EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
{search} in Englanti voidaan kääntää seuraaviksi Turkki sanoiksi/lauseiksi:
EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
TR gTLD'lerin her birinin biraz farklı bir anlamı vardır, bu nedenle web sitenizle en alakalı olanı seçmek genellikle en iyisidir.
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
usually | genellikle |
website | web |
relevant | alakalı |
its | bu |
different | farklı |
meaning | bir |
to | her |
EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
TR gTLD'lerin her birinin biraz farklı bir anlamı vardır, bu nedenle web sitenizle en alakalı olanı seçmek genellikle en iyisidir.
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
usually | genellikle |
website | web |
relevant | alakalı |
its | bu |
different | farklı |
meaning | bir |
to | her |
EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
TR gTLD'lerin her birinin biraz farklı bir anlamı vardır, bu nedenle web sitenizle en alakalı olanı seçmek genellikle en iyisidir.
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
usually | genellikle |
website | web |
relevant | alakalı |
its | bu |
different | farklı |
meaning | bir |
to | her |
EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
TR gTLD'lerin her birinin biraz farklı bir anlamı vardır, bu nedenle web sitenizle en alakalı olanı seçmek genellikle en iyisidir.
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
usually | genellikle |
website | web |
relevant | alakalı |
its | bu |
different | farklı |
meaning | bir |
to | her |
EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
TR gTLD'lerin her birinin biraz farklı bir anlamı vardır, bu nedenle web sitenizle en alakalı olanı seçmek genellikle en iyisidir.
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
usually | genellikle |
website | web |
relevant | alakalı |
its | bu |
different | farklı |
meaning | bir |
to | her |
EN Each gTLD carries a slightly different meaning, so it’s usually best to pick one that’s most relevant to your website.
TR gTLD'lerin her birinin biraz farklı bir anlamı vardır, bu nedenle web sitenizle en alakalı olanı seçmek genellikle en iyisidir.
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
usually | genellikle |
website | web |
relevant | alakalı |
its | bu |
different | farklı |
meaning | bir |
to | her |
EN Hilti website offers you to stock availability check in product page. Products are color-coded: Green meaning enough stock, Yellow meaning stock may be insufficient.
TR Hilti web sitesi, ürün sayfalarından stok durumunu kontrol etmenizi sağlar. Ürünler renk kodludur: Yeşil renk yeterli stoğun olduğu anlamına gelir, Sarı renk ise stoğun yetersiz olabileceğini belirtir.
Englanti | Turkki |
---|---|
hilti | hilti |
stock | stok |
green | yeşil |
enough | yeterli |
you to | etmenizi |
color | renk |
to | anlamına |
yellow | sarı |
check | kontrol |
are | sağlar |
product | ürün |
EN Hilti website offers you to stock availability check in product page. Products are color-coded: Green meaning enough stock, Yellow meaning stock may be insufficient.
TR Hilti web sitesi, ürün sayfalarından stok durumunu kontrol etmenizi sağlar. Ürünler renk kodludur: Yeşil renk yeterli stoğun olduğu anlamına gelir, Sarı renk ise stoğun yetersiz olabileceğini belirtir.
Englanti | Turkki |
---|---|
hilti | hilti |
stock | stok |
green | yeşil |
enough | yeterli |
you to | etmenizi |
color | renk |
to | anlamına |
yellow | sarı |
check | kontrol |
are | sağlar |
product | ürün |
EN Many international sites will have slightly different websites and content depending on the country they are targeting, so it is useful to register multiple domains, each with a different ccTLD
TR Birçok uluslararası site, hedefledikleri ülkeye bağlı olarak biraz farklı web sitelerine ve içeriğe sahip olacaktır, bu nedenle, her biri farklı bir ccTLD'ye sahip birden çok alan adı kaydettirmek yararlıdır
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
content | içeriğe |
useful | yararlı |
international | uluslararası |
country | ülkeye |
will | olacaktır |
websites | web |
sites | site |
and | ve |
have | bu |
many | birçok |
different | farklı |
depending | bağlı olarak |
multiple | bir |
EN Different identities, different lives, different bodies, different cultures… We accept some of them as "abnormal" due to their differences, some we cannot accept at all because of their differences
TR Farklı kimlikler, farklı hayatlar, farklı bedenler, farklı kültürler… Bir kısmını farklılığı nedeniyle ‘anormal’ kabul ediyoruz, bir kısmını farklılığı nedeniyle hiç kabul edemiyoruz
EN Automotive components are sourced from different suppliers, by different parties, across different regions, using different modes of transport
TR Otomotiv bileşenleri birbirinden farklı taraflar ile farklı tedarikçilerden, farklı bölgelerden, farklı taşıma yöntemleri kullanılarak temin edilir
Englanti | Turkki |
---|---|
automotive | otomotiv |
components | bileşenleri |
parties | taraflar |
transport | taşıma |
different | farklı |
from | birbirinden |
using | kullanılarak |
of | ile |
EN The tools collect data according to their algorithms, and sometimes, the numerical values may differ slightly.
TR Araçlar, algoritmalarına göre veri toplar ve bazen sayısal değerler biraz farklılık gösterebilir.
Englanti | Turkki |
---|---|
data | veri |
algorithms | algoritmaları |
sometimes | bazen |
values | değerler |
slightly | biraz |
tools | araçlar |
and | ve |
EN So instead of launching a regular non-Cross Turismo estate, is Porsche looking to launch a slightly taller version of the saloon?
TR Elektrikli Jeep Wrangler'a ait olabilir mi?
EN Enslaved is a metal band from Bergen, Norway. Their style has changed over the years. Originally being an old-school black metal/viking metal act, they now perform a slightly more experimen… read more
TR Viking köklerine sımsıkı bağlı olan başlıca gruplardan biri olan Norveçli Black metal grubu Enslaved 1991 yılında Ivar Bjørnson ve Grutle Kjellson tarafından kuruldu. Grubu kurduklarında… Devamını oku
EN In pricing, GeoTrust prices its products slightly higher than Comodo
TR Fiyatlandırmada GeoTrust ürünlerini Comodo'ya göre biraz daha yüksek fiyatlandırıyor
Englanti | Turkki |
---|---|
geotrust | geotrust |
slightly | biraz |
products | ürünlerini |
higher | daha yüksek |
in | daha |
EN Slightly more complex examples for expressions are functions. For instance, consider the following function:
TR İşlevler, ifadelerin biraz daha karmaşık örnekleridir. Örneğin, aşağıdaki işleve bakalım:
Englanti | Turkki |
---|---|
slightly | biraz |
complex | karmaşık |
the | aşağıdaki |
more | daha |
EN In pricing, GeoTrust prices its products slightly higher than Comodo
TR Fiyatlandırmada GeoTrust ürünlerini Comodo'ya göre biraz daha yüksek fiyatlandırıyor
Englanti | Turkki |
---|---|
geotrust | geotrust |
slightly | biraz |
products | ürünlerini |
higher | daha yüksek |
in | daha |
EN There?s also slightly more comfortable mid-range SUVs like the Chevrolet Trailblazer and Chevrolet Traverse if you?re looking for some more space in a car
TR Bir arabada daha fazla yer arıyorsanız, Chevrolet Trailblazer ve Chevrolet Traverse gibi biraz daha konforlu orta sınıf SUV'lar da var
Englanti | Turkki |
---|---|
s | s |
slightly | biraz |
comfortable | konforlu |
chevrolet | chevrolet |
mid | orta |
in | da |
a | bir |
and | ve |
the | gibi |
EN There?s also slightly more comfortable mid-range SUVs like the Ford Edge and Ford Explorer if you?re looking for some more space in a car
TR Bir arabada biraz daha fazla alan arıyorsanız, Ford Edge ve Ford Explorer gibi biraz daha konforlu orta sınıf SUV'lar da var
Englanti | Turkki |
---|---|
s | s |
slightly | biraz |
comfortable | konforlu |
ford | ford |
explorer | explorer |
edge | edge |
mid | orta |
in | da |
a | bir |
and | ve |
the | gibi |
EN There?s also slightly more comfortable mid-range luxury sedans like the Hyundai Sonata, if you?re looking for some more space in a car
TR Bir arabada biraz daha fazla alan arıyorsanız, Hyundai Sonata gibi biraz daha konforlu orta sınıf lüks sedanlar da var
Englanti | Turkki |
---|---|
s | s |
slightly | biraz |
comfortable | konforlu |
luxury | lüks |
hyundai | hyundai |
mid | orta |
in | da |
a | bir |
the | gibi |
EN There?s also slightly more comfortable mid-range luxury sedans like the Kia Optima or Kia Cerato, if you?re looking for some more space in a car
TR Bir arabada biraz daha fazla alan arıyorsanız, Kia Optima veya Kia Cerato gibi biraz daha konforlu orta sınıf lüks sedanlar da var
Englanti | Turkki |
---|---|
s | s |
slightly | biraz |
comfortable | konforlu |
luxury | lüks |
kia | kia |
mid | orta |
in | da |
or | veya |
a | bir |
EN There?s also slightly more comfortable mid-range luxury sedans like the Renault Safrane, if you?re looking for some more space in a car
TR Bir arabada biraz daha fazla alan arıyorsanız, Renault Safrane gibi biraz daha konforlu orta sınıf lüks sedanlar da var
Englanti | Turkki |
---|---|
s | s |
slightly | biraz |
comfortable | konforlu |
luxury | lüks |
mid | orta |
in | da |
a | bir |
the | gibi |
EN Harting is not taking part this time, but Jasinski will be there with his discuses: normally he takes two with him – a yellow one and a black one, one with a slightly rougher edge
TR Bu sefer Harting yok, ama Jasinski ve fırlatılmayı bekleyen diskler orada olacak: Yanında genellikle iki tanesini bulunduruyor; biri sarı, biri siyah, birinin kenarı biraz daha pürüzlü
Englanti | Turkki |
---|---|
there | orada |
yellow | sarı |
black | siyah |
slightly | biraz |
but | ama |
one | birinin |
and | ve |
this | bu |
not | yok |
two | iki |
will | olacak |
EN The result slightly resembled a sparrow (Spatz), which is why they were also called “Spatzen”
TR Ortaya çıkan parçaların şekli serçelere (“Spatz”) benzediğinden bunlara “Spatzen” denmiş
EN It calls itself “Cartography, Ice Cream and Social Science Magazine”, but that is slightly misleading, because Katapult is all about what makes people more knowledgeable and understanding
TR Kendi tanımına göre Katapult “Dondurma, Kartografya ve Sosyal Bilimler Dergisi”
EN The dealer begins the game with a greeting and starts by slightly spinning the wheel counter-clockwise and then launches it clockwise into a free rotation to determine the result
TR Sunucu, oyuna bir selamlama ile başlar, önce çarkı saat yönünün tersine biraz döndürür ve ardından sonucu belirlemek için saat yönünde serbest dönüşle başlatır
Englanti | Turkki |
---|---|
game | oyuna |
slightly | biraz |
free | serbest |
result | sonucu |
and | ve |
to | için |
the | önce |
with | ile |
EN Enslaved is a metal band from Bergen, Norway. Their style has changed over the years. Originally being an old-school black metal/viking metal act, they now perform a slightly more experimen… read more
TR Viking köklerine sımsıkı bağlı olan başlıca gruplardan biri olan Norveçli Black metal grubu Enslaved 1991 yılında Ivar Bjørnson ve Grutle Kjellson tarafından kuruldu. Grubu kurduklarında… Devamını oku
EN Product color may vary slightly from photo due to manufacturing process.
TR Ürün rengi, üretim süreci nedeniyle fotoğraflardan biraz farklı olabilir.
Englanti | Turkki |
---|---|
color | rengi |
may | olabilir |
slightly | biraz |
process | süreci |
manufacturing | üretim |
to | nedeniyle |
EN Output parameters are slightly more complex to use than input parameters, in that a developer must know how large a given parameter might be when they bind it
TR Böyle bir durumda ilişkilendirdiğiniz bağımsız değişken sayısını bilmeniz gerekir
Englanti | Turkki |
---|---|
must | gerekir |
know | bilmeniz |
that | böyle |
it | durumda |
more | de |
a | bir |
EN Each company has different processes with different tools used for specific tasks, that's why being able to streamline tasks between your different software is crucial for the efficiency of your company
TR Her şirketin belirli görevler için kullanılan farklı araçlarla farklı süreçleri vardır, bu nedenle farklı yazılımlarınız arasında görevleri düzenleyebilmeniz şirketinizin verimliliği için çok önemlidir
Englanti | Turkki |
---|---|
processes | süreçleri |
tools | araç |
efficiency | verimliliği |
company | şirketin |
your company | şirketinizin |
different | farklı |
has | bu |
is | vardır |
used | kullanılan |
software | yazılımları |
EN Depending on the plan you choose, you can export different number of videos in different qualities and with different durations.
TR Seçtiğiniz plana bağlı olarak; farklı sayıda, kalitede ve sürede videoları dışa aktarabilirsiniz.
Englanti | Turkki |
---|---|
plan | plana |
export | dışa |
you choose | seçtiğiniz |
in | da |
videos | videoları |
number of | sayıda |
and | ve |
different | farklı |
depending | bağlı olarak |
the | olarak |
EN Each company has different processes with different tools used for specific tasks, that's why being able to streamline tasks between your different software is crucial for the efficiency of your company
TR Her şirketin belirli görevler için kullanılan farklı araçlarla farklı süreçleri vardır, bu nedenle farklı yazılımlarınız arasında görevleri düzenleyebilmeniz şirketinizin verimliliği için çok önemlidir
Englanti | Turkki |
---|---|
processes | süreçleri |
tools | araç |
efficiency | verimliliği |
company | şirketin |
your company | şirketinizin |
different | farklı |
has | bu |
is | vardır |
used | kullanılan |
software | yazılımları |
EN There is some debate over the meaning of the original Elzevir printer’s mark that is still used as Elsevier’s logo today and features an old man standing beneath a vine-entwined elm tree
TR Orijinal Elzevir matbaa makinesinin üzerinde yer alan ve günümüzde hala Elsevier'in logosu olarak kullanılan, sarmaşıkların sardığı bir karaağacın altında duran adam işaretinin anlamıyla ilgili bazı tartışmalar bulunmaktadır
Englanti | Turkki |
---|---|
original | orijinal |
logo | logosu |
man | adam |
beneath | altında |
today | günümüzde |
and | ve |
some | bazı |
meaning | bir |
of | yer |
used | kullanılan |
EN Guidewords take you to the exact meaning you are looking for
TR Sayfa başındaki kelimeler sizi aradığınız gerçek anlama götürür
Englanti | Turkki |
---|---|
the | kelimeler |
to | anlama |
EN It has essential meaning for keeping your funds safe
TR Bunun, yatırımlarınızı güvende tutmak için önemi büyüktür
Englanti | Turkki |
---|---|
for | için |
it | bunun |
EN Binance burns a percentage of the BNB supply every three months meaning BNB is a deflationary asset
TR Binance, her üç ayda bir BNB arzının bir yüzdesini yakar, yani BNB deflasyonist bir varlıktır
Englanti | Turkki |
---|---|
binance | binance |
bnb | bnb |
supply | arz |
meaning | bir |
the | yani |
of | her |
EN HAIM (pronounced HY-am, meaning "life" in Hebrew) is an American pop rock band from Los Angeles
TR Los Angeles'li Este Haim, Danielle Haim, Alana Haim adında üç kız kardeşin kurduğu, biraz girl pop rock biraz R&B gibi duran şarkıları olan yeni bir grup
Englanti | Turkki |
---|---|
pop | pop |
rock | rock |
band | grup |
los | los |
meaning | bir |
is | olan |
EN HAIM (pronounced HY-am, meaning "life" in Hebrew) is an American pop rock band from Los Angeles. The band consists of three sisters: Este Haim (bass guitar and vocals), Danielle H… read more
TR Los Angeles'li Este Haim, Danielle Haim, Alana Haim adında üç kız kardeşin kurduğu, biraz girl pop rock biraz R&B gibi duran şarkıları olan yeni bir grup. Forever adlı ilk ep ke… Devamını oku
EN ServiceProviding service to others, inside or outside the fellowship, is an incredible way to strengthen your recovery and find a sense of meaning outside your internet and technology use
TR HizmetBursun içinde veya dışında başkalarına hizmet vermek, iyileşmenizi güçlendirmenin ve internet ve teknoloji kullanımınızın dışında bir anlam bulmanın inanılmaz bir yoludur
Englanti | Turkki |
---|---|
others | başkaları |
incredible | inanılmaz |
internet | internet |
technology | teknoloji |
service | hizmet |
inside | iç |
outside | dışında |
or | veya |
meaning | bir |
and | ve |
use | kullanım |
EN I have had a few relapses in the last two years which have helped me grow, but largely during this time I?ve been sober, meaning I haven?t engaged in any of my problematic behaviors
TR Son iki yılda büyümeme yardımcı olan birkaç nüks yaşadım, ancak bu süre zarfında büyük ölçüde ayıktım, yani sorunlu davranışlarımdan hiçbirini yapmadım
Englanti | Turkki |
---|---|
last | son |
problematic | sorunlu |
a | yardımcı |
this | bu |
time | süre |
EN The meaning of online survey is a web form that consists of a series of questions and also collecting data for various purposes such as feedback, evaluation, market research, etc.
TR Çevrimiçi anketin anlamı, bir dizi sorudan oluşan ve ayrıca geri bildirim, değerlendirme, pazar araştırması vb. gibi çeşitli amaçlarla veri toplayan bir web formudur.
Englanti | Turkki |
---|---|
series | dizi |
data | veri |
evaluation | değerlendirme |
market | pazar |
research | araştırması |
feedback | geri bildirim |
web | web |
meaning | bir |
various | çeşitli |
EN You can create a ton of confusion by using bullets inappropriately. Donate a second and read up on each bullet's meaning before using it. When in doubt, use the default!
TR Maddeleme işaretlerini düzgün kullanmayarak onlarca karışıklığa sebep olabilirsiniz. Biraz vaktinizi ayırarak kullanmadan önce her madde işareti hakkında okuyun. Eğer şüpheniz varsa, var olanları kullanın!
Englanti | Turkki |
---|---|
you can | olabilirsiniz |
use | kullanın |
read | okuyun |
of | her |
on | hakkında |
EN Desa is an Indonesian word meaning ‘village’.
TR Desa ‘köy’ anlamına gelen Endonezyaca bir kelimedir.
Englanti | Turkki |
---|---|
village | köy |
meaning | bir |
EN Adblock enables you to hit the refresh button, creating a clutter-free, cleaner screen, meaning faster loading times and increased privacy.
TR Adblock, yenileme düğmesine basarak karmaşasız, daha temiz bir ekran görmenize, yükleme hızlarını artırıp gizliliğinizi korumanıza olanak verir.
Englanti | Turkki |
---|---|
button | düğmesine |
screen | ekran |
loading | yükleme |
meaning | bir |
EN Beyond the outstanding performance, the GameDAC also provides the most flexibility to gamers with its OLED-based menu system, meaning that all of your settings are easily adjustable without needing to install software.
TR Olağanüstü performansın ötesinde, GameDAC aynı zamanda OLED temelli menü sistemiyle oyunculara tam esneklik sağlıyor, bu da tüm ayarlarınızın yazılımı yükleme gereği olmadan kolaylıkla ayarlanabilir olması demek.
Englanti | Turkki |
---|---|
flexibility | esneklik |
of | ın |
easily | kolaylıkla |
outstanding | olağanüstü |
gamedac | gamedac |
oled | oled |
based | temelli |
menu | menü |
beyond | ötesinde |
also | da |
the | aynı |
its | bu |
that | tam |
all | tüm |
without | olmadan |
performance | performans |
software | yazılımı |
EN Yes! The Arctis Pro includes a 3.5mm adapter, meaning that you can plug it into an Xbox controller, VR headset, or mobile device
TR Evet! Arctis Pro’da Xbox kumanda aygıtına, VR kulaklığına veya mobil cihaza bağlayabileceğiniz 3,5 mm adaptör bulunmaktadır
Englanti | Turkki |
---|---|
xbox | xbox |
mobile | mobil |
device | cihaza |
arctis | arctis |
yes | evet |
or | veya |
EN In the process, we add meaning to our work with our values, which have been our guiding light since our establishment.
TR Bunu yaparken varoluşumuzdan bu yana bize ışık tutan değerlerimizle işimize anlam katarız.
Englanti | Turkki |
---|---|
light | ışık |
work | iş |
been | bu |
our | de |
the | bunu |
EN Popular English idioms and phrases - meaning & use. Preply
TR Popüler İngilizce deyimler ve cümleler ile onların anlamları ve kullanımları. Preply
Englanti | Turkki |
---|---|
popular | popüler |
and | ve |
use | kullan |
EN They’re also flexible, meaning they serve way more locations in more communities than any other mode of mass transportation.
TR Aynı zamanda esneklerdir, yani diğer bütün toplu taşımacılık yöntemlerinden çok daha fazla konuma ve topluluğa hizmet ederler.
Englanti | Turkki |
---|---|
transportation | taşımacılık |
serve | hizmet |
other | diğer |
of | yani |
EN Capitalized terms not otherwise defined herein shall have the meaning set forth in the Busbud Terms of Service.
TR Burada aksi tanımlanmayan ve büyük harfle yazılan terimler, Busbud Hizmet Koşullarında belirtilen anlamları taşır.
Englanti | Turkki |
---|---|
busbud | busbud |
service | hizmet |
the | burada |
terms | koşullar |
Näytetään 50 / 50 käännöstä