EN In the 1990s, while she was a medical student spending a semester abroad, she worked in an AIDS ward there and learned more about the social aspects of the disease
EN In the 1990s, while she was a medical student spending a semester abroad, she worked in an AIDS ward there and learned more about the social aspects of the disease
TR 1990’larda katıldığı ve tıp öğrencisi olarak bir AIDS kliniğinde yurtdışı değişim programı sırasında hastalığın sosyal etkilerini de tanımış
Englanti | Turkki |
---|---|
s | s |
medical | tıp |
social | sosyal |
disease | hastalığı |
and | ve |
she | bir |
more | de |
in | sırasında |
EN Tips for your first semester in Germany
TR Almanya’da yüksek öğrenime başlarken işe yarar tavsiyeler
Englanti | Turkki |
---|---|
tips | tavsiyeler |
first | e |
EN The course also includes a practical semester at a recognized training facility that produces in keeping with the EU Organic Farming Regulation.
TR Bu öğrenimin bir bileşeni de; mesleki eğitim işletmesi olarak resmen tanınan ve ilgili AB Ekoloji Yönetmeliği’ne uygun üretim yapan bir işletmede yapılacak bir uygulama sömestiri.
Englanti | Turkki |
---|---|
eu | ab |
training | eğitim |
also | ve |
with | uygun |
at | de |
a | bir |
EN If you won’t manage to start studying in Germany this semester, then massive open online courses (MOOCs) could be an alternative
TR Bu dönem Almanya’da öğrenime başlamayı sağlayamıyor musunuz? O zaman Massive Open Online Courses (MOOCs) bir alternatif olabilir
Englanti | Turkki |
---|---|
online | online |
alternative | alternatif |
massive | massive |
this | bu |
be | olabilir |
to | bir |
EN Tips for your first semester in Germany
TR Almanya’da yüksek öğrenime başlarken işe yarar tavsiyeler
Englanti | Turkki |
---|---|
tips | tavsiyeler |
first | e |
EN The course also includes a practical semester at a recognized training facility that produces in keeping with the EU Organic Farming Regulation.
TR Bu öğrenimin bir bileşeni de; mesleki eğitim işletmesi olarak resmen tanınan ve ilgili AB Ekoloji Yönetmeliği’ne uygun üretim yapan bir işletmede yapılacak bir uygulama sömestiri.
Englanti | Turkki |
---|---|
eu | ab |
training | eğitim |
also | ve |
with | uygun |
at | de |
a | bir |
EN All first-semester students complete a project on the theme of sustainability
TR Bütün ilk sömestir öğrencieri sürdürülebilirlik konusuna ilişkin bir proje üretiyorlar
Englanti | Turkki |
---|---|
project | proje |
sustainability | sürdürülebilirlik |
all | bütün |
first | ilk |
EN Exchange on the virtual campus: because of the Corona crisis, German universities are starting the summer semester with online courses.
TR Sanal kampüs: Almanya’da üniversiteler korona krizi nedeniyle çevrim içi öğrenim programını başlatıyorlar.
Englanti | Turkki |
---|---|
virtual | sanal |
corona | korona |
crisis | krizi |
universities | üniversiteler |
of | nedeniyle |
EN In the three-semester full-time course at Regensburg University of Applied Sciences (OTH), students learn to implement start-up and innovation concepts.
TR Regensburg Doğu Bavyera Teknik Yüksekokulu (OTH) öğrencileri, üç sömestir üzerine tasarlanmış tam zamanlı yükseköğrenim kapsamında firma kurma ve inovasyon konseptleri öğreniyorlar.
Englanti | Turkki |
---|---|
innovation | inovasyon |
full | tam |
time | zamanlı |
at | nda |
EN How are international students coping with the semester in Germany during the corona pandemic? Let them tell you themselves.
TR Uluslararası üniversite öğrencileri korona koşullarında eğitimlerini nasıl yürütüyor? Anlattıklarını buradan okuyabilirsiniz.
Englanti | Turkki |
---|---|
corona | korona |
international | uluslararası |
them | e |
how | nasıl |
EN The four-semester Master's course is tailored to the UNESCO Convention on the Protection and Promotion of the Diversity of Cultural Expressions
TR Dört sömestir süren yüksek lisans öğrenimi, UNESCO Kültürel ve Doğal Çeşitliliği Koruma Anlaşması’na tamamen uyacak biçimde düzenlenmiş
Englanti | Turkki |
---|---|
unesco | unesco |
protection | koruma |
cultural | kültürel |
on | yüksek |
and | ve |
to | e |
EN Before each semester begins in Marburg we have an orientation week for new students where you can certainly learn a lot
TR Marburg’da dönem başlamadan önce, öğrenime yeni başlayan öğrenciler için oryantasyon haftamız oldu, burada pek çok şey öğreniliyor
Englanti | Turkki |
---|---|
new | yeni |
students | öğrenciler |
where | burada |
before | önce |
for | için |
EN Summer semester in front of a computer screen
TR Ekran başında bahar yarıyılı
Englanti | Turkki |
---|---|
screen | ekran |
EN You can contact us in Turkey and abroad on a special number
TR Türkiye içerisinde veya dışında farketmez, sana özel bir numaramız var
Englanti | Turkki |
---|---|
turkey | türkiye |
you | sana |
and | özel |
in | içerisinde |
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
Englanti | Turkki |
---|---|
expertise | uzmanlık |
refugees | mültecilerin |
turkey | türkiye |
examples | örnekleri |
and | ve |
to | bazı |
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
Englanti | Turkki |
---|---|
expertise | uzmanlık |
refugees | mültecilerin |
turkey | türkiye |
examples | örnekleri |
and | ve |
to | bazı |
EN 2 years living/traveling abroad with very little time spent sightseeing.
TR 2 yıl yurtdışında yaşamak/gezmek, gezmek için çok az zaman harcamak.
Englanti | Turkki |
---|---|
little | az |
time | zaman |
abroad | için |
years | yıl |
with | çok |
EN Nothing’s as easy as sticking your foot in it when you’re abroad. But don’t worry. Here the do's and don’ts.
TR Yenilikçi, uluslararası, küresel çapta ağın parçası: Alman üniversitelerinin başarısındaki beş etken.
Englanti | Turkki |
---|---|
the | alman |
in | beş |
EN Working abroad: find out here why people go to other countries and what they expect there.
TR Bir başka ülkede modern çalışma : İnsanların neden yurt dışına gittiklerini ve bundan ne beklediklerini burada öğrenebilirsin.
Englanti | Turkki |
---|---|
other | başka |
countries | ülkede |
working | çalışma |
here | burada |
what | ne |
and | ve |
why | neden |
EN consolidating intra-organizational democracy; developing CSOs' engagement in communication and cooperation, both within the country and abroad, among themselves as well as with central/local public administrations or private sector
TR Örgüt içi demokrasilerin pekiştirilmesi; STÖ’lerin yurtiçi ve yurtdışında kendi aralarında ve devlet/yerel yönetim veya özel sektör gibi diğer alanlarla iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesi,
Englanti | Turkki |
---|---|
communication | iletişim |
local | yerel |
sector | sektör |
developing | geliştirilmesi |
and | ve |
or | veya |
EN Guideline on Procurement and Use of Medicines from Abroad has been Amended
TR Yurt Dışından İlaç Temini ve Kullanım Kılavuzu Güncellendi
Englanti | Turkki |
---|---|
and | ve |
use | kullanım |
EN We believe that increasing visitor participation from abroad and promoting participating brands better would bring higher ?
TR Biz, katılımda bulunduğumuz ?
Englanti | Turkki |
---|---|
we | biz |
EN All of the activities carried out in Turkey and abroad regarding the promotion and visitor activities for our exhibition are listed below
TR Fuarımızın tanıtımı ve ziyaretçi çalışmaları için yurt içinde ve yurt dışında yapılan tüm çalışmalar aşağıda yer almaktadır
Englanti | Turkki |
---|---|
visitor | ziyaretçi |
activities | çalışmaları |
all | tüm |
in | da |
and | ve |
of | in |
for | için |
EN Our exhibitions will be promoted to sector associations, chambers, foundations and similar organizations which have potential buyers in abroad. Potential buyers will be reached through these organizations.
TR Yurt dışındaki potansiyel alıcıların bulunduğu sektör dernekleri, odaları, vakıfları ve benzeri kuruluşlarına fuarlarımızın tanıtımı yapılacaktır. Bu kuruluşlar kanalıyla potansiyel alıcılara ulaşılacaktır.
Englanti | Turkki |
---|---|
sector | sektör |
organizations | kuruluşlar |
potential | potansiyel |
these | bu |
and | ve |
EN Joint activities will be carried out with sectoral associations, chambers, foundations and all professional organizations in all specified countries abroad.
TR Yurt dışında belirlenmiş tüm ülkelerdeki sektörel dernekler, odalar, vakıflar ve tüm meslek örgütleri ile ortak çalışmalar yürütülecektir.
Englanti | Turkki |
---|---|
joint | ortak |
associations | dernekler |
countries | ülkelerdeki |
organizations | örgütleri |
and | ve |
out | dışında |
all | tüm |
EN We will have a stand at exhibitions where mutual activities carry out in Turkey and abroad. Our exhibition will be promoted at our stand.
TR Yurt içinde ve yurtdışında karşılıklı çalışma yapılan fuarlarda standımız olacaktır. Standımızda fuarımızın tanıtımı yapılacaktır.
Englanti | Turkki |
---|---|
at | nda |
and | ve |
in | içinde |
will | olacaktır |
EN Announcements of our exhibition will be made at home and abroad during the events such as conferences, congresses, confexes related to the sectors that our exhibitions covers.
TR Yurt içinde ve yurtdışında, fuarlarımızın sektörleri ile ilgili konferans, kongre, confex gibi etkinliklerde fuarımızın duyuruları yapılacaktır.
Englanti | Turkki |
---|---|
announcements | duyurular |
related | ilgili |
at | nda |
and | ve |
to | içinde |
EN Activities will be carried out through our representatives in different countries abroad. Our representatives will announce our exhibitions in the country and region in which they are responsible.
TR Yurt dışında farklı ülkelerdeki temsilcilerimiz kanalıyla çalışmalar yapılacaktır. Temsilcilerimiz sorumlu oldukları ülke ve bölgede fuarlarımızı duyuracaktır.
Englanti | Turkki |
---|---|
responsible | sorumlu |
out | dışında |
different | farklı |
and | ve |
country | ülke |
countries | ülkelerdeki |
EN Announcements will be made in the region where they are abroad, through our solution partners in the country.
TR Yurt içinde bulunan çözüm ortaklarımız vasıtası ile yurtdışında bulundukları bölgede duyurular yapılacaktır.
Englanti | Turkki |
---|---|
announcements | duyurular |
are | bulunan |
solution | çözüm |
in | içinde |
EN You can contact us in Turkey and abroad on a special number
TR Türkiye içerisinde veya dışında farketmez, sana özel bir numaramız var
Englanti | Turkki |
---|---|
turkey | türkiye |
you | sana |
and | özel |
in | içerisinde |
EN consolidating intra-organizational democracy; developing CSOs' engagement in communication and cooperation, both within the country and abroad, among themselves as well as with central/local public administrations or private sector
TR Örgüt içi demokrasilerin pekiştirilmesi; STÖ’lerin yurtiçi ve yurtdışında kendi aralarında ve devlet/yerel yönetim veya özel sektör gibi diğer alanlarla iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesi,
Englanti | Turkki |
---|---|
communication | iletişim |
local | yerel |
sector | sektör |
developing | geliştirilmesi |
and | ve |
or | veya |
EN We are also making a difference abroad with our flexibility
TR Yurt dışında ise esnekliğimizle fark yaratıyoruz
Englanti | Turkki |
---|---|
difference | fark |
EN Nothing’s as easy as sticking your foot in it when you’re abroad. But don’t worry. Here the do's and don’ts.
TR Yenilikçi, uluslararası, küresel çapta ağın parçası: Alman üniversitelerinin başarısındaki beş etken.
Englanti | Turkki |
---|---|
the | alman |
in | beş |
EN Working abroad: find out here why people go to other countries and what they expect there.
TR Bir başka ülkede modern çalışma : İnsanların neden yurt dışına gittiklerini ve bundan ne beklediklerini burada öğrenebilirsin.
Englanti | Turkki |
---|---|
other | başka |
countries | ülkede |
working | çalışma |
here | burada |
what | ne |
and | ve |
why | neden |
EN With more than 1.8 million members in 420 cities worldwide, the Munich-based company is one of the largest networks and information portals for people living abroad
TR Dünyanın çapında 420 kentte 1,8 milyondan fazla üyesi olan Münih merkezli şirket, yurtdışında yaşayan insanlar için en kapsamlı ağ ve bilgi portallarından biri
Englanti | Turkki |
---|---|
million | milyondan |
living | yaşayan |
munich | münih |
based | merkezli |
company | şirket |
information | bilgi |
largest | en |
and | ve |
worldwide | çapında |
more | fazla |
people | insanlar |
for | için |
is | olan |
EN 11. The strong foreign trade effort is supported by 140 German Chambers of Commerce Abroad (AHKs) in 92 countries with a total of over 50,000 members.
TR 11. Güçlü yurt dışı ekonomik faaliyetleri, 92 ülkede bulunan ve toplam üye sayıları 50 binin üzerinde olan 140 Alman yurt dışı ticaret odası tarafından destekleniyor.
Englanti | Turkki |
---|---|
strong | güçlü |
members | üye |
countries | ülkede |
by | tarafından |
is | bulunan |
commerce | ticaret |
EN 12. The AHK India has over 5,500 German and Indian members, which makes it the largest German chamber of commerce abroad.
TR 12. Hindistan’daki yurt dışı ticaret odasının Alman ve Hintli üyelerinin sayısı 5.500’ün üzerinde. Bu özelliğiyle buradaki ticaret odası, Almanya’nın en büyük yurt dışı ticaret odası.
Englanti | Turkki |
---|---|
indian | hintli |
commerce | ticaret |
members | üyelerinin |
has | bu |
and | ve |
EN He went abroad to study and did a degree in computer science at the Technical University of Munich from 1996 to 2001
TR Eğitim almak için yurt dışına gitmiş ve 1996’dan 2001’e kadar öğrenim gördüğü Münih Teknik Üniversitesi’nde enformatik dalından mezun olmuş
Englanti | Turkki |
---|---|
technical | teknik |
munich | münih |
of | in |
and | ve |
EN The main reason is work: 47 per cent of all expats worldwide have moved abroad on this account; 52 per cent of all German expats
TR Ana neden iş: Dünyanın her yerindeki tüm expat’ların yüzde 47’si bu nedenle yurtdışına gitmişler, Alman expat’larda bu oran yüzde 52
Englanti | Turkki |
---|---|
main | ana |
reason | nedenle |
worldwide | dünyanın |
per cent | yüzde |
all | tüm |
this | bu |
of | her |
EN Incidentally, 21 per cent of German expats were sent abroad by their company, compared with only 17 per cent worldwide.
TR Bu arada; Alman expat’ların 21’ini firmaları yurt dışına göndermiş, firmasınca yurt dışına gönderilen expat’ların dünya ortalaması ise sadece yüzde 17.
Englanti | Turkki |
---|---|
german | alman |
sent | gönderilen |
company | firması |
worldwide | dünya |
per cent | yüzde |
were | bu |
only | sadece |
EN Here is the ranking (in million overnight stays/2019 figures) for travellers from abroad:
TR İşte yabancı ülkelerden Almanya’ya gelen tatilcilerin ülkelere göre sıralaması (milyon geceleme/ 2019 sayıları) :
Englanti | Turkki |
---|---|
million | milyon |
ranking | sıralaması |
for | göre |
the | gelen |
EN Doing a German course of dual training abroad
TR Yurt dışında Alman modeli ikili meslek eğitimi
Englanti | Turkki |
---|---|
german | alman |
dual | ikili |
training | eğitimi |
EN Visas, language skills, degrees: what skilled craftsmen from abroad should look out for when looking for a job in Germany.
TR Vize, Almanca bilgisi, diplomalar: Yurt dışından gelip Almanya’da iş bulmak isteyen usta ve zanaatkarların dikkat etmesi gereken noktalar.
Englanti | Turkki |
---|---|
should | gereken |
language | ve |
for | almanca |
EN In all, over 1,000 journalists work for the dpa from roughly 150 locations in Germany and abroad
TR Almanya ve yurtdışındaki yaklaşık 150 farklı şehirde toplam 1.000’den fazla gazeteci dpa için çalışıyor
Englanti | Turkki |
---|---|
dpa | dpa |
germany | almanya |
work | çalışıyor |
and | ve |
the | toplam |
for | için |
from | den |
EN This likewise applies to graduates with either a German university degree, a recognised degree from abroad, or a foreign university qualification that is comparable to a German degree.
TR Aynı şey Alman üniversite diplomasına sahip veya Alman diplomasıyla denkliği kabul edilen veya karşılaştırılabilir nitelikte bir üniversite eğitiminden mezun olanlar için de geçerli.
Englanti | Turkki |
---|---|
applies | geçerli |
university | üniversite |
german | alman |
or | veya |
EN Prerequisite: doctors trained abroad who have training comparable to that in Germany receive a state license to practice as a doctor in Germany.
TR Ön koşullar: Yurt dışında eğitim almış hekimler, denk bir eğitim aldıklarını belgelemeleri durumunda Almanya’da hekimlik için resmi izin alıyorlar.
Englanti | Turkki |
---|---|
training | eğitim |
a | bir |
EN Three projects show how German skilled crafts training creates better job prospects abroad for young people.
TR Ustalık mesleklerine yönelik Alman eğitim modelinin yurt dışında gençlere nasıl daha iyi kariyer fırsatları sunduğuna üç örnek proje.
Englanti | Turkki |
---|---|
projects | proje |
training | eğitim |
young | genç |
german | alman |
how | nasıl |
for | yönelik |
better | daha iyi |
three | daha |
EN Anyone who wants to work as a specialist from abroad in Germany and make a career here has to find his way around first
TR Almanya’da çalışmak ve kariyer yapmak isteyen nitelikli yabancı adayların her şeyden önce bir yol göstericiye ihtiyaçları var
Englanti | Turkki |
---|---|
career | kariyer |
way | yol |
and | ve |
work | çalışmak |
to | her |
EN The so-called Virtual Welcome Centre is the first point of contact for applicants from abroad; it can be reached via telephone, e-mail, text chat or Skype
TR ZAV’ın telefon, e-posta, chat yazışması veya Skype üzerinden erişilebilen sanal danışmanlık merkezi olan Virtuelle Welcome Center, nitelikli yabancı adayların kuruluşla ilk buluşma noktası
Englanti | Turkki |
---|---|
virtual | sanal |
centre | merkezi |
telephone | telefon |
skype | skype |
chat | chat |
point | noktası |
posta | |
e-posta | |
via | e |
is | olan |
first | ilk |
or | veya |
of | üzerinden |
EN What qualifications should applicants from abroad have when they apply for vocational training in Germany?
TR Almanya’da bir meslek eğitimi için müracaat eden yabancı başvurucuların hangi niteliklere sahip olmaları gerekir?
Englanti | Turkki |
---|---|
training | eğitimi |
have | sahip |
what | hangi |
Näytetään 50 / 50 käännöstä