EN “We created a comprehensive content strategy to increase the potential organic traffic by 123%. We actively used Semrush tools in the process to achieve our goals.”
EN “We created a comprehensive content strategy to increase the potential organic traffic by 123%. We actively used Semrush tools in the process to achieve our goals.”
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
English | Turkish |
---|---|
potential | potansiyel |
organic | organik |
traffic | trafiği |
comprehensive | kapsamlı |
content | içerik |
strategy | stratejisi |
we created | oluşturduk |
semrush | semrush |
tools | araçlarını |
actively | aktif |
the | şekilde |
a | bir |
to | için |
increase | arttırmak |
achieve | ulaşmak |
EN Every year, we actively make over 45,000 subscription articles available green open access - more than any other publisher
TR Her yıl 45.000'den fazla abonelik gerektiren makaleyi aktif olarak yeşil açık erişimli hale getiririz - bu sayı bütün diğer yayıncılardan daha yüksektir
English | Turkish |
---|---|
year | yıl |
subscription | abonelik |
green | yeşil |
access | erişimli |
open | açık |
other | diğer |
more | fazla |
every | her |
EN Encourage patients to understand and actively participate in their healthcare
TR Hastaları sağlıklarını anlamaları ve bu konuda aktif katılım sağlamaları için teşvik edin
English | Turkish |
---|---|
encourage | teşvik |
actively | aktif |
and | ve |
patients | hastaları |
EN Elsevier is a founding member of CHORUS and along with fellow publishers actively developed and piloted the CHORUS service to provide a low cost compliance service for open access.
TR Elsevier CHORUS'un kurucu üyelerinden biridir ve diğer yayıncılarla birlikte CHORUS hizmetini açık erişim için düşük maliyetli bir uyum hizmeti olarak aktif olarak geliştirmiş ve yönlendirmiştir.
English | Turkish |
---|---|
cost | maliyetli |
compliance | uyum |
open | açık |
access | erişim |
elsevier | elsevier |
chorus | chorus |
and | ve |
service | hizmeti |
low | düşük |
a | bir |
of | in |
EN Place a stand-out advert and attract those actively looking for new, exciting opportunities.
TR Öne çıkan bir reklam koyun ve aktif olarak yeni, heyecan verici fırsatları arayanları kendinize çekin.
English | Turkish |
---|---|
new | yeni |
exciting | heyecan verici |
attract | çekin |
and | ve |
opportunities | fırsatları |
a | bir |
EN Showcase your opening to physicians in more than 80 different specialities who are actively searching for something new
TR Açık pozisyonunuzu aktif olarak yeni bir şeyler arayan 80'in üzerinde uzmanlık alanından doktora gösterin
English | Turkish |
---|---|
different | bir |
new | yeni bir |
EN As a Turkey-based humanitarian aid association that has been actively working in...
TR Ve 2021 Mart ayı resmi verilerine göre, bu yaşam mücadelesini Türkiye’de veren kişi...
English | Turkish |
---|---|
that | yaşam |
EN This is one reason why we embrace technology and actively seek to change ingrained behaviors
TR Bu teknolojiyi kucaklama ve kökleşmiş davranışları aktif olarak değiştirme çabalarımızın bir nedenidir
English | Turkish |
---|---|
technology | teknolojiyi |
change | değiştirme |
and | ve |
this | bu |
to | bir |
EN Our guests actively support our efforts through water and energy conservation
TR Misafirlerimiz su ve enerji tasarrufu ile aktif olarak çabalarımıza destek oluyor
English | Turkish |
---|---|
support | destek |
water | su |
our guests | misafirlerimiz |
our efforts | çabalarımıza |
and | ve |
energy | enerji |
EN FNF has been actively working in Turkey with partners from civil society, academia, economy and politics since 1991, when we opened our office in Ankara
TR Ankara’daki ofisimizi 1991 yılında açtığımızdan bu yana FNF, Türkiye'de sivil toplum, akademi, ekonomi ve politika çevrelerinden ortaklar ile aktif bir şekilde çalışıyor
English | Turkish |
---|---|
actively | aktif |
partners | ortaklar |
civil | sivil |
society | toplum |
economy | ekonomi |
working | çalışıyor |
from | yana |
and | ve |
EN We fight for a free and open Internet, and actively advocate for policies and legislation that support our mission and the technology we create.
TR Ücretsiz ve açık bvir İnternet'in mücadelesini veriyoruz, ve misyonumuzu ve yarattığımı teknolojileri destekleyen ilke ve yasaları aktif bir şekilde savunuyoruz.
English | Turkish |
---|---|
actively | aktif |
support | destekleyen |
technology | teknolojileri |
open | açık |
and | ve |
the | şekilde |
a | bir |
EN With a focus on listed real estate and infrastructure securities, CBRE Clarion Securities provides actively managed investment solutions for clients worldwide.
TR İşlem gören gayrimenkul ve altyapı menkul kıymetlerine odaklanan CBRE Clarion Menkul Kıymetler, dünya genelindeki müşteriler için etkin olarak yönetilen yatırım çözümleri sağlamaktadır.
English | Turkish |
---|---|
cbre | cbre |
managed | yönetilen |
investment | yatırım |
clients | müşteriler |
worldwide | dünya |
real estate | gayrimenkul |
infrastructure | altyapı |
solutions | çözümleri |
and | ve |
for | için |
English | Turkish |
---|---|
new | yeni |
businesses | işletmelerin |
concept | konsepti |
actively | aktif |
and | ve |
EN As a Turkey-based humanitarian aid association that has been actively working in...
TR Ve 2021 Mart ayı resmi verilerine göre, bu yaşam mücadelesini Türkiye’de veren kişi...
English | Turkish |
---|---|
that | yaşam |
EN The Deichmann Google Ads account was actively managed by a Germany-based global agency since December 2012, that at the same time responsible is for managing in more than 20 countries where Deichmann invests in digital marketing activities
TR Deichmann Türkiye’nin Google Ads hesabı, Aralık 2012'den bu yana markanın dijital pazarlama faaliyetlerini 20’den fazla ülkede yürüten, Almanya merkezli global bir ajans tarafından yönetiliyordu
English | Turkish |
---|---|
global | global |
agency | ajans |
december | aralık |
activities | faaliyetlerini |
ads | ads |
account | hesabı |
germany | almanya |
based | merkezli |
countries | ülkede |
marketing | pazarlama |
by | tarafından |
digital | dijital |
same | bir |
more | fazla |
than | bu |
EN FaZe Clan is actively competing in CS:GO, PUBG, Call of Duty, Rainbow 6, FIFA, and Fortnite.
TR FaZe Clan, CS:GO, PUBG, Call of Duty, Rainbow 6, FIFA ve Fortnite oyunlarında aktif olarak yarışıyor.
English | Turkish |
---|---|
and | ve |
EN A user can actively delete Personal Data that is connected to his or her user profile by deleting this profile on the Website.
TR Kullanıcı, Web Sayfasındaki kullanıcı profiline bağlı olan Kişisel Veriyi bu profili silerek aktif olarak silebilir.
English | Turkish |
---|---|
data | veriyi |
profile | profili |
user | kullanıcı |
connected | bağlı |
website | web |
this | bu |
personal | kişisel |
a | olan |
EN So much so that the studies conducted show that civil society organizations all over the world use these mechanisms actively
TR Öyle ki yapılan araştırmalar tüm dünyada sivil toplum örgütlerinin bu mekanizmaları aktif bir şekilde kullandığını göstermektedir
English | Turkish |
---|---|
civil | sivil |
society | toplum |
world | dünyada |
actively | aktif |
organizations | örgütlerinin |
these | bu |
all | tüm |
the | şekilde |
EN In our country, especially in recent years, in addition to these areas, organizations based on sexual orientation and gender identity and partially youth organizations have been using these mechanisms more and more actively
TR Ülkemizde özellikle son yıllarda bu alanlara ek olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli örgütler ile kısmen gençlik örgütlenmeleri de bu mekanizmaları giderek daha fazla aktif olarak kullanmaktadır
English | Turkish |
---|---|
recent | son |
areas | alanlara |
identity | kimliği |
youth | gençlik |
especially | özellikle |
sexual | cinsel |
gender | cinsiyet |
these | bu |
and | ve |
based | temelli |
and more | giderek |
EN In the festival we organized again after a long suspension, we came together with civil society organizations actively conducting actions from all around Turkey.
TR Uzun bir aradan sonra düzenlediğimiz festivalde Türkiye’nin dört bir yanında çalışma yürüten sivil toplum örgütleriyle buluştuk.
English | Turkish |
---|---|
civil | sivil |
society | toplum |
long | uzun |
a | bir |
the | sonra |
English | Turkish |
---|---|
manage | yönetin |
line | hattı |
ensure | garanti |
efficient | etkili |
manufacturing | üretim |
to | etmek |
the | olarak |
operations | operasyonları |
EN We actively advocate for policies and legislation that support our mission and the technology we create.
TR Biz, aktif olarak misyonumuzu ve yarattığımız teknolojiyi destekleyen ilkeleri ve kanunları savunuyoruz.
English | Turkish |
---|---|
support | destekleyen |
technology | teknolojiyi |
we | biz |
and | ve |
the | olarak |
EN This is one reason why we embrace technology and actively seek to change ingrained behaviors
TR Bu teknolojiyi kucaklama ve kökleşmiş davranışları aktif olarak değiştirme çabalarımızın bir nedenidir
English | Turkish |
---|---|
technology | teknolojiyi |
change | değiştirme |
and | ve |
this | bu |
to | bir |
EN Our guests actively support our efforts through water and energy conservation
TR Misafirlerimiz su ve enerji tasarrufu ile aktif olarak çabalarımıza destek oluyor
English | Turkish |
---|---|
support | destek |
water | su |
our guests | misafirlerimiz |
our efforts | çabalarımıza |
and | ve |
energy | enerji |
EN This is one reason why we embrace technology and actively seek to change ingrained behaviors
TR Bu teknolojiyi kucaklama ve kökleşmiş davranışları aktif olarak değiştirme çabalarımızın bir nedenidir
English | Turkish |
---|---|
technology | teknolojiyi |
change | değiştirme |
and | ve |
this | bu |
to | bir |
EN Our guests actively support our efforts through water and energy conservation
TR Misafirlerimiz su ve enerji tasarrufu ile aktif olarak çabalarımıza destek oluyor
English | Turkish |
---|---|
support | destek |
water | su |
our guests | misafirlerimiz |
our efforts | çabalarımıza |
and | ve |
energy | enerji |
EN Our firm actively participates in administrative processes for improving and modifying regulations, frequently submitting position papers to the Turkish Customs Directorate.
TR Moroğlu Arseven, mevzuatın geliştirilmesi ve değiştirilmesine ilişkin idari süreçlerde aktif olarak görev alır ve Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne sık sık görüş bildirir.
English | Turkish |
---|---|
administrative | idari |
frequently | sık |
and | ve |
EN As a result, we have built a reputation for providing seamless leadership and input during multi-jurisdictional investment treaty disputes, actively guiding negotiations and dealing with enforcement issues.
TR Bu başarının sonucu olarak yargı çevrelerinde, uyuşmazlıkların çözümünde liderliği kabul edilmiş ve aktif olarak müzakerelerin yönetilmesinde ve icraya ilişkin sorunların çözümünde haklı bir itibar sahibi olmuştur.
English | Turkish |
---|---|
and | ve |
have | bu |
result | sonucu |
a | bir |
as | olarak |
issues | sorunları |
EN We actively contribute towards improving the ecological performance throughout entire value chains, thus enhancing the environmental benefit of the end products
TR Tüm değer zincirinde ekolojik performansı ve buna bağlı olarak son ürünlerin çevresel faydalarını artırmaya aktif katkı sağlıyoruz
English | Turkish |
---|---|
actively | aktif |
ecological | ekolojik |
value | değer |
products | ürünlerin |
environmental | çevresel |
contribute | katkı |
entire | de |
end | son |
EN A Callback phone conversation is best suited for actively closing deals
TR Satışları sonuca bağlamak için ise bir telefon görüşmesi daha uygundur
English | Turkish |
---|---|
phone | telefon |
deals | satış |
for | için |
a | bir |
best | daha |
EN “We created a comprehensive content strategy to increase the potential organic traffic by 123%. We actively used Semrush tools in the process to achieve our goals.”
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
English | Turkish |
---|---|
potential | potansiyel |
organic | organik |
traffic | trafiği |
comprehensive | kapsamlı |
content | içerik |
strategy | stratejisi |
we created | oluşturduk |
semrush | semrush |
tools | araçlarını |
actively | aktif |
the | şekilde |
a | bir |
to | için |
increase | arttırmak |
achieve | ulaşmak |
EN Encourage patients to understand and actively participate in their healthcare
TR Hastaları sağlıklarını anlamaları ve bu konuda aktif katılım sağlamaları için teşvik edin
English | Turkish |
---|---|
encourage | teşvik |
actively | aktif |
and | ve |
patients | hastaları |
EN “We created a comprehensive content strategy to increase the potential organic traffic by 123%. We actively used Semrush tools in the process to achieve our goals.”
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
English | Turkish |
---|---|
potential | potansiyel |
organic | organik |
traffic | trafiği |
comprehensive | kapsamlı |
content | içerik |
strategy | stratejisi |
we created | oluşturduk |
semrush | semrush |
tools | araçlarını |
actively | aktif |
the | şekilde |
a | bir |
to | için |
increase | arttırmak |
achieve | ulaşmak |
EN Place a stand-out advert and attract those actively looking for new, exciting opportunities.
TR Öne çıkan bir reklam koyun ve aktif olarak yeni, heyecan verici fırsatları arayanları kendinize çekin.
English | Turkish |
---|---|
new | yeni |
exciting | heyecan verici |
attract | çekin |
and | ve |
opportunities | fırsatları |
a | bir |
EN Showcase your opening to physicians in more than 80 different specialities who are actively searching for something new
TR Açık pozisyonunuzu aktif olarak yeni bir şeyler arayan 80'in üzerinde uzmanlık alanından doktora gösterin
English | Turkish |
---|---|
different | bir |
new | yeni bir |
EN Elsevier is a founding member of CHORUS and along with fellow publishers actively developed and piloted the CHORUS service to provide a low cost compliance service for open access.
TR Elsevier CHORUS'un kurucu üyelerinden biridir ve diğer yayıncılarla birlikte CHORUS hizmetini açık erişim için düşük maliyetli bir uyum hizmeti olarak aktif olarak geliştirmiş ve yönlendirmiştir.
English | Turkish |
---|---|
cost | maliyetli |
compliance | uyum |
open | açık |
access | erişim |
elsevier | elsevier |
chorus | chorus |
and | ve |
service | hizmeti |
low | düşük |
a | bir |
of | in |
EN Every year, we actively make over 45,000 subscription articles available green open access - more than any other publisher
TR Her yıl 45.000'den fazla abonelik gerektiren makaleyi aktif olarak yeşil açık erişimli hale getiririz - bu sayı bütün diğer yayıncılardan daha yüksektir
English | Turkish |
---|---|
year | yıl |
subscription | abonelik |
green | yeşil |
access | erişimli |
open | açık |
other | diğer |
more | fazla |
every | her |
EN “We created a comprehensive content strategy to increase the potential organic traffic by 123%. We actively used Semrush tools in the process to achieve our goals.”
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
English | Turkish |
---|---|
potential | potansiyel |
organic | organik |
traffic | trafiği |
comprehensive | kapsamlı |
content | içerik |
strategy | stratejisi |
we created | oluşturduk |
semrush | semrush |
tools | araçlarını |
actively | aktif |
the | şekilde |
a | bir |
to | için |
increase | arttırmak |
achieve | ulaşmak |
EN This is one reason why we embrace technology and actively seek to change ingrained behaviors
TR Bu teknolojiyi kucaklama ve kökleşmiş davranışları aktif olarak değiştirme çabalarımızın bir nedenidir
English | Turkish |
---|---|
technology | teknolojiyi |
change | değiştirme |
and | ve |
this | bu |
to | bir |
EN Our guests actively support our efforts through water and energy conservation
TR Misafirlerimiz su ve enerji tasarrufu ile aktif olarak çabalarımıza destek oluyor
English | Turkish |
---|---|
support | destek |
water | su |
our guests | misafirlerimiz |
our efforts | çabalarımıza |
and | ve |
energy | enerji |
EN This is one reason why we embrace technology and actively seek to change ingrained behaviors
TR Bu teknolojiyi kucaklama ve kökleşmiş davranışları aktif olarak değiştirme çabalarımızın bir nedenidir
English | Turkish |
---|---|
technology | teknolojiyi |
change | değiştirme |
and | ve |
this | bu |
to | bir |
EN Our guests actively support our efforts through water and energy conservation
TR Misafirlerimiz su ve enerji tasarrufu ile aktif olarak çabalarımıza destek oluyor
English | Turkish |
---|---|
support | destek |
water | su |
our guests | misafirlerimiz |
our efforts | çabalarımıza |
and | ve |
energy | enerji |
EN As a Turkey-based humanitarian aid association that has been actively working in...
TR Oyunumuzda, 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve bu...
English | Turkish |
---|---|
in | tarihinde |
EN So much so that the studies conducted show that civil society organizations all over the world use these mechanisms actively
TR Öyle ki yapılan araştırmalar tüm dünyada sivil toplum örgütlerinin bu mekanizmaları aktif bir şekilde kullandığını göstermektedir
English | Turkish |
---|---|
civil | sivil |
society | toplum |
world | dünyada |
actively | aktif |
organizations | örgütlerinin |
these | bu |
all | tüm |
the | şekilde |
EN In our country, especially in recent years, in addition to these areas, organizations based on sexual orientation and gender identity and partially youth organizations have been using these mechanisms more and more actively
TR Ülkemizde özellikle son yıllarda bu alanlara ek olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli örgütler ile kısmen gençlik örgütlenmeleri de bu mekanizmaları giderek daha fazla aktif olarak kullanmaktadır
English | Turkish |
---|---|
recent | son |
areas | alanlara |
identity | kimliği |
youth | gençlik |
especially | özellikle |
sexual | cinsel |
gender | cinsiyet |
these | bu |
and | ve |
based | temelli |
and more | giderek |
EN Q: If I have a primary database and an Amazon Aurora Replica actively taking read traffic and a failover occurs, what happens?
TR S: Birincil veritabanım varsa ve bir Amazon Aurora Replikası aktif olarak okuma trafiği alıyorsa yük devri gerçekleştiğinde ne olur?
English | Turkish |
---|---|
primary | birincil |
database | veritabanı |
amazon | amazon |
aurora | aurora |
traffic | trafiği |
if | varsa |
what | ne |
have | olur |
a | bir |
read | ve |
EN We actively advocate for policies and legislation that support our mission and the technology we create.
TR Biz, aktif olarak misyonumuzu ve yarattığımız teknolojiyi destekleyen ilkeleri ve kanunları savunuyoruz.
English | Turkish |
---|---|
support | destekleyen |
technology | teknolojiyi |
we | biz |
and | ve |
the | olarak |
EN We fight for a free and open Internet, and actively advocate for policies and legislation that support our mission and the technology we create.
TR Ücretsiz ve açık bvir İnternet'in mücadelesini veriyoruz, ve misyonumuzu ve yarattığımı teknolojileri destekleyen ilke ve yasaları aktif bir şekilde savunuyoruz.
English | Turkish |
---|---|
actively | aktif |
support | destekleyen |
technology | teknolojileri |
open | açık |
and | ve |
the | şekilde |
a | bir |
EN This is one reason why we embrace technology and actively seek to change ingrained behaviors
TR Bu teknolojiyi kucaklama ve kökleşmiş davranışları aktif olarak değiştirme çabalarımızın bir nedenidir
English | Turkish |
---|---|
technology | teknolojiyi |
change | değiştirme |
and | ve |
this | bu |
to | bir |
EN Our guests actively support our efforts through water and energy conservation
TR Misafirlerimiz su ve enerji tasarrufu ile aktif olarak çabalarımıza destek oluyor
English | Turkish |
---|---|
support | destek |
water | su |
our guests | misafirlerimiz |
our efforts | çabalarımıza |
and | ve |
energy | enerji |
Showing 50 of 50 translations