TR Bu durum aynı zamanda Stellar üzerindeki gerçek varlıkların forklar nedeniyle oluşacak belirsizliklerden korunduğu anlamına gelir.
Το "forklar nedeniyle oluşacak" στο τούρκικος μπορεί να μεταφραστεί στις ακόλουθες Αγγλικά λέξεις/φράσεις:
TR Bu durum aynı zamanda Stellar üzerindeki gerçek varlıkların forklar nedeniyle oluşacak belirsizliklerden korunduğu anlamına gelir.
EN It also means that real-world assets on Stellar are protected from the uncertainty caused by forks.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
stellar | stellar |
gerçek | real |
TR Bu durum aynı zamanda Stellar üzerindeki gerçek varlıkların forklar nedeniyle oluşacak belirsizliklerden korunduğu anlamına gelir.
EN It also means that real-world assets on Stellar are protected from the uncertainty caused by forks.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
stellar | stellar |
gerçek | real |
TR Çalıştay programı sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki ana bölümden oluşacak
EN The workshop will consist of two main sessions; one in the morning and one in the afternoon
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
sabah | morning |
ve | and |
ana | main |
TR Çalıştay programı sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki ana bölümden oluşacak
EN The workshop will consist of two main sessions; one in the morning and one in the afternoon
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
sabah | morning |
ve | and |
ana | main |
TR Sertifikanın anahtarı paylaşılan olduğu için, bir SSL’in güvenliğinde oluşacak zaafiyetle diğer alan adlarınız da tehlikeye girer.
EN Because the key to the certificate is shared, your other domains are also compromised with the vulnerability of an SSL.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
anahtarı | key |
paylaşılan | shared |
olduğu | is |
ssl | ssl |
diğer | other |
da | also |
TR Yurdun dört bir yanından geleceğiz yine, yine yepyeni dostluklar oluşacak, birbirimizde pek çok şey öğrenip, “bir sonrakine” diye, vedalaşacağız ve ardından sonraki gelecek.
EN We will come from all over the country again, new friendships will form again, we will learn many things from each other and say "see you next time!", and then the next time will come.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
yine | again |
TR Sertifikanın anahtarı paylaşılan olduğu için, bir SSL’in güvenliğinde oluşacak zaafiyetle diğer alan adlarınız da tehlikeye girer.
EN Because the key to the certificate is shared, your other domains are also compromised with the vulnerability of an SSL.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
anahtarı | key |
paylaşılan | shared |
olduğu | is |
ssl | ssl |
diğer | other |
da | also |
TR Elektrot hazırlama, pil montaj ve formasyon hatları olmak üzere üç kısımdan oluşacak tesis, dakikada 60 pil üretim kapasitesine sahip olacak
EN The facility, which will be divided into three sections: electrode preparation, battery assembly, and forming lines, will have a 60-battery-per-minute capacity
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
pil | battery |
montaj | assembly |
ve | and |
tesis | facility |
TR USDCHF grafiğine baktığımızda 0.88900 seviyesinde tamamlanan paternler için alanda oluşacak sinyali bekliyoruz
EN USDCHF eyes another visit to the yearly low, after a two-week downtrend, as it braces for the Swiss National Bank (SNB) Interest Rate Decision, expected 1.75% versus 1.50% prior
TR USDCHF grafiğine baktığımızda 0.88900 seviyesinde tamamlanan paternler için alanda oluşacak sinyali bekliyoruz
EN USDCHF eyes another visit to the yearly low, after a two-week downtrend, as it braces for the Swiss National Bank (SNB) Interest Rate Decision, expected 1.75% versus 1.50% prior
TR USDCHF grafiğine baktığımızda 0.88900 seviyesinde tamamlanan paternler için alanda oluşacak sinyali bekliyoruz
EN USDCHF eyes another visit to the yearly low, after a two-week downtrend, as it braces for the Swiss National Bank (SNB) Interest Rate Decision, expected 1.75% versus 1.50% prior
TR Farklı kimlikler, farklı hayatlar, farklı bedenler, farklı kültürler… Bir kısmını farklılığı nedeniyle ‘anormal’ kabul ediyoruz, bir kısmını farklılığı nedeniyle hiç kabul edemiyoruz
EN Different identities, different lives, different bodies, different cultures… We accept some of them as "abnormal" due to their differences, some we cannot accept at all because of their differences
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
kabul | accept |
hiç | all |
TR Kazı Nedeniyle Boşaltılan Geyre Köyü ve Kamulaştırılan Köy Evleri
EN Geographical Structure of Karacasu
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
nedeniyle | of |
TR Soma’da kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin hayatını kaybettiği afet sonrası koordinasyon ve bilgilendirme çalışmaları yaptık.
EN Following the Soma disaster that cost the lives of 301 miners, STL conducted coordination and information activities.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
afet | disaster |
koordinasyon | coordination |
bilgilendirme | information |
çalışmaları | activities |
TR Başta pandemi nedeniyle ara verdiğimiz Türkçe dil kursu hizmetini, hızlı bir şekilde çevrimiçi sistemlere adapte ederek İstanbul, Hatay ve Mardin illerinde yaklaşık 180 kişiye ulaştırdık
EN We adapted the Turkish language classes, which was interrupted due to the pandemic, to online systems quickly and delivered these courses to approximately 180 people in Istanbul, Hatay and Mardin provinces
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
pandemi | pandemic |
dil | language |
şekilde | which |
çevrimiçi | online |
mardin | mardin |
yaklaşık | approximately |
verdiğimiz | we |
TR Deri işletmelerinin arıtma tesisleri olmasına rağmen, çevreye koku yayarak zarar vermeleri nedeniyle yenilenmesi gerekmektedir.
EN Although leather enterprises are treatment plants, they should be renewed due to damage to the environment by spreading odors.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
deri | leather |
rağmen | although |
çevreye | environment |
zarar | damage |
TR İlçemiz ekonomisinde önemli bir yeri olan tütünün pazarlanması konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle, dokumacılığa dönüş yönünde bir eğilim gözlenmektedir
EN Due to the difficulties experienced in the marketing of tobacco, which has an important role in the economy of our district, a tendency towards return to weaving is observed
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
önemli | important |
dönüş | return |
TR Ancak, köylerin bir kısmında yeterli öğrenci bulunmaması veya fiziki şartların yetersiz olması nedeniyle, taşımalı eğitim yapılmaktadır
EN However, because some of the villages do not have enough students or the physical conditions are insufficient, transportation education is carried out
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
yeterli | enough |
öğrenci | students |
veya | or |
eğitim | education |
TR İlçe Merkezi, Ataeymir ve Yenice Beldelerinde Halk Kütüphaneleri mevcut olup, belediyelere ait binalarda hizmet vermektedir. Ataeymir Halk Kütüphanesi, personel yokluğu nedeniyle kapalıdır.
EN The newly created Aphrodisias Museum Sevgi Gönül / Sebasteion exhibition hall within the body of Aphrodisias Museum was exhibited in 2008.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
mevcut | was |
TR Ancak, rakımın kısmen yüksek olması nedeniyle, Aydın İlinin diğer bölgelerine göre kış mevsimi daha soğuk, yaz mevsimi ise daha serin ve kuraktır.
EN However, due to the relatively high altitude, the winter season is colder than the other regions of Aydın Province and the summer season is cool and dry.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
yüksek | high |
kış | winter |
yaz | summer |
serin | cool |
ve | and |
TR Whoer VPN, günlükleri kullanmaz ve kullanıcı eylemlerini izlemez. Windows için Whoer VPN güvenlik politikası nedeniyle, kimse (biz dahil) çevrimiçi etkinlikleriniz hakkında bilgi alamayacaktır.
EN The Whoer VPN does not use logs and does not track user actions. Due to the Whoer VPN security policy for Windows, no one (including us) will be able to find out about your online activities.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
whoer | whoer |
vpn | vpn |
kullanıcı | user |
windows | windows |
güvenlik | security |
politikası | policy |
kimse | no one |
dahil | including |
çevrimiçi | online |
bilgi | find out |
TR Whoer VPN kayıt tutmaz ve kullanıcı işlemlerini takip etmez. Linux için Whoer VPN güvenlik politikası nedeniyle, hiç kimse (biz de dahil) çevrimiçi etkinliklerinizi öğrenemez.
EN The Whoer VPN does not use logs and does not track user actions. Due to the Whoer VPN security policy for Linux, no one (including us) will be able to find out about your online activities.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
whoer | whoer |
vpn | vpn |
kullanıcı | user |
takip | track |
linux | linux |
güvenlik | security |
politikası | policy |
de | out |
dahil | including |
çevrimiçi | online |
TR Ayrıca, dünya çapında yaptırımlar nedeniyle engellenen oyunlara, hizmetlere ve web sitelerine erişim sağlamanıza yardımcı olacak ücretsiz VPN'i indirebilirsiniz.
EN Also, you can download free VPN which will help you in gaining access to blocked games, services and websites due to sanctions around the world.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
ayrıca | also |
çapında | around |
ve | and |
erişim | access |
ücretsiz | free |
vpn | vpn |
indirebilirsiniz | you can download |
TR Bu, Kırım IP adresine erişimi engelleme nedeniyle olur
EN This happens due to blocking access to the Crimean IP address
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
bu | this |
adresine | address |
erişimi | access |
engelleme | blocking |
TR Daha iyi sıralama nedeniyle satışları artırın.
EN Increase sales due to better ranking
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
sıralama | ranking |
satışları | sales |
TR Ancak Dash, iki katmanlı yapısı nedeniyle Bitcoin'den biraz farklı bir şekilde çalışır
EN Dash works a little differently from Bitcoin, however, because it has a two-tier network
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
dash | dash |
bitcoin | bitcoin |
çalışır | works |
TR Ayrıca bazı Kodi içerikleri ülkenizin yasaları veya ISS'nizin politikaları nedeniyle engellenebilir.
EN In addition, some Kodi content might be blocked due to your country’s laws or your ISP’s policy.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
bazı | some |
yasaları | laws |
iss | isp |
TR Toyota, neredeyse 2 milyon RAV4'ü yangın riski nedeniyle geri çağırıyor
EN BMW to recall 324,000 cars in Europe that could set on fire
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
yangın | fire |
TR Günlük sayılar (ham değerler), blok keşfinin rastlantısallığı nedeniyle periyodik olarak yükselebilir veya düşebilir: işlemci gücü sabitiyle bile bir günde çıkarılan blok sayısı eğişkenlik gösterebilir
EN Daily numbers (raw values) may periodically rise or drop as a result of the randomness of block discovery : even with a hashing power constant, the number of blocks mined can vary in day
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
ham | raw |
veya | or |
gücü | power |
bile | even |
TR İhtiyaç tespiti amacıyla yaptığımız hane ziyaretlerinin tamamen durması nedeniyle, beyan odaklı bir değerlendirme yöntemiyle karşı karşıya kaldık
EN As the household visits we used to make to identify needs came to a halt, we are faced with a declaration-based assessment method
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
değerlendirme | assessment |
TR Yeni bir FOREX broker iseniz veya FOREX brokerlık işletmesi başlatmak istiyorsanız FOREX lisansı almak FOREX lisansı almak ilk yapmanız gereken şeydir çünkü birçok işletme güvenlik nedeniyle denetlenen şirketlerle çalışır.
EN If you're a new FOREX broker or looking to start a FOREX brokerage business, obtaining a FOREX license is one of the first things you will need to consider as most businesses prefer to work with a regulated entity for safety reasons.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
forex | forex |
broker | broker |
veya | or |
lisansı | license |
güvenlik | safety |
çalışır | work |
TR En büyük 40 medya kuruluşuna sahip olan şirket ortaklarının çoğu iş insanları. Medya dışı sektörlerde faaliyet göstermeleri nedeniyle kar, siyaset ve editoryal tercihler iç içe geçiyor.
EN Political influence on mass media has a continuous history in Turkey, though the means have changed over time. How are today's media owners affiliated with the government and vice versa?
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
büyük | over |
medya | media |
ve | and |
TR Kargoya yönelik özel "gümrükleme" yapısı nedeniyle, dünya genelinde gümrük uygulamalarındaki farklılıklar konusunda bilgi sahibi olmak önemlidir.
EN Our local teams specialise in clearing cargo and getting quicker customs clearances for your perishable goods.
TR En nihayetinde merkezi ekonomide finansal fırsatlar şeffaflığın, güvenilirliğin ve erişimin olmaması nedeniyle çoğu kişi için kısıtlanıyor
EN Ultimately, in a centralized economy, financial opportunity for most people is inhibited by a lack of transparency, accountability and access
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
merkezi | centralized |
finansal | financial |
kişi | people |
TR Bitcoin, dijital paraların kaynağı ve ilk başarılı deneyi statüsünde bulunması nedeniyle, kripto paralar dünyasına geçiş kapısı olarak görülür.
EN Bitcoin is considered as the gateway to the cryptocurrency world, based on its status as the first successful digital currency experiment.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
dijital | digital |
ilk | first |
başarılı | successful |
dünyasına | world |
TR Zaman uyumsuz olarak çağrılan Lambda işlevleri yaklaşık 15-30 dakika boyunca makul trafik artışlarını kabul edebilir ancak sonrasında olaylar kısıtlama nedeniyle reddedilecektir
EN Lambda functions being invoked asynchronously can absorb reasonable bursts of traffic for approximately 15-30 minutes, after which incoming events will be rejected as throttled
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
lambda | lambda |
işlevleri | functions |
makul | reasonable |
trafik | traffic |
edebilir | can |
olaylar | events |
TR Soma’da kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin hayatını kaybettiği afet sonrası koordinasyon ve bilgilendirme çalışmaları yaptık.
EN Following the Soma disaster that cost the lives of 301 miners, STL conducted coordination and information activities.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
afet | disaster |
koordinasyon | coordination |
bilgilendirme | information |
çalışmaları | activities |
TR Başta pandemi nedeniyle ara verdiğimiz Türkçe dil kursu hizmetini, hızlı bir şekilde çevrimiçi sistemlere adapte ederek İstanbul, Hatay ve Mardin illerinde yaklaşık 180 kişiye ulaştırdık
EN We adapted the Turkish language classes, which was interrupted due to the pandemic, to online systems quickly and delivered these courses to approximately 180 people in Istanbul, Hatay and Mardin provinces
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
pandemi | pandemic |
dil | language |
şekilde | which |
çevrimiçi | online |
mardin | mardin |
yaklaşık | approximately |
verdiğimiz | we |
TR Fakat savaş koşulları nedeniyle yine Türkiye yolu görünmüş aileye:
EN However, because of the war, the family had to come back to Turkey:
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
fakat | however |
savaş | war |
türkiye | turkey |
TR *Danışanımız ve ailesinin isimleri koruma nedeniyle değiştirilmiştir.
EN * The names of our beneficiary and his family have been changed for protection reasons.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
ve | and |
koruma | protection |
TR Halep’te, kendi tabiriyle ‘az gelirli ama mutlu hayatlarını’ savaş nedeniyle bırakıp çocukları ve eşiyle Türkiye’ye geldiğinde hem geçim derdi hem de yeni bir yaşama alışma çabası başladı
EN After she and her husband left with their children their ‘poor but happy life’ in her own words in Aleppo back because of the war and came to Turkey, they were faced with financial problems and accommodation to a new life
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
mutlu | happy |
savaş | war |
türkiye | turkey |
TR Halep’te, kendi tabiriyle ‘az gelirli ama mutlu hayatlarını’ savaş nedeniyle bırakıp çocukları ve eşiyle Türkiye’ye geldiğinde hem geçim derdi hem de yeni bir yaşama alışma çabası başladı
EN After she and her husband left with their children their ‘poor but happy life’ in her own words in Aleppo back because of the war and came to Turkey, they were faced with financial problems and accommodation to a new life
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
mutlu | happy |
savaş | war |
türkiye | turkey |
TR Fakat savaş koşulları nedeniyle yine Türkiye yolu görünmüş aileye:
EN However, because of the war, the family had to come back to Turkey:
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
fakat | however |
savaş | war |
türkiye | turkey |
TR *Danışanımız ve ailesinin isimleri koruma nedeniyle değiştirilmiştir.
EN * The names of our beneficiary and his family have been changed for protection reasons.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
ve | and |
koruma | protection |
TR PCI olmayan) nedeniyle tüm hizmetlerinde TLS 1.0'a karşı çıkmıyor; ancak, AWS hizmetleri, TLS 1.0'i devre dışı bırakmanın müşteri etkisini ayrı olarak değerlendiriyor ve sonuç olarak bunu kullanımdan kaldırmayı tercih edebilir
EN non-PCI) who require the option of this protocol, however AWS services are individually assessing the customer impact to disabling TLS 1.0 for their service and may choose to deprecate it
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
tls | tls |
aws | aws |
müşteri | customer |
etkisini | impact |
TR Oyak Renault, çip krizi nedeniyle üretime ara verecek
EN UK new car registrations down by a quarter in October
TR Diğer blokzincirleri yüksek boyutları nedeniyle nodeları yöneten aracılara ihtiyaç duyar, eski güç dinamikleriyle hareket ederler
EN Other protocols are so heavy they require intermediaries to run nodes, recreating the same old power dynamics
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
diğer | other |
nedeniyle | to |
ihtiyaç | require |
eski | old |
güç | power |
TR Galaxy Note, kalemi (Samsung tarafından “S Pen” olarak adlandırılır) ve boyutu nedeniyle benzersizdir
EN The Galaxy Note is unique because of its stylus (called the “S Pen” by Samsung) and unique size
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
samsung | samsung |
s | s |
boyutu | size |
TR Web siteleriniz, Türkiye ADSL ve Fiber internet ağının merkezinde bulunması nedeniyle en hızlı internet erişimine sahip olur.
EN Your Web site, Turkey will have the fastest internet access in ADSL and fiber center due to the presence of the internet network.
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
türkiye | turkey |
ve | and |
hızlı | fastest |
TR EV ile ilgili titiz doğrulama süreci nedeniyle, EV Sertifikası ile güvence altına alınmış bir Web sitesini ziyaret eden tüketiciler, bu Web sitesinin söyledikleri kişi olduğundan emin olacaklardır
EN Due to the meticulous verification process regarding EV, consumers who visit an EV Certificate secured Web site will be sure that this Web site is what they say
τούρκικος | Αγγλικά |
---|---|
doğrulama | verification |
süreci | process |
sertifikası | certificate |
ziyaret | visit |
tüketiciler | consumers |
emin | sure |
Εμφάνιση 50 από 50 μεταφράσεων