EN This is driven by Elsevier?s industry leading submission system; author and editor tools that save time whilst providing unique insight; first class production focused on quality and speed; and industry leading publishing platforms.
"tableau is focused" in Englisch kann in die folgenden Türkisch Wörter/Sätze übersetzt werden:
focused | odaklanan odaklanmış odaklı |
EN This is driven by Elsevier?s industry leading submission system; author and editor tools that save time whilst providing unique insight; first class production focused on quality and speed; and industry leading publishing platforms.
TR Bunun arkasında Elsevier'in sektör lideri gönderim sistemi, benzersiz bir içgörü sağlarken zaman kazandıran yazar ve editör araçları, kalite ve hız odaklı birinci sınıf üretim ve sektör lideri yayıncılık platformları yatmaktadır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
s | s |
system | sistemi |
author | yazar |
editor | editör |
time | zaman |
class | sınıf |
quality | kalite |
speed | hız |
publishing | yayıncılık |
platforms | platformlar |
focused | odaklı |
industry | sektör |
and | ve |
unique | benzersiz |
production | üretim |
tools | araçları |
first | birinci |
leading | lideri |
EN "When you're a fast-growing, security-focused company like Area 1, anything that slows development down is the enemy
TR "Area 1 gibi hızlı büyüyen, güvenlik odaklı bir şirket olduğunuzda, gelişmeyi yavaşlatan her şey düşmandır
Englisch | Türkisch |
---|---|
fast | hızlı |
growing | büyüyen |
security | güvenlik |
focused | odaklı |
company | şirket |
a | bir |
the | gibi |
that | şey |
EN “There is a direct correlation between using Semrush, being focused on SEO, and the sheer growth that we’ve had. Our organic traffic was up by 230% in 2019. Literally every day we are getting the highest traffic ever on our website.”
TR ''Semrush'ı kullanmak, SEO'ya odaklanmak ve sahip olduğumuz tam büyüme arasında doğrudan bir korelasyon var. Organik trafiğimiz 2019 yılında %230 kadar arttı. Tam olarak her gün, websitemizdeki en yüksek trafiği elde ediyoruz.''
Englisch | Türkisch |
---|---|
growth | büyüme |
direct | doğrudan |
organic | organik |
traffic | trafiği |
using | kullanmak |
we are | olduğumuz |
in | yılında |
and | ve |
that | tam |
a | bir |
up | kadar |
every | her |
EN It specifically focused on how text mining and image processing technologies can be used in this context.
TR Özellikle metin madenciliği ve görüntü işleme teknolojilerinin bu bağlamda nasıl kullanılabileceğine odaklanıldı.
Englisch | Türkisch |
---|---|
text | metin |
processing | işleme |
image | görüntü |
this | bu |
and | ve |
how | nasıl |
EN Supplements can serve useful purposes: education, exchange of research information, ease of access to focused content and improved cooperation between academic and corporate entities.
TR Ekler faydalı amaçlara hizmet edebilir: eğitim, araştırma bilgilerinin değiş tokuşu, odaklanılan içeriklere erişim kolaylığı ve akademik ile kurumsal kuruluşlar arasındaki iş birliğinin artırılması.
Englisch | Türkisch |
---|---|
can | edebilir |
serve | hizmet |
education | eğitim |
research | araştırma |
information | bilgilerinin |
access | erişim |
content | içeriklere |
academic | akademik |
corporate | kurumsal |
useful | faydalı |
ease | kolaylığı |
and | ve |
between | arasındaki |
to | e |
EN Success on YouTube is about more than just views — Vision keeps you focused on the metrics that matter.
TR YouTube'da başarı, söz konusu metriklere odaklanıp skorkartdaki görüntülenmeleri takip etmekten daha fazlasıdır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
success | başarı |
more | daha |
EN Making YouTube manageable for creatives, so you can stay focused on creating.
TR İçerik yaratıcıları için YouTube'u kullanışlı yapın, böylece içerik oluşturmaya odaklı kalın.
Englisch | Türkisch |
---|---|
you | in |
stay | kalın |
creating | oluşturmaya |
focused | odaklı |
so | böylece |
for | için |
EN For technology focused liquid cooling data centres, Eaton offers a proven industry leading portfolio which is known for reliability and decades of proven performance.
TR Teknoloji odaklı ve sıvı soğutmalı veri merkezleri için Eaton, güvenilirliği ve onlarca yıllık kanıtlanmış performansıyla bilinen ve sektör liderliği kanıtlanmış bir portföy sunuyor.
Englisch | Türkisch |
---|---|
technology | teknoloji |
data | veri |
centres | merkezleri |
offers | sunuyor |
industry | sektör |
portfolio | portföy |
known | bilinen |
decades | onlarca |
focused | odaklı |
liquid | sıvı |
eaton | eaton |
proven | kanıtlanmış |
and | ve |
for | için |
of | in |
a | bir |
performance | performans |
EN The Open Compute Project (OCP) is a collaborative community focused on redesigning hardware technology to efficiently support the growing demands on compute infrastructure.
TR Açık Bilişim Projesi (Open Compute Project - OCP) bilişim altyapısının giderek artan taleplerini verimli bir şekilde desteklemek için donanım teknolojisini yeniden tasarlamaya odaklanan, işbirliğine dayalı bir topluluktur.
Englisch | Türkisch |
---|---|
focused | odaklanan |
hardware | donanım |
technology | teknolojisini |
efficiently | verimli |
support | desteklemek |
growing | artan |
demands | taleplerini |
compute | compute |
infrastructure | altyapı |
open | açık |
the | şekilde |
to | için |
a | bir |
EN Inspired by our unique destinations, committed to providing authentic experiences and focused on delivering extraordinary service, Fairmont Hotels & Resorts eagerly looks forward to welcoming you to one of our hotels
TR Benzersiz destinasyonlardan esinlenmiş, otantik deneyimler sunmaya bağlı ve olağanüstü hizmet sunmaya odaklanmış olan Fairmont Hotels & Resorts, otellerimizin birinde sizi ağırlamayı sabırsızlıkla bekliyor
Englisch | Türkisch |
---|---|
experiences | deneyimler |
service | hizmet |
fairmont | fairmont |
focused | odaklanmış |
our hotels | otellerimizin |
unique | benzersiz |
authentic | otantik |
extraordinary | olağanüstü |
of | sizi |
and | ve |
hotels | hotels |
EN Our professional meeting planners can deliver a unique, turn-key experience focused on a theme, health & wellness or an off-site experience
TR Profesyonel toplantı planlayıcılarımız, bir temaya, sağlık ve zindeliğe veya tesis dışı bir deneyime odaklanan, benzersiz anahtar teslim deneyimler sunabilir
Englisch | Türkisch |
---|---|
our | ve |
deliver | teslim |
focused | odaklanan |
meeting | toplantı |
key | anahtar |
professional | profesyonel |
health | sağlık |
or | veya |
unique | benzersiz |
EN Our efforts are focused on diverting waste from landfills, recycling, and donating or selling used cooking oil and grease to be turned into biodiesel
TR Çalışmalarımız katı atık sahalarında son bulan atıkları azaltma, geri dönüşüm ve kullanılmış yemek yağlarının ve katı yağların biyodizele dönüştürülmek üzere bağışlanması ve satılması üzerine yoğunlaşmaktadır
Englisch | Türkisch |
---|---|
waste | atık |
recycling | geri dönüşüm |
cooking | yemek |
oil | yağ |
used | kullanılmış |
to | geri |
on | üzerine |
and | ve |
EN The first session of the conference was focused on entrepreneurship
TR Konferansın birinci oturumunun teması girişimcilikti
Englisch | Türkisch |
---|---|
of | ın |
conference | konferans |
the first | birinci |
EN The second session focused on ‘Participation to Labor Market and Employability.’ The session was opened with a keynote by Güler Kaya from Building Markets
TR ‘İş Gücüne Katılım ve İstihdam Edilebilirlik’ temalı ikinci oturum, Building Markets’ten Güler Kaya’nın sunumuyla başladı
Englisch | Türkisch |
---|---|
session | oturum |
participation | katılım |
and | ve |
second | ikinci |
EN The first session of the conference was focused on entrepreneurship
TR Konferansın birinci oturumunun teması girişimcilikti
Englisch | Türkisch |
---|---|
of | ın |
conference | konferans |
the first | birinci |
EN The second session focused on ‘Participation to Labor Market and Employability.’ The session was opened with a keynote by Güler Kaya from Building Markets
TR ‘İş Gücüne Katılım ve İstihdam Edilebilirlik’ temalı ikinci oturum, Building Markets’ten Güler Kaya’nın sunumuyla başladı
Englisch | Türkisch |
---|---|
session | oturum |
participation | katılım |
and | ve |
second | ikinci |
EN Tucker is focused on gathering user feedback to inform the product roadmap, and works to deliver the very best software and services to our users around the world.
TR Tucker, ürün yol haritasını bildirmek adına kullanıcı geri bildirimlerini toplamaya odaklanmıştır ve tüm dünyadaki kullanıcılarımız için en iyi yazılım ve hizmetleri sağlamak adına çalışmalarını sürdürmektedir.
Englisch | Türkisch |
---|---|
focused | odaklanmış |
around the world | dünyadaki |
software | yazılım |
user | kullanıcı |
product | ürün |
and | ve |
services | hizmetleri |
users | kullanıcılar |
best | en |
EN That means you can streamline your workflow, stay focused, and save time.
TR Böylece iş akışınızı düzene sokabilir, zamandan tasarruf edebilir ve daha önemli konulara vakit ayırabilirsiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
workflow | iş akışı |
save | tasarruf |
time | vakit |
you can | edebilir |
and | ve |
EN A well-designed Kanban board can consolidate all the information from disparate tools, helping you save time, stay focused, and get more done
TR İyi tasarlanmış bir Kanban panosu, sizin ve ekibinizin tüm görevlerini tek bakışta görmenize, odaklanmanıza, zamandan tasarruf etmenize ve daha fazlasını tamamlamanıza yardımcı olabilir
Englisch | Türkisch |
---|---|
kanban | kanban |
save | tasarruf |
time | zamandan |
designed | tasarlanmış |
a | yardımcı |
can | olabilir |
more | fazlasını |
all | tüm |
you | etmenize |
and | ve |
EN That means you can streamline your workflow, stay focused, and save time
TR Böylece iş akışınızı düzene sokabilir, zamandan tasarruf edebilir ve daha önemli konulara vakit ayırabilirsiniz
Englisch | Türkisch |
---|---|
workflow | iş akışı |
save | tasarruf |
time | vakit |
you can | edebilir |
and | ve |
EN Nano is decentralized, sustainable, and secure digital money focused on addressing the inefficiencies present in existing cryptocurrencies
TR Nano, merkezi olmayan, sürdürülebilir ve güvenli dijital paradır ve mevcut kripto para birimlerindeki verimsizlikleri gidermeye odaklanmıştır
Englisch | Türkisch |
---|---|
decentralized | merkezi olmayan |
sustainable | sürdürülebilir |
digital | dijital |
focused | odaklanmış |
cryptocurrencies | kripto para |
the | olmayan |
and | ve |
secure | güvenli |
existing | mevcut |
EN It is a community-driven nonprofit project developed by a multinational and tech-focused team
TR Çok uluslu ve teknoloji odaklı bir ekip tarafından geliştirilmiş olan ve topluluk tarafından yürütülen kar amacı gütmeyen bir projedir
Englisch | Türkisch |
---|---|
nonprofit | kar amacı gütmeyen |
multinational | uluslu |
team | ekip |
tech | teknoloji |
focused | odaklı |
developed | geliştirilmiş |
community | topluluk |
by | tarafından |
and | ve |
EN Ontology’s newest mission is to be ready for all kinds of businesses, by building a versatile blockchain. The team is focused on bringing blockchain technologies to traditional enterprises in the gaming, financial and content industries.
TR Ontology'nin en yeni misyonu çok yönlü bir blockchain yaratarak tüm iş kolları için hazır olmaktır. Ontology ekibi oyun, finans ve içerik gibi geleneksel sektörlere blockchain teknolojisini uygulamayı hedefler.
Englisch | Türkisch |
---|---|
mission | misyonu |
ready | hazır |
traditional | geleneksel |
financial | finans |
content | içerik |
blockchain | blockchain |
team | ekibi |
and | ve |
newest | en yeni |
all | tüm |
the | gibi |
of | in |
gaming | oyun |
EN All economic activities are focused on Diego Garcia, where Anglo-American defense facilities are located
TR Bütün ekonomik faaliyetler, Anglo-Amerikan savunma tesislerinin bulunduğu Diego Garcia’ya yoğunlaşmıştır
Englisch | Türkisch |
---|---|
all | bütün |
economic | ekonomik |
activities | faaliyetler |
diego | diego |
defense | savunma |
are | bulunduğu |
EN “Crisp is an amazing tool that is customer-focused and helps to build an omnichannel customer service“
TR “Crisp, müşteri odaklı ve çok kanallı bir müşteri hizmeti oluşturmaya yardımcı olan harika bir araçtır.“
EN Our efforts to make our sites accessible will be focused on the hotel information and reservations department areas, which will be displayed on the following pages:
TR Sitelerimizi erişilebilir kılma çabalarımız, aşağıdaki sayfalarda görüntülenecek olan otel bilgileri ve rezervasyon bölümü alanlarına odaklanacaktır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
accessible | erişilebilir |
hotel | otel |
information | bilgileri |
pages | sayfalarda |
department | bölümü |
and | ve |
the | aşağıdaki |
EN Our Vitality Meeting breaks include energy-boosting ingredients so you remain productive and focused throughout the day.
TR Zindelik toplantı aralarımıza enerji veren malzemeler dahildir, böylece gün boyunca verimli ve odaklanmış bir halde olursunuz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
vitality | zindelik |
productive | verimli |
throughout | boyunca |
meeting | toplantı |
energy | enerji |
focused | odaklanmış |
so | böylece |
and | ve |
EN The interior design of the C4 Cactus is focused on an uncluttered, high-tech layout dedicated to wellbeing.
TR C4 Cactus?un iç tasarımı, refahı amaçlayan, düzenli ve yüksek teknolojili bir düzen üzerine odaklanmıştır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
focused | odaklanmış |
cactus | cactus |
high | yüksek |
design | tasarım |
on | üzerine |
EN The C4 Cactus also expresses its bold personality through graphic components focused on practicality, including roof bars combining style and functionality and Airbumps® that protect the car from everyday bumps
TR C4 Cactus ayrıca stil ve işlevselliği birleştiren çatı çubukları ve arabayı günlük darbelere karşı koruyan Airbumps® dahil olmak üzere pratikliğe odaklanmış grafik bileşenler aracılığıyla cesur kişiliğini ifade ediyor
Englisch | Türkisch |
---|---|
bold | cesur |
graphic | grafik |
components | bileşenler |
style | stil |
functionality | işlevselliği |
everyday | günlük |
cactus | cactus |
roof | çatı |
focused | odaklanmış |
the | olmak |
through | aracılığıyla |
including | dahil |
and | ve |
EN Within the first days we quickly saw that this approach streamlined with our goals and we focused on developing the campaigns further
TR İlk günlerde bu yaklaşımın hedeflerimizle uyumlu hale geldiğini hızla gördük ve kampanyaları daha da geliştirmeye odaklandık
Englisch | Türkisch |
---|---|
quickly | hızla |
this | bu |
approach | yaklaşım |
and | ve |
campaigns | kampanyaları |
the | daha |
further | da |
EN YGDA, which was established with the aim of “learning together and from each other” for youth associations, carried out a series of training with its founding members in 2021 and focused on the corporate identity studies of the network
TR Gençlik derneklerinin “birlikte ve birbirlerinden öğrenmeleri” amacıyla kurulan YGDA 2021 yılı içerisinde kurucu üyeleriyle bir dizi eğitimler gerçekleştirdi ve ağın kurumsal kimlik çalışmalarına odaklandı
EN Based on the results of "Volunteering Research in Turkey" carried out in 2019, problems about volunteering and solutions for the problems are focused.
TR 2019 yılında yürütülen Türkiye’de Gönüllülük Araştırması sonuçlarından yola çıkarak gönüllüğe dair sorunlar ve bu sorunların çözüm yöntemlerine odaklanıyor.
Englisch | Türkisch |
---|---|
volunteering | gönüllülük |
research | araştırması |
solutions | çözüm |
and | ve |
out | bu |
problems | sorunları |
of | dair |
EN Other In the discussion part of the workshop, the needs of the parties were focused on ensuring that the cooperation between civil society and academia is sustainable
TR Çalıştayın tartışma bölümünde sivil toplum-akademi arasındaki işbirliğinin sürdürülebilir olması için tarafların ihtiyaçlarına odaklanıldı
Englisch | Türkisch |
---|---|
discussion | tartışma |
parties | taraflar |
civil | sivil |
society | toplum |
sustainable | sürdürülebilir |
of | in |
needs | ihtiyaç |
between | arasındaki |
in | için |
EN prioritizes projects which are sustainable and have a multiplier effect; well focused on desired objectives; capable of responding to research and development needs through capacity analysis and possessing local components.
TR Sürdürülebilir ve çarpan etkisi olan; hedeflenen sonucu alabilme, kapasite analizi ile araştırılabilme ve gelişme gereksinimi karşılanabilme niteliğine sahip; yerel bileşeni olan projelere öncelik verir.
Englisch | Türkisch |
---|---|
projects | projelere |
sustainable | sürdürülebilir |
effect | etkisi |
development | gelişme |
capacity | kapasite |
local | yerel |
analysis | analizi |
and | ve |
a | olan |
to | sahip |
well | ile |
EN After selling its shares in Hyundai Assan Otomotiv, Kibar Holding sold Assan Foods as well and focused on giant investments. Ali Kibar said, "We are not abandoning the industrial sector. In fact, we are going to scale up our investments."
TR Hyundai Assan Otomotiv'deki hisse satışının ardından, Assan Foods'uda satan Kibar Holding dev yatırımlara odaklandı. Ali Kibar "Sanayicilikten çekilmiyoruz, aksine daha ölçekli yatırımlar yapacağız" dedi.
Englisch | Türkisch |
---|---|
hyundai | hyundai |
assan | assan |
kibar | kibar |
ali | ali |
holding | holding |
to | ardından |
the | daha |
EN Dr. Tamer Saka, the Kibar Holding CEO, stated that this year the business world is entirely focused on the management of political and economic risks in the world.
TR Kibar Holding CEO'su Dr. Tamer Saka, bu yıl tüm iş dünyasının, dünyadaki siyasi ve ekonomik risklerin yönetimine odaklandığını belirtti.
Englisch | Türkisch |
---|---|
kibar | kibar |
year | yıl |
world | dünyasını |
management | yönetimine |
political | siyasi |
economic | ekonomik |
risks | risklerin |
holding | holding |
that | tüm |
in the world | dünyadaki |
and | ve |
this | bu |
of | nın |
EN In the first year of my business I focused on getting to know the products and establishing a base of customers. Gradually I started to realise the potential in introducing other people to the business.
TR İşimin ilk yılında ürünleri tanımaya ve müşteri tabanı oluşturmaya odaklandım. Zaman içinde işi diğer insanlara tanıtmadaki potansiyeli anladım.
Englisch | Türkisch |
---|---|
and | ve |
customers | müşteri |
potential | potansiyeli |
other | diğer |
people | insanlara |
products | ürünleri |
base | tabanı |
year | yıl |
business | iş |
first | ilk |
EN Our professional meeting planners can deliver a unique, turn-key experience focused on a theme, health & wellness or an off-site experience
TR Profesyonel toplantı planlayıcılarımız, bir temaya, sağlık ve zindeliğe veya tesis dışı bir deneyime odaklanan, benzersiz anahtar teslim deneyimler sunabilir
Englisch | Türkisch |
---|---|
our | ve |
deliver | teslim |
focused | odaklanan |
meeting | toplantı |
key | anahtar |
professional | profesyonel |
health | sağlık |
or | veya |
unique | benzersiz |
EN Inspired by our unique destinations, committed to providing authentic experiences and focused on delivering extraordinary service, Fairmont Hotels & Resorts eagerly looks forward to welcoming you to one of our hotels
TR Benzersiz destinasyonlardan esinlenmiş, otantik deneyimler sunmaya bağlı ve olağanüstü hizmet sunmaya odaklanmış olan Fairmont Hotels & Resorts, otellerimizin birinde sizi ağırlamayı sabırsızlıkla bekliyor
Englisch | Türkisch |
---|---|
experiences | deneyimler |
service | hizmet |
fairmont | fairmont |
focused | odaklanmış |
our hotels | otellerimizin |
unique | benzersiz |
authentic | otantik |
extraordinary | olağanüstü |
of | sizi |
and | ve |
hotels | hotels |
EN Our efforts are focused on diverting waste from landfills, recycling, and donating or selling used cooking oil and grease to be turned into biodiesel
TR Çalışmalarımız katı atık sahalarında son bulan atıkları azaltma, geri dönüşüm ve kullanılmış yemek yağlarının ve katı yağların biyodizele dönüştürülmek üzere bağışlanması ve satılması üzerine yoğunlaşmaktadır
Englisch | Türkisch |
---|---|
waste | atık |
recycling | geri dönüşüm |
cooking | yemek |
oil | yağ |
used | kullanılmış |
to | geri |
on | üzerine |
and | ve |
EN Our professional meeting planners can deliver a unique, turn-key experience focused on a theme, health & wellness or an off-site experience
TR Profesyonel toplantı planlayıcılarımız, bir temaya, sağlık ve zindeliğe veya tesis dışı bir deneyime odaklanan, benzersiz anahtar teslim deneyimler sunabilir
Englisch | Türkisch |
---|---|
our | ve |
deliver | teslim |
focused | odaklanan |
meeting | toplantı |
key | anahtar |
professional | profesyonel |
health | sağlık |
or | veya |
unique | benzersiz |
EN Inspired by our unique destinations, committed to providing authentic experiences and focused on delivering extraordinary service, Fairmont Hotels & Resorts eagerly looks forward to welcoming you to one of our hotels
TR Benzersiz destinasyonlardan esinlenmiş, otantik deneyimler sunmaya bağlı ve olağanüstü hizmet sunmaya odaklanmış olan Fairmont Hotels & Resorts, otellerimizin birinde sizi ağırlamayı sabırsızlıkla bekliyor
Englisch | Türkisch |
---|---|
experiences | deneyimler |
service | hizmet |
fairmont | fairmont |
focused | odaklanmış |
our hotels | otellerimizin |
unique | benzersiz |
authentic | otantik |
extraordinary | olağanüstü |
of | sizi |
and | ve |
hotels | hotels |
EN Our efforts are focused on diverting waste from landfills, recycling, and donating or selling used cooking oil and grease to be turned into biodiesel
TR Çalışmalarımız katı atık sahalarında son bulan atıkları azaltma, geri dönüşüm ve kullanılmış yemek yağlarının ve katı yağların biyodizele dönüştürülmek üzere bağışlanması ve satılması üzerine yoğunlaşmaktadır
Englisch | Türkisch |
---|---|
waste | atık |
recycling | geri dönüşüm |
cooking | yemek |
oil | yağ |
used | kullanılmış |
to | geri |
on | üzerine |
and | ve |
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the food and beverage sectors
TR Moroğlu Arseven, yiyecek ve içecek sektörlerinin karşı karşıya olduğu çok çeşitli hukuki konularda ticaret odaklı öneriler geliştirir
Englisch | Türkisch |
---|---|
legal | hukuki |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
focused | odaklı |
advice | öneriler |
and | ve |
of | karşı |
the | çok |
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the industrial and manufacturing sectors
TR Moroğlu Arseven; müvekkillere, sanayi ve üretim sektörlerinin karşı karşıya olduğu hukuki konularda ticaret odaklı önerilerle gelir
Englisch | Türkisch |
---|---|
legal | hukuki |
focused | odaklı |
and | ve |
industrial | sanayi |
manufacturing | üretim |
of | karşı |
EN She often authors articles and jurisdictional chapters for major legal publishers, focused on dispute resolution and arbitration. Fulya sits as arbitrator in several moot courts and is the Turkish Ambassador for the International Arbitration Academy.
TR Belli başlı hukuk mecralarında, düzenli olarak uyuşmazlık çözümü ve tahkim alanında makaleler yayınlamaktadır. Tahkim yarışmalarında da hakem olarak görev almakta olan Kurar, Uluslararası Tahkim Akademisi’nin Türkiye elçisidir.
Englisch | Türkisch |
---|---|
legal | hukuk |
dispute | uyuşmazlık |
arbitration | tahkim |
resolution | çözümü |
international | uluslararası |
in | da |
and | ve |
is | olan |
the | makaleler |
EN Stay focused with multiple subscriptions...
TR Çoklu abonelik ile odaklanarak çalışın...
Englisch | Türkisch |
---|---|
with | ile |
EN I love the inbox feature, which allows me to stay focused on our posts and comments and not get caught scrolling mindlessly through the feeds.
TR Takipçilerimizden gelen mesaj ve yorumlara odaklanmamı sağlayan gelen kutusu özelliğini gerçekten çok seviyorum.
Englisch | Türkisch |
---|---|
inbox | gelen kutusu |
feature | özelliğini |
i love | seviyorum |
and | ve |
the | gelen |
to | çok |
EN Impact Hub is a global network (100+ locations) of collaborators focused on prototyping the future of business and society
TR Impact Hub, iş dünyasının ve toplumun geleceğini prototiplemeye odaklanan küresel ağdır
Englisch | Türkisch |
---|---|
a | a |
global | küresel |
network | ağ |
focused | odaklanan |
future | geleceğini |
and | ve |
society | toplumun |
hub | hub |
of | nın |
EN We believe a better world evolves through the combined accomplishments of creative, committed, and compassionate individuals focused on a common purpose.
TR Daha iyi bir dünyanın yalnızca ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelen toplulukların çalışmalarıyla yaratılabileceğine inanıyoruz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
world | dünyanın |
common | ortak |
purpose | amaç |
we believe | inanıyoruz |
better | daha iyi |
a | bir |
50 von 50 Übersetzungen werden angezeigt