EN Infographics for social media are likely to be small and horizontal, while infographics for blog posts are likely to be much longer in length
EN Infographics for social media are likely to be small and horizontal, while infographics for blog posts are likely to be much longer in length
TR Sosyal medya infografikleri genellikle küçük ve yatay olurken blog yazılarında kullanılan infografiklerin uzunluğu genellikle daha fazladır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
small | küçük |
and | ve |
horizontal | yatay |
blog | blog |
length | uzunluğu |
social | sosyal |
media | medya |
to | kullanılan |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN wait for the 4hr candle to close above 1.35000. Then we can look to buy targeting 1.35700. either buy the breakout or wait for retest and a candle confirmation to buy.
TR Fiyatın Arz Bölgesine Kadar Yükselişi Beklenmektedir.. Test ve Tepki Sonrası Satış İşlemlerini Değerlendirebilirsiniz..
Ingelsk | Turksk |
---|---|
and | ve |
to | kadar |
then | de |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN Cross-device linking is the practice of associating different browsers and/or devices (such as mobile devices and televisions) based on information about the likely relationships among them.
TR Cihazlar arası bağlantı, aralarındaki olası ilişkiler hakkındaki bilgilere dayanarak farklı tarayıcıları ve/veya cihazları (mobil cihazlar ve televizyonlar gibi) ilişkilendirme uygulamasıdır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
devices | cihazlar |
mobile | mobil |
information | bilgilere |
relationships | ilişkiler |
linking | bağlantı |
about | hakkındaki |
based on | dayanarak |
and | ve |
different | farklı |
browsers | tarayıcılar |
or | veya |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
Ingelsk | Turksk |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN And because people search in the same way that they would ask a question, your spoken word explanations are more likely to appear at the top of search results.
TR Ve insanlar bir soru sordukları şekilde arama yaptığından, konuşulan kelime açıklamalarınızın arama sonuçlarının en üstünde görünme olasılığı daha yüksektir.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
people | insanlar |
spoken | konuşulan |
search | arama |
question | soru |
same | bir |
and | ve |
the | şekilde |
top | en |
of | üstünde |
EN These are things that in and of themselves do not constitute the addictive cycle, but that are consistently likely to bring up urges to go into our bottom lines
TR Bunlar, kendi içlerinde bağımlılık döngüsünü oluşturmayan, ancak sürekli olarak alt satırlarımıza girme dürtülerini ortaya çıkaran şeylerdir
Ingelsk | Turksk |
---|---|
bottom | alt |
cycle | döngü |
lines | olarak |
are | bunlar |
EN When you set a couple of correct conditional logic sequences before sharing your survey, it is much more likely that you will receive more responses and those responses will be consistent
TR Anketinizi paylaşmadan önce birkaç doğru koşullu mantık dizisi belirlediğinizde, daha fazla yanıt almanız ve bu yanıtların tutarlı olması çok daha olasıdır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
conditional | koşullu |
consistent | tutarlı |
responses | yanıtlar |
a | birkaç |
before | önce |
and | ve |
of | doğru |
those | bu |
EN Statistics show that website visitors who receive assistance through a chat app for support are more likely to make a purchase
TR İstatistikler, destek için bir sohbet uygulaması aracılığıyla yardım alan web sitesi ziyaretçilerinin satın alma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor
Ingelsk | Turksk |
---|---|
app | uygulaması |
chat | sohbet |
support | destek |
assistance | yardım |
purchase | satın |
a | bir |
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
commercial | ticari |
origin | kaynak |
related | ilgili |
and | ve |
to | marka |
distinctive | bir |
EN In light of the above grounds, the Court concluded that the subject sound mark is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Yukarıda gerekçeler kapsamında Mahkeme, dava konusu ses markasının ilgili mallar bakımından ayırt edici olmadığı ve marka başvurusunun kaynak gösterme fonksiyonunun bulunmadığı sonucuna varmıştır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
court | mahkeme |
subject | konusu |
origin | kaynak |
related | ilgili |
not | olmadığı |
in | da |
and | ve |
to | marka |
of | nın |
EN If you're on this page, you're most likely doing a lot of these things already.
TR Eğer bu sayfadaysanız, bunların çoğunu zaten yapıyorsunuz.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
if | eğer |
of | ın |
this | bu |
EN Cross-party support for Frank-Walter Steinmeier is growing. He is likely to remain Germany’s federal president for another five years.
TR Alman Anayasa Mahkemesi, yasama erkinin, bir triyaj durumunda engelli insanları korumaya yönelik önlem almak zorunda olduğuna hükmetti.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
years | bir |
EN This most likely had something to do with the Covid-19 pandemic as well.
TR Bu durumun önemli nedenlerinden biri elbette korona pandemisi olmuştu.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
pandemic | pandemisi |
covid-19 | korona |
this | bu |
the | biri |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
Ingelsk | Turksk |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
commercial | ticari |
origin | kaynak |
related | ilgili |
and | ve |
to | marka |
distinctive | bir |
EN In light of the above grounds, the Court concluded that the subject sound mark is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Yukarıda gerekçeler kapsamında Mahkeme, dava konusu ses markasının ilgili mallar bakımından ayırt edici olmadığı ve marka başvurusunun kaynak gösterme fonksiyonunun bulunmadığı sonucuna varmıştır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
court | mahkeme |
subject | konusu |
origin | kaynak |
related | ilgili |
not | olmadığı |
in | da |
and | ve |
to | marka |
of | nın |
EN If you’re trying to visualize the frequency distribution of a piece of data, you’re likely working on a project, conducting a survey or otherwise visualizing statistics
TR Bir veri parçasının frekans dağılımını görselleştirmeye çalışıyorsanız, muhtemelen bir proje üzerinde çalışıyor, anket hazırlıyor veya istatistikleri görselleştiriyorsunuz
Ingelsk | Turksk |
---|---|
data | veri |
likely | muhtemelen |
project | proje |
survey | anket |
working | çalışıyor |
or | veya |
a | bir |
EN Since we work with multiple companies, it's extremely likely that we have every car that you are or might be interested in renting in Sharjah and the rest of the UAE
TR Birden fazla şirketle çalıştığımızdan, Sharjah ve BAE'nin geri kalanında kiralamak istediğiniz veya ilginizi çekebilecek her araca sahip olmamız son derece olasıdır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
extremely | son derece |
renting | kiralamak |
sharjah | sharjah |
multiple | birden fazla |
and | ve |
or | veya |
of | her |
EN Since we work with multiple companies, it's extremely likely that we have every car that you are or might be interested in renting in Ajman and the rest of the UAE
TR Birden fazla şirketle çalıştığımızdan, Ajman'da ve BAE'nin geri kalanında kiralamak istediğiniz veya ilginizi çekebilecek her araca sahip olmamız son derece olasıdır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
extremely | son derece |
renting | kiralamak |
multiple | birden fazla |
and | ve |
or | veya |
of | her |
EN The supply chain law is also likely to increase the incentive for German businesses to advocate corresponding rules at the EU level.
TR Tedarik Zinciri Yasası, Alman şirketlerinin AB düzeyinde benzer düzenlemelerin uygulanması için girişimlerde bulunmalarında teşvik edici bir unsur da olabilir.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
eu | ab |
level | düzeyinde |
law | yasası |
at | nda |
also | da |
EN Younger people, on the contrary, are more likely to move to a larger city.
TR Genç nüfus ise şehirlere daha sık taşınıyor.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
the | ise |
EN This most likely had something to do with the Covid-19 pandemic as well.
TR Bu durumun önemli nedenlerinden biri elbette korona pandemisi olmuştu.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
pandemic | pandemisi |
covid-19 | korona |
this | bu |
the | biri |
EN In particular, innovative electrification technologies are likely to become key technologies worldwide
TR Özellikle inovatif elektrifikasyon teknolojileri muhtemelen dünya düzeyinde anahtar teknolojiler haline gelecektir
Ingelsk | Turksk |
---|---|
innovative | inovatif |
likely | muhtemelen |
key | anahtar |
worldwide | dünya |
to | haline |
EN So how can we combat this? People are less likely to believe in conspiracies if they are already aware of the strategies used by the ideologists who are spreading them, and if they are already sensitive to these issues
TR Peki buna karşı ne yapılabilir? İnsanlar komplo ideologlarının stratejileri konusunda aydınlatıldığında ve farkındalıkları arttığında bu teorilere inanmamak konusunda daha dirençli hale geliyorlar
Ingelsk | Turksk |
---|---|
strategies | stratejileri |
can | yapılabilir |
and | ve |
this | bu |
EN Those firms that can exploit 5G-enabled use cases first will likely seize outsized market share.
TR 5G özellikli kullanım durumlarından yararlanabilen firmalar büyük ölçekli pazar payına sahip olacaktır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
market | pazar |
share | payı |
will | olacaktır |
use | kullanım |
that | sahip |
EN You also likely have goals for your edge sites, including deploying, upgrading, expanding, and managing and monitoring these compute resources
TR Ayrıca edge tesisleriniz için bu bilgi işlem kaynaklarını yerleştirme, yükseltme, genişletme, yönetme ve izleme gibi hedefleriniz de olabilir
Ingelsk | Turksk |
---|---|
managing | yönetme |
monitoring | izleme |
edge | edge |
these | bu |
and | ve |
resources | kaynaklarını |
for | için |
EN Beyond 10,000 milliseconds (10 seconds), users are frustrated and are likely to abandon tasks. They may or may not come back later.
TR 10.000 milisaniyenin (10 saniye) ötesinde, kullanıcılar hayal kırıklığına uğrar ve görevleri terk etmeleri muhtemeldir. Daha sonra geri gelebilirler veya gelmeyebilirler.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
seconds | saniye |
tasks | görevleri |
beyond | ötesinde |
later | daha sonra |
and | ve |
to | geri |
or | veya |
users | kullanıcılar |
EN You likely want to work with a partner who can service any and all of your data centers, bringing the right expertise and services to bear to help you capitalize on key opportunities and anticipate and solve challenges
TR Büyük olasılıkla, tüm veri merkezlerinize hizmet verebilecek, önemli fırsatlardan yararlanmanıza ve zorlukları tahmin edip çözmenize yardımcı olacak doğru uzmanlığı ve servisleri sunan bir iş ortağıyla çalışmak istersiniz
Ingelsk | Turksk |
---|---|
partner | ortağı |
data | veri |
service | hizmet |
services | servisleri |
help | yardımcı |
all | tüm |
key | önemli |
and | ve |
challenges | zorlukları |
the | olacak |
work | çalışmak |
EN It?s likely you already have some of the components you need to get started with edge.
TR Edge’i kullanmaya başlamak için ihtiyacınız olan bazı bileşenlere sahip olmanız muhtemeldir.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
started | başlamak |
with | kullanmaya |
of | in |
you need | ihtiyacınız |
some | bazı |
EN However, if it begins to decrease, then it's likely a sign that you need to make some changes and start ranking for new keywords to improve organic search ranking.
TR Ancak, azalmaya başlarsa, organik arama sıralamasını iyileştirmek için bazı değişiklikler yapmanız ve yeni anahtar kelimeler için sıralama yapmaya başlamanız gerektiğinin bir işareti olabilir.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
changes | değişiklikler |
new | yeni |
organic | organik |
search | arama |
its | in |
keywords | anahtar |
and | ve |
ranking | sıralama |
some | bazı |
improve | iyileştirmek |
EN This, in turn, means that your site will "dominate" the viewing window, and the site will likely receive more traffic for those keywords.
TR Bu da sitenizin görüntüleme penceresine "hakim olacağı" ve sitenin bu anahtar kelimeler için muhtemelen daha fazla trafik alacağı anlamına gelir.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
likely | muhtemelen |
traffic | trafik |
your site | sitenizin |
site | sitenin |
in | da |
this | bu |
will | gelir |
keywords | anahtar |
means | anlamına |
for | için |
and | ve |
the | kelimeler |
EN If you’re currently running a local business, then it’s likely that this tool will help you grow to the point that you can take advantage of its global features.
TR Şu anda yerel bir işletme yürütüyorsanız, bu aracın küresel özelliklerinden yararlanabileceğiniz noktaya kadar büyümenize yardımcı olması muhtemeldir.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
local | yerel |
tool | aracı |
global | küresel |
business | iş |
this | bu |
help | yardımcı |
the | anda |
to | kadar |
EN Next year, there will likely be another trending bakery item
TR Gelecek yıl, muhtemelen başka bir trend fırın ürünü olacaktır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
next | gelecek |
year | yıl |
likely | muhtemelen |
another | başka |
trending | trend |
bakery | fırın |
item | bir |
will | olacaktır |
EN If you fail to update the pages on your website and you're still trying to rank for "homemade Japanese crepes", then you likely won't get the search volume that you need to fuel your business and bring you new customers.
TR Web sitenizdeki sayfaları güncellemez ve hala "ev yapımı Japon krepleri" için sıralama yapmaya çalışırsanız, muhtemelen işinizi büyütmek ve size yeni müşteriler kazandırmak için ihtiyaç duyduğunuz arama hacmini elde edemezsiniz.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
still | hala |
rank | sıralama |
japanese | japon |
likely | muhtemelen |
search | arama |
volume | hacmini |
business | iş |
new | yeni |
customers | müşteriler |
pages | sayfaları |
website | web |
get | elde |
need | ihtiyaç |
and | ve |
bring | için |
the | size |
EN If you’ve never used a SERP checker tool before or if you’re just in a rush, being able to enter your query without any trouble will enhance your experience and make you more likely to return
TR Daha önce hiç SERP kontrol aracı kullanmadıysanız veya aceleniz varsa, sorgunuzu sorunsuz bir şekilde girebilmek deneyiminizi geliştirecek ve geri dönme olasılığınızı artıracaktır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
serp | serp |
checker | kontrol |
experience | deneyiminizi |
tool | aracı |
or | veya |
if | varsa |
to | geri |
and | ve |
before | önce |
more | daha |
EN Anything above 60 is typically considered a good score, but you likely want your score to be above 71 if you’re trying to stand out from your competitors.
TR 60'ın üzerindeki herhangi bir puan genellikle iyi bir puan olarak kabul edilir, ancak rakiplerinizden sıyrılmaya çalışıyorsanız puanınızın 71'in üzerinde olmasını isteyebilirsiniz.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
typically | genellikle |
good | iyi |
to be | olmasını |
a | bir |
but | ancak |
to | herhangi |
EN You’ll get significantly more inbound leads who will come to you through organic searches, and this will often lead to more dedicated consumers who will be likely to come back.
TR Organik aramalar yoluyla size gelecek olan önemli ölçüde daha fazla gelen müşteri adayı elde edeceksiniz ve bu genellikle geri gelme olasılığı daha yüksek olan daha sadık tüketicilere yol açacaktır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
organic | organik |
searches | aramalar |
often | genellikle |
this | bu |
get | elde |
to | geri |
and | ve |
EN If someone has to break out the instruction manual to use an audit tool every time, then they will likely end up avoiding it since it will be over complicated
TR Eğer bir kişi bir denetim aracını kullanmak için her seferinde kullanım kılavuzunu çıkarmak zorunda kalırsa, o zaman muhtemelen aşırı karmaşık olacağı için bundan kaçınacaktır
Ingelsk | Turksk |
---|---|
audit | denetim |
tool | aracı |
likely | muhtemelen |
complicated | karmaşık |
if | eğer |
be | kişi |
use | kullanım |
to use | kullanmak |
time | seferinde |
someone | bir |
EN Unless you’re looking for something obscure that you’re unlikely to find on the first page, then it’s likely been a long time since you’ve ventured beyond it.
TR İlk sayfada bulma olasılığınızın düşük olduğu belirsiz bir şey aramıyorsanız, muhtemelen bu sayfanın ötesine geçmeyeli uzun zaman olmuştur.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
page | sayfada |
likely | muhtemelen |
find | bulma |
beyond | ötesine |
long | uzun |
time | zaman |
something | bir şey |
to | şey |
a | bir |
been | bu |
EN While you’ll likely get a more in-depth analysis and you’ll be able to ask a consultant questions, the cost of hiring them will be far more than you pay for our site audit tools.
TR Muhtemelen daha derinlemesine bir analiz elde edecek ve bir danışmana sorular sorabileceksiniz, ancak onları işe almanın maliyeti, site denetim araçlarımız için ödeyeceğinizden çok daha fazla olacaktır.
Ingelsk | Turksk |
---|---|
likely | muhtemelen |
analysis | analiz |
audit | denetim |
site | site |
questions | sorular |
get | elde |
cost | maliyeti |
pay | bir |
and | ve |
of | in |
tools | araçları |
the | ancak |
will | olacaktır |
EN This means that long words at the end of the title will likely be omitted entirely, cutting down on the length of the entire title
TR Bu, başlığın sonundaki uzun kelimelerin muhtemelen tamamen çıkarılacağı ve tüm başlığın uzunluğunun azaltılacağı anlamına gelir
Ingelsk | Turksk |
---|---|
likely | muhtemelen |
entirely | tamamen |
will | gelir |
this | bu |
means | anlamına |
length | uzun |
Toant {einresultaat} fan 50 oersettings