EN Karacasu, an old residential unit, is a classic house type wood, and in recent years there has been an intense increase in the construction of reinforced concrete houses. There are 60 public housing and social housing in the district center.
תרגם את "housing for minor" ל- טורקי
מציג 50 של 50 תרגומים של הביטוי "housing for minor" מ- אנגלית ל- טורקי
תרגום של אנגלית ל-טורקי של housing for minor
אנגלית
טורקי
TR Eski bir yerleşim birimi olan Karacasu?da klasik ev tipi ahşap olup son yıllarda betonarme ev yapımında yoğun bir artış gözlenmektedir. İlçe Merkezinde, toplam 60 kamu konutu ve sosyal konut bulunmaktadır.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| karacasu | karacasu |
| old | eski |
| classic | klasik |
| type | tipi |
| recent | son |
| intense | yoğun |
| public | kamu |
| social | sosyal |
| center | merkezinde |
| increase | artış |
| and | ve |
| in | da |
| construction | yapı |
| the | olup |
| years | bir |
| are | ev |
EN Karacasu, an old residential unit, is a classic house type wood, and in recent years there has been an intense increase in the construction of reinforced concrete houses. There are 60 public housing and social housing in the district center.
TR Eski bir yerleşim birimi olan Karacasu?da klasik ev tipi ahşap olup son yıllarda betonarme ev yapımında yoğun bir artış gözlenmektedir. İlçe Merkezinde, toplam 60 kamu konutu ve sosyal konut bulunmaktadır.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| karacasu | karacasu |
| old | eski |
| classic | klasik |
| type | tipi |
| recent | son |
| intense | yoğun |
| public | kamu |
| social | sosyal |
| center | merkezinde |
| increase | artış |
| and | ve |
| in | da |
| construction | yapı |
| the | olup |
| years | bir |
| are | ev |
EN Targeting the population affected by the flood, we distributed hygiene packs consisting of general / personal hygiene products and household furniture for prefabricated housing units.
TR Selden etkilenen ailelere acil yardım desteği sağladık. Genel ve kişisel temizlik malzemelerinden oluşan kapsamlı hijyen paketleri, geçici prefabrik konutlar için ev eşyası dağıtımı yaptık.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| affected | etkilenen |
| hygiene | hijyen |
| packs | paketleri |
| consisting | oluşan |
| general | genel |
| and | ve |
| of | in |
| personal | kişisel |
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| access | erişimin |
| clean | temiz |
| water | suya |
| hygiene | hijyen |
| work | çalışıyoruz |
| and | ve |
| to | için |
| conditions | koşullar |
EN There are no public personnel housing in Geyre town
TR Geyre Beldesinde Devlete ait kamu personeli lojmanı yoktur
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| no | yoktur |
| public | kamu |
| personnel | personeli |
EN The teacher and other officials in the town had to reside in the district center and surrounding settlements because there were not enough housing
TR Beldede görevli Öğretmen ve diğer memurlar, yeterli konut olmadığından ilçe merkezinde ve çevre yerleşim birimlerinde ikamet etmek zorunda kalmışlardır
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| other | diğer |
| center | merkezinde |
| not | olmadığı |
| enough | yeterli |
| and | ve |
| to | etmek |
EN Glass covering the rear housing is fragile and impractical to replace—a single drop could necessitate replacing the entire body of the iPhone.
TR Arka yuvayı kaplayan cam hassas ve değişim için elverişsiz—üzerine gelecek tek bir damla bile iPhone gövdesinin tamamen değişmesini gerektirebilir.
EN Targeting the population affected by the flood, we distributed hygiene packs consisting of general / personal hygiene products and household furniture for prefabricated housing units.
TR Selden etkilenen ailelere acil yardım desteği sağladık. Genel ve kişisel temizlik malzemelerinden oluşan kapsamlı hijyen paketleri, geçici prefabrik konutlar için ev eşyası dağıtımı yaptık.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| affected | etkilenen |
| hygiene | hijyen |
| packs | paketleri |
| consisting | oluşan |
| general | genel |
| and | ve |
| of | in |
| personal | kişisel |
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| access | erişimin |
| clean | temiz |
| water | suya |
| hygiene | hijyen |
| work | çalışıyoruz |
| and | ve |
| to | için |
| conditions | koşullar |
EN Lifestyle, design, housing, food and drink, organic markets, regional specialties, Riesling and star cuisine: Current and background information on lifestyle and cuisine.
TR Yaşam tarzı ve mutfakla ilgili güncel bilgiler ve araştırma yazıları. Yaşam tarzı, tasarım, iç mekan tasarımı, yeme ve içme alışkanlıkları, biyo-pazarlar, yöresel yemekler, Riesling şarabı ve yıldızlı mutfaklar.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| current | güncel |
| information | bilgiler |
| on | ilgili |
| and | ve |
EN New housing units provide quality services to increase safety
TR SINIRLARIN ÖTESİNDE HAYAL KURMAK
EN WATAN begun a project to restore 200 houses in the countryside of Afrin. This project aims at enhancing housing conditions and seeks to lessen citizens’ sufferings. This project
TR WATAN, bulaşıcı hastalıkların ve salgın hastalıkların yayılmasını sınırlamak için güvenli, sağlıklı ve istikrarlı bir ortam sağlamak için kişisel hijyenin artırılmasının gerekliliğine inanmaktadır. Bu, özellikle
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| watan | watan |
| and | ve |
| this | bu |
| the | kişisel |
| of | in |
| to | sağlamak |
| a | bir |
| in | için |
EN 11.1. By 2030, ensure access for all to adequate, safe and affordable housing and basic services and upgrade slums
TR 11.1. 2030’a kadar herkesin yeterli, güvenli ve uygun fiyatlı konutlara ve temel hizmetlere erişiminin sağlanması ve gecekondu mahallelerinin iyileştirilmesi
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| and | ve |
| basic | temel |
| services | hizmetlere |
| all | herkesin |
| to | güvenli |
EN 11.1.1. Proportion of urban population living in slums, informal settlements or inadequate housing
TR 11.1.1. Gecekondu, gayri resmi yerleşim yerleri veya yetersiz konutlarda yaşayan kent nüfusunun oranı
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| urban | kent |
| living | yaşayan |
| or | veya |
EN Proportion of countries that (a) have conducted at least one population and housing census in the last 10 years; and (b) have achieved 100 per cent birth registration and 80 per cent death registration
TR (a) Son 10 yıl içinde yürütülen en az bir nüfus ve konut nüfus sayımı yapan; ve (b) %100 doğum kaydı ve % 80 ölüm kaydı elde edilen ülkelerin oranı
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| conducted | yürütülen |
| population | nüfus |
| registration | kaydı |
| death | ölüm |
| countries | ülkelerin |
| and | ve |
| achieved | elde |
| least | az |
| last | son |
| in | içinde |
| years | bir |
EN The dynamic air classifier integrated into the grinding chamber housing of this fine impact mill manufactures fine particle sizes with a defined maximum particle size limitation
TR Değirmen gövdesine entegre edilmiş olan dinamik rüzgarlı elek sayesinde bu ince çarpışma değirmeni tanımlı üst tane sınırlaması altında ince son taneler için kullanılabilir
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| dynamic | dinamik |
| integrated | entegre |
| this | bu |
| a | olan |
| of | in |
EN There are no public personnel housing in Geyre town
TR Geyre Beldesinde Devlete ait kamu personeli lojmanı yoktur
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| no | yoktur |
| public | kamu |
| personnel | personeli |
EN The teacher and other officials in the town had to reside in the district center and surrounding settlements because there were not enough housing
TR Beldede görevli Öğretmen ve diğer memurlar, yeterli konut olmadığından ilçe merkezinde ve çevre yerleşim birimlerinde ikamet etmek zorunda kalmışlardır
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| other | diğer |
| center | merkezinde |
| not | olmadığı |
| enough | yeterli |
| and | ve |
| to | etmek |
EN Targeting the population affected by the flood, we distributed hygiene packs consisting of general / personal hygiene products and household furniture for prefabricated housing units.
TR Selden etkilenen ailelere acil yardım desteği sağladık. Genel ve kişisel temizlik malzemelerinden oluşan kapsamlı hijyen paketleri, geçici prefabrik konutlar için ev eşyası dağıtımı yaptık.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| affected | etkilenen |
| hygiene | hijyen |
| packs | paketleri |
| consisting | oluşan |
| general | genel |
| and | ve |
| of | in |
| personal | kişisel |
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| access | erişimin |
| clean | temiz |
| water | suya |
| hygiene | hijyen |
| work | çalışıyoruz |
| and | ve |
| to | için |
| conditions | koşullar |
EN Targeting the population affected by the flood, we distributed hygiene packs consisting of general / personal hygiene products and household furniture for prefabricated housing units.
TR Selden etkilenen ailelere acil yardım desteği sağladık. Genel ve kişisel temizlik malzemelerinden oluşan kapsamlı hijyen paketleri, geçici prefabrik konutlar için ev eşyası dağıtımı yaptık.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| affected | etkilenen |
| hygiene | hijyen |
| packs | paketleri |
| consisting | oluşan |
| general | genel |
| and | ve |
| of | in |
| personal | kişisel |
EN We work to provide access to clean water and improve housing and hygiene conditions
TR Afet alanlarında temiz suya erişimin sağlanması ve hijyen ve barınma koşullarının iyileştirilmesi, gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçların karşılanması için çalışıyoruz
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| access | erişimin |
| clean | temiz |
| water | suya |
| hygiene | hijyen |
| work | çalışıyoruz |
| and | ve |
| to | için |
| conditions | koşullar |
EN Glass covering the rear housing is fragile and impractical to replace—a single drop could necessitate replacing the entire body of the iPhone.
TR Arka yuvayı kaplayan cam hassas ve değişim için elverişsiz—üzerine gelecek tek bir damla bile iPhone gövdesinin tamamen değişmesini gerektirebilir.
EN Lifestyle, design, housing, food and drink, organic markets, regional specialties, Riesling and star cuisine: Current and background information on lifestyle and cuisine.
TR Yaşam tarzı ve mutfakla ilgili güncel bilgiler ve araştırma yazıları. Yaşam tarzı, tasarım, iç mekan tasarımı, yeme ve içme alışkanlıkları, biyo-pazarlar, yöresel yemekler, Riesling şarabı ve yıldızlı mutfaklar.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| current | güncel |
| information | bilgiler |
| on | ilgili |
| and | ve |
EN On the other hand, we need to insist on better quality in housing construction
TR Öte yandan konut yapımında daha fazla kaliteye dikkat etmemiz gerekir
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| construction | yapı |
| other | daha fazla |
EN of the monthly income accounts for housing costs on average.
TR gelirlerin konut masraflarına giden ortalama oranı.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| average | ortalama |
EN "The first prerequisite for an increase in the population is the existence of housing”, says Brigitte Adam, an expert at the BBSR and author of the study
TR „Nüfusun artması için en önemli koşul, yeterince konut alanının mevcut olmasıdır” diyor, bilimsel araştırmanın yazarı ve BBSR uzmanı Brigitte Adam
EN "However, an increase in housing offers isn’t a guarantee of this increase." University locations have a clear advantage: "Larger universities have proven to be an attractive factor."
TR „Ancak konut arzını artırmak, tek başına bunun garantörü değil“ diyen Bayan Adam’a göre, üniversite şehirleri kesinlikle avantajlı: „Büyükçe üniversiteler birer cazibe etkeni olduklarını kanıtladılar“ diyor.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| increase | artırmak |
| of | ın |
| have | bunun |
| larger | büyük |
| to | e |
| however | ancak |
EN Student housing costs the most in Munich (387 euros rent per month), Cologne, Frankfurt am Main (375 euros) and Hamburg (373 euros)
TR Öğrenciler için ikametin en pahalı olduğu kentler; Münih (387 euro aylık kira), Köln, Frankfurt am Main (375’er euro) ve Hamburg (373 euro)
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| munich | münih |
| euros | euro |
| rent | kira |
| month | aylık |
| cologne | köln |
| frankfurt | frankfurt |
| hamburg | hamburg |
| and | ve |
| main | main |
| most | en |
| in | için |
EN In Santiago de Chile the GIZ advised the city administration on climate protection for innovative housing construction and public spaces
TR Şili Santiago’da GIZ, kent idaresine inovatif konut inşası ve kamusal alanlarda iklimin korunması konusunda danışma hizmeti verdi
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| city | kent |
| climate | iklimin |
| innovative | inovatif |
| public | kamusal |
| protection | korunması |
| and | ve |
EN Almost 1,000 new-shape Kia Sorentos recalled in UK amid minor tech issue
TR Ford, 38.000 adet Mustang Mach-e'yi geri çağırıyor!
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| music | müzikleri |
| stats | istatistikleri |
| and | ve |
| last | last |
| photos | fotoğrafları |
| videos | videoları |
EN The secret? A multitude of air capsules under a supple thermoplastic polyurethane skin, whose soft finish absorbs minor impact and offers tougher resistance to scratches.
TR Sır? Yumuşak yüzeyleri küçük darbeleri emen ve çizilmelere karşı daha sert direnç sağlayan esnek bir termoplastik poliüretan derisi altında çok sayıda hava kapsülü.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| air | hava |
| soft | yumuşak |
| offers | sağlayan |
| and | ve |
| under | altında |
| a | sayıda |
| to | karşı |
EN A true SUV, New C3 AIRCROSS features wheel arches with extended wings and self-coloured lower sill panels for protection from minor impacts.
TR Gerçek bir SUV, Yeni C3 AIRCROSS, küçük darbelerden korunmak için genişletilmiş kanatlı ve kendinden renkli alt eşik panelli tekerlek kemerlerine sahiptir.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| true | gerçek |
| new | yeni |
| features | sahiptir |
| suv | suv |
| aircross | aircross |
| extended | genişletilmiş |
| coloured | renkli |
| and | ve |
| a | bir |
| for | için |
EN Evaluation of the role of whole body computed tomography in the management of minor trauma patients.
TR Minör Travma Hastalarının Yönetiminde Tüm Vücut Bilgisayarlı Tomografinin Rolünün Değerlendirilmesi
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| whole | tüm |
| body | vücut |
| role | rol |
| of | nın |
EN Almost 1,000 new-shape Kia Sorentos recalled in UK amid minor tech issue
TR Porsche, ABD'de bulunan birçok Taycan modellerini geri çağıracak!
EN A true SUV, New C3 AIRCROSS features wheel arches with extended wings and self-coloured lower sill panels for protection from minor impacts.
TR Gerçek bir SUV, Yeni C3 AIRCROSS, küçük darbelerden korunmak için genişletilmiş kanatlı ve kendinden renkli alt eşik panelli tekerlek kemerlerine sahiptir.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| true | gerçek |
| new | yeni |
| features | sahiptir |
| suv | suv |
| aircross | aircross |
| extended | genişletilmiş |
| coloured | renkli |
| and | ve |
| a | bir |
| for | için |
EN The secret? A multitude of air capsules under a supple thermoplastic polyurethane skin, whose soft finish absorbs minor impact and offers tougher resistance to scratches.
TR Sır? Yumuşak yüzeyleri küçük darbeleri emen ve çizilmelere karşı daha sert direnç sağlayan esnek bir termoplastik poliüretan derisi altında çok sayıda hava kapsülü.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| air | hava |
| soft | yumuşak |
| offers | sağlayan |
| and | ve |
| under | altında |
| a | sayıda |
| to | karşı |
EN A true SUV, New C3 AIRCROSS features wheel arches with extended wings and self-coloured lower sill panels for protection from minor impacts.
TR Gerçek bir SUV, Yeni C3 AIRCROSS, küçük darbelerden korunmak için genişletilmiş kanatlı ve kendinden renkli alt eşik panelli tekerlek kemerlerine sahiptir.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| true | gerçek |
| new | yeni |
| features | sahiptir |
| suv | suv |
| aircross | aircross |
| extended | genişletilmiş |
| coloured | renkli |
| and | ve |
| a | bir |
| for | için |
EN The secret? A multitude of air capsules under a supple thermoplastic polyurethane skin, whose soft finish absorbs minor impact and offers tougher resistance to scratches.
TR Sır? Yumuşak yüzeyleri küçük darbeleri emen ve çizilmelere karşı daha sert direnç sağlayan esnek bir termoplastik poliüretan derisi altında çok sayıda hava kapsülü.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| air | hava |
| soft | yumuşak |
| offers | sağlayan |
| and | ve |
| under | altında |
| a | sayıda |
| to | karşı |
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| music | müzikleri |
| stats | istatistikleri |
| and | ve |
| last | last |
| photos | fotoğrafları |
| videos | videoları |
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| hours | saatler |
| you | in |
| to do | yapmanız |
EN Additives, such as the printing ink and the pigment giving color to the cap, represent a minor part of the package weight (typically <1%), and are disregarded in the calculation of the share of renewable material.
TR Baskı mürekkebi ve kapağa renk veren pigment gibi katkı maddeleri, paket ağırlığının küçük bir kısmını (genellikle <%1) oluşturur ve yenilenebilir malzemenin payının hesaplanmasında dikkate alınmaz.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| color | renk |
| package | paket |
| typically | genellikle |
| share | payı |
| renewable | yenilenebilir |
| printing | baskı |
| and | ve |
| a | bir |
EN Fixed a minor DOMDocument warning that was appearing when data-pin-description was ON
TR Veri-pin-açıklaması AÇIK olduğunda görünen küçük bir DOMDocument uyarısı düzeltildi
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| warning | uyarı |
| when | olduğunda |
| a | bir |
EN Various CSS and minor bugfixes.
TR Çeşitli CSS ve küçük hata düzeltmeleri.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| css | css |
| and | ve |
EN Fixed a minor Javascript error in the cache rebuild process.
TR Önbellek yeniden oluşturma işleminde küçük bir Javascript hatası düzeltildi.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| javascript | javascript |
| process | iş |
| a | bir |
EN You can use our Services as long as you meet certain requirements. For example, you cannot use our Services if you are considered a minor in your home country.
TR Belli şartları yerine getirdiğiniz sürece, Hizmetlerimizi kullanabilirsiniz. Örneğin, kendi ülkenizde reşit olmayan bir birey sayılıyorsanız, Hizmetlerimizi kullanamazsınız.
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| certain | belli |
| as long as | sürece |
| our services | hizmetlerimizi |
| you can use | kullanabilirsiniz |
| a | bir |
| if | şartları |
| your | kendi |
| you | olmayan |
EN If you are a Minor in your place of residence, you may not use the Services
TR İkamet ettiğiniz yerde Reşit Olmayan Birey olmanız durumunda hizmetleri kullanamazsınız
| אנגלית | טורקי |
|---|---|
| place | yerde |
| of | ın |
| services | hizmetleri |
| the | olmayan |
מציג 50 מתוך 50 תרגומים
תרגומים דומים
minor minor changes fort minor unaccompanied minor a minor undergoing a minor attention towards minor minor submits personal seemingly minor cosmetic fixed a minor due to minor minor trauma minor concentrations require require minor adjustments protection from minor minor must fill minor tech issue considered a minor housing adequate housing housing units provide housing rear housing offer housing student housing social housing public housing affordable housing improve housing housing is fragile housing that protects housing construction enough housing increase in housing housing diving case grinding chamber housing housing estate among cellnex housing transitional housing expand affordable housing student housing costs inadequate housing
אִיטַלְקִית
אינדונזית
גֶרמָנִיָת
הוֹלַנדִי
הוּנגָרִי
וייטנאמית
טורקי
יַפָּנִית
נורבגית
סִינִית
ספרדית
ערבי
פִינִית
פולני
פורטוגזית
צ'כית
צָרְפָתִית
קוריאנית
רוּסִי
שוודית