EN One bigger hurdle for the new airline is ensuring it can be found by travellers in Google as currently it faces competition from Google?s own Matrix software
"own matrix software" in English can be translated into the following Turkish words/phrases:
EN One bigger hurdle for the new airline is ensuring it can be found by travellers in Google as currently it faces competition from Google?s own Matrix software
TR Yeni havayolunun önündeki en büyük engel, şu anda Google?ın kendi Matrix yazılımıyla rekabetle karşı karşıya olduğu için Google?da gezginler tarafından bulunabilmesini sağlamaktır.
English | Turkish |
---|---|
bigger | büyük |
new | yeni |
is | olduğu |
in | da |
by | tarafından |
software | yazılım |
the | anda |
for | için |
EN Risk assessment procedures for the protection of personal data should be adopted and an implementation matrix should be established on the basis of sector/application/hardware/software.
TR Kişisel verilerin korunmasına yönelik risk değerlendirme prosedürleri benimsenmeli ve sektör/uygulama/donanım/yazılım temelinde bir uygulama matrisi oluşturulmalıdır.
English | Turkish |
---|---|
risk | risk |
assessment | değerlendirme |
protection | korunması |
data | verilerin |
sector | sektör |
and | ve |
hardware | donanım |
software | yazılım |
application | uygulama |
personal | kişisel |
EN Risk assessment procedures for the protection of personal data should be adopted and an implementation matrix should be established on the basis of sector/application/hardware/software.
TR Kişisel verilerin korunmasına yönelik risk değerlendirme prosedürleri benimsenmeli ve sektör/uygulama/donanım/yazılım temelinde bir uygulama matrisi oluşturulmalıdır.
English | Turkish |
---|---|
risk | risk |
assessment | değerlendirme |
protection | korunması |
data | verilerin |
sector | sektör |
and | ve |
hardware | donanım |
software | yazılım |
application | uygulama |
personal | kişisel |
EN Logical Framework Approach and Matrix
TR Sivil Toplum İçin Öz-Düzenleme İlkeleri (SÖZ)
English | Turkish |
---|---|
and | in |
EN Description of Action (DoA) that indicates modifications regarding proposed amendments in the form of track changes (including Logical Framework Matrix),
TR Önerilen değişikliklerle ilgili modifikasyonların metin üzerinde ‘değişiklikleri izle’ komutu ile işlendiği Description of Action-DoA- (Proje Metni) dokümanı ve Mantıksal Çerçeve Matrisi (MÇM),
English | Turkish |
---|---|
changes | değişiklikleri |
logical | mantıksal |
regarding | ve |
including | de |
EN EU PRAG 2016 - Information Note for the Updated Logical Framework Matrix
TR Proje Yürüten Sivil Toplum Örgütleri için Kontrol Listesi
English | Turkish |
---|---|
for | için |
EN CSA Cloud Controls Matrix 3.01 (CSA - Cloud Security Alliance)
TR CSA Bulut Denetimleri Matrisi 3.01 (CSA – Bulut Güvenlik Birliği)
English | Turkish |
---|---|
cloud | bulut |
controls | denetimleri |
security | güvenlik |
EN Logical Framework Approach and Matrix
TR Sivil Toplum İçin Öz-Düzenleme İlkeleri (SÖZ)
English | Turkish |
---|---|
and | in |
EN Description of Action (DoA) that indicates modifications regarding proposed amendments in the form of track changes (including Logical Framework Matrix),
TR Önerilen değişikliklerle ilgili modifikasyonların metin üzerinde ‘değişiklikleri izle’ komutu ile işlendiği Description of Action-DoA- (Proje Metni) dokümanı ve Mantıksal Çerçeve Matrisi (MÇM),
English | Turkish |
---|---|
changes | değişiklikleri |
logical | mantıksal |
regarding | ve |
including | de |
EN EU PRAG 2016 - Information Note for the Updated Logical Framework Matrix
TR Proje Yürüten Sivil Toplum Örgütleri için Kontrol Listesi
English | Turkish |
---|---|
for | için |
English | Turkish |
---|---|
networks | ağlar |
particularly | özellikle |
these | bu |
patterns | bir |
identify | tanımlamak |
to | için |
EN These are shown in the matrix below, which highlights the aspects according to priority and relevance to Tetra Pak and external stakeholders
TR Bunlar, Tetra Pak ve dış paydaşlar için ilgililik ve öncelik düzeyine göre önemli unsurları vurgulayan aşağıdaki matriste gösterilmiştir
English | Turkish |
---|---|
tetra | tetra |
pak | pak |
external | dış |
priority | öncelik |
and | ve |
the | aşağıdaki |
are | bunlar |
EN This matrix visualises the top material aspects according to their relevance to Tetra Pak and external stakeholders, and their level of priority and timeliness (remain in focus/increased visibility/new and further enhanced aspects).
TR Bu matris, Tetra Pak ve paydaşlarının ilgililik düzeyine göre en önemli unsurlarını, bunların öncelik düzeyini ve zamanlamasını gösterir (odaklanmaya devam edilecek/görünürlüğü artırılacak/yeni ve diğer geliştirilen yönler).
EN Amway appeals to people who want to make their own decisions, set their own goals and achieve their own level of success
TR Amway kendi kararlarını vermek isteyen, kendi hedeflerini belirleyen ve kendi başarı düzeylerini gerçekleştiren insanlara değer vermektedir
English | Turkish |
---|---|
amway | amway |
people | insanlara |
want | isteyen |
success | başarı |
decisions | kararlar |
make | vermek |
and | ve |
EN While SoftMaker continues to own the Software, you will have certain rights to use the Software after your acceptance of this license agreement
TR Yazılımın sahibi halen SoftMaker olmakla birlikte, bu lisans sözleşmesini kabul ettikten sonra Yazılımı kullanma konusunda bir takım haklara sahip olacaksınız
English | Turkish |
---|---|
license | lisans |
softmaker | softmaker |
you will | olacaksınız |
this | bu |
own | sahibi |
software | yazılım |
the | kabul |
EN While SoftMaker continues to own the Software, you will have certain rights to use the Software after your acceptance of this license agreement
TR Yazılımın sahibi halen SoftMaker olmakla birlikte, bu lisans sözleşmesini kabul ettikten sonra Yazılımı kullanma konusunda bir takım haklara sahip olacaksınız
English | Turkish |
---|---|
license | lisans |
softmaker | softmaker |
you will | olacaksınız |
this | bu |
own | sahibi |
software | yazılım |
the | kabul |
EN The software which accompanies this license agreement (the "Software") is the property of SoftMaker Software GmbH ("SoftMaker") or its licensors and is protected by copyright law
TR Bu lisansa eşlik eden yazılımın (“Yazılım”) mülkiyeti SoftMaker Software GmbH’ye (“SoftMaker”) ya da lisans verenlerine aittir ve telif hakları yasası ile korunmaktadır
English | Turkish |
---|---|
license | lisans |
of | ın |
copyright | telif |
software | yazılım |
and | ve |
its | bu |
English | Turkish |
---|---|
zebra | zebra |
has | sahiptir |
printer | yazıcı |
enterprise | iş |
and | ve |
to | doğru |
EN The software, information, content, products, and services (the "Software") that are made available to download from the Website is the copyrighted work of Busbud. Your use of such Software is governed by these Terms.
TR Web Sitesi üzerinden yüklenmesine izin verilen tüm yazılım, bilgi, içerik, ürün ve hizmetlerin ("Yazılım") telif hakkı Busbud'a aittir. Yazılımları kullanımınız işbu Koşullara tabi olacaktır.
English | Turkish |
---|---|
work | iş |
information | bilgi |
content | içerik |
software | yazılımları |
these | bu |
products | ürün |
and services | hizmetlerin |
and | ve |
use | kullanım |
to | tüm |
EN The AWS Marketplace is a digital catalog with thousands of software listings from independent software vendors that make it easy to find, test, buy, and deploy software that runs on AWS
TR AWS Marketplace, bağımsız yazılım satıcıları tarafından sunulan binlerce yazılımın listelendiği ve AWS üzerinde çalışan yazılımları bulmayı, test etmeyi, satın almayı ve dağıtmayı kolaylaştıran dijital bir katalogdur
English | Turkish |
---|---|
aws | aws |
independent | bağımsız |
test | test |
and | ve |
make | da |
software | yazılımları |
buy | satın |
digital | dijital |
English | Turkish |
---|---|
zebra | zebra |
has | sahiptir |
printer | yazıcı |
enterprise | iş |
and | ve |
to | doğru |
EN The software which accompanies this license agreement (the "Software") is the property of SoftMaker Software GmbH ("SoftMaker") or its licensors and is protected by copyright law
TR Bu lisansa eşlik eden yazılımın (“Yazılım”) mülkiyeti SoftMaker Software GmbH’ye (“SoftMaker”) ya da lisans verenlerine aittir ve telif hakları yasası ile korunmaktadır
English | Turkish |
---|---|
license | lisans |
of | ın |
copyright | telif |
software | yazılım |
and | ve |
its | bu |
EN Because use of the Services and Software involves hardware, software, and Internet access, your ability to access and use the Services and Software may be affected by the performance of the foregoing
TR Hizmetlerin ve Yazılımın kullanımı donanım, yazılım ve Internet erişimi içerdiğinden, Hizmetlere ve Yazılıma erişme ve bunları kullanma kapasiteniz yukarıdakilerin performansından etkilenebilir
English | Turkish |
---|---|
internet | internet |
hardware | donanım |
the | bunları |
software | yazılım |
use | kullanımı |
to | kullanma |
access | erişimi |
and | ve |
performance | performans |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
English | Turkish |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
English | Turkish |
---|---|
create | oluştur |
profile | profilini |
music | müzik |
new | yeni |
track | takip |
and | ve |
EN An all-in-one solution for starting your own business from scratch. We have the know-how to help you launch your own FOREX brokerage in less than 3 weeks. We take care of all the technical issues while saving you money.
TR Hepsi bir arada çözümümüz ile sıfırdan da başlayabilirsiniz. Yalnızca 3 haftada FOREX brokerlik şirketinizi kurmanız için gerekli bilgi birikimine sahibiz. Tüm teknik detaylarla ilgilenirken birçok masraftan kurtulmanızı sağlıyoruz.
English | Turkish |
---|---|
forex | forex |
technical | teknik |
from scratch | sıfırdan |
know-how | bilgi |
in | da |
of | in |
all | tüm |
launch | ile |
we have | sahibiz |
EN Starting your own business gives you more choice. You can be your own boss and work in a way that suits you ― all with the support we provide.
TR Kendi işinizi kurmak size daha fazla seçenek sunar. Sağladığımız destekle kendi işinizin patronu olabilir ve kendinize uyan şekilde iş yapabilirsiniz.
English | Turkish |
---|---|
support | destekle |
and | ve |
you | size |
more | fazla |
EN Learning from decades of experience, we make the necessary investment to provide a premium service. We own and manage 100% of our own servers, hardware, DNS and network.
TR Onlarca yıllık deneyimlerimizden edindiğimiz bilgi ile, premium hizmet sağlamak için gerekli yatırımları yapıyoruz. Sunucularımızın, donanımlarımızın, DNS ve ağlarımızın %100'üne sahibiz ve onları biz yönetiyoruz.
English | Turkish |
---|---|
decades | onlarca |
experience | bilgi |
necessary | gerekli |
premium | premium |
service | hizmet |
dns | dns |
network | ağ |
a | a |
and | ve |
of | in |
to | sağlamak |
we | biz |
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
English | Turkish |
---|---|
fun | eğlenceli |
actually | gerçekten |
other | diğer |
time | zaman |
or | veya |
about | hakkında |
more | fazla |
EN Each AWS Lambda function runs in its own isolated environment, with its own resources and file system view
TR AWS Lambda işlevlerinin her biri, kendi kaynaklarına ve dosya sistemi görünümüne sahip olan yalıtılmış bir ortamda çalışır
English | Turkish |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
file | dosya |
system | sistemi |
and | ve |
resources | kaynaklar |
view | görünümü |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
English | Turkish |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
EN Description: View Tangent femdom copulates him with his own cum hd as completely free. BDSM porn xxx Tangent femdom copulates him with his own cum video.
TR Açıklama: Teğet femdom onu kendi cum ile kopyalar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Teğet femdom onu kendi cum ile kopyalar video.
English | Turkish |
---|---|
description | açıklama |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
as | olarak |
own | kendi |
view | ile |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN Starting your own business gives you more choice. You can be your own boss with all the support we provide and develop in line with your personal ambitions.
TR Kendi işinizi kurmak size daha fazla seçenek sunar. Sağladığımız destekle kendi işinizin patronu olabilir ve işinizi kişisel isteklerinize paralel olarak geliştirebilirsiniz.
English | Turkish |
---|---|
business | iş |
support | destekle |
be | olabilir |
personal | kişisel |
and | ve |
the | size |
English | Turkish |
---|---|
time | zamanda |
earn | kazanın |
if | varsa |
care | bakım |
program | programı |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
English | Turkish |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
English | Turkish |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
EN Each AWS Lambda function runs in its own isolated environment, with its own resources and file system view
TR AWS Lambda işlevlerinin her biri, kendi kaynaklarına ve dosya sistemi görünümüne sahip olan yalıtılmış bir ortamda çalışır
English | Turkish |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
file | dosya |
system | sistemi |
and | ve |
resources | kaynaklar |
view | görünümü |
EN Learning from decades of experience, we make the necessary investment to provide a premium service. We own and manage 100% of our own servers, hardware, DNS and network.
TR Onlarca yıllık deneyimlerimizden edindiğimiz bilgi ile, premium hizmet sağlamak için gerekli yatırımları yapıyoruz. Sunucularımızın, donanımlarımızın, DNS ve ağlarımızın %100'üne sahibiz ve onları biz yönetiyoruz.
English | Turkish |
---|---|
decades | onlarca |
experience | bilgi |
necessary | gerekli |
premium | premium |
service | hizmet |
dns | dns |
network | ağ |
a | a |
and | ve |
of | in |
to | sağlamak |
we | biz |
English | Turkish |
---|---|
often | genellikle |
infographic | infografik |
presentation | sunum |
data | veri |
easy | kolaydır |
visme | visme |
part | parçası |
also | da |
or | veya |
variety | çeşitli |
different | farklı |
but | ancak |
to | e |
English | Turkish |
---|---|
add | ekleyin |
branded | markalı |
and | ve |
make | oluşturmak |
to | için |
EN It has its own biomass heating plant to produce electricity – the waste heat it generates is used to heat its own building as well as a neighbouring company, and also dries the construction timber in a sustainable manner
TR Firmanın kendi biyokütle termik santrali elektrik üretiyor, elde edilen artık ısıyla hem firmanın kendi yeri, hem de bir başka komşu firma ısıtılıyor ve inşaatta kullanılan kurutuluyor
English | Turkish |
---|---|
electricity | elektrik |
and | ve |
also | de |
company | firma |
the | başka |
is | artık |
a | bir |
used | kullanılan |
EN The people of the Erzgebirge got their own back in their own way: by immortalizing the authorities with wooden figures, painting them with fanciful uniforms and weapons – and putting them to work cracking hard nuts.
TR Erzgebirge sakinleri kendi usulleriye intikam aldılar: Otoriteleri ahşap figürler olarak ebedileştirdiler, onları fantezi yüklü üniformalarla, silahlarla resimleştirip onlara bundan sonra sürekli çetin cevizler kırdırttılar.
English | Turkish |
---|---|
wooden | ahşap |
the | sonra |
them | onları |
EN Respondents who found this important gave Germany as their home, or the place where their own language is spoken, or the place where they own a piece of land or a house
TR Bu boyutu önemseyen katılımcılar memleketi Almanya olarak veya kendi dillerinin konuşulduğu yer olarak veya bir arazi veya ev sahibi oldukları yer olarak belirtiyorlar
English | Turkish |
---|---|
germany | almanya |
this | bu |
land | arazi |
or | veya |
a | bir |
house | ev |
of | yer |
EN There are many ways to measure SEO visibility and each expert will have their own way, but we wanted to go a step further and make our own calculation taking into account two main parameters:
TR SEO görünürlüğünü ölçmenin oldukça fazla yolu vardır ve her bir uzmanın kendi yaklaşım yolu da söz konusudur ama biz, bir adım daha ileri gidip iki ana parametreyi dikkate alarak kendi hesaplamamızı gerçekleştirdik:
English | Turkish |
---|---|
seo | seo |
expert | uzman |
main | ana |
step | adım |
way | yolu |
visibility | görünürlüğünü |
but | ama |
many | oldukça |
and | ve |
we | biz |
further | da |
a | bir |
to | her |
two | iki |
EN Space: While many industries own space where they can deploy edge sites, others may not. For example, telecommunication companies lease, rather than own, cell towers.
TR Yer: Birçok sektörde, edge tesislerin yerleştirebileceği bir alan bulunsa da, bazı sektörlerde bulunmayabilir. Örneğin, telekomünikasyon şirketleri hücre kulelerine sahip olmak yerine onları kiralamaktadır.
English | Turkish |
---|---|
cell | hücre |
edge | edge |
companies | şirketleri |
can | olmak |
many | çok |
not | bazı |
for | alan |
while | da |
they | onlar |
own | sahip |
EN When you own crypto, what you really own is a private key that gives you access to your coins
TR Kripto sahibi olduğunuzda, gerçekten sahip olduğunuz şey, coin'lerinize erişmenizi sağlayan bir özel anahtardır
English | Turkish |
---|---|
crypto | kripto |
really | gerçekten |
own | sahibi |
English | Turkish |
---|---|
create | oluştur |
profile | profilini |
music | müzik |
new | yeni |
track | takip |
and | ve |
EN An all-in-one solution for starting your own business from scratch. We have the know-how to help you launch your own FOREX brokerage in less than 3 weeks. We take care of all the technical issues while saving you money.
TR Hepsi bir arada çözümümüz ile sıfırdan da başlayabilirsiniz. Yalnızca 3 haftada FOREX brokerlik şirketinizi kurmanız için gerekli bilgi birikimine sahibiz. Tüm teknik detaylarla ilgilenirken birçok masraftan kurtulmanızı sağlıyoruz.
English | Turkish |
---|---|
forex | forex |
technical | teknik |
from scratch | sıfırdan |
know-how | bilgi |
in | da |
of | in |
all | tüm |
launch | ile |
we have | sahibiz |
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
English | Turkish |
---|---|
fun | eğlenceli |
actually | gerçekten |
other | diğer |
time | zaman |
or | veya |
about | hakkında |
more | fazla |
English | Turkish |
---|---|
upload | yükleyin |
branded | markalı |
and | ve |
make | oluşturmak |
to | için |
Showing 50 of 50 translations