EN To learn from best practices how to protect civic space, what are the available methodologies for monitoring (some of the elements of) civic space, and what can be the tools for advocacy for improving the civic space.
EN To learn from best practices how to protect civic space, what are the available methodologies for monitoring (some of the elements of) civic space, and what can be the tools for advocacy for improving the civic space.
TR Sivil alanın nasıl korunacağını en iyi uygulamalardan, sivil alanın izlenmesi için mevcut metodolojilerin (bazı unsurlarınının) neler olduğunu ve sivil alanı iyileştirmek için savunuculuk araçlarının neler olabileceğini öğrenmek.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
advocacy | savunuculuk |
improving | iyileştirmek |
space | alan |
of | in |
tools | araçları |
what | neler |
best | en |
some | bazı |
how | nasıl |
EN Turkey’s civic space has lately been shrinking due to the tense political climate and the deterioration of the democratic institutions
TR Mülteci sorunu, AB-Türkiye ilişkilerinin gündeminde üst sıralarda yer alıyor
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
to | üst |
of | yer |
EN Implications of measures to countering terrorism, money laundering to the human rights and civic space
TR Terörle mücadele, kara para aklama ile mücadele tedbirlerinin insan haklarına ve sivil alana etkileri
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
and | ve |
human | insan |
rights | hakları |
EN They try to implement international standards on these issues without considering the “other side of the coin”, which automatically limits civic space and environment for civil society organisations
TR Sivil toplum kuruluşları için sivil alanı ve çevreyi otomatik olarak sınırlayan “madalyonun diğer yüzünü” dikkate almadan bu konularda uluslararası standartları uygulamaya çalışıyorlar
EN At the same time, the FATF has started to document such cases and also to reform its guidance so that it can better protect civic space
TR Aynı zamanda, FATF bu tür vakaları belgelemeye ve aynı zamanda sivil alanı daha iyi koruyabilmesi için kılavuzunu yeniden düzenlemeye başlamıştır
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
time | zamanda |
and | ve |
better | daha iyi |
space | alan |
has | bu |
the | aynı |
to | için |
EN Civil society needs to increase understanding of the rules around counter-terrorism financing and avenues to engage and advocate for civic space protections.
TR Sivil toplumun, terörle mücadele finansmanı, ve sivil alan korumalarına katılım ve savunuculuk yapma yolları ile ilgili kurallara dair anlayışı arttırması gerekiyor.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
civil | sivil |
society | toplumun |
to | yapma |
and | ve |
of | dair |
the | ile |
EN According to Amnesty International 2021 Report, Civic Space Has Been Shrunk Further Due to Pandemic Excuse
TR STOK Çevrimiçi Buluşmalarını Tamamladık
EN Protecting Civic Space and Access to Funding Resources
TR Sivil Alanı ve Fon Kaynaklarına Erişim Hakkını Korumak
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
protecting | korumak |
and | ve |
access | erişim |
space | alan |
resources | kaynaklar |
EN This report aims at improving innovation, urban data collection and analysis, and open data capacities in democratic civic governance in Turkey.
TR Rapor, Türkiye’deki demokratik kent yönetişiminde inovasyon ve kentlerin veri toplama, analiz etme ve herkes için veriyi açma kapasitelerini artırmayı hedeflemektedir.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
report | rapor |
innovation | inovasyon |
urban | kent |
collection | toplama |
democratic | demokratik |
and | ve |
data | veri |
analysis | analiz |
EN Özgür Arun explained that with the program, students and academics see that there is a significant potential for the civic field and that thanks to the program, they can attract young researchers to the association and the field
TR Özgür Arun, programla birlikte öğrencilerin ve akademisyenlerin sivil alan için önemli bir potansiyel olduğunu gördüklerini ve program sayesinde genç araştırmacıları derneğe ve sahaya çekebildiklerini anlattı
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
potential | potansiyel |
significant | önemli |
young | genç |
program | program |
is | olduğunu |
and | ve |
researchers | araştırmacılar |
a | bir |
EN Explaining that being on the field with the civil society is instructive, Arun said that it is very important for the people in the academy to meet the civic field and learn together.
TR Sivil toplumla birlikte sahada olmanın öğretici olduğunu anlatan Arun, akademideki insanların sivil alanla tanışması ve birlikte öğrenmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
civil | sivil |
important | önemli |
is | olduğunu |
people | insanlar |
EN Özgür Arun explained that with the program, students and academics see that there is a significant potential for the civic field and that thanks to the program, they can attract young researchers to the association and the field
TR Özgür Arun, programla birlikte öğrencilerin ve akademisyenlerin sivil alan için önemli bir potansiyel olduğunu gördüklerini ve program sayesinde genç araştırmacıları derneğe ve sahaya çekebildiklerini anlattı
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
potential | potansiyel |
significant | önemli |
young | genç |
program | program |
is | olduğunu |
and | ve |
researchers | araştırmacılar |
a | bir |
EN Explaining that being on the field with the civil society is instructive, Arun said that it is very important for the people in the academy to meet the civic field and learn together.
TR Sivil toplumla birlikte sahada olmanın öğretici olduğunu anlatan Arun, akademideki insanların sivil alanla tanışması ve birlikte öğrenmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
civil | sivil |
important | önemli |
is | olduğunu |
people | insanlar |
EN Car Model Select Car Model Accord Civic HR-V
TR Araba modeli Araç Modelini Seçin anlaşma kent HR-V
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
car | araba |
model | modeli |
EN Honda is an incredibly diverse brand, and we offer many of the cars for hire from their extensive range. There?s cars like the Honda HR-V, Honda Civic, Honda Accord, Honda CR-V.
TR Honda inanılmaz derecede çeşitliliğe sahip bir markadır ve geniş ürün yelpazesinden kiralık arabaların çoğunu sunuyoruz. Honda HR-V, Honda Civic, Honda Accord, Honda CR-V gibi arabalar var.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
incredibly | inanılmaz |
range | yelpazesinden |
extensive | geniş |
hire | kiralık |
cars | arabalar |
brand | e |
and | ve |
the | gibi |
we offer | sunuyoruz |
EN The Federal Agency for Civic Education is helping fund the project
TR Federal Politika Eğitim Merkezi bu projeyi destekliyor
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
federal | federal |
education | eğitim |
the project | projeyi |
EN Conspiracy theories, including about climate change or civic participation
TR İklim değişikliği veya vatandaşlık katılımı gibi konularda komplo teorileri
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
change | değişikliği |
or | veya |
participation | katılım |
including | gibi |
EN Content that originates from disinformation campaigns, including about climate change or civic participation
TR İklim değişikliği veya vatandaşlık katılımı gibi konularda yanıltıcı bilgilendirme kampanyalarından kaynaklanan içerikler
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
change | değişikliği |
from | kaynaklanan |
or | veya |
campaigns | kampanyalar |
participation | katılım |
including | gibi |
EN False or misleading content that impedes an election’s integrity or an individual's or group's civic participation, including registering to vote, voting and being counted in a census.
TR Oy kullanmak için kaydolmak, oy kullanmak ve nüfus sayımında sayılmak dahil olmak üzere, bir seçimin adilliğini veya bir bireyin ya da grubun vatandaşlık katılımını engelleyen yanlış veya yanıltıcı içerikler.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
vote | oy |
and | ve |
in | da |
or | veya |
participation | katılım |
including | dahil |
a | bir |
to | için |
misleading | yanıltıcı |
EN These ubiquitous symbols of civic pride are often designed, well, pretty terribly
TR Kentsel gururun bu hazır ve nazır sembolleri, sıklıkla oldukça berbatça tasarlanıyor
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
symbols | sembolleri |
often | sıklıkla |
pretty | oldukça |
these | bu |
EN Email Space and Web hosting space sharing
TR Eposta Alanı ve Web hosting alanı paylaşımı
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
eposta | |
and | ve |
web | web |
hosting | hosting |
space | alan |
sharing | paylaşımı |
EN If you want to prevent two words from being separated by a line break or page break between them, just enter a "non-breaking space" between the words. To do so, just press the key combination Ctrl+Shift+Space.
TR İki sözcüğün satır sonu veya sayfa sonu ile ayrılmasını önlemek istiyorsanız sözcükler arasına “bölünmez boşluk” eklemeniz yeterlidir. Bunu yapmak için Ctrl + Shift + Space tuş kombinasyonuna basmanız yeterlidir.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
page | sayfa |
do | yapmak |
or | veya |
enter | için |
line | ile |
EN Email Space and Web hosting space sharing
TR Eposta Alanı ve Web hosting alanı paylaşımı
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
eposta | |
and | ve |
web | web |
hosting | hosting |
space | alan |
sharing | paylaşımı |
EN Cargo space. The split-folding rear seatbacks which are usually standard allow a lot cargo space
TR Üstün görünürlük. Büyük pencereler sayesinde geniş cam alanı gelişmiş görüş sağlar.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
the | sayesinde |
space | alan |
are | sağlar |
EN Eleven German men have already travelled in space. The Female Astronaut initiative aims to send the first German woman into space – in 2021.
TR Avrupa Açık Bilim Bulutu’nda araştırmacılar verilerini güvenli biçimde dosyalayıp sınır aşırı veri değişimi yapabiliyorlar. Bunun nasıl gerçekleştiğini burada açıklıyoruz.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
the | burada |
to | nasıl |
EN Fun fact: Maultaschen have even been eaten in outer space. They were served when the German astronaut Alexander Gerst was on the ISS space station in 2018.
TR Eğlenceli gerçek: Alman usulü mantı uzaya bile çıktı: Alman astronot Alexander Gerst 2018 yılında Uluslararası Uzay İstasyonundayken (ISS) yemek olarak Alman usulü mantı yedi.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
fun | eğlenceli |
space | uzay |
alexander | alexander |
even | bile |
EN Space: While many industries own space where they can deploy edge sites, others may not. For example, telecommunication companies lease, rather than own, cell towers.
TR Yer: Birçok sektörde, edge tesislerin yerleştirebileceği bir alan bulunsa da, bazı sektörlerde bulunmayabilir. Örneğin, telekomünikasyon şirketleri hücre kulelerine sahip olmak yerine onları kiralamaktadır.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
cell | hücre |
edge | edge |
companies | şirketleri |
can | olmak |
many | çok |
not | bazı |
for | alan |
while | da |
they | onlar |
own | sahip |
EN Encroachment of physical or personal space, especially after a verbal request to maintain space. This may include someone insisting you to show your room/house virtually.
TR Özellikle alanın korunmasına yönelik sözlü bir talepten sonra fiziksel veya kişisel alanın ihlali. Bu, birisinin odanızı/evinizi sanal olarak göstermeniz için ısrar etmesini içerebilir.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
physical | fiziksel |
this | bu |
space | alan |
personal | kişisel |
or | veya |
a | bir |
to | etmesini |
of | yönelik |
include | için |
EN Capture the attention of our audience before they have even opened their journal by booking an outsert space for your promotional brochure, conference collateral or other key branded materials.
TR Tanıtım broşürünüz, konferans tanıtımınız veya diğer önemli markalı materyalleriniz için bir dış tanıtım alanı ayırtarak kitlenizin dikkatini daha onlar dergiyi açmadan yakalayın.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
attention | dikkatini |
conference | konferans |
key | önemli |
branded | markalı |
other | diğer |
even | bir |
space | alan |
of | in |
or | veya |
EN Use this eye-catching advertising space to grab people’s attention.
TR İnsanların dikkatini çekmek için bu göz alıcı reklam alanını kullanın.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
advertising | reklam |
space | alan |
attention | dikkatini |
eye | göz |
this | bu |
to | alıcı |
use | için |
EN According to another view, this area was a trip and jollity space, visited with the cool waters of the pool
TR Başka bir görüle göre de bu alan, ortadaki havuzun serin sularının eşliğinde gezilen bir gezi ve eğlenti alanıydı
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
cool | serin |
and | ve |
this | bu |
area | alanı |
a | bir |
to | e |
the | başka |
EN Double seat: For more comfort & space
TR ?kili koltuk ile seyahat keyfinizi katlay?n
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
seat | koltuk |
for | ile |
EN "One of downtown's newest literary landmarks, the Last Bookstore is a cavernous space housed in an old bank building. It houses a wide variety of books plus vinyl records and a coffee shop."
TR "İçinde kaybolma ihtimaliniz yüksek"
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
wide | yüksek |
EN "If you are looking for free co-working space in Istanbul or modern library with tones of exciting books and magazines this is what you need + great cafe with awesome city view, terrace and book store."
TR "Fotoğraf çekmek ve sakince vakit geçirmek için Harika bir yer. Kütüphane de kitabınızı okuyup kahvenizi yudumlayabilirsiniz."
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
library | kütüphane |
book | kitabı |
great | harika |
and | ve |
of | in |
for | için |
EN "It's beautiful and full of people -- men, women and children (and some sellers/beggars). But it's really what a masjed should be, a communal space."
TR "1 Haziran'da Mescid-i Aksa ve Mavi Marmara Yürüyüşü'nde buluşalım. Yürüyüşümüz Saat 17:00'da Fatih Camii'nde yapılacak basın açıklaması ile başlayacak ve Edirnekapı Şehitliği'nde son bulacaktır."
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
and | da |
a | saat |
its | ile |
EN Ready to scale up? You can upgrade your Droplet with more memory and disk space at any time.
TR Ölçek büyütmeye hazır mısın? İstediğin zaman daha fazla bellek ve disk alanıyla Droplet'ini yükseltebilirsin.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
ready | hazır |
memory | bellek |
disk | disk |
space | alan |
time | zaman |
and | ve |
EN Include at least one of the following special characters: !"#$%&'()*+,-./:;?@[\]^_`{|}~, or a space
TR Aşağıdaki özel karakterlerden en azından birini: !"#$%&'()*+,-./:;?@[\]^_`{|}~, veya bir boşluk içermesi gerekir
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
characters | a |
least | az |
the | aşağıdaki |
or | veya |
EN You’ll be able to instantly track the video creators who are important to your channel, whether they are big influencers setting trends in your space, or channels smaller than you having breakthrough content
TR Kanalınız için önemli olan video içerik oluşturucularını, alanınızdaki trendleri belirleyen büyük fikir önderlerini veya gelişim gösteren içeriğe sahip olan sizden daha küçük kanalları anında izleyebileceksiniz
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
trends | trendleri |
space | alan |
video | video |
important | önemli |
content | içerik |
big | büyük |
channel | kanal |
smaller | daha küçük |
instantly | anında |
or | veya |
EN A competitor is someone publishing content to YouTube in the same topic space as you, so having that kind of data handy is incredibly useful in understanding what might work for you, or what you can improve.
TR Bir rakip, YouTube'da içeriği sizinle aynı konuda yayınlayan bir kişidir, bu nedenle bu tür verilerin kullanışlı olması sizin için neyin işe yarayabileceğini veya neleri geliştirebileceğinizi anlamanızda inanılmaz derecede faydalıdır.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
competitor | rakip |
content | içeriği |
kind | tür |
data | verilerin |
incredibly | inanılmaz |
work | iş |
useful | faydalı |
handy | kullanışlı |
of | in |
or | veya |
the | aynı |
same | bir |
EN Further, two 3.5”/2.5” drive trays are included and hidden in the back panel that offers 45mm of cable management space
TR Ayrıca, iki adet 3.5”/2.5” sürücü tepsisi, 45mm kablo yönetim alanı sunan arka panelde bulunur ve gizlenir
EN Double seat: For more comfort & space - Corendon Airlines
TR ?kili koltuk ile seyahat keyfinizi katlay?n - Corendon Airlines
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
seat | koltuk |
for | ile |
corendon | corendon |
airlines | airlines |
EN ITU students realize space projects under Corendon sponsorship
TR İTÜ’lü Gençler Corendon Sponsorluğunda Uzay Projeleri Üretiyor
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
space | uzay |
projects | projeleri |
corendon | corendon |
EN *Type without space at the beginning without a zero.
TR *Başında sıfır olmadan boşluksuz yazınız.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
without | olmadan |
at | nda |
zero | sıfır |
at the beginning | başında |
EN Since its establishment, it has been continuously struggling for the formation of an architecture and space culture in our country
TR Kuruluşundan günümüze, ülkemizde bir mimarlık ve mekân kültürünün oluşması için kesintisiz mücadele etmektedir
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
culture | kültür |
and | ve |
of | in |
for | için |
EN "Former airport turned into recreation park. Huge outdoor space that is used for picnics, running, biking, rollerblading, kite skating etc. Absolutely love it. Must see in Berlin."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
etc | ve |
in | yer |
is | bir |
EN Kit building: Optimize your production process to work faster and more efficiently—making better use of space, simplifying assembly, reducing training demands, and more.
TR Kit oluşturma: Alandan daha iyi yararlanarak, montajı basitleştirerek, eğitim taleplerini azaltarak ve daha fazlası ile üretim sürecinizi daha hızlı ve daha verimli çalışacak şekilde optimize edin.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
building | oluşturma |
training | eğitim |
demands | taleplerini |
production | üretim |
faster | hızlı |
efficiently | verimli |
work | çalışacak |
more | fazlası |
optimize | optimize |
and | ve |
better | iyi |
EN Today's cell phones have more computing power than past computers that took up an entire room of space
TR Günümüzün cep telefonları, tüm alanı kaplayan eski bilgisayarlardan daha fazla bilgi işlem gücüne sahiptir
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
phones | telefonlar |
computing | işlem |
power | gücü |
space | alan |
that | tüm |
EN Beneath the peaked roof, the master bedroom bathes in natural light, the perfect space to take in the alpenglow of an unforgettable Rocky Mountain sunset.
TR Yüksek çatının altında, Rocky Sıradağları’nda unutulmaz bir gün batımınının kızıllığı için mükemmel bir yer olan ana yatak odası doğal gün ışığı ile yıkanmaktadır.
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
natural | doğal |
perfect | mükemmel |
unforgettable | unutulmaz |
mountain | yüksek |
the | gün |
take | ile |
to | için |
of | in |
EN During the pandemic, when everyone spent most of their time at home, 'home' did not mean a safe space for some
TR Herkesin zamanını büyük oranda evlerinde geçirdiği salgın döneminde, ‘ev’ bazıları için güvenli alan demek değildi
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
pandemic | salgın |
time | zaman |
at | de |
home | ev |
some | bazı |
of | in |
EN As STGM, we aim to conduct researches on civil space and to disseminate the knowledge, generated from our works
TR STGM olarak sivil alana dair araştırma yapmayı ve bu bilgileri yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz
अंग्रेज़ी | तुर्की |
---|---|
stgm | stgm |
civil | sivil |
and | ve |
to | dair |
the | olarak |
50 में से 50 अनुवाद दिखाए जा रहे हैं