consistent |
yöntemleri | methods |
uygulayın | apply |
kuralları | rules |
TR Ahrefs yıllardır alet kutumdaki en kullanışlı araç. Blogları ve Facebook grupları bile başarım için çok önemliydi.
EN Ahrefs has been the most useful tool in my toolbox for years now. Even their blog and Facebook group have been essential for my success.
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
yıllardır | for years |
kullanışlı | useful |
araç | tool |
TR Önemli güncellemelere anında erişimÖnemli güncellemeleri hafta sonları ve tatil günlerinde bile sağlar ve bu özelliğiyle ilaç referansları arasında benzersizdir
EN Immediate access to important updatesProvides important updates even on weekends and holidays, which is unique among drug references
तुर्की | अंग्रेज़ी |
---|---|
güncellemeleri | updates |
tatil | holidays |
ilaç | drug |
50 में से 50 अनुवाद दिखाए जा रहे हैं