EN Is this a managed or self-managed solution?
EN Is this a managed or self-managed solution?
TR Bu yönetilen bir çözüm mü, kendiliğinden yönetilen bir çözüm müdür?
Angličtina | turečtina |
---|---|
managed | yönetilen |
solution | çözüm |
this | bu |
a | bir |
EN Wunder was implementing several different VPN solutions in various countries where employees worked from - some of which were commercially managed, while others were self-managed
TR Wunder, çalışanlarının faailyetlerini yürüttüğü çeşitli ülkelerde VPN çözümleri entegre etmeye çalışıyordu - bir kısmı ticari olarak yönetilen diğerleriyse kendini yöneten çözümlerdi
Angličtina | turečtina |
---|---|
vpn | vpn |
managed | yönetilen |
countries | ülkelerde |
solutions | çözümleri |
self | kendini |
different | bir |
various | çeşitli |
which | e |
EN Is this a managed or self-managed solution?
TR Bu yönetilen bir çözüm mü, kendiliğinden yönetilen bir çözüm müdür?
Angličtina | turečtina |
---|---|
managed | yönetilen |
solution | çözüm |
this | bu |
a | bir |
EN For an overview of how a managed Kubernetes service can help you on your cloud journey, watch our video, "Advantages of Managed Kubernetes" (03:14):
TR Yönetilen Kubernetes hizmetinin bulut yolculuğunuzda size nasıl yardımcı olabileceğine ilişkin bir genel bakış için "Advantages of Managed Kubernetes"(03:14) videomuzu izleyin:
Angličtina | turečtina |
---|---|
managed | yönetilen |
kubernetes | kubernetes |
service | hizmetinin |
cloud | bulut |
watch | izleyin |
how | nasıl |
for | için |
help | yardımcı |
of | in |
EN Fully managed: sit back and relax. Managed cloud hosting means we take care of server uptime, maintenance, monitoring, and your queries 24/7.
TR Tam yönetimli: Arkanıza yaslanıp rahatlayın. Yönetimli bulut sunucunuzun, çalışma süresi, bakım, izleme ve sorgularıyla 7/24 ilgileniyoruz.
Angličtina | turečtina |
---|---|
fully | tam |
cloud | bulut |
of | ın |
monitoring | izleme |
and | ve |
maintenance | bakım |
EN They are published as a separate issue of the journal or as part of a regular issue, and they are usually funded by sources other than the journal’s publisher.
TR Derginin ayrı bir sayısı ya da normal bir sayının bir bölümü olarak basılırlar ve genelde finansmanları derginin yayıncısı dışında kaynaklar tarafından sağlanır.
Angličtina | turečtina |
---|---|
journal | derginin |
regular | normal |
separate | ayrı |
and | ve |
by | tarafından |
a | bir |
EN Usually, people, come from the temple and the Odeon, was reaching to the theater by using this field
TR Genellikle tapınak ve odeondan gelen kişiler bu alanı kullanarak tiyatroya ulaşıyordu
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
and | ve |
this | bu |
field | alan |
using | kullanarak |
the | kişiler |
EN Let’s be real: software comparison pages like this are usually biased
TR Gerçekçi olalım: Bunun gibi yazılım kıyaslama sayfaları genellikle taraflıdır
Angličtina | turečtina |
---|---|
real | gerçek |
software | yazılım |
usually | genellikle |
pages | sayfaları |
like | gibi |
this | bunun |
EN Fixing the errors in technical optimization usually takes place in parallel with other works on the site
TR Teknik optimizasyondaki hataların düzeltilmesi genellikle sahadaki diğer çalışmalara paralel olarak gerçekleşir
Angličtina | turečtina |
---|---|
technical | teknik |
usually | genellikle |
parallel | paralel |
other | diğer |
errors | hatalar |
the | olarak |
EN Literate people, usually over the age of 65 are citizens
TR Okuma-yazma bilmeyenler, genellikle 65 yaşının üzerinde bulunan vatandaşlardır
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
age | yaşın |
are | bulunan |
the | üzerinde |
EN Free VPNs for Crimea exist, but usually their functionality is limited
TR Kırım için ücretsiz VPN`ler mevcuttur, ancak genellikle işlevleri sınırlıdır
Angličtina | turečtina |
---|---|
vpns | vpn |
crimea | kırım |
usually | genellikle |
limited | sınırlı |
free | ücretsiz |
is | mevcuttur |
functionality | işlevleri |
but | ancak |
for | için |
their | in |
EN Free VPNs for games exist, but usually their functionality is limited
TR Oyunlar için ücretsiz VPN’ler bulunmaktadır, fakat genellikle fonksiyonları kısıtlıdır
Angličtina | turečtina |
---|---|
games | oyunlar |
usually | genellikle |
free | ücretsiz |
is | bulunmaktadır |
but | fakat |
for | için |
their | in |
EN A DDoS (Distributed Denial of Service) attack is usually aimed at shutting down an entire service (website)
TR Bir DDoS (Dağıtılmış Hizmet Reddi) saldırısı genellikle tüm bir hizmeti (web sitesini) kapatmayı amaçlamaktadır
Angličtina | turečtina |
---|---|
ddos | ddos |
usually | genellikle |
down | da |
distributed | dağıtılmış |
website | web |
a | bir |
service | hizmet |
EN Harry Edward Nilsson III (born June 15, 1941 in Brooklyn, New York - died January 15, 1994), usually credited as simply Nilsson, was an American singer-songwriter with a three octave vocal range
TR Harry Edward Nilsson III (15 Haziran 1941-15 Ocak 1994), 1960lar ve 1970ler boyunca ününü sürdürmüş söz yazarı, şarkıcı, pianist ve gitaristtir
Angličtina | turečtina |
---|---|
harry | harry |
nilsson | nilsson |
iii | iii |
june | haziran |
january | ocak |
in | boyunca |
singer | şarkıcı |
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN However, if you reach out to the losing registrar they can usually expedite the process
TR Bununla birlikte, alan adını kaybeden kayıt kuruluşuna ulaşırsan, genellikle süreci hızlandırabilirler
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
process | süreci |
to | birlikte |
EN Usually, crypto collectibles are represented as real-life objects such as pets or avatars
TR Genellikle kripto koleksiyonları, evcil hayvanlar veya avatarlar gibi gerçek hayattaki nesneler olarak temsil edilir
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
crypto | kripto |
represented | temsil |
objects | nesneler |
real | gerçek |
or | veya |
as | gibi |
EN While YouTube will automatically create one for you, it’s usually not very good, which reflect poorly on your content
TR Youtube, sizin için otomatik olarak oluşturmasına rağmen, içeriğinizi zayıf gösterdiği için genelde çok iyi değildir bunlar
Angličtina | turečtina |
---|---|
your content | içeriğinizi |
its | in |
automatically | otomatik olarak |
your | sizin |
for | için |
EN "I live 3 blocks from the Capitol Bldg & I consider the Mall my back yard so, I invite you to come and enjoy my yard. Many things go on during the year so, there is usually something for everyone."
TR "Washington DC'nin turistik bölgesi! Beyaz Saray, sanattan tarihe müzeler, anıtlar, kamu binaları ve yeşil alanlardan oluşan bir yer."
Angličtina | turečtina |
---|---|
and | ve |
the | beyaz |
to | bir |
EN Harry Edward Nilsson III (born June 15, 1941 in Brooklyn, New York - died January 15, 1994), usually credited as simply Nilsson, was an American singer-songwriter with a three octave vocal … read more
TR Harry Edward Nilsson III (15 Haziran 1941-15 Ocak 1994), 1960lar ve 1970ler boyunca ününü sürdürmüş söz yazarı, şarkıcı, pianist ve gitaristtir. Bir çok eserinde adını sadece Nilsson ola… Devamını oku
EN Usually the manufacturer's name will appear somewhere on the front of the device, and the exact model number will appear on the back or underneath the battery
TR Genellikle üreticinin adı cihazın önünde bir yerdedir ve modelin tam numarası da ya cihazın arkasında ya da pilin altında görünür
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
exact | tam |
name | adı |
and | ve |
number | numarası |
device | cihaz |
EN They usually rely on the use of other vocalists for their songs and occasionally they perform the vocal parts
TR 1998’de kurulan Röyksopp, ilk albümleri “Melody AM”i 2001 yılında yayınladı
EN Rap is a vocal style, usually coming together with hip-hop, the musical genre off-shoot of the hip hop culture
TR Rap müziğin kökeni 1970'lerde özellikle siyahi insanların yaşadığı Amerika'nın kenar mahallelerine, yâni bir diğer deyişle "getto"lara dayanmaktadır
Angličtina | turečtina |
---|---|
a | bir |
of | in |
EN Usually, Rock music incorporating Christian themes or with a Christian message stemming from the artists' Christian beliefs
TR Genellikle rock müziğin hristiyan temalar veya sanatçıların hristiyan inanışlarından gelen mesajlarla birleştirilmesiyle oluşan bir türüdür
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
rock | rock |
themes | temalar |
artists | sanatçılar |
or | veya |
a | bir |
EN Stephen oversees our engineering team and is responsible for Sonix’s underlying technology. He usually forgets to dress up on photo days.
TR Stephen mühendislik ekibimizi yönetir ve Sonix'in temel teknolojisinden sorumludur. Genellikle fotoğraf günlerinde giyinmeyi unutur.
Angličtina | turečtina |
---|---|
responsible | sorumludur |
usually | genellikle |
photo | fotoğraf |
days | günlerinde |
engineering | mühendislik |
and | ve |
EN An Affiliate is usually a blogger, webmaster or a digital marketing, SEO or social media expert who enjoys using RADAAR and often mentions it online and offline
TR Ortaklar genellikle bir blog yazarı, web yöneticisi veya dijital pazarlama, SEO veya RADAAR'ı kullanmaktan hoşlanan ve sıklıkla hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak RADAAR?dan bahseden bir sosyal medya uzmanıdır
Angličtina | turečtina |
---|---|
expert | uzman |
using | de |
offline | çevrimdışı |
seo | seo |
online | çevrimiçi |
marketing | pazarlama |
and | ve |
or | veya |
social | sosyal |
digital | dijital |
media | medya |
it | hem |
EN A Sales Partner is usually a tech adviser or freelancing specialist with their own client list
TR Satış Ortağı; genellikle kendi müşteri listesine sahip, serbest çalışan bir uzman veya teknoloji danışmanıdır
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
tech | teknoloji |
client | müşteri |
list | listesine |
sales | satış |
partner | ortağı |
or | veya |
own | kendi |
a | bir |
EN Customers are usually required to set up third-party software in order to communicate with your team
TR Müşterilerin, ekibinizle iletişim kurmak için genellikle üçüncü taraf yazılımı kurmaları gerekir
Angličtina | turečtina |
---|---|
customers | müşterilerin |
usually | genellikle |
required | gerekir |
party | taraf |
communicate | iletişim |
third | üçüncü |
software | yazılımı |
to | için |
EN Response delay by chat is usually instant.
TR Sohbet ile yanıt gecikmesi genellikle anında gerçekleşir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
response | yanıt |
usually | genellikle |
instant | anında |
chat | sohbet |
by | ile |
EN Response delay by email is usually 5 minutes.
TR E-posta ile yanıt gecikmesi genellikle 5 dakikadır.
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
by | ile |
posta | |
response | yanıt |
EN - .tr domain transfer is usually completed within 24 hours.
TR - .tr domain transfer süresi genelde 24 saat içerisinde tamamlanmaktadır.
Angličtina | turečtina |
---|---|
domain | domain |
transfer | transfer |
within | içerisinde |
hours | saat |
EN DNS settings are usually organized in the server control panel, in general you only need to update DNS records when you change your servers or web host.
TR DNS ayarları genellikle sunucu kontrol panelinden yapılır genel olarak yalnızca sunuclarınızı veya web barındırıcınızı değiştirdiğinizde DNS kayıtlarını güncelleştirmeniz gerekir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
dns | dns |
settings | ayarlar |
usually | genellikle |
control | kontrol |
web | web |
general | genel |
server | sunucu |
or | veya |
only | yalnızca |
EN Many subdomains are usually created for e-commerce systems. You can definitely see the advantages of Wildcard SSL certificate. This is the case with your business.
TR E-Ticaret sistemleri için genellikle birçok subdomain oluşturulur. Kesinlikle Wildcard SSL sertifikasının avantajlarını görebilirsiniz. Bu işletmenizle ilgili bir durumdur.
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
systems | sistemleri |
ssl | ssl |
certificate | sertifikası |
business | iş |
wildcard | wildcard |
this | bu |
many | çok |
of | in |
for | için |
advantages | avantajları |
the | bir |
EN Some SSL manufacturers have limitations. Usually it is unlimited, but this may also have a limit. You can protect 500 subdomain addresses for each domain.
TR Bazı SSL üreticileri sınırlamalarda bulunuyor. Genellikle sınırsızdır ancak bunun da bir sınırı olabilir. Her domain için 500 adet subdomain adresini koruyabilirsiniz.
Angličtina | turečtina |
---|---|
ssl | ssl |
usually | genellikle |
subdomain | subdomain |
domain | domain |
manufacturers | üreticileri |
some | bazı |
also | da |
limit | sınırı |
for | için |
but | ancak |
a | bir |
each | her |
EN The logo usually made from two elements: icon (symbol) and a company name, typed in a specific font
TR Logo genelde iki unsurdan oluşur: simge (sembol) ve belirli bir yazı tipinde yazılmış bir şirket adı
Angličtina | turečtina |
---|---|
company | şirket |
logo | logo |
name | adı |
and | ve |
icon | simge |
EN Usually designers or typography require vector files. You'll get set of vector files that can be used by any designer or print house.
TR Tasarımcılar veya tipografi genellikle vektörel dosyalara ihtiyaç duyar. Herhangi bir tasarımcı veya matbaa tarafından kullanılabilecek bir dizi vektörel dosya alacaksınız.
Angličtina | turečtina |
---|---|
designers | tasarımcılar |
typography | tipografi |
files | dosya |
designer | tasarımcı |
require | ihtiyaç |
usually | genellikle |
set | dizi |
or | veya |
by | tarafından |
any | herhangi |
of | bir |
EN You or someone you share your account with may have already redeemed the promo code. Promo codes are usually good for one time only.
TR Siz veya hesabınızı paylaştığınız biri promosyon kodunu zaten kullanmış olabilir. Promosyon kodları genellikle sadece bir defa için iyidir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
share | paylaş |
promo | promosyon |
usually | genellikle |
time | defa |
your account | hesabınızı |
account | hesabı |
code | kodunu |
codes | kodları |
for | için |
or | veya |
someone | bir |
EN Data that is usually stored deep within YouTube Analytics is instantly at your fingertips with vidIQ’s Scorecard
TR Genellikle YouTube analiktiklerinin derinliklerinde depolanan veriler, vidIQ’nin skor kartı ile anında parmaklarınızın ucunda
Angličtina | turečtina |
---|---|
data | veriler |
usually | genellikle |
instantly | anında |
at | nda |
with | ile |
EN Astigmatism usually is caused by the cornea being more curved in one meridian than others. (In other words, it's shaped somewhat like an American football rather than a baseball).
TR Astigmatizm genellikle kornean?n bir meridyende di?erlerinden daha e?ik olmas?ndan kaynaklan?r. (Ba?ka bir deyi?le, bir beysbol topu yerine bir Amerikan futbolu topu ?eklindedir).
Angličtina | turečtina |
---|---|
american | amerikan |
usually | genellikle |
a | bir |
more | daha |
EN Laser cataract surgery usually costs more than conventional cataract surgery, and the extra costs associated with laser cataract surgery typically are not covered by medical or health insurance.
TR Lazerli katarakt ameliyat? genellikle geleneksel katarakt ameliyat?ndan daha masrafl?d?r ve lazerli katarakt ameliyat? ile ili?kili ekstra maliyetler genellikle t?p veya sa?l?k sigortas? kapsam?nda de?ildir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
conventional | geleneksel |
extra | ekstra |
and | ve |
usually | genellikle |
or | veya |
more | daha |
covered | ile |
EN Its input script usually contains a tag which can be mapped to the Mining Pool using the pools.json file from our public repository Blockchain-Known-Pools
TR Girdi komut dizisi genellikle Blockchain-Known-Pools adlı genel veri havuzumuzdaki pools.json dosyasını kullanan Madenci Havuzu ile eşleşen bir etiket içerir
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
contains | içerir |
tag | etiket |
json | json |
public | genel |
a | bir |
file | dosyasını |
to | e |
EN If you usually post on Facebook, LinkedIn, Twitter and other socials, you can track how many people click and reach your contents in real time or simply shorten your URL for free.
TR Genellikle Facebook, LinkedIn, Twitter ve diğer sosyal medyada yayın gönderiyorsanız, kaç kişinin içeriğinizi gerçek zamanlı olarak tıklayıp ulaştığını izleyebilir veya URL'nizi ücretsiz olarak kısaltabilirsiniz.
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
real | gerçek |
how many | kaç |
time | zamanlı |
other | diğer |
free | ücretsiz |
or | veya |
and | ve |
in | olarak |
EN The Header and Footer are special blocks shared among all site's pages. The Header usually contains the logo and menu, and the Footer contains the links and copyright information.
TR Üstbilgi ve Altbilgi, tüm site sayfaları arasında paylaşılan özel bloklardır. Üstbilgi genellikle logo ve menüyü içerir ve Altbilgi, bağlantıları ve telif hakkı bilgilerini içerir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
contains | içerir |
logo | logo |
menu | menü |
copyright | telif |
information | bilgilerini |
pages | sayfaları |
sites | site |
shared | paylaşılan |
all | tüm |
and | ve |
links | bağlantıları |
the | özel |
EN Aside from additives, pesticides usually consist of one or more active substances which give the pesticide the desired properties. They protect plants or plant products from organisms that harm them.
TR Zirai ilaçlarda, genellikle aditiflerden başka zirai ilaca istenen özellikleri kazandıran bir veya birden fazla etken madde bulunur. Bunlar bitkileri veya bitkisel ürünleri onlara zarar verebilen organizmalardan korur.
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
protect | korur |
harm | zarar |
properties | özellikleri |
products | ürünleri |
or | veya |
more | fazla |
the | başka |
them | onlara |
of | bir |
that | bunlar |
EN The main reason is usually establishing a mobile customer loyalty program so that their customers keep buying from them.
TR Bunun ana nedeni, müşterilerinin onlardan alışveriş yapmaya devam etmesi için genellikle bir mobil müşteri sadakat programı oluşturmaktır.
Angličtina | turečtina |
---|---|
main | ana |
reason | nedeni |
usually | genellikle |
mobile | mobil |
loyalty | sadakat |
keep | devam |
customer | müşteri |
program | programı |
their | in |
them | için |
a | bir |
the | onlardan |
EN Those apps usually store chat messages and files on the employees’ devices, forever
TR Bu uygulamalar genellikle sohbet mesajlarını ve dosyalarını çalışanların cihazlarında sonsuza kadar saklar
Angličtina | turečtina |
---|---|
apps | uygulamalar |
usually | genellikle |
devices | cihazlar |
on | kadar |
chat | sohbet |
messages | mesajlar |
and | ve |
those | bu |
files | dosyaları |
EN Response delay by chat is usually instant.
TR Sohbet ile yanıt gecikmesi genellikle anında gerçekleşir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
response | yanıt |
usually | genellikle |
instant | anında |
chat | sohbet |
by | ile |
EN Response delay by email is usually 5 minutes.
TR E-posta ile yanıt gecikmesi genellikle 5 dakikadır.
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
by | ile |
posta | |
response | yanıt |
EN Usually, people, come from the temple and the Odeon, was reaching to the theater by using this field
TR Genellikle tapınak ve odeondan gelen kişiler bu alanı kullanarak tiyatroya ulaşıyordu
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
and | ve |
this | bu |
field | alan |
using | kullanarak |
the | kişiler |
EN Literate people, usually over the age of 65 are citizens
TR Okuma-yazma bilmeyenler, genellikle 65 yaşının üzerinde bulunan vatandaşlardır
Angličtina | turečtina |
---|---|
usually | genellikle |
age | yaşın |
are | bulunan |
the | üzerinde |
Zobrazuje se 50 z 50 překladů