EN Expedited shipping: Cope with challenges like inventory errors, breakdowns, or short-term production changes—avoiding delays, higher costs, and unhappy end customers.
EN Expedited shipping: Cope with challenges like inventory errors, breakdowns, or short-term production changes—avoiding delays, higher costs, and unhappy end customers.
TR Hızlandırılmış sevkiyat: Envanter hataları, sistem arızaları ve üretimde ani değişiklikler gibi zorluklarla başa çıkarak gecikmelerden, yüksek maliyetlerden ve mutsuz müşterilerden kaçının.
Angličtina | turečtina |
---|---|
inventory | envanter |
errors | hataları |
changes | değişiklikler |
higher | yüksek |
and | ve |
like | gibi |
EN Turkish Radio and Television (TRT), the public broadcaster, and Anadolu Agency (AA), the state news agency, endorse the position of the government on almost any subject, carefully to avoiding controversial issues.
TR TRT ve devletin resmi haber ajansı Anadolu Ajansı (AA), neredeyse bütün konularda hükümet yanlısı yayın yapıyor.
Angličtina | turečtina |
---|---|
agency | ajans |
news | haber |
of | ın |
government | hükümet |
almost | neredeyse |
and | ve |
to | bütün |
EN We offer differentiating services via our strategically positioned gate ways, avoiding congestions, staying in control, providing visibility at competitive price levels.
TR Stratejik olarak konumlandırılmış geçiş noktalarımız üzerinden farklı hizmetler sunuyor, yoğun noktalardan kaçınıyor, sevkiyatı her an kontrol altında tutuyor, rekabet edebilir fiyat seviyeleri ile görüş netliği sağlıyoruz.
Angličtina | turečtina |
---|---|
control | kontrol |
price | fiyat |
levels | seviyeleri |
competitive | rekabet |
services | hizmetler |
offer | sunuyor |
our | ile |
at | nda |
in | altında |
we | her |
EN Avoiding paying EMIs for the years to come and driving a rental car is definetely a better option.
TR Gelecek yıllar için EMI ödemekten kaçınmak ve kiralık araba kullanmak kesinlikle daha iyi bir seçenektir.
Angličtina | turečtina |
---|---|
driving | kullanmak |
rental | kiralık |
and | ve |
car | araba |
better | daha iyi |
years | bir |
EN Avoiding Pandemic Paralysis: Services to Survive Covid-19
TR Pandemi Felcinden Kaçınma: Covid-19’da Hayatta Kalmak için Servisler
Angličtina | turečtina |
---|---|
pandemic | pandemi |
services | servisler |
to | için |
EN If someone has to break out the instruction manual to use an audit tool every time, then they will likely end up avoiding it since it will be over complicated
TR Eğer bir kişi bir denetim aracını kullanmak için her seferinde kullanım kılavuzunu çıkarmak zorunda kalırsa, o zaman muhtemelen aşırı karmaşık olacağı için bundan kaçınacaktır
Angličtina | turečtina |
---|---|
audit | denetim |
tool | aracı |
likely | muhtemelen |
complicated | karmaşık |
if | eğer |
be | kişi |
use | kullanım |
to use | kullanmak |
time | seferinde |
someone | bir |
EN 1Our decarbonisation efforts focus on avoiding and mitigating GHG emissions correlated to our products and company, and
TR 1Karbondan arındırma çalışmalarımızda, ürünlerimiz ve şirketimizle ilişkili sera gazı emisyonlarının önlenmesine, azaltılmasına,
Angličtina | turečtina |
---|---|
products | ürünlerimiz |
and | ve |
emissions | emisyonlarını |
EN We can aim to get eight hours of sleep each night, going to bed and waking up at the same time each day, turning off screens an hour before bed, avoiding caffeine in the afternoon, and establishing morning and evening routines
TR Her gece sekiz saat uyumayı, her gün aynı saatte yatıp kalkmayı, yatmadan bir saat önce ekranları kapatmayı, öğleden sonra kafeinden uzak durmayı, sabah ve akşam rutinleri oluşturmayı hedefleyebiliriz
Angličtina | turečtina |
---|---|
morning | sabah |
evening | gece |
and | ve |
hours | saat |
the | aynı |
day | gün |
before | önce |
EN The Ruler takes control of every situation by taking responsibility for life and avoiding chaos as best as brands who offer high-status products that influential people use to enhance power use the Ruler archetype.
TR Yönetici, yaşamın sorumluluğunu üstlenerek ve kaostan kaçınarak her durumu kontrol altına alır. Etkili kişilerin güçlerini artırmak için kullandıkları yüksek statülü ürünler sunan markalar Yönetici arketipini kullanır.
Angličtina | turečtina |
---|---|
takes | alır |
control | kontrol |
life | yaşam |
brands | markalar |
offer | sunan |
people | kişilerin |
enhance | artırmak |
power | güç |
and | ve |
high | yüksek |
products | ürünler |
by | altına |
status | durumu |
Zobrazuje se 9 z 9 překladů