TR İster yeni bir içeriği, ister bir videoyu, ister bir internet sitesini tanıtıyor olun, İnsanları gitmelerini istediğiniz yere yönlendirmek için banner'ınızı etkileşimli hale getirebilirsiniz
TR İster yeni bir içeriği, ister bir videoyu, ister bir internet sitesini tanıtıyor olun, İnsanları gitmelerini istediğiniz yere yönlendirmek için banner'ınızı etkileşimli hale getirebilirsiniz
EN Make your banner interactive to direct people to where you want them to go – whether you are promoting a new piece of content, a video, event or website
Türkisch | Englisch |
---|---|
içeriği | content |
videoyu | video |
istediğiniz | you want |
etkileşimli | interactive |
TR Araştırmacılar, bilim insanları ve klinisyenler Elsevier içeriklerinin inanılır, özgün ve güvenilir olduğuna güvenmektedir
EN Researchers, scientists and clinicians all trust Elsevier content to be authoritative, authentic and reliable
Türkisch | Englisch |
---|---|
araştırmacılar | researchers |
ve | and |
elsevier | elsevier |
güvenilir | reliable |
TR Çevrimiçi tamir kılavuzlarını ortadan kaldırmak ve insanları DIY(kendin-yap) tamirden uzaklaştırmak için telif hakkı iddialarının arkasına saklanıyorlar.
EN They hide behind copyright claims to take down online repair manuals and scare people away from DIY repair.
Türkisch | Englisch |
---|---|
tamir | repair |
insanları | people |
telif | copyright |
kılavuzları | manuals |
TR Kullanılmayan elektronik cihazlarımızı düzeltmek, insanları iş sağlayacak ve dijital uçurumu köprüleyecektir.
EN Fixing our out-of-use electronics will employ people and bridge the digital divide.
Türkisch | Englisch |
---|---|
elektronik | electronics |
insanları | people |
ve | and |
dijital | digital |
TR İnsanları lokal olarak kullandıkları pezo, dolar, euro ve diğerleri gibi para birimlerine bağlar
EN It connects people to local cash they can use--pesos, dollars, euros, and so on
Türkisch | Englisch |
---|---|
dolar | dollars |
euro | euros |
TR En büyük 40 medya kuruluşuna sahip olan şirket ortaklarının çoğu iş insanları. Medya dışı sektörlerde faaliyet göstermeleri nedeniyle kar, siyaset ve editoryal tercihler iç içe geçiyor.
EN Political influence on mass media has a continuous history in Turkey, though the means have changed over time. How are today's media owners affiliated with the government and vice versa?
Türkisch | Englisch |
---|---|
büyük | over |
medya | media |
ve | and |
TR İnsanları Korumak için Araçlar Geliştirmeliyiz
EN We Must Build Tools to Protect People
Türkisch | Englisch |
---|---|
için | to |
araçlar | tools |
TR Regülasyonlar ve kanunlar teknolojinin insanları güçlendirmesini engelleyemez
EN Regulations and laws cannot stop technology from empowering people
Türkisch | Englisch |
---|---|
ve | and |
insanları | people |
TR Okyanus gibi İnternette insanları bağlar
EN Like the ocean, the Internet connects people
Türkisch | Englisch |
---|---|
okyanus | ocean |
gibi | like |
insanları | people |
TR Kar amacı gütmeyen yöneticiler ve çalışanlar inanılmaz insanlardır: özverili, tutkulu ve iyi kalpli. Bir fark yaratmaya önem veriyorlar ve biz dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yardım eden insanları seviyoruz!
EN Non-profit managers and employees are amazing people: selfless, passionate and good-hearted. They care about making a difference and we love people who are helping make the world a better place!
Türkisch | Englisch |
---|---|
çalışanlar | employees |
tutkulu | passionate |
fark | difference |
yer | place |
yardım | helping |
insanları | people |
TR Formunuz için yanıt veya görüntülenme limiti belirleyin. Limit aşıldığında insanları açıklama ile bir web sitesine yönlendirin.
EN Set submission or view limits for your form. Redirect your people to a website with an explanation if the limit is exceeded.
Türkisch | Englisch |
---|---|
veya | or |
insanları | people |
TR Bu yüzden alakasız insanları el ile ayıklamak için tüm cevapları gözden geçirmek zorunda kalmayacaksınız.
EN So you won’t have to wade through all the answers in order to weed out irrelevant people manually.
Türkisch | Englisch |
---|---|
insanları | people |
tüm | all |
cevapları | answers |
zorunda | have to |
yüzden | so |
TR Fastreel, insanları yaratıcılıklarını ifade etmeye ve iş fikirlerini hayata geçirmeye teşvik eder.
EN Fastreel encourages people to express their creativity and bring business ideas to life.
Türkisch | Englisch |
---|---|
insanları | people |
ve | and |
TR Twitter?da süreklilik sağlamak ve gerçek bir hedef kitlesi oluşturmak adına başka insanları, başka markaları takip etmekten çekinmeyin
EN Don?t hesitate to follow other people and other brands in order to maintain continuity on Twitter and create a real target audience
Türkisch | Englisch |
---|---|
gerçek | real |
hedef | target |
oluşturmak | create |
başka | other |
insanları | people |
takip | follow |
TR Ekibi; Stanford, MIT, MD Anderson ve daha fazlasından ünlü görüntüleme bilimi insanları, radyolog ve Yapay Zeka uzmanlarından oluşmaktadır.
EN Its team is made up of renowned imaging scientists, radiologists, and AI experts from Stanford, MIT, MD Anderson, and more.
Türkisch | Englisch |
---|---|
ekibi | team |
ve | and |
ünlü | renowned |
görüntüleme | imaging |
TR Fırsatçı olarak bize katılmaları için harika, yetenekli insanları işe alıyoruz. Kapak mektubunuzu ve özgeçmişinizi içeren bir e-posta gönderin.
EN We are opportunistically hiring great, talented folks to join us. Send us an email with your cover letter and resume.
Türkisch | Englisch |
---|---|
harika | great |
yetenekli | talented |
kapak | cover |
e-posta |
TR Yenilikçi kokteyller hazırlamak ve yatakları hazırlamaktan, spa bakımlarına ve insanları rahat ve hoş karşılanmış hissettirmeye kadar sanatımızda ustalaşmaktan gurur duyarız ve zevk alırız.Hayat bir Yolculuktur
EN We take pride and pleasure in mastering our art from curating innovative cocktails and preparing beds to providing spa treatments and making people feel at ease and welcome.Life is a journey
Türkisch | Englisch |
---|---|
yenilikçi | innovative |
spa | spa |
insanları | people |
gurur | pride |
hayat | life |
TR Almanya’nın müzeleri insanları büyüleyici dünyalara çağırıyor. Yeni neler olduğunu ve görülmeye değer hangi klasiklerin olduğunu size anlatıyoruz.
EN Germany’s museums invite visitors to enter fascinating worlds. Let us tell you what’s new and which classics are worth a visit.
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
müzeleri | museums |
büyüleyici | fascinating |
yeni | new |
ve | and |
değer | worth |
size | you |
TR Almanya’nın başkenti tüm dünyadan insanları cezbediyor. Berlin’i bu kadar çekici kılan özellikleri açıklıyoruz.
EN The federal capital attracts people from all over the world to Germany. We explain what makes Berlin so attractive.
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
tüm | all |
insanları | people |
berlin | berlin |
çekici | attractive |
TR Fast Fashion’a karşı, sosyal bir birliktelik için mücadele ediyorlar: Fikirleriyle yepyeni kapıları açan insanları tanıtıyoruz.
EN They are against fast fashion and for social togetherness: Introducing people who are opening up new perspectives with their ideas.
Türkisch | Englisch |
---|---|
sosyal | social |
insanları | people |
TR Birlikte insanları, varlıkları ve verileri akıllıca bağlayarak müşterileri güçlendiriyoruz.
EN Together, we’re empowering customers by intelligently linking people, assets and data.
Türkisch | Englisch |
---|---|
insanları | people |
ve | and |
verileri | data |
müşterileri | customers |
TR İş yerleri varlıkları, verileri ve insanları akıllı bir biçimde birbirine bağlayabilsin diye üstün teknolojiler yaratır ve sunarız
EN We build and deliver edge technologies that enable businesses to intelligently connect assets, data, and people
Türkisch | Englisch |
---|---|
verileri | data |
insanları | people |
teknolojiler | technologies |
TR Daha önce mümkün olmadığı düşünülen şeyleri cesurca ve Zebra'nın gerçek ruhuna uygun biçimde inşa edecek insanları tercih ediyoruz.
EN We want people to boldly build something never before thought possible, but do it in a way that stays true to the spirit of Zebra.
Türkisch | Englisch |
---|---|
zebra | zebra |
gerçek | true |
inşa | build |
insanları | people |
TR Alman Anayasa Mahkemesi, yasama erkinin, bir triyaj durumunda engelli insanları korumaya yönelik önlem almak zorunda olduğuna hükmetti.
EN Cross-party support for Frank-Walter Steinmeier is growing. He is likely to remain Germany’s federal president for another five years.
Türkisch | Englisch |
---|---|
alman | germany |
TR Form yanıtlarınızı WordPress'inize bağlayın ve insanları web sitenize kaydedin.
EN Connect your form responses to your WordPress and register people to your website.
Türkisch | Englisch |
---|---|
form | form |
wordpress | wordpress |
ve | and |
insanları | people |
web | website |
TR Riccardo Simonetti, insanları daha hoşgörülü olmaları için teşvik etmek istiyor. Bunun için medyada yıllardır kuir topluluk için çalışıyor.
EN Riccardo Simonetti wants to inspire people to be more tolerant. To this end, he has been standing up for the queer community in the media for many years.
Türkisch | Englisch |
---|---|
insanları | people |
istiyor | wants |
topluluk | community |
TR Kurumsal Şirketlerde Çalışan Teknoloji İnsanları
EN Tech People Working in Corporate Companies
Türkisch | Englisch |
---|---|
teknoloji | tech |
TR Kolayca insanları içeriğinize etiketleyin ve onu daha görünür kılın.
EN Easily tag people in your content and make it more discoverable.
Türkisch | Englisch |
---|---|
kolayca | easily |
insanları | people |
ve | and |
onu | it |
TR İnsanları lokal olarak kullandıkları pezo, dolar, euro ve diğerleri gibi para birimlerine bağlar
EN It connects people to local cash they can use--pesos, dollars, euros, and so on
Türkisch | Englisch |
---|---|
dolar | dollars |
euro | euros |
TR İster yeni bir içeriği, ister bir videoyu, ister bir internet sitesini tanıtıyor olun, İnsanları gitmelerini istediğiniz yere yönlendirmek için banner'ınızı etkileşimli hale getirebilirsiniz
EN Make your banner interactive to direct people to where you want them to go – whether you are promoting a new piece of content, a video, event or website
Türkisch | Englisch |
---|---|
içeriği | content |
videoyu | video |
istediğiniz | you want |
etkileşimli | interactive |
TR Araştırmacılar, bilim insanları ve klinisyenler Elsevier içeriklerinin inanılır, özgün ve güvenilir olduğuna güvenmektedir
EN Researchers, scientists and clinicians all trust Elsevier content to be authoritative, authentic and reliable
Türkisch | Englisch |
---|---|
araştırmacılar | researchers |
ve | and |
elsevier | elsevier |
güvenilir | reliable |
TR Çevrimiçi tamir kılavuzlarını ortadan kaldırmak ve insanları DIY(kendin-yap) tamirden uzaklaştırmak için telif hakkı iddialarının arkasına saklanıyorlar.
EN They hide behind copyright claims to take down online repair manuals and scare people away from DIY repair.
Türkisch | Englisch |
---|---|
tamir | repair |
insanları | people |
telif | copyright |
kılavuzları | manuals |
TR Rise, fırsata ihtiyacı olan parlak insanları bulan ve başkalarına destek vermek için çalışırken onları ömür boyu destekleyen bir programdır.
EN Rise is a program that finds brilliant people who need opportunity and supports them for life as they work to serve others.
Türkisch | Englisch |
---|---|
ihtiyacı | need |
olan | is |
insanları | people |
destekleyen | supports |
TR Fastreel, insanları yaratıcılıklarını ifade etmeye ve iş fikirlerini hayata geçirmeye teşvik eder.
EN Fastreel encourages people to express their creativity and bring business ideas to life.
Türkisch | Englisch |
---|---|
insanları | people |
ve | and |
TR Tüm ünlü otomobil markalarıyla rekabet halinde olan bir Amerikan otomobil markası, bu, insanları cezbedecek kadar bazı olağanüstü özelliklerle birlikte geliyor
EN An American car brand that keeps a steep competition with all renowned car brands, this comes with some outstanding features together enough to tempt people
Türkisch | Englisch |
---|---|
ünlü | renowned |
otomobil | car |
rekabet | competition |
amerikan | american |
bu | this |
insanları | people |
olağanüstü | outstanding |
TR Almanya’nın müzeleri insanları büyüleyici dünyalara çağırıyor. Yeni neler olduğunu ve görülmeye değer hangi klasiklerin olduğunu size anlatıyoruz.
EN Whether you are fans of cities, nature lovers or hungry for knowledge: here are three examples of how you can enjoy sustainable travel through Germany.
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
size | you |
TR Almanya’nın başkenti tüm dünyadan insanları cezbediyor. Berlin’i bu kadar çekici kılan özellikleri açıklıyoruz.
EN The federal capital attracts people from all over the world to Germany. We explain what makes Berlin so attractive.
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
tüm | all |
insanları | people |
berlin | berlin |
çekici | attractive |
TR Almanya’nın sürdürülebilirlik stratejisi, sadece Almanya’daki değil, yer kürenin tüm köşelerindeki insanları gözetiyor. İşte hedefler ve elde edilen başarılar.
EN The name is misleading: Germany’s National Sustainable Development Strategy is aimed at people all over the globe. These are the goals and some of the successes.
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
stratejisi | strategy |
tüm | all |
insanları | people |
hedefler | goals |
ve | and |
TR Korona krizi, insanları birçok şeyden feragat etmek durumunda bıraktı
EN People have been willing to make sacrifices during the corona crisis
Türkisch | Englisch |
---|---|
korona | corona |
krizi | crisis |
insanları | people |
TR Almanya’da da insanlar birbirleriyle genelde iş yerinde ya da üniversitede tanışıyor olsa da, burada insanları bir araya getiren bir diğer ortamsa dernekler
EN In Germany, as elsewhere, many people get to know each other at work or at university, but often also through clubs
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
genelde | often |
diğer | other |
TR İnsanları bir araya getiren platformda ayrıca ev ilanları, bahçe bakımında yardım ve benzeri çok çeşitli konularda da komşular arasında iletişim sağlanıyor.
EN Here you can not only get to meet people but also find advertisements for flats, gardening help and much more.
Türkisch | Englisch |
---|---|
yardım | help |
TR Riccardo Simonetti, insanları daha hoşgörülü olmaları için teşvik etmek istiyor. Bunun için medyada yıllardır kuir topluluk için çalışıyor.
EN Riccardo Simonetti wants to inspire people to be more tolerant. To this end, he has been standing up for the queer community in the media for many years.
Türkisch | Englisch |
---|---|
insanları | people |
istiyor | wants |
topluluk | community |
TR İnsanları burada açıklık, doğa, sakinlik ve sürdürülebilirlik bekliyor – ve elbette müthiş hızlı bir internet.
EN Here people find room, nature, quiet, sustainability - and super-fast internet.
Türkisch | Englisch |
---|---|
burada | here |
doğa | nature |
sürdürülebilirlik | sustainability |
hızlı | fast |
internet | internet |
TR Almanya’nın müzeleri insanları büyüleyici dünyalara çağırıyor. Yeni neler olduğunu ve görülmeye değer hangi klasiklerin olduğunu size anlatıyoruz.
EN Germany’s museums invite visitors to enter fascinating worlds. Let us tell you what’s new and which classics are worth a visit.
Türkisch | Englisch |
---|---|
almanya | germany |
müzeleri | museums |
büyüleyici | fascinating |
yeni | new |
ve | and |
değer | worth |
size | you |
TR Birçok astronot, zaten tanınmış bilim insanları veya Alman ordusunda örneğin pilot olarak çalışmış kişilerdir
EN Many astronauts are already recognized scientists, or they have worked with the Bundeswehr, for instance as a pilot
Türkisch | Englisch |
---|---|
birçok | many |
zaten | already |
veya | or |
TR Berlin: Almanya’nın başkenti tüm dünyadan insanları cezbediyor
EN Berlin: Germany's capital attracts people from all over the world
Türkisch | Englisch |
---|---|
berlin | berlin |
almanya | germany |
tüm | all |
insanları | people |
TR İnsanları bir araya getirebilir ve sancılı dönemlerde dünya halini teselli eden sözlere dökebilir
EN It can connect people, capture the world in words and provide solace in times of crisis
Türkisch | Englisch |
---|---|
dünya | world |
TR Sözü açılmışken; müzik alanında sırf Wagner değil, insanları şehir dışına çeken: Büyük kentlerin ötesindeki pop kültürünün bir simgesi, dünyanın en büyük heavy metal festivali Wacken Open Air var
EN In music, it is not just Wagner who lures people out of the city: the Wacken Open Air, one of the largest heavy metal festivals in the world, is a symbol of pop culture away from the big cities
Türkisch | Englisch |
---|---|
müzik | music |
insanları | people |
pop | pop |
dünyanın | world |
heavy | heavy |
metal | metal |
air | air |
TR Fast Fashion’a karşı, sosyal bir birliktelik için mücadele ediyorlar: Fikirleriyle yepyeni kapıları açan insanları tanıtıyoruz.
EN They are against fast fashion and for social togetherness: Introducing people who are opening up new perspectives with their ideas.
Türkisch | Englisch |
---|---|
sosyal | social |
insanları | people |
TR Dortmund da iklim dostu ulaşım için seçilen elçilerin yürüttüğü ve insanları bu ulaşım yöntemlerini tercih etmeye ikna etmeyi amaçlayan “UmsteiGERN” kampanyasıyla ödüle almayı başardı
EN The City of Dortmund was acknowledged for a campaign called UmsteiGERN, in which ambassadors promote climate-friendly mobility
Türkisch | Englisch |
---|---|
iklim | climate |
dostu | friendly |
50 von 50 Übersetzungen werden angezeigt