TR Bir niteliğin tanımladığı sabiti bir sınıf uyumluluk kurallarına (aynı görünürlük, aynı ilk değer ve aynı sonuç) uymadan aynı isimle tekrar tanımlayamaz, aksi takdirde ölümcül hata oluşur.
{search} in Turkki voidaan kääntää seuraaviksi Englanti sanoiksi/lauseiksi:
TR Bir niteliğin tanımladığı sabiti bir sınıf uyumluluk kurallarına (aynı görünürlük, aynı ilk değer ve aynı sonuç) uymadan aynı isimle tekrar tanımlayamaz, aksi takdirde ölümcül hata oluşur.
EN If a trait defines a constant then a class can not define a constant with the same name unless it is compatible (same visibility, initial value, and finality), otherwise a fatal error is issued.
TR Birçok kişinin aynı IP adresini paylaştığı konumlar (kuruluşlar ve konferanslar gibi) için hız limitlerimiz fazla kısıtlı olabilir. Twitter'ı normal bir şekilde kullandığınızı düşünüyorsanız lütfen bizi haberdar edin.
EN For locations where many people share the same IP address (e.g., corporations and conferences), our rate limits may be too strict. If you believe you are using Twitter normally, please let us know.
Turkki | Englanti |
---|---|
adresini | address |
konumlar | locations |
konferanslar | conferences |
TR Massive Attack birçok ünlü isimle ortak çalışmalarda bulunmuş, birçok remix yapmış ve birçok film için soundtrack hazırlamıştır
EN Third member Andy "Mushroom" Vowles left the group in 1999
TR Belirli üyelerle düzenli sosyal yardım aramaları yapmayı deneyebilir ve ayarlayabilirsiniz. Belki her hafta aynı gün aynı saatte aynı kişiyi ararsınız. Belki de sponsorunuzla günlük bir görüşme ayarladınız.
EN You can try and set up regular outreach calls with specific members. Maybe you call the same person on the same day at the same time every week. Maybe you set up a daily call with your sponsor.
Turkki | Englanti |
---|---|
belirli | specific |
düzenli | regular |
aramaları | calls |
belki | maybe |
TR Sonix, hukuk mesleğindeki birçok kişinin aşağıdakileri yazmasına yardımcı oldu:
EN Sonix has helped many folks in the legal profession transcribe the following:
Turkki | Englanti |
---|---|
sonix | sonix |
hukuk | legal |
birçok | many |
TR Sonix, hukuk mesleğindeki birçok kişinin aşağıdakileri yazmasına yardımcı oldu:
EN Sonix has helped many folks in the legal profession transcribe the following:
Turkki | Englanti |
---|---|
sonix | sonix |
hukuk | legal |
birçok | many |
TR İki kişilik oyunlar, iki kişinin aynı bilgisayarda oynaması ve birlikte eğlenmesi için harika bir yoldur
EN Games for two are a fantastic way for two people to have fun while playing on the same computer
TR Birçok farklı üretici birçok farklı ürün üretmektedir
EN Many different manufacturers make many different products
Turkki | Englanti |
---|---|
ürün | products |
TR Kapsamlı likidite ağı oluşturmak ve fiyatlama teknolojisi gelişimi için birçok yıl çabaladık. Böylece sizlere en iyi fiyatları ve birçok piyasada kolay işlem olanağını sunabiliyoruz. FOREX likiditemiz sektörde rakipsizdir.
EN We have spent many years building a deep liquidity network and investing in our pricing technology.
Turkki | Englanti |
---|---|
kapsamlı | deep |
likidite | liquidity |
ağı | network |
oluşturmak | building |
teknolojisi | technology |
birçok | many |
yıl | years |
TR Bugün Kanban, yazılım geliştirme, pazarlama, hastaneler, perakende ve finans dahil olmak üzere birçok sektörde, birçok ekip tarafından sıklıkla tercih edilen bir proje yönetim aracıdır.
EN Today, Kanban is used as a project management tool in various industries and businesses including software development, marketing, hospitals, retail, and finance.
Turkki | Englanti |
---|---|
bugün | today |
kanban | kanban |
yazılım | software |
geliştirme | development |
pazarlama | marketing |
perakende | retail |
finans | finance |
olmak | is |
proje | project |
yönetim | management |
TR Bugün Kanban, yazılım geliştirme, pazarlama, hastaneler, perakende ve finans dahil olmak üzere birçok sektörde, birçok ekip tarafından sıklıkla tercih edilen bir proje yönetim aracıdır
EN Today, Kanban is used as a project management tool in various industries and businesses including software development, marketing, hospitals, retail, and finance
Turkki | Englanti |
---|---|
bugün | today |
kanban | kanban |
yazılım | software |
geliştirme | development |
pazarlama | marketing |
perakende | retail |
finans | finance |
olmak | is |
proje | project |
yönetim | management |
TR Herkesin ihtiyacına cevap verebilmek ve birçok kripto alım satım seçeneği sağlamak için birçok sağlayıcı ile ortaklık kurduk
EN We've partnered with many partners to provide multiple ways of purchasing & selling crypto, suitable for everyone's needs
Turkki | Englanti |
---|---|
herkesin | everyone |
kripto | crypto |
TR Kapsamlı likidite ağı oluşturmak ve fiyatlama teknolojisi gelişimi için birçok yıl çabaladık. Böylece sizlere en iyi fiyatları ve birçok piyasada kolay işlem olanağını sunabiliyoruz. FOREX likiditemiz sektörde rakipsizdir.
EN We have spent many years building a deep liquidity network and investing in our pricing technology.
Turkki | Englanti |
---|---|
kapsamlı | deep |
likidite | liquidity |
ağı | network |
oluşturmak | building |
teknolojisi | technology |
birçok | many |
yıl | years |
TR Mailchimp ve diğerleri gibi birçok iş uygulamasıyla entegre edin. Ayrıca formlarınızı Zapier üzerinden birçok uygulama ile entegre edebilirsiniz.
EN Integrate with many business apps such as Google Sheets, Slack, Mailchimp, and many others to automate your workflows. Moreover, you can integrate your forms with many other applications via Zapier.
Turkki | Englanti |
---|---|
diğerleri | others |
birçok | many |
entegre | integrate |
ayrıca | moreover |
zapier | zapier |
formları | forms |
TR Birçok kişi aynı şeyi yapmak ister ancak çoğu kullanıcı e-posta adresini paylaşmak istemez
EN Many people want to do the same thing, but most folks guard their email address tightly
Turkki | Englanti |
---|---|
kişi | people |
adresini | address |
TR Aynı zamanda, son dönemde gittikçe popüler olan hikaye kullanımı ile girişiminiz ile ilgili birçok bilgiyi kullanıcılara hızlı ve etkin bir şekilde aktarabilirsiniz.
EN At the same time, you can convey a lot of information to users about your enterprise quickly and effectively with stories, which have become increasingly popular recently.
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
son | recently |
gittikçe | increasingly |
popüler | popular |
olan | have |
bilgiyi | information |
hızlı | quickly |
şekilde | which |
TR SEOMonitor sayesinde, Oleg Cassini’nin yükselmesini sağlayacak potansiyele sahip birçok kelime keşfettik ve aynı zamanda rakiplerin bu kelimelerdeki performansının nasıl olduğunu da görebildik.
EN With this tool we were able to find high potential keywords for Oleg Cassini, we could see how competitors were performing for these keywords and it gave us hints on how we could improve our rankings on these specific keywords.
Turkki | Englanti |
---|---|
rakiplerin | competitors |
çok | high |
TR Bağlantılarınızdaki tıklamaları saymanın ve izlemenin birçok yolu vardır, ancak yalnızca bir tanesi aynı zamanda ücretsiz, basit ve anındadır: Link Click Counter.
EN There are many ways to count and keep track of clicks on your links but just one is at the same time free, simple and immediate: Link Click Counter.
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
ücretsiz | free |
TR Wise Labo küçük ama güçlü bir firmadır. Aynı anda devam eden birçok proje olduğundan bu projelerin ilerleyişini kontrol etmek ve güncel kalmak, iş verimliliğini büyük ölçüde etkilemektedir.
EN Wise Labo is a small firm, but it’s a mighty one. Since there are often multiple projects going on at any one time, checking up and staying up-to-date on the progress of these projects has a major impact on work efficiency.
Turkki | Englanti |
---|---|
wise | wise |
küçük | small |
proje | projects |
güncel | up-to-date |
verimliliğini | efficiency |
büyük | major |
TR Korona krizi aslında aynı zamanda bir inovasyon lokomotifi mi? Geçtiğimiz yıl, birçok firmanın kriz durumunda geleceğe yönelik yatırım yapmaya yeterli derecede yatkın olmadıklarını gözlemlemek mümkün oldu
EN Is the coronavirus crisis also a driver of innovation? Last year, you could see that many companies were not sufficiently prepared to invest in their future viability in the event of a crisis
Turkki | Englanti |
---|---|
inovasyon | innovation |
yıl | year |
geleceğe | future |
mümkün | that |
çok | also |
TR Aynı zamanda, birçok BT ve işletme personeli uzaktan çalışıyordu ve tesis içi uygulama ve sistemlere güvenli uzaktan erişime ihtiyaç duyuyordu.
EN At the same time, many IT and business staff were working remotely and needed secure remote access to on-premise applications and systems.
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
birçok | many |
bt | it |
işletme | business |
personeli | staff |
uygulama | applications |
erişime | access |
ihtiyaç | needed |
TR Wise Labo küçük ama güçlü bir firmadır. Aynı anda devam eden birçok proje olduğundan bu projelerin ilerleyişini kontrol etmek ve güncel kalmak, iş verimliliğini büyük ölçüde etkilemektedir.
EN Wise Labo is a small firm, but it’s a mighty one. Since there are often multiple projects going on at any one time, checking up and staying up-to-date on the progress of these projects has a major impact on work efficiency.
Turkki | Englanti |
---|---|
wise | wise |
küçük | small |
proje | projects |
güncel | up-to-date |
verimliliğini | efficiency |
büyük | major |
TR Aynı zamanda, birçok ülke, yetersiz beslenmenin aşırı kilo, obezite ve diğer beslenme şekli ile ilişkili hastalıklarla bir arada bulunduğu yetersiz beslenmenin çifte yükünü yaşıyor
EN At the same time, many countries are experiencing the double burden of malnutrition, where undernutrition coexists with being overweight, obesity and other diet-related diseases
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
diğer | other |
TR Paradoksal olarak, insanlar aynı zamanda kompulsif bir internet ve teknoloji kullanıcısıyla tartışırken, pazarlık ederken veya utandırırken, çoğu zaman (belki de farkında olmadan) bağımlılığı birçok yönden destekliyorlar
EN Paradoxically, at the same time people are arguing with, bargaining with or shaming a compulsive internet and technology user, they are often (perhaps without realizing it) supporting the addiction in many ways
Turkki | Englanti |
---|---|
insanlar | people |
internet | internet |
teknoloji | technology |
veya | or |
belki | perhaps |
olmadan | without |
kullanıcısı | user |
TR Google Ads aracılığıyla, aynı anahtar kelime için aynı organik arama trafiğini elde etmek için yapılan tahmini harcama.
EN The estimated spend on acquiring the same amount of organic search traffic for the same keywords through Google Ads.
Turkki | Englanti |
---|---|
ads | ads |
organik | organic |
tahmini | estimated |
TR Açık erişimli hale gelen dergiler aynı titiz editoryal standartlara sahip olmaya devam edecektir. Derginin ana sayfasında belirli değişimler listelenmediği müddetçe Editör ve Editörlük Kurulu aynı kalacaktır.
EN Journals changing to open access will continue to maintain the same rigorous editorial standards. The Editor and Editorial Board will remain unchanged, unless there are specific alterations listed on the journal homepage.
Turkki | Englanti |
---|---|
açık | open |
gelen | to |
dergiler | journals |
editoryal | editorial |
standartlara | standards |
devam | continue |
edecektir | will |
derginin | journal |
belirli | specific |
editör | editor |
ve | and |
kurulu | board |
TR Evercookie bu verileri aldıktan sonra, özel HTTP çerezini siler ve aynı dosyaya aynı isteği oluşturur ancak içine herhangi bir kullanıcı bilgisi koymaz
EN After evercookie got this data, it erases the special HTTP cookie and creates the identical request to the same file but doesn't put any user information in it
Turkki | Englanti |
---|---|
bu | this |
özel | special |
http | http |
isteği | request |
oluşturur | creates |
kullanıcı | user |
TR Halihazırda güvendiğiniz Eaton adaptörleri bu kaplamayla da aynı görünecek ve aynı performansı gösterecektir.
EN The Eaton adaptors you rely on today will look, feel and perform exactly the same.
Turkki | Englanti |
---|---|
eaton | eaton |
TR Aynı klasörden birden çok transkripti aynı anda dışa aktarın. Sınır yok.
EN Export multiple transcripts from the same folder at the same time. No limits.
Turkki | Englanti |
---|---|
çok | multiple |
aktarın | export |
yok | no |
TR Evet, otomatik çeviri ekstra bir ücrettir. Bu, transkripsiyon oranınızla aynı oranda ücretlendirilir. Aynı hizalama ve yanma alt yazı için de geçerlidir.
EN Yes, automated translation is an extra charge. It is charged at the same rate as your transcription rate. The same applies to alignment and burn-in subtitling.
Turkki | Englanti |
---|---|
otomatik | automated |
çeviri | translation |
ekstra | extra |
transkripsiyon | transcription |
geçerlidir | applies |
oranını | rate |
TR AWS Lambda konsolundan bir Lambda işlevini seçip aynı hesabın sahibi olduğu bir Amazon Kinesis akışıyla ilişkilendirebilirsiniz. Aynı işlemi AWS SDK ve CLI aracılığıyla da gerçekleştirebilirsiniz.
EN From the AWS Lambda console, you can select a Lambda function and associate it with an Amazon Kinesis stream owned by the same account. This same functionality is also available through the AWS SDK and CLI.
Turkki | Englanti |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
olduğu | is |
amazon | amazon |
kinesis | kinesis |
sdk | sdk |
cli | cli |
TR Uzantılar, Lambda işleviyle aynı ortam içinde yürütüldüğünden, işlev ile aynı kaynaklara erişime sahiptir ve izinler, işlev ile uzantı arasında paylaşılır
EN Because Extensions are executed within the same environment as a Lambda function, they have access to the same resources as the function, and permissions are shared between the function and the extension
Turkki | Englanti |
---|---|
uzantılar | extensions |
lambda | lambda |
ortam | environment |
işlev | function |
kaynaklara | resources |
erişime | access |
TR Yazılımı aynı ev içerisinde bulunan 3 (üç) bilgisayara veya aynı organizasyona ait 1 (bir) bilgisayara kurun ve kullanın.
EN Install and use one copy of the Software on up to 3 (three) computers that belong to the same family household or on 1 (one) computer that belongs to an organization.
Turkki | Englanti |
---|---|
yazılımı | software |
veya | or |
kurun | install |
kullanın | use |
TR Federal hükümet, yasal asgari ücret, yönetim pozisyonlarında kadınlar için kota ve şirketlerdeki aynı faaliyetler için aynı ücret gibi uygulamalar getirdi.
EN The Federal Government has introduced a statutory minimum wage, a quota of women for leadership positions and equal pay for equal jobs within a company.
Turkki | Englanti |
---|---|
federal | federal |
hükümet | government |
yasal | statutory |
kadınlar | women |
TR Aynı zamanda, FATF bu tür vakaları belgelemeye ve aynı zamanda sivil alanı daha iyi koruyabilmesi için kılavuzunu yeniden düzenlemeye başlamıştır
EN At the same time, the FATF has started to document such cases and also to reform its guidance so that it can better protect civic space
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
alanı | space |
TR Hangi modeli seçerseniz seçin, aynı sağlam tasarıma, CPU platformuna, aynı kullanıcı deneyimine ve tüm uygulamalarınız için sürekli desteğe sahip olursunuz.
EN No matter which model you choose, you get the same great rugged design, CPU platform, common user experience and consistent support for all of your applications.
Turkki | Englanti |
---|---|
modeli | model |
seçin | choose |
tasarıma | design |
cpu | cpu |
platformuna | platform |
kullanıcı | user |
deneyimine | experience |
tüm | all |
uygulamaları | applications |
TR Açık erişimli hale gelen dergiler aynı titiz editoryal standartlara sahip olmaya devam edecektir. Derginin ana sayfasında belirli değişimler listelenmediği müddetçe Editör ve Editörlük Kurulu aynı kalacaktır.
EN Journals changing to open access will continue to maintain the same rigorous editorial standards. The Editor and Editorial Board will remain unchanged, unless there are specific alterations listed on the journal homepage.
Turkki | Englanti |
---|---|
açık | open |
gelen | to |
dergiler | journals |
editoryal | editorial |
standartlara | standards |
devam | continue |
edecektir | will |
derginin | journal |
belirli | specific |
editör | editor |
ve | and |
kurulu | board |
TR AWS Lambda konsolundan bir Lambda işlevini seçip aynı hesabın sahibi olduğu bir Amazon Kinesis akışıyla ilişkilendirebilirsiniz. Aynı işlemi AWS SDK ve CLI aracılığıyla da gerçekleştirebilirsiniz.
EN From the AWS Lambda console, you can select a Lambda function and associate it with an Amazon Kinesis stream owned by the same account. This same functionality is also available through the AWS SDK and CLI.
Turkki | Englanti |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
olduğu | is |
amazon | amazon |
kinesis | kinesis |
sdk | sdk |
cli | cli |
TR Uzantılar, Lambda işleviyle aynı ortam içinde yürütüldüğünden, işlev ile aynı kaynaklara erişime sahiptir ve izinler, işlev ile uzantı arasında paylaşılır
EN Because Extensions are executed within the same environment as a Lambda function, they have access to the same resources as the function, and permissions are shared between the function and the extension
Turkki | Englanti |
---|---|
uzantılar | extensions |
lambda | lambda |
ortam | environment |
işlev | function |
kaynaklara | resources |
erişime | access |
TR Arayüzler, sınıflar ve niteliklerle aynı isim alanını paylaşır, bu nedenle aynı adı kullanmayabilirler.
EN Interfaces share a namespace with classes and traits, so they may not use the same name.
Turkki | Englanti |
---|---|
arayüzler | interfaces |
ve | and |
nedenle | so |
TR Bir sınıf, yöntem bildirimleri aynı olan aynı isimli iki arayüzü gerçekleyebilir.
EN A class can implement two interfaces which define a method with the same name, only if the method declaration in both interfaces is identical.
Turkki | Englanti |
---|---|
sınıf | class |
yöntem | method |
olan | is |
TR Bir nitelik bir özellik tanımlarsa sınıf aynı isimde bir özellik (uyumlu - aynı görünürlük ve ilk değer - olmadıkça) tanımlayamaz, aksi takdirde bir hata oluşur.
EN If a trait defines a property then a class can not define a property with the same name unless it is compatible (same visibility and initial value), otherwise a fatal error is issued.
Turkki | Englanti |
---|---|
sınıf | class |
uyumlu | compatible |
görünürlük | visibility |
ilk | initial |
takdirde | if |
hata | error |
oluşur | is |
TR 10. Aynı otelde art arda gerçekleştirilen konaklamalar (aynı gün giriş ve çıkış) tek konaklama olarak kabul edilir. Bu tek konaklamaya [
EN 10. Any consecutive stays (check-out and check-in same day) in the same hotel, will be considered as a single stay. This single stay will be eligible once on the [
Turkki | Englanti |
---|---|
gün | day |
çıkış | out |
konaklama | stay |
bu | this |
TR Amazon Aurora MySQL Uyumlu Sürüm ve Amazon Aurora PostgreSQL Uyumlu Sürüm, aynı AWS bölgesindeki birincil bulut sunucusu ile aynı temel birime sahip olan Amazon Aurora replikalarını destekler
EN Amazon Aurora MySQL-Compatible Edition and Amazon Aurora PostgreSQL-Compatible Edition support Amazon Aurora replicas, which share the same underlying volume as the primary instance in the same AWS region
Turkki | Englanti |
---|---|
amazon | amazon |
aurora | aurora |
mysql | mysql |
uyumlu | compatible |
sürüm | edition |
aws | aws |
birincil | primary |
destekler | support |
TR İki veya daha fazla Aurora Replikası aynı önceliğe ve boyuta sahip olduğunda Amazon RDS, aynı yükseltme katmanında bulunan replikalardan birini rastgele birincil konumuna yükseltir
EN If two or more Aurora Replicas share the same priority and size, then Amazon RDS promotes an arbitrary replica in the same promotion tier
Turkki | Englanti |
---|---|
veya | or |
aurora | aurora |
ve | and |
amazon | amazon |
rds | rds |
TR Amazon Aurora Replikaları aynı AWS Bölgesindeki birincil bulut sunucusuyla aynı veri birimini kullandığından, neredeyse hiç replikasyon gecikmesi yaşanmaz
EN Since Amazon Aurora Replicas share the same data volume as the primary instance in the same AWS Region, there is virtually no replication lag
Turkki | Englanti |
---|---|
amazon | amazon |
aurora | aurora |
aws | aws |
birincil | primary |
veri | data |
neredeyse | virtually |
hiç | no |
replikasyon | replication |
TR Yazılımı aynı ev içerisinde bulunan 3 (üç) bilgisayara veya aynı organizasyona ait 1 (bir) bilgisayara kurun ve kullanın.
EN Install and use one copy of the Software on up to 3 (three) computers that belong to the same family household or on 1 (one) computer that belongs to an organization.
Turkki | Englanti |
---|---|
yazılımı | software |
veya | or |
kurun | install |
kullanın | use |
TR Ve Riing Silent 12 Pro serisi aynı zamanda yüksek performanslı RAM ve CPU soğutucuların aynı anda kullanılması sorununu ortadan kaldırarak en iyi RAM açıklığını sağlar.
EN The Riing Silent 12 Pro series also solves the co-existing problem of high performance RAM and CPU coolers, achieving the best RAM clearance.
Turkki | Englanti |
---|---|
pro | pro |
serisi | series |
cpu | cpu |
ın | of |
TR Federal hükümet, yasal asgari ücret, yönetim pozisyonlarında kadınlar için kota ve şirketlerdeki aynı faaliyetler için aynı ücret gibi uygulamalar getirdi.
EN The Federal Government has introduced a statutory minimum wage, a quota of women for leadership positions and equal pay for equal jobs within a company.
Turkki | Englanti |
---|---|
federal | federal |
hükümet | government |
yasal | statutory |
kadınlar | women |
TR Bu yöntem sırf geçmişteki davranışlar için değil, aynı zamanda da yaklaşan kararlar için kullanılabilir ve bu aynı şekilde her firmaya da tavsiye edilebilir
EN You can apply this approach not only to past actions, but also to upcoming decisions; we also recommend it for companies
Turkki | Englanti |
---|---|
değil | not |
da | also |
yaklaşan | upcoming |
kararlar | decisions |
Näytetään 50 / 50 käännöstä