EN Brand Advocates are people who love the Golden Frog brand, our products (VyprVPN) and everything we stand for. Golden Frog brand advocates are our biggest fans.
"advocates the very" en Inglés pódese traducir ás seguintes palabras/frases Turco:
EN Brand Advocates are people who love the Golden Frog brand, our products (VyprVPN) and everything we stand for. Golden Frog brand advocates are our biggest fans.
TR Marka Avukatları Golden Frog markasını, (VyprVPN) ürünlerimizi ve arkasında durduğumuz her şeyi gönülden seven kişilerdir. Golden Frog marka avukatları en büyük hayranlarımızdır.
Inglés | Turco |
---|---|
brand | marka |
vyprvpn | vyprvpn |
golden | golden |
frog | frog |
our products | ürünlerimizi |
and | ve |
everything | şeyi |
for | her |
EN The Free Software Foundation defends and advocates the very concept of free software that gave birth to GNU/Linux.
TR Özgür Yazılım Vakfı, GNU/Linux'u doğuran özgür yazılım kavramını korur ve savunur.
Inglés | Turco |
---|---|
software | yazılım |
and | ve |
concept | kavramı |
of | ın |
foundation | vakfı |
free | özgür |
EN Baerbock advocates international cooperation
TR Yeni Federal Hükümet belli oldu
EN Number of verified cases of killing, kidnapping, enforced disappearance, arbitrary detention and torture of journalists, associated media personnel, trade unionists and human rights advocates in the previous 12 months 16.10.2
TR Önceki 12 ay içinde öldürme, adam kaçırma, zorla kaybedilme, keyfi gözaltı ve eziyete uğrayan gazeteci, ilişkili medya personeli, sendikacı ve insan hakları savunucularına ilişkin doğrulanmış vaka sayısı 16.10.2
Inglés | Turco |
---|---|
and | ve |
associated | ilişkili |
media | medya |
personnel | personeli |
human | insan |
months | ay |
verified | doğrulanmış |
rights | hakları |
in | içinde |
EN We are proud advocates of freedom and free enterprise. Economic potential is best achieved when people have the ability to work hard, gain flexibility and earn income by owning a business.
TR Özgürlüğün ve serbest girişimciliğin gururlu savunucularıyız. İnsanlar sıkı çalışabildikleri, esneklik kazanabildikleri ve kendi işlerine sahip olarak gelir sağlayabildikleri zaman en iyi ekonomik potansiyele ulaşır.
Inglés | Turco |
---|---|
proud | gururlu |
free | serbest |
economic | ekonomik |
flexibility | esneklik |
income | gelir |
and | ve |
when | zaman |
of | in |
to | sahip |
business | iş |
the | olarak |
best | en |
EN Defamatory or abusive language that advocates bigotry, religious, racial or ethnic hatred.
TR Küçük düşürücü veya hakaret edici ifadeler içeren ve ırkçılık, dincilik, yobazlık veya etnik nefret içeren.
Inglés | Turco |
---|---|
or | veya |
language | ve |
EN Join fellow Brand Advocates and the Golden Frog team in this special forum.
TR Bu özel forumda Brand Avukatlarına ve Golden Frog ekibine katılın.
Inglés | Turco |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
this | bu |
join | katılın |
and | ve |
the | özel |
EN To thank you for being such an important part of the Golden Frog family, we offer our Brand Advocates a variety of special benefits.
TR Golden Frog ailesinin bu kadar önemli bir parçası olduğunuz için teşekkür etmek için, Marka Avukatlarımıza birçok özel hak sağlıyoruz.
Inglés | Turco |
---|---|
family | ailesinin |
golden | golden |
frog | frog |
important | önemli |
thank you | teşekkür |
brand | marka |
such | bu |
EN Access to a special forum where you can communicate directly with the Golden Frog team and other Brand Advocates. The forum will provide a place to share and discuss ideas and suggestions.
TR Golden Frog ekibiyle ve diğer Marka Avukatlarıyla doğrudan iletişim kurabileceğiniz özel bir foruma erişim. Forum fikirleri ve önerileri paylaşıp tartılmak için bir mekan işlevi görecektir.
Inglés | Turco |
---|---|
access | erişim |
forum | forum |
communicate | iletişim |
directly | doğrudan |
other | diğer |
ideas | fikirleri |
golden | golden |
frog | frog |
suggestions | önerileri |
and | ve |
brand | marka |
place | iş |
EN The global AWS ecosystem consists of a range of AWS enthusiasts and advocates who are passionate about helping others build
TR Küresel AWS ekosistemi, diğerlerine yardım etmek için can atan birçok AWS hayranı ve taraftarından oluşmaktadır
Inglés | Turco |
---|---|
global | küresel |
aws | aws |
ecosystem | ekosistemi |
helping | yardım |
build | etmek |
consists of | oluşmaktadır |
a | bir |
range | birçok |
of | in |
and | ve |
the | için |
EN Mitsuru (Mitch) Sakairi, the company's president and chief creative officer, advocates a design faith he calls hitokotoba, creating designs that touch people's hearts, enable communication, and bring vitality to spaces
TR Şirketin başkanı ve baş kreatif direktörü Mitsuru (Mitch) Sakairi, hitokotoba olarak adlandırdığı, insanların yüreğine dokunan, iletişimi sağlayan ve mekanlara canlılık kazandıran tasarımlar yaratan bir tasarım inancını savunuyor
Inglés | Turco |
---|---|
communication | iletişimi |
and | ve |
design | tasarım |
designs | tasarımlar |
president | başkan |
a | bir |
EN Baerbock advocates closer cooperation
TR Scholz, Silah Yardımlarını Savundu
EN Baerbock advocates international cooperation
TR Baerbock Uluslararası İş Birliğinden Yana
Inglés | Turco |
---|---|
international | uluslararası |
EN Germany’s foreign minister advocates cooperation during her first participation in a G7 meeting. G7 calls on Russia to de-escalate in Ukraine.
TR Dışişleri Bakanı ilk kez katıldığı G7 Zirvesi’nde iş birliğinden yana görüş bildirdi. G7 ülkeleri Rusya’ya Ukrayna’daki gerginliği azaltması için çağrıda bulundu.
Inglés | Turco |
---|---|
foreign | dış |
in | da |
first | ilk |
to | için |
EN Mitsuru (Mitch) Sakairi, the company's president and chief creative officer, advocates a design faith he calls hitokotoba, creating designs that touch people's hearts, enable communication, and bring vitality to spaces
TR Şirketin başkanı ve baş kreatif direktörü Mitsuru (Mitch) Sakairi, hitokotoba olarak adlandırdığı, insanların yüreğine dokunan, iletişimi sağlayan ve mekanlara canlılık kazandıran tasarımlar yaratan bir tasarım inancını savunuyor
Inglés | Turco |
---|---|
communication | iletişimi |
and | ve |
design | tasarım |
designs | tasarımlar |
president | başkan |
a | bir |
EN We don’t ditch you after you’re live ? we leverage our expertise to make sure you’re truly empowering your brand advocates.
TR Uygulamaya geçmeniz sonrasında sizi başımızdan atmıyoruz. Marka destekçilerinizi gerçekten güçlendirdiğinizden emin olmak için uzmanlığımızı kullanıyoruz.
Inglés | Turco |
---|---|
truly | gerçekten |
brand | marka |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN Turn your customers into loyal advocates
TR Müşterilerinizi sadık savunucular haline getirin
Inglés | Turco |
---|---|
into | haline |
EN "Amazing Hostel. Probaly the best i've ever stayed. Nice staff,very,very clean,good beds wih a curtain to give you some privacy and really fast wifi. And the bar always has nice people and music."
TR "Personel ingilizceye hakim ve çok canayakın konum mükemmel narita havaalanından tek metroyla yaklaşık 1 saat tavsiye ederim"
Inglés | Turco |
---|---|
staff | personel |
and | ve |
a | saat |
to | tek |
EN "A very big and busy park in a serene part of London. There are lots of attractions and a very good place to just go on meditation or outdoor picnic during summer."
TR "Müthiş bakımlı, huzur dolu bir bahçe."
Inglés | Turco |
---|---|
a | bir |
to | e |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Çok güzel ve kalabalık bir park. Mutlaka görülmesi gerekir. İçerisinde bisiklet kiralama imkanı mevcut. Güzel havada uzunca zaman geçirmek ve dinlenmek için mükemmel bir yer."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
very | mükemmel |
and | ve |
different | bir |
of | in |
EN To get the very best quality audio record in a very quiet environment with no background noise, ensure speakers that speak loudly and clearly, ensure speakers that don’t talk over each other, and use high quality microphones.
TR Arka plan gürültüsü olmadan çok sessiz bir ortamda en iyi kalitede ses kaydını elde etmek için, yüksek sesle ve net konuşan hoparlörlerden emin olun, birbiriyle konuşmayan hoparlörlerden emin olun ve yüksek kaliteli mikrofonlar kullanın.
Inglés | Turco |
---|---|
quiet | sessiz |
background | arka plan |
record | kaydını |
quality | kaliteli |
noise | gürültü |
high | yüksek |
with | olmadan |
get | elde |
a | bir |
best | en |
EN It is a very difficult to create a content calendar, even for a month, and make it ready for publish. With the social media scheduler feature we developed in RADAAR, you can now manage this whole workflow very easily.
TR Bir aylık bile olsa bir içerik takvimi oluşturmak ve yayına hazır hale getirmek çok zorlu bir süreç. RADAAR?da geliştirdiğimiz Yayınlama bölümü ile artık tüm bu süreci çok kolayca yönetebilirsiniz.
Inglés | Turco |
---|---|
content | içerik |
calendar | takvimi |
month | aylık |
ready | hazır |
publish | yayınlama |
easily | kolayca |
in | da |
this | bu |
and | ve |
even | bir |
with | ile |
to | bile |
EN ?Very small importers? and ?importers of food from very small foreign suppliers? are subject to modified requirements.
TR "Çok küçük ithalatçılar" ve "çok küçük yabancı tedarikçilerden gıda ithalatı yapan kişiler" değiştirilmiş gerekliliklere tabidir.
Inglés | Turco |
---|---|
small | küçük |
food | gıda |
foreign | yabancı |
subject to | tabidir |
and | ve |
to | çok |
EN Despite these, the number of pregnant women who get vaccinated is still very low due to the very same reasons as Sevda and his husband postponed their decision.
TR Ne var ki, tam da Sevda ve eşinin aşı olma kararını ertelemelerinin ardındaki nedenlerle hala hamile kadınlar arasında aşı olma oranları oldukça düşük..
Inglés | Turco |
---|---|
women | kadınlar |
still | hala |
low | düşük |
decision | karar |
very | oldukça |
his | ne |
and | ve |
due | da |
to | e |
number | a |
the | arasında |
EN A blocked account can be set up with Deutsche Bank or very easily online at Expatrio or Fintiba. Very important: make sure your application is submitted in good time. It takes at least one week to open an account of this kind.
TR Bloke hesabı Deutsche Bank’ta açabilir veya Fintiba’da veya Expatrio’da çok kolay oluşturabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta: Başvurunuzu erkenden yapın! Böyle bir hesabın açılması en az bir hafta sürüyor.
Inglés | Turco |
---|---|
can | açabilir |
account | hesabı |
your | etmeniz |
or | veya |
important | en |
to | yapın |
easily | kolay |
least | az |
week | hafta |
a | bir |
EN Climate demonstrators: very young and very well educated
TR İklim aktivistleri: çok genç ve çok iyi eğitimli kişiler
Inglés | Turco |
---|---|
young | genç |
and | ve |
EN ?Very small importers? and ?importers of food from very small foreign suppliers? are subject to modified requirements.
TR "Çok küçük ithalatçılar" ve "çok küçük yabancı tedarikçilerden gıda ithalatı yapan kişiler" değiştirilmiş gerekliliklere tabidir.
Inglés | Turco |
---|---|
small | küçük |
food | gıda |
foreign | yabancı |
subject to | tabidir |
and | ve |
to | çok |
EN Moreover, we’ve been able to stay at the very top in the iGaming industry, which has been evolving and developing at a very fast pace lately.
TR Dahası, son zamanlarda çok hızlı bir şekilde gelişen ve gelişen iGaming endüstrisinin zirvesinde kalmayı başarmayı bildik.
Inglés | Turco |
---|---|
industry | endüstrisinin |
fast | hızlı |
and | ve |
the | şekilde |
top | en |
a | bir |
EN "A very big and busy park in a serene part of London. There are lots of attractions and a very good place to just go on meditation or outdoor picnic during summer."
TR "Müthiş bakımlı, huzur dolu bir bahçe."
Inglés | Turco |
---|---|
a | bir |
to | e |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
EN "A very big and busy park in a serene part of London. There are lots of attractions and a very good place to just go on meditation or outdoor picnic during summer."
TR "Müthiş bakımlı, huzur dolu bir bahçe."
Inglés | Turco |
---|---|
a | bir |
to | e |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
EN "A very big and busy park in a serene part of London. There are lots of attractions and a very good place to just go on meditation or outdoor picnic during summer."
TR "Müthiş bakımlı, huzur dolu bir bahçe."
Inglés | Turco |
---|---|
a | bir |
to | e |
EN "One of the best park I have ever seen Central Park is still the coolest, Park Güell still the most fairy, Retiro is the most laid back but the Gorky is different then them all and very very impressive"
TR "Nehir kenarında çok güzel park..wi fi var..su gösterileri..sayısız pinpon masaları. .cafeler..bisiklet ve paten yolları. . bisiklet kiralanıyor çok büyük olduğu için bisikletle gezmek daha kolay."
Inglés | Turco |
---|---|
park | park |
and | ve |
is | olduğu |
of | in |
ever | daha |
Amosando 50 de 50 traducións