EN Through significant demonstrable action on climate and deforestation risks, the company is leading on corporate environmental ambition, action and transparency worldwide.
"environmental action" in Englisch kann in die folgenden Türkisch Wörter/Sätze übersetzt werden:
environmental | bu çevre çevreci çevresel |
action | bu eylem fazla gibi harekete her ile ise için içinde işlem kullanımı olabilir olarak olmak sorunu tüm ve veya yapmak çok |
EN Through significant demonstrable action on climate and deforestation risks, the company is leading on corporate environmental ambition, action and transparency worldwide.
TR Şirket, iklim ve ormansızlaşma riskleriyle ilgili aldığı önemli kanıtlanabilir eylemler sayesinde, dünya genelinde kurumsal çevre tutkusu, eylemleri ve şeffaflığı konusunda lider durumdadır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
and | ve |
corporate | kurumsal |
transparency | şeffaflığı |
climate | iklim |
leading | lider |
worldwide | dünya |
significant | önemli |
environmental | çevre |
the | sayesinde |
on | ilgili |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN You and Foursquare agree that any cause of action arising out of or related to the Service must commence within one (1) year after the cause of action arose; otherwise, such cause of action is permanently barred.
TR Siz ve Foursquare, Hizmetle ilgili olarak veya ondan kaynaklanan herhangi bir eylemin sebebinin bir (1) yıl içinde başlaması gerektiğini aksi halde, bu eylemin kalıcı olarak hukuken engelleneceğini kabul etmektesiniz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
related | ilgili |
foursquare | foursquare |
service | hizmetle |
must | gerektiğini |
year | yıl |
and | ve |
or | veya |
any | herhangi |
the | kabul |
permanently | kalıcı olarak |
EN The parties expressly waive the right to bring or participate in any kind of class, collective, or mass action, private attorney general action, or any other representative action
TR Taraflar, herhangi bir tür toplu ya da kitlesel davaya veya grup davasına, özel avukat yoluyla genel davaya ya da başka bir temsili davaya başvurma veya dahil olma hakkından açıkça feragat etmektedir
Englisch | Türkisch |
---|---|
parties | taraflar |
right | hakkı |
kind | tür |
general | genel |
in | da |
or | veya |
any | herhangi |
the | başka |
EN The social and environmental demands of our planet today, require the adoption of specific certification tools for auditing social and environmental issues among companies and farmers
TR Gezegenimizin bugünkü sosyal ve çevresel talepleri, şirketler ve çiftçiler arasındaki sosyal ve çevresel sorunların denetlenmesine yönelik özel sertifikasyon araçlarının kullanılmasını gerektirir
Englisch | Türkisch |
---|---|
social | sosyal |
require | gerektirir |
certification | sertifikasyon |
our planet | gezegenimizin |
environmental | çevresel |
companies | şirketler |
and | ve |
tools | araçları |
issues | sorunları |
the | özel |
EN Our environmental services are designed to provide your company insight into your environmental performance (such as CO2 emissions) as well as your energy consumption and other raw materials being processed.
TR Çevre hizmetlerimiz, çevre performansınızın (CO2 emisyonları gibi) yanı sıra enerji tüketiminiz ve işlenen diğer ham maddeler hakkında şirketinize fikir sağlamak için tasarlanmıştır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
services | hizmetlerimiz |
company | iş |
energy | enerji |
other | diğer |
raw | ham |
environmental | çevre |
emissions | emisyonları |
performance | performans |
and | ve |
to | sağlamak |
as | gibi |
EN TENCEL™ Modal fibers are certified with the internationally recognized EU Ecolabel, an environmental quality label only awarded to products and services which have a significantly lower environmental impact throughout their entire lifecycle
TR TENCEL™ Modal elyafları, tüm yaşam döngüsü boyunca sadece önemli ölçüde daha düşük çevresel etki yaratan ürün ve hizmetlere verilen uluslararası kabul görmüş AB Eko-etiketini taşır
EN Our environmental services are designed to provide your company insight into your environmental performance (such as CO2 emissions) as well as your energy consumption and other raw materials being processed.
TR Çevre hizmetlerimiz, çevre performansınızın (CO2 emisyonları gibi) yanı sıra enerji tüketiminiz ve işlenen diğer ham maddeler hakkında şirketinize fikir sağlamak için tasarlanmıştır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
services | hizmetlerimiz |
company | iş |
energy | enerji |
other | diğer |
raw | ham |
environmental | çevre |
emissions | emisyonları |
performance | performans |
and | ve |
to | sağlamak |
as | gibi |
EN To develop our environmental management system towards the continual improvement of environmental performance.
TR Çevresel performansımızın sürekli iyileştirilmesi yönünde çevre yönetim sistemimizi geliştirmek.
Englisch | Türkisch |
---|---|
management | yönetim |
of | ın |
environmental | çevre |
performance | performans |
EN The current Environmental Performance Index, published by Yale University, shows how well countries are doing in environmental protection
TR Yale Üniversitesi tarafından hazırlanan ve ülkelerin çevre koruma alanındaki performanslarını değerlendiren Çevresel Performans Endeksi’nin güncel sayısında Almanya, 10
Englisch | Türkisch |
---|---|
current | güncel |
performance | performans |
protection | koruma |
environmental | çevre |
countries | ülkelerin |
how | almanya |
by | tarafından |
EN The European Solidarity Corps supports young people wishing to engage in volunteering activities in a variety of areas ranging from helping people in need to supporting health and environmental action, across the EU and beyond.
TR Avrupa Dayanışma Programı, ihtiyaç sahibi kişilere yardım etmekten, sağlık ve çevre alanlarındaki eylemleri desteklemeye, AB ve ötesinde çeşitli alanlarda gönüllü faaliyetlerde bulunmak isteyen gençleri destekler.
Englisch | Türkisch |
---|---|
solidarity | dayanışma |
supports | destekler |
young | genç |
helping | yardım |
health | sağlık |
need | ihtiyaç |
environmental | çevre |
beyond | ötesinde |
variety | çeşitli |
to | e |
and | ve |
eu | ab |
european | avrupa |
EN The European Solidarity Corps supports young people wishing to engage in volunteering activities in a variety of areas ranging from helping people in need to supporting health and environmental action, across the EU and beyond.
TR Avrupa Dayanışma Programı, ihtiyaç sahibi kişilere yardım etmekten, sağlık ve çevre alanlarındaki eylemleri desteklemeye, AB ve ötesinde çeşitli alanlarda gönüllü faaliyetlerde bulunmak isteyen gençleri destekler.
Englisch | Türkisch |
---|---|
solidarity | dayanışma |
supports | destekler |
young | genç |
helping | yardım |
health | sağlık |
need | ihtiyaç |
environmental | çevre |
beyond | ötesinde |
variety | çeşitli |
to | e |
and | ve |
eu | ab |
european | avrupa |
EN The detailed information regarding the impact of the amendment on the implementation and budget of the project/action. (i.e. and most notably on the activities and budget of the action).
TR Değişikliğin, projenin/eylemin uygulanması ve bütçesi üzerindeki etkisine ilişkin ayrıntılı bilgiler (örn. özellikle projenin/eylemin bütçesi ve faaliyetleri üzerindeki etkileri).
Englisch | Türkisch |
---|---|
information | bilgiler |
most | de |
activities | faaliyetleri |
implementation | uygulanması |
detailed | ayrıntılı |
of | in |
and | ve |
on | üzerindeki |
project | projenin |
EN The detailed information regarding the impact of the amendment on the implementation and budget of the project/action. (i.e. and most notably on the activities and budget of the action).
TR Değişikliğin, projenin/eylemin uygulanması ve bütçesi üzerindeki etkisine ilişkin ayrıntılı bilgiler (örn. özellikle projenin/eylemin bütçesi ve faaliyetleri üzerindeki etkileri).
Englisch | Türkisch |
---|---|
information | bilgiler |
most | de |
activities | faaliyetleri |
implementation | uygulanması |
detailed | ayrıntılı |
of | in |
and | ve |
on | üzerindeki |
project | projenin |
EN Reconciling prosperity and climate action is the goal of the German government. Robert Habeck, Federal Minister for Economic Affairs and Climate Action, discusses in an interview what this will mean for the population.
TR Refah ve iklimin korunmasının birbirine uyumlu kılınması, Alman hükümetinin hedefi. Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck bunun, insanlar için ne anlama geldiğini açıklıyor.
Englisch | Türkisch |
---|---|
prosperity | refah |
climate | iklimin |
robert | robert |
economic | ekonomi |
what | ne |
of | in |
and | ve |
for | için |
EN Discipline of target audience: --None-- Chemistry & Chemical Engineering Earth & Environmental Sciences Energy Health Professionals Mathematics & Computer Science Physics & Material Science Other
TR Hedef Kitlenin Disiplini: --Yok-- Kimya ve Kimya Mühendisliği Dünya ve Çevre Bilimleri Enerji Sağlık Uzmanları Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Fizik ve Malzeme Bilimi Diğer
Englisch | Türkisch |
---|---|
target | hedef |
engineering | mühendisliği |
earth | dünya |
energy | enerji |
health | sağlık |
professionals | uzmanlar |
mathematics | matematik |
computer | bilgisayar |
physics | fizik |
material | malzeme |
other | diğer |
sciences | bilimleri |
chemistry | kimya |
EN This helps to optimise production, reduce downtime due to maintenance, and adhere to health, environmental and safety regulations.
TR Bu üretimin optimize edilmesine, bakım sebebiyle meydana gelen çalışmama sürelerinin azaltılmasına ve sağlık, çevre ve güvenlik düzenlemelerine uyulmasına yardımcı olur.
Englisch | Türkisch |
---|---|
helps | yardımcı olur |
optimise | optimize |
maintenance | bakım |
environmental | çevre |
health | sağlık |
this | bu |
to | edilmesine |
and | ve |
safety | güvenlik |
EN The founder of the Aydıoğulları Principality in the village of Esençay, which is connected to our district, is Aydın Bey?s tomb. Environmental layout and maintenance will be opened to visit and will contribute to regional tourism.
TR İlçemize bağlı Esençay Köyünde Aydıoğulları Beyliğinin Kurucusu Aydın Bey?in Türbesi bulunmaktadır. Çevre düzeni ve bakımının yapılarak ziyarete açılması bölge turizmine katkı sağlayacaktır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
founder | kurucusu |
village | köy |
aydın | aydın |
layout | düzeni |
maintenance | bakım |
connected | bağlı |
is | bulunmaktadır |
contribute | katkı |
of | in |
and | ve |
EN The Control Union social and fair trade standard - CU Fair Choice - is based on the development of human, social, environmental and economic principles.
TR Control Union sosyal ve adil ticaret standardı, CU Fair Choice; insani, sosyal, çevresel ve ekonomik prensipler geliştirmeye dayanır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
social | sosyal |
and | ve |
fair | adil |
trade | ticaret |
development | geliştirmeye |
economic | ekonomik |
control | control |
union | union |
standard | standardı |
environmental | çevresel |
EN Recognition of your company as one that respects social and environmental principles.
TR Sosyal ve çevresel prensiplere saygı gösteren bir şirket olarak tanınma.
Englisch | Türkisch |
---|---|
social | sosyal |
environmental | çevresel |
company | şirket |
and | ve |
EN The best shot we have at reducing the environmental impact of our electronics is to keep them around for as long as possible.
TR Elektroniklerimizin çevresel etkisini azaltmak için elimizden gelen en iyi şey, onları mümkün olduğunca uzun süre kullanmaktır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
reducing | azaltmak |
impact | etkisini |
long | uzun |
possible | mümkün |
environmental | çevresel |
of | in |
the | gelen |
best | en |
EN CEF - Corporate Environmental Footprint
TR Corporate Environmental Footprint - Kurumsal Çevre Ayak İzi (CEF)
Englisch | Türkisch |
---|---|
corporate | kurumsal |
EN ISO 14001: 2015 EMS - Environmental Management System
TR ISO 14001: 2015 EMS - Çevre Yönetim Sistemi
Englisch | Türkisch |
---|---|
iso | iso |
management | yönetim |
system | sistemi |
EN Environmental assessments have gained importance over the years
TR Çevre değerlendirmeleri yıllar içinde önem kazandı
Englisch | Türkisch |
---|---|
years | yıllar |
importance | önem |
EN Add a dash of environmental awareness by booking a Signature Event or our Eco-Meet program, and save the planet while achieving your business goals.
TR Bir Signature Etkinlik veya Çevreci programımızı rezerve ederek biraz çevre farkındalığı katın ve iş hedeflerinize ulaşırken gezegenimizi koruyun.
Englisch | Türkisch |
---|---|
event | etkinlik |
program | programı |
or | veya |
environmental | çevre |
a | bir |
and | ve |
EN For more than 25 years, Fairmont has been an environmental leader among eco-friendly hotels
TR 25 yılı aşkın zamandır, Fairmont çevre dostu oteller arasında bir çevresel liderdir
Englisch | Türkisch |
---|---|
fairmont | fairmont |
hotels | oteller |
friendly | dostu |
for | aşkın |
environmental | çevresel |
eco | çevre |
EN Environmental stewardship is one of our core values
TR Çevre yönetimi ana değerlerimizden biridir
Englisch | Türkisch |
---|---|
our | de |
core | ana |
is one | biridir |
EN We’re proud to support and participate in Planet 21 initiatives, Accor’s environmental and social sustainability program
TR Accor’un çevresel ve sosyal sorumluluk programı olan Planet 21 inisiyatiflerini desteklemekten ve katılmaktan gurur duyuyoruz
Englisch | Türkisch |
---|---|
were | olan |
proud | gurur |
and | ve |
social | sosyal |
environmental | çevresel |
program | programı |
EN Caring for our planet means being proactive stewards of our environment. Fairmont Hotels & Resorts recognizes climate change as a global issue we all must address. We have committed to four environmental priorities:
TR Gezegenimize özen göstermek çevremizin proaktif koruyucusu olmak demektir. Fairmont Hotels & Resorts iklim değişikliğinin hepimizin sorumluluğu olan küresel bir sorun olduğunu kabul etmektedir. Dört çevresel önceliğe bağlıyız:
Englisch | Türkisch |
---|---|
means | demektir |
proactive | proaktif |
fairmont | fairmont |
issue | sorun |
global | küresel |
environmental | çevresel |
climate | iklim |
our | de |
hotels | hotels |
four | dört |
EN And we work in concert with our local communities as volunteers for environmental clean-up days, food drives and organic gardening efforts.
TR Ve yerel topluluklarımızla işbirliği içinde, çevreyi temizleme günleri, yiyecek bağışları ve organik bahçecilik çalışmalarında gönüllü olarak çalışıyoruz.
Englisch | Türkisch |
---|---|
local | yerel |
food | yiyecek |
organic | organik |
clean | temizleme |
and | ve |
in | içinde |
work | çalışıyoruz |
as | olarak |
EN We work with our partners to develop new ways of mutually reducing environmental footprints
TR Ortaklarımızla birlikte çalışarak çevresel ayak izimizi karşılıklı olarak azaltmak için yeni yollar geliştiriyoruz
Englisch | Türkisch |
---|---|
new | yeni |
ways | yollar |
reducing | azaltmak |
environmental | çevresel |
of | in |
to | için |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Englisch | Türkisch |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN Environmental benefits are realised through reduced utilities consumption and best practices
TR Çevresel faydalar kaynakların kısıtlı harcanması ve en iyi uygulamalar yoluyla sağlanmaktadır
Englisch | Türkisch |
---|---|
benefits | faydalar |
practices | uygulamalar |
and | ve |
through | yoluyla |
best | en |
EN An audit report records the environmental initiatives of each hotel
TR Bir denetim raporu her otelin çevre girişimlerini kayıt altına almaktadır
Englisch | Türkisch |
---|---|
audit | denetim |
report | raporu |
records | kayıt |
environmental | çevre |
of | her |
the | bir |
EN The Swissotel Nankai Osaka has been independently certified by the Environmental Health Consultancy (EHC) for being fully compliant with ALLSAFE, Accor’s enhanced health and safety protocols.
TR Swissotel Nankai Osaka tesisinin Environmental Health Consultancy (EHC) tarafından ALLSAFE, Accor’un güçlendirilmiş sağlık ve güvenlik protokolleri ile tümüyle uyumlu olduğu bağımsız taraflarca onaylanmıştır.
Englisch | Türkisch |
---|---|
swissotel | swissotel |
osaka | osaka |
independently | bağımsız |
compliant | uyumlu |
protocols | protokolleri |
and | ve |
by | tarafından |
health | sağlık |
safety | güvenlik |
fully | tümüyle |
with | ile |
EN 3 possible displays: ? Rear environmental monitoring: the display shows a view of the long-range rear zone in the vehicle axis for a better understanding of the driving environment
TR 3 olası ekran: ? Arka çevresel izleme: Ekran, sürüş ortamının daha iyi anlaşılması için araç eksenindeki uzun menzilli arka bölgenin bir görünümünü gösterir
Englisch | Türkisch |
---|---|
rear | arka |
monitoring | izleme |
view | görünümü |
possible | olası |
environmental | çevresel |
long | uzun |
display | ekran |
shows | gösterir |
the | araç |
better | daha iyi |
a | bir |
of | in |
environment | ortamı |
for | için |
EN Renewable energy, environmental technology: current information and background on energy and technology
TR Enerji ve teknolojiyle ilgili güncel bilgiler ve araştırma yazıları: yenilenebilir enerji kaynakları, çevre teknolojisi.
Englisch | Türkisch |
---|---|
renewable | yenilenebilir |
energy | enerji |
current | güncel |
information | bilgiler |
and | ve |
on | ilgili |
environmental | çevre |
technology | teknolojisi |
EN Exceeding EU climate goals: the Convenant of Mayors is advancing environmental policy worldwide at the municipal level.
TR AB’nin iklim hedeflerini aşmak: Belediye Başkanları Sözleşmesi, yerel düzeyde küresel bir çevre politikasını hayata geçiriyor.
Englisch | Türkisch |
---|---|
worldwide | küresel |
municipal | yerel |
level | düzeyde |
climate | iklim |
policy | politikası |
environmental | çevre |
EN Which solutions do cities have to offer when it comes to global environmental issues? Answers from sustainability manager Sebastian Backhaus.
TR TV sunucusu ve bilim muhabiri Dirk Steffens, türlerin korunmasını neden iklim korumadan daha önemli bulduğunu açıklıyor.
Englisch | Türkisch |
---|---|
environmental | iklim |
which | ve |
to | neden |
EN Degree programs for the future | Robotics, health, environmental technology
TR Geleceğe yönelik anabilim dalları | Robotik, sağlık, çevre teknolojisi
Englisch | Türkisch |
---|---|
health | sağlık |
technology | teknolojisi |
environmental | çevre |
for | yönelik |
50 von 50 Übersetzungen werden angezeigt