TR Yapabilirsiniz Bağış yapmak kardeşliğe. Aylık giderlerimiz $80'dir. 7. geleneğimiz şöyle der: “Her grup tamamen kendi kendini desteklemeli, dışarıdan katkıları reddetmeli”.
TR Yapabilirsiniz Bağış yapmak kardeşliğe. Aylık giderlerimiz $80'dir. 7. geleneğimiz şöyle der: “Her grup tamamen kendi kendini desteklemeli, dışarıdan katkıları reddetmeli”.
EN You can donate to the fellowship. Our monthly expenses are $80. Our 7th tradition states: ?Every group ought to be fully self supporting, declining outside contributions?.
turečtina | Angličtina |
---|---|
aylık | monthly |
her | every |
grup | group |
tamamen | fully |
TR İlk geleneğimiz, ortak refahımızın önce gelmesi gerektiğini belirtir; kişisel iyileşme ITAA birliğine bağlıdır
EN Our first tradition states that our common welfare should come first; personal recovery depends on ITAA unity
turečtina | Angličtina |
---|---|
ortak | common |
önce | first |
gerektiğini | should |
kişisel | personal |
itaa | itaa |
TR Swissotel Circle marka simgesinin ödül kazandığını biliyor muydunuz? Modern geleneğimiz hakkında daha fazla okuyun.
EN Did you know our Swissotel Circle brand icon is award-winning? Read more about our modern tradition.
turečtina | Angličtina |
---|---|
swissotel | swissotel |
marka | brand |
biliyor | know |
modern | modern |
hakkında | about |
okuyun | read |
TR Not: 12 Adım ve 12 Geleneğimiz Adsız Alkolikler'in izniyle uyarlanmıştır. Bu toplantı senaryosunun altında tam bir sorumluluk reddi beyanı bulunabilir]
EN Note: Our 12 Steps and 12 Traditions have been adapted with the permission of Alcoholics Anonymous. A full disclaimer can be found at the bottom of this meeting script]
turečtina | Angličtina |
---|---|
not | note |
adım | steps |
bu | this |
toplantı | meeting |
tam | full |
bulunabilir | can be found |
TR Geleneğimiz, her bir ITAA grubunun dışarıdan katkıları reddederek tamamen kendi kendini desteklemesi gerektiğini belirtir
EN group ought to be fully self-supporting, declining outside contributions
turečtina | Angličtina |
---|---|
tamamen | fully |
TR İlk geleneğimiz, ortak refahımızın önce gelmesi gerektiğini belirtir; kişisel iyileşme ITAA birliğine bağlıdır
EN Our first tradition states that our common welfare should come first; personal recovery depends on ITAA unity
turečtina | Angličtina |
---|---|
ortak | common |
önce | first |
gerektiğini | should |
kişisel | personal |
itaa | itaa |
TR Sana özel öneriler alabilmek için bize sevdiğin bir sanatçıyı söyle.
EN Tell us an artist you love to get personalised recommendations.
turečtina | Angličtina |
---|---|
sana | you |
öneriler | recommendations |
bize | us |
TR Hala tam olarak anlamadınız mı? Şöyle açıklayalım.
EN Still not sure what the point is? Here goes.
turečtina | Angličtina |
---|---|
hala | still |
TR Onarım işleminden sonra, eğer kaynak PDF dosya başarıyla onarılabilirse, şöyle bir mesaj kutusu göreceksiniz:
EN After the repair process, if the source PDF file can be repaired successfully, you will see a message box like this:
turečtina | Angličtina |
---|---|
onarım | repair |
sonra | after |
eğer | if |
kaynak | source |
dosya | file |
başarıyla | successfully |
mesaj | message |
TR Şarkılarını bu siteye koyduğunu anlatan Caillat şöyle konuşuyor: “Birkaç ay içinde bir hayran kitlesi oluştu
EN Breakthrough was nominated for Best Pop Vocal Album at the 2010 Grammy Awards
TR Martin Geddes asıl sorunu şöyle açıklıyor :
EN Martin Geddes explains the basic problem:
turečtina | Angličtina |
---|---|
martin | martin |
sorunu | problem |
TR Otomatik transkripsiyon ile üretkenliğinizi artırın. Şöyle: Otomatik transkripsiyonu başlangıç noktası olarak kullanın, yalnızca birkaç dakika sürer. Ardından, kaba transkripti endüstri lideri araçlarımızla parlatın.
EN Boost your productivity with automated transcription. Here's how: Use automated transcription as a starting point, it only takes a few minutes. Then, simply polish the rough transcript with our industry-leading tools.
turečtina | Angličtina |
---|---|
otomatik | automated |
başlangıç | starting |
noktası | point |
kullanın | use |
dakika | minutes |
transkripti | transcript |
endüstri | industry |
lideri | leading |
TR Genel olarak nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
EN In general, we can list the reasons as follows.
turečtina | Angličtina |
---|---|
nedenleri | reasons |
TR Tanıtım stratejiniz için bir çizgi film animasyonuna niçin ihtiyacınız olduğunu merak mı ediyorsunuz? Çizgi filmlerin pazarlama araçlarına niçin güçlü bir katkı olacağını dair birkaç gerekçeyi şöyle sıralayabiliriz.
EN Wondering why you need an animated cartoon for your promotional strategy? Here are a few reasons why cartoons will be a powerful addition to your marketing toolbox.
turečtina | Angličtina |
---|---|
pazarlama | marketing |
güçlü | powerful |
TR DSÖ Başkanı Ghebreyesus açılışta yaptığı konuşmada bu umudu şöyle dile getirdi: “Virüsler hızlı yayılsa da veriler daha hızlı yayılıyor.”
EN At the opening of the centre, WHO Director-General Ghebreyesus expressed this hope by saying: “Viruses spread quickly, but data spread even more quickly.”
turečtina | Angličtina |
---|---|
bu | this |
hızlı | quickly |
veriler | data |
TR Bu yıl gerçekleştireceğimiz serinin atölye başlıkları şöyle:
EN The workshop titles of the series we will hold this year are as follows:
turečtina | Angličtina |
---|---|
bu | this |
yıl | year |
TR Bizim deneyimimiz şöyle: Birlikte araştırmak ve yansıtmak tamamen bir avantaj oluşturuabilir
EN But in our experience, doing research and reflecting together can definitely be of benefit
turečtina | Angličtina |
---|---|
bizim | our |
avantaj | benefit |
TR Bu yöntemin markanız ya da projeniz için güçlü bir tanıtım aracı olduğunu kanıtlayan birkaç avantajı şöyle sıralayabiliriz.
EN Here are a few benefits of whiteboard videos proving that this medium can be a powerful promotional tool for your brand or project.
turečtina | Angličtina |
---|---|
markanız | your brand |
güçlü | powerful |
aracı | tool |
TR Kintronics tarafından yayınlanan yeni bir blog yazısı farklılıkları şöyle özetliyor
EN A recent blog post by Kintronics summarized the differences as follows
turečtina | Angličtina |
---|---|
blog | blog |
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Kendine güvenen şöyle gelsin diyor adeta.
EN The French model beat five other vehicles for the award.
TR Genel olarak nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
EN In general, we can list the reasons as follows.
turečtina | Angličtina |
---|---|
nedenleri | reasons |
TR Buna yönelik makul açıklamalardan biri şöyle: Eskiden öğrenciler bir elleriyle tüy kalemlerini ya da not defterlerini tuttukları için yalnızca bir elleri boş oluyordu
EN One attempt at an explanation: students often used to have had only one free hand because they had to hold a pen or their notebook in the other
turečtina | Angličtina |
---|---|
öğrenciler | students |
TR DSÖ Başkanı Ghebreyesus açılışta yaptığı konuşmada bu umudu şöyle dile getirdi: “Virüsler hızlı yayılsa da veriler daha hızlı yayılıyor.”
EN At the opening of the centre, WHO Director-General Ghebreyesus expressed this hope by saying: “Viruses spread quickly, but data spread even more quickly.”
turečtina | Angličtina |
---|---|
bu | this |
hızlı | quickly |
veriler | data |
TR Bizim deneyimimiz şöyle: Birlikte araştırmak ve yansıtmak tamamen bir avantaj oluşturuabilir
EN But in our experience, doing research and reflecting together can definitely be of benefit
turečtina | Angličtina |
---|---|
bizim | our |
avantaj | benefit |
TR Von Rott’un tavsiyesi şöyle: “Bu konsepti pek çok alanda uygulamak mümkün ve öğrenciler kendi danslarını geliştirebilir.”
EN “The idea can be transferred to many other things; in fact the language students can develop their own dance," suggests von Trott.
turečtina | Angličtina |
---|---|
mümkün | can |
öğrenciler | students |
TR Yoğunlaşarak Dinle ve Birlikte Söyle
EN Concentrated listening and singing along
turečtina | Angličtina |
---|---|
ve | and |
birlikte | along |
TR Seçmenlerle ilgili olarak Charlotte şöyle diyor: “Her zamankinden daha fazla insanın bu konuda kafa yorduğunu ve bu bağlamda birçok stratejik düşüncenin rol oynadığını düşünüyorum.”
EN Referring to the voters in general she says: “I have the feeling that more people are giving more thought to things now than before and that numerous strategic considerations are involved.”
turečtina | Angličtina |
---|---|
diyor | says |
stratejik | strategic |
insan | people |
TR Hala tam olarak anlamadınız mı? Şöyle açıklayalım.
EN Still not sure what the point is? Here goes.
turečtina | Angličtina |
---|---|
hala | still |
TR Martin Geddes asıl sorunu şöyle açıklıyor :
EN Martin Geddes explains the basic problem:
turečtina | Angličtina |
---|---|
martin | martin |
sorunu | problem |
TR Çoğu vekilin veya tarayıcının önbellekleme işlemini kapatmasını şöyle sağlayabilirsiniz:
EN Many proxies and clients can be forced to disable caching with:
TR Her bir düğümü, giriş verilerinden, ağırlıklardan, bir yanlılıktan (veya eşikten) ve bir çıkıştan oluşan kendi doğrusal regresyon modeli olarak düşünün. Formül şöyle görünecektir:
EN Think of each individual node as its own linear regression model, composed of input data, weights, a bias (or threshold), and an output. The formula would look something like this:
turečtina | Angličtina |
---|---|
her | each |
veya | or |
modeli | model |
formül | formula |
TR Şarkılarını bu siteye koyduğunu anlatan Caillat şöyle konuşuyor: “Birkaç ay içinde bir hayran kitlesi oluştu
EN Breakthrough was nominated for Best Pop Vocal Album at the 2010 Grammy Awards
TR Otomatik transkripsiyon ile üretkenliğinizi artırın. Şöyle: Otomatik transkripsiyonu başlangıç noktası olarak kullanın, yalnızca birkaç dakika sürer. Ardından, kaba transkripti endüstri lideri araçlarımızla parlatın.
EN Boost your productivity with automated transcription. Here's how: Use automated transcription as a starting point, it only takes a few minutes. Then, simply polish the rough transcript with our industry-leading tools.
turečtina | Angličtina |
---|---|
otomatik | automated |
başlangıç | starting |
noktası | point |
kullanın | use |
dakika | minutes |
transkripti | transcript |
endüstri | industry |
lideri | leading |
TR [Başkan şimdi şöyle bir şey söyleyebilir: Bu, toplantının resmi sonu ama telefon numaraları, sorular ve arkadaşlık için burada kalmaktan çekinmeyin!
EN [Chair may now say something like: That?s the official end of the meeting but feel free to stick around for phone numbers, questions, and fellowship!
turečtina | Angličtina |
---|---|
şimdi | now |
resmi | official |
sonu | end |
telefon | phone |
sorular | questions |
burada | that |
TR Tanıtım stratejiniz için bir çizgi film animasyonuna niçin ihtiyacınız olduğunu merak mı ediyorsunuz? Çizgi filmlerin pazarlama araçlarına niçin güçlü bir katkı olacağını dair birkaç gerekçeyi şöyle sıralayabiliriz.
EN Wondering why you need an animated cartoon for your promotional strategy? Here are a few reasons why cartoons will be a powerful addition to your marketing toolbox.
TR Bu yöntemin markanız ya da projeniz için güçlü bir tanıtım aracı olduğunu kanıtlayan birkaç avantajı şöyle sıralayabiliriz.
EN Here are a few benefits of whiteboard videos proving that this medium can be a powerful promotional tool for your brand or project.
TR Gizlilik, gücü elinde tutanlar için kolay bir hedeftir ve şöyle derler: "Gizleyecek bir şeyin yoksa korkmana gerek yoktur." Bu bir yalandır. Doğrusu, güç sahibi olanların gizlilik hakkında en az endişelenen kişiler olduğudur.
EN Privacy is an easy target for those in power who say, “if you have nothing to hide, you have nothing to fear.” This is a lie. The truth is that the people in positions of power have the least to worry about being private.
TR Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER), kadınların her alanda eşit olarak temsil edilmelerini…
EN Members of Istanbul Bilgi University Faculty of Law and Human Rights Law Practice and Research…
TR Kazim Viyana’da (Avusturya) yaşıyor ve on yıldan fazla süredir Der Spiegel haber dergisinin dış muhabiri olarak çalışıyor
EN He lives in Vienna, Austria, and has over ten years of experience as a foreign correspondent for the weekly news magazine Der Spiegel
turečtina | Angličtina |
---|---|
avusturya | austria |
yaşıyor | lives |
on | ten |
haber | news |
dış | foreign |
TR Johann Wolfgang von Goethe doğa mistisizmine dair en ünlü nazım eseri olan “Der Erlkönig” şiirini yazmıştı: “Gecenin ve rüzgarın ortasında kimdir bu atlı…“
EN Johann Wolfgang von Goethe wrote Der Erlkönig (The Erl-King), the most famous poetic work on the subject of nature mysticism: “Who rides so late through night and wind ...”.
turečtina | Angličtina |
---|---|
doğa | nature |
dair | on |
en | most |
ünlü | famous |
ve | and |
ın | of |
TR “Der” mi, “die” mi, yoksa “das” mı? Birçok okur bize Twitter’da her cins isime ait doğru Artikel’i akılda tutmanın zor olduğunu yazdı
EN Der, die or das? Many readers have written to us on twitter that it is difficult to remember the right article for every noun
turečtina | Angličtina |
---|---|
yoksa | or |
birçok | many |
zor | difficult |
Zobrazuje se 47 z 47 překladů