TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
"gönderimleri teşvik eden" en Turco pódese traducir ás seguintes palabras/frases Inglés:
teşvik | create encourage more promote promoting services support to promote to support |
TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
EN Most journals and editors benefit from the guidance of an Editorial Board, which provides expert advice on content, helps to attract new authors and encourage submissions and lends a helping hand with peer review.
Turco | Inglés |
---|---|
dergi | journals |
uzman | expert |
yeni | new |
yazarlar | authors |
teşvik | encourage |
denetimi | review |
destek | helps |
TR Çoğu dergi ve editör, içerikler konusunda uzman tavsiyeleri sağlayan, yeni yazarlar çekmeye yardımcı olan, gönderimleri teşvik eden ve hakem denetimi konusunda destek sağlayan bir Editörlük Kurulunun rehberliğinden yararlanabilir.
EN Most journals and editors benefit from the guidance of an Editorial Board, which provides expert advice on content, helps to attract new authors and encourage submissions and lends a helping hand with peer review.
Turco | Inglés |
---|---|
dergi | journals |
uzman | expert |
yeni | new |
yazarlar | authors |
teşvik | encourage |
denetimi | review |
destek | helps |
TR Bir gruba veya bireye karşı ırkçılık, fanatizm veya nefrete yardımcı olan veya bunları teşvik eden ya da herhangi bir şekilde fiziksel zararı teşvik eden içerikler,
EN Contents that help or promote racism, fanaticism or hatred against a group or individual or promote physical harm in any way,
Turco | Inglés |
---|---|
bunları | that |
teşvik | promote |
şekilde | way |
fiziksel | physical |
TR Çocukların istismar edilmesini veya istismar edilmesini teşvik eden, teşvik eden veya bunlarla uğraşan bir web sitesinde bulunan materyal
EN Material found on a website that promotes, encourages, or engages in child exploitation or abuse of children.
Turco | Inglés |
---|---|
veya | or |
bulunan | found |
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
Turco | Inglés |
---|---|
editör | editor |
yakın | closely |
çalışır | work |
yazarların | authors |
rolü | role |
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
Turco | Inglés |
---|---|
editör | editor |
yakın | closely |
çalışır | work |
yazarların | authors |
rolü | role |
TR Kanıt tabanlı içerikleri doğrudan EHR sistemlerine entegre ederek hasta merkezli bakımı teşvik eden çözümler. Bakım planlaması, klinik belgeleme ve talimat setleri içerir.
EN Solutions that encourage patient-centred care by integrating evidence-based content directly into EHR systems. Includes care planning, clinical documentation and order sets.
Turco | Inglés |
---|---|
kanıt | evidence |
doğrudan | directly |
ehr | ehr |
entegre | integrating |
hasta | patient |
teşvik | encourage |
çözümler | solutions |
klinik | clinical |
ve | and |
setleri | sets |
içerir | includes |
TR Çok yönlü YouTube kanallarını yönetin, takım arkadaşlarınızı davet edin, role-özgü izinleri tanımlayın ve işbirliğini teşvik eden araçlarla ekibinizin iş akışını hafiftletin
EN Manage multiple YouTube channels, invite your team members, define role-specific permissions, and simplify your team's workflow with tools that promote collaboration
Turco | Inglés |
---|---|
youtube | youtube |
yönetin | manage |
davet | invite |
izinleri | permissions |
ve | and |
teşvik | promote |
ekibinizin | your team |
kanalları | channels |
TR Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı teşvik eden ve sağlık ile mutluluğun bir arada olduğunu ortaya koyan bir felsefe ve program olan Zindelik, herhangi bir toplantıyı muhteşem hale getiren bir anlayıştır
EN Vitality, a philosophy and programme that stimulates both physical and mental fitness and believes health and happiness go hand in hand, is a spirit that makes any meeting great
Turco | Inglés |
---|---|
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
program | programme |
toplantıyı | meeting |
TR Çeşitliliğin avantajlarını uzun bir süre önce keşfeden ve çeşitliliği teşvik eden çok sayıda şirket bulunuyor. Üç örnek.
EN Many companies have long recognized the advantages of diversity and therefore specifically promote it. Three examples.
Turco | Inglés |
---|---|
uzun | long |
çeşitliliği | diversity |
teşvik | promote |
şirket | companies |
örnek | examples |
TR Bulaşıcı hastalıkların ve mikropların yayılması, Türkiye, Urfa?daki Suriyelilerin karşılaştığı temel zorluklardan ve WATAN?ı, bilgi desteği sağlamak için bölgeye bir farkındalık ekibi göndermeye teşvik eden etkenlerden biridir.
EN Many camps in northwestern Syria have been experiencing a deterioration in general health and well-being, and the need to address general health has become urgent, so a large project was launched based on increasing the
Turco | Inglés |
---|---|
temel | based |
TR NDEF, sivil toplumu güçlendiren, insan haklarını geliştiren ve tüm grupların demokratik süreçlere katılımını teşvik eden projeleri desteklemektedir
EN NDEF supports projects that strengthen civil society, promote human rights, and encourage the participation of all groups in democratic processes
Turco | Inglés |
---|---|
sivil | civil |
insan | human |
ve | and |
demokratik | democratic |
projeleri | projects |
ın | of |
grupları | groups |
TR 5.1.1. Cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmama ve eşitliği uygulama, güçlendirme ve teşvik eden yasal çerçevelerin yürürlükte olup olmaması
EN 5.1.1. Whether or not legal frameworks are in place to promote, enforce and monitor equality and non-discrimination on the basis of sex
Turco | Inglés |
---|---|
cinsiyet | sex |
ayrımcılık | discrimination |
ve | and |
yasal | legal |
olup | whether |
TR 8.9. 2030’a kadar istihdam yaratan ve yerel kültür ve ürünlerini teşvik eden sürdürülebilir turizmin desteklenmesi için politikalar oluşturulması ve uygulanması
EN 8.9. By 2030, devise and implement policies to promote sustainable tourism that creates jobs and promotes local culture and products
Turco | Inglés |
---|---|
yerel | local |
kültür | culture |
ürünlerini | products |
sürdürülebilir | sustainable |
politikalar | policies |
TR 12.b. İstihdam yaratan ve yerel kültür ve ürünlerini teşvik eden sürdürülebilir bir turizm için sürdürülebilir kalkınma etkilerini denetlemeye olanak sağlayan araçlar geliştirilmesi ve uygulanması
EN 12.b. Develop and implement tools to monitor sustainable development impacts for sustainable tourism that creates jobs and promotes local culture and products
Turco | Inglés |
---|---|
yerel | local |
kültür | culture |
ürünlerini | products |
sürdürülebilir | sustainable |
turizm | tourism |
araçlar | tools |
TR 17.7.1. Çevreye duyarlı teknolojilerin geliştirilmesi, transferi, yayılması ve yayılmasını teşvik eden gelişmekte olan ülkeler için onaylanmış toplam fon tutarı
EN 17.7.1. Total amount of approved funding for developing countries to promote the development, transfer, dissemination and diffusion of environmentally sound technologies
Turco | Inglés |
---|---|
transferi | transfer |
ülkeler | countries |
onaylanmış | approved |
toplam | total |
TR Amway’e bağlanan insanlar birbirlerini destekleyen ve teşvik eden küresel bir topluluğun parçalarıdırlar
EN People connected to Amway are part of a global community that supports and encourages each other
Turco | Inglés |
---|---|
amway | amway |
insanlar | people |
destekleyen | supports |
küresel | global |
topluluğun | community |
TR Kanıt tabanlı içerikleri doğrudan EHR sistemlerine entegre ederek hasta merkezli bakımı teşvik eden çözümler. Bakım planlaması, klinik belgeleme ve talimat setleri içerir.
EN Solutions that encourage patient-centred care by integrating evidence-based content directly into EHR systems. Includes care planning, clinical documentation and order sets.
Turco | Inglés |
---|---|
kanıt | evidence |
doğrudan | directly |
ehr | ehr |
entegre | integrating |
hasta | patient |
teşvik | encourage |
çözümler | solutions |
klinik | clinical |
ve | and |
setleri | sets |
içerir | includes |
TR NDEF, sivil toplumu güçlendiren, insan haklarını geliştiren ve tüm grupların demokratik süreçlere katılımını teşvik eden projeleri desteklemektedir
EN NDEF supports projects that strengthen civil society, promote human rights, and encourage the participation of all groups in democratic processes
Turco | Inglés |
---|---|
sivil | civil |
insan | human |
ve | and |
demokratik | democratic |
projeleri | projects |
ın | of |
grupları | groups |
TR Toyota, hibrid elektrikli araç satışında küresel pazar lideridir ve hibrid araçların dünya çapında kitlesel pazarda benimsenmesini teşvik eden en büyük şirketlerden biridir
EN Toyota is the global market leader in sales of hybrid electric vehicles, and one of the largest companies to encourage the mass-market adoption of hybrid vehicles across the globe
Turco | Inglés |
---|---|
toyota | toyota |
elektrikli | electric |
pazar | market |
ve | and |
teşvik | encourage |
ın | of |
TR Çeşitliliğin avantajlarını uzun bir süre önce keşfeden ve çeşitliliği teşvik eden çok sayıda şirket bulunuyor. Üç örnek.
EN Many companies have long recognized the advantages of diversity and therefore specifically promote it. Three examples.
Turco | Inglés |
---|---|
uzun | long |
çeşitliliği | diversity |
teşvik | promote |
şirket | companies |
örnek | examples |
TR Bu yüzden şehir planlamacıları sosyal birlikteliği teşvik eden yerlerin, örneğin kültürel kuruluşların yeterince mevcut olmasını sağlamak zorundalar
EN That is why urban planners need to ensure there are enough places that promote social interaction, for instance cultural facilities and institutions
Turco | Inglés |
---|---|
şehir | urban |
sosyal | social |
teşvik | promote |
kültürel | cultural |
yeterince | enough |
in | and |
TR Almanya’da yetenekli öğrencileri teşvik eden 13 kuruluş bulunuyor
EN In Germany there are 13 large organizations that provide scholarships for financially supporting outstanding students
Turco | Inglés |
---|---|
almanya | germany |
da | in |
TR Gece Kulübü, Parti veya Festivali Teşvik Eden Etkinlik Tanıtım Videosu
EN Event Promo Video For Promoting Nightclub, Party or Festival
Turco | Inglés |
---|---|
parti | party |
veya | or |
festivali | festival |
teşvik | promoting |
etkinlik | event |
tanıtım | promo |
videosu | video |
TR Bu, ekibimizi zamanla daha verimli olmaya teşvik eden işbirlikçi bir ortamla birleştiğinde büyük bir artı oldu.”
EN That combined with a collaborative environment which empowers our team to be more efficient with time has been a huge plus.”
Turco | Inglés |
---|---|
verimli | efficient |
TR Oyuncuların kimliğine, örneğin ırkına, etnik kökenine, dinine, cinsiyetine veya cinsel yönelimine dayalı olarak nefreti teşvik eden nefret söylemi veya içeriği.
EN Hate speech or content that promotes hatred based on players’ identity, for instance on the basis of their race, ethnicity, religion, gender, sex or sexual orientation.
Turco | Inglés |
---|---|
veya | or |
içeriği | content |
TR Terör örgütlerini veya şiddet yanlısı radikal grupları tanıtan, teşvik eden veya bunlarla bağlantı kuran içerik.
EN Content that promotes, encourages, or affiliates with terrorist organizations or violent extremist groups.
Turco | Inglés |
---|---|
veya | or |
grupları | groups |
içerik | content |
TR Yasa dışı faaliyetleri teşvik eden veya bu faaliyetlere yardımcı olan veya yasaklanmış ürünlerin ticaretini kolaylaştıran içerik.
EN Content that promotes or assists in illegal activity or facilitates transaction of prohibited goods.
Turco | Inglés |
---|---|
veya | or |
içerik | content |
TR Hizmet Şartlarımızın, Campfire İçeriğinin ve Davranış Politikalarımızın veya bu yönergelerin ihlal edilmesini teşvik eden herhangi bir içerik.
EN Any content that promotes violations of our Terms of Service, Campfire Content and Conduct Policies or these guidelines themselves.
Turco | Inglés |
---|---|
hizmet | service |
davranış | conduct |
içerik | content |
TR Tedarikçilerimiz ve ortaklarımızla birlikte sürdürülebilir üretim, proses, paketleme, dağıtım ve tüketimi teşvik eden çözümleri destekliyor, geliştiriyor ve tedarik ediyoruz.
EN Together with our suppliers and partners, we support, develop and supply solutions that encourage sustainable production, processing, packaging, distribution, and consumption.
Turco | Inglés |
---|---|
sürdürülebilir | sustainable |
üretim | production |
paketleme | packaging |
dağıtım | distribution |
çözümleri | solutions |
tedarik | supply |
ortakları | partners |
TR Etkilenenlere büyüme ve iyileşme yolunda rehberlik eden literatür, burslar ve danışmanlığın kullanımını teşvik ediyoruz.
EN We encourage the use of literature, fellowships and counseling that guide those affected along a path of growth and healing.
Turco | Inglés |
---|---|
büyüme | growth |
ve | and |
rehberlik | guide |
teşvik | encourage |
ın | of |
TR Nefret gruplarına ve nefret içeren faaliyetler, önyargı ve komploları teşvik eden kişilere destek
EN Support for hate groups and people promoting hateful activities, prejudice and conspiracy theories
TR Bireyler veya korunan gruplar hakkındaki korku, nefret ve önyargıyı teşvik eden yanlış veya yanıltıcı içerikler
EN False or misleading content about individuals or protected groups that promotes fear, hate or prejudice
TR Seçmenleri veya katılımcıları kendilerini yanlış tanıtmaya veya yasa dışı olarak katılmaya teşvik eden veya yönlendiren içerikler.
EN Content that encourages or instructs voters or participants to misrepresent themselves or participate illegally.
TR Tehlikeli kişi veya grupları ve bunların faaliyetlerini teşvik eden, öven, destekleyen veya bunlara yardım sağlayan içerik ve hesapları kaldırır veya dağıtımlarını sınırlandırırız
EN We limit the distribution of or remove content and accounts that encourage, praise, promote or provide aid to dangerous actors or groups and their activities
TR Sage arketiplerini kullanması gereken markalar arasında CNN, Google ve Discovery Channel gibi uzmanlık sağlayan ve başkalarını düşünmeye teşvik eden markalar yer alıyor.
EN Brands that should use the Sage archetypes include those who provide expertise and encourage others to think like CNN, Google, and the Discovery Channel.
TR Bu nedenle, insanların aşkı veya arkadaşlığı bulmalarına yardımcı olan ve kozmetik markaları gibi güzelliği teşvik eden markalar Aşık arketipini kullanır.
EN That is why brands that help people find love or friendship and fosters beauty, such as cosmetic brands, use the Lover archetype.
TR Soytarı arketipi, insanların kendilerini ait hissetmelerine yardımcı olan ve iyi vakit geçirmelerini teşvik eden eğlenceyi seven kuruluşlar ve markalar tarafından kullanılır.
EN The Jester archetype is used by fun-loving organizations and brands that help people feel like they belong and promote a good time.
TR Kendini ifade etmeyi teşvik eden ve müşterilere seçenekler sunan markalar Yaratıcı arketipini kullanır
EN Brands that encourage self-expression and provide customers with choices use the Creator archetype
TR Bu destek ister ofis içinde idari yardım olsun, ister etkinliklerimize ve zorluklarımıza liderlik eden veya yardım eden daha aktif bir rol olsun
EN Whether that’s administrational assistance inside the office or a more active role leading or assisting our events and challenges
Turco | Inglés |
---|---|
ofis | office |
içinde | inside |
veya | or |
aktif | active |
rol | role |
TR Elsevier, Açık Bilim Merkezi tarafıından geliştirilen Şeffaflık ve Açıklığın Teşvik Edilmesi (TOP) Kılavuzlarını desteklemektedir. Tüm dergilerimizde veri şeffaflığı politikalarını hayata geçirmiş durumdayız
EN Elsevier supports the Transparency and Openness Promotion (TOP) Guidelines developed by the Center for Open Science. We have implemented data transparency policies across all our journals
Turco | Inglés |
---|---|
elsevier | elsevier |
açık | open |
merkezi | center |
geliştirilen | developed |
ve | and |
tüm | all |
şeffaflığı | transparency |
TR Hastaları sağlıklarını anlamaları ve bu konuda aktif katılım sağlamaları için teşvik edin
EN Encourage patients to understand and actively participate in their healthcare
Turco | Inglés |
---|---|
hastaları | patients |
aktif | actively |
teşvik | encourage |
TR Elsevier ortaklar ile birlikte çalışarak, bilim okuryazarlığını ve araştırma doğruluğunu teşvik ederken, yayınlama sürecinde bilinçsiz önyargının önüne geçmek için çaba sarf etmektedir.
EN Elsevier is working with partners, promoting science literacy and research integrity while making efforts to tackle unconscious bias in the publishing process.
Turco | Inglés |
---|---|
elsevier | elsevier |
ortaklar | partners |
teşvik | promoting |
yayınlama | publishing |
sürecinde | process |
bilinçsiz | unconscious |
TR disiplinler arası araştırmaları teşvik eder,
EN fosters multidisciplinary research,
TR Bilimsel bilgi akışına sorunsuz bir şekilde entegre olan yenilikçi, tutarlı bir çerçeve kapsamında titizliği ve sağlamlığı teşvik ederek, yazar için raporlamayı ve okuyucu için tekrarlamayı kolaylaştırmaktadırlar
EN They promote rigor and robustness with an intuitive, consistent framework that integrates seamlessly into the scientific information flow ? making reporting easier for the author and replication easier for the reader
Turco | Inglés |
---|---|
bilimsel | scientific |
bilgi | information |
sorunsuz | seamlessly |
tutarlı | consistent |
çerçeve | framework |
teşvik | promote |
yazar | author |
raporlamayı | reporting |
okuyucu | reader |
TR 2013'te, Elsevier dergisi Cortex, yayın yanlılığını ortadan kaldırmak ve en iyi bilimsel uygulamaları teşvik etmek için tasarlanmış ampirik bir makale türü olan Kayıtlı Raporları sunan ilk dergilerden birisi olmuştur
EN In 2013, the Elsevier journal Cortex became one of the first journals to offer Registered Reports ? an empirical article type designed to eliminate publication bias and incentivize best scientific practice
Turco | Inglés |
---|---|
elsevier | elsevier |
dergisi | journal |
yayın | publication |
bilimsel | scientific |
makale | article |
türü | type |
kayıtlı | registered |
raporları | reports |
sunan | offer |
TR WCRI 2017 konferansıyla birlikte, “Sorumlu Araştırma Uygulamalarının Teşvik Edilmesinde Metin ve Görüntü İşlemenin Rolü” konulu bir konferans öncesi atölyesi de düzenledik
EN In conjunction with the WCRI 2017 conference, we additionally co-organized a pre-conference workshop on ?The Role of Text and Image Processing in Fostering Responsible Research Practices?
Turco | Inglés |
---|---|
sorumlu | responsible |
araştırma | research |
metin | text |
görüntü | image |
rolü | role |
konferans | conference |
TR Reaxys, kimya araştırmaları ve kimya konusundaki gelişmeleri teşvik etmek için deneysel vakalar ve bilgiler sağlamaktadır.
EN Reaxys provides experimental facts and insights to drive chemistry research and development.
Turco | Inglés |
---|---|
kimya | chemistry |
bilgiler | insights |
TR “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” sloganıyla yürüttüğümüz kampanyayla çocuk işçilerle ilgili kamuoyunda farkındalık yaratmayı ve ilgili mercileri sorumluluk almaya teşvik etmeyi hedefliyoruz.
EN We aim to create awareness on the issue of child labour and encourage all authorities and stakeholders to act upon it.
Turco | Inglés |
---|---|
çocuk | child |
farkındalık | awareness |
ve | and |
teşvik | encourage |
TR Verdiğimiz eğitimlerde bahçe sahiplerini, iyi sosyal şartlarda yapılan tarım uygulamalarına teşvik etmeyi; işveren hak ve sorumlulukları hakkında bilgilendirmeyi hedefliyoruz.
EN Through trainings, we encourage grove and field owners to adopt farming practices in decent social conditions and inform them about employers rights and responsibilities.
Turco | Inglés |
---|---|
iyi | them |
sosyal | social |
tarım | farming |
teşvik | encourage |
ve | and |
verdiğimiz | we |
Amosando 50 de 50 traducións