TR Gizliliğin herkesin hakkı olduğuna, ekonomik özgürlük arayışının erdemli bir çaba olduğuna ve paranın geleceğinin saldırı ve sansüre dayanıklı dijital paralarda olduğuna inanıyoruz.
TR Gizliliğin herkesin hakkı olduğuna, ekonomik özgürlük arayışının erdemli bir çaba olduğuna ve paranın geleceğinin saldırı ve sansüre dayanıklı dijital paralarda olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that everyone has a right to privacy, that the pursuit of economic freedom is virtuous, and that the future of money is an attack- and censorship-resistant digital currency.
Turc | Anglès |
---|---|
herkesin | everyone |
hakkı | right |
ekonomik | economic |
özgürlük | freedom |
inanıyoruz | we believe |
TR Çevrimiçi gizliliğin artık hafife alınamayacak temel bir insan hakkı olduğuna inanıyoruz, bu yüzden e-posta gizliliğine tamamen adanmış bir hizmet sunmanın zamanının geldiğine karar verdik
EN We believe that online privacy is a fundamental human right which can no longer be taken for granted so we decided that it was time to offer a service which is fully dedicated to email privacy
Turc | Anglès |
---|---|
temel | fundamental |
insan | human |
hakkı | right |
inanıyoruz | we believe |
e-posta | |
tamamen | fully |
adanmış | dedicated |
hizmet | service |
yüzden | so |
TR Çevrimiçi gizliliğin artık hafife alınamayacak temel bir insan hakkı olduğuna inanıyoruz, bu yüzden e-posta gizliliğine tamamen adanmış bir hizmet sunmanın zamanının geldiğine karar verdik.
EN We believe that online privacy is a fundamental human right which can no longer be taken for granted so we decided that it was time to offer a service which is fully dedicated to email privacy.
Turc | Anglès |
---|---|
temel | fundamental |
insan | human |
hakkı | right |
inanıyoruz | we believe |
e-posta | |
tamamen | fully |
adanmış | dedicated |
hizmet | service |
yüzden | so |
TR Çevrimiçi gizliliğin önemli olduğuna inanıyoruz.
EN We believe online privacy matters.
Turc | Anglès |
---|---|
önemli | matters |
inanıyoruz | we believe |
TR Bunun en uygun hız kontrolü olduğuna inanıyoruz, çünkü Flash ve üçüncü taraf eklentileri olmadan çalışıyor
EN We think it is the most convenient speed test because it works without Flash or any other third-party plugins
Turc | Anglès |
---|---|
en | most |
uygun | convenient |
hız | speed |
çünkü | because |
taraf | party |
eklentileri | plugins |
olmadan | without |
çalışıyor | works |
TR Her kullanıcının Mailfence'in sizi hangi tehditlerden koruduğunu veya korumadığını tam olarak bilme hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle bu genel Mailfence tehdit modeli oluşturduk.
EN We believe that every user has the right to know exactly what threats Mailfence protects or does not protect you from.We therefore composed this generic Mailfence threat model.
Turc | Anglès |
---|---|
her | every |
kullanıcının | user |
mailfence | mailfence |
sizi | you |
tehditlerden | threats |
veya | or |
inanıyoruz | we believe |
genel | generic |
tehdit | threat |
modeli | model |
TR Ekibimiz: Simon-Kucher’de Kariyer Danışmanlık bir ekip işi ve Simon-Kucher’de, en değerli kaynaklarımızdan birinin ekibimiz olduğuna inanıyoruz
EN Our People: Careers at Simon-Kucher Consulting is a people business, and here at Simon-Kucher, we firmly believe that our people are our most valuable resource by far
Turc | Anglès |
---|---|
kariyer | careers |
danışmanlık | consulting |
en | most |
değerli | valuable |
TR İnternet için kripto merkezli bir finansal sistem kurmanın uyanık kalmaya değer bir sorun olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that building a crypto-centric financial system for the internet is a problem worth staying awake for.
Turc | Anglès |
---|---|
finansal | financial |
sistem | system |
değer | worth |
sorun | problem |
inanıyoruz | we believe |
TR Tek ekip, tek hayal. Doğrudan, saygılı iletişim ve açık işbirliğinden yana durarak siyaseti reddediyoruz. Misyonun ve ekibin, bireysel güç veya tanınmadan daha büyük olduğuna inanıyoruz.
EN One team, one dream. We reject politics in favor of direct, respectful communication and open collaboration. We believe that the mission and the team are bigger than individual power or recognition.
Turc | Anglès |
---|---|
ekip | team |
hayal | dream |
doğrudan | direct |
iletişim | communication |
ve | and |
açık | open |
güç | power |
veya | or |
inanıyoruz | we believe |
TR Bunun için en iyi umudun; özgür ifade ve ilişki haklarını kullanan, iletişim kuran, araştıran, bulan, okyanuslar dolusu fikir keşfeden özerk insanlar için kaynak ve aygıt üreten teknolojik inovasyona izin verilmesi olduğuna inanıyoruz
EN We believe the best hope for this is to allow technological innovation to create tools and resources for autonomous people to explore the ocean of ideas, communicate, search, find and exercise their right to free expression and commerce
Turc | Anglès |
---|---|
özgür | free |
ifade | expression |
iletişim | communicate |
insanlar | people |
kaynak | resources |
teknolojik | technological |
inanıyoruz | we believe |
TR Yaratıcılığın ve işbirliğinin gelişen bir iş kurmanın önemli bileşenleri olduğuna inanıyoruz. İşyeri değişiyor, biz de değişiyoruz. Uzaktan çalışmanın esnekliğini tamamen kucaklıyoruz.
EN We believe that creativity and collaboration are crucial components of build a thriving business. The workplace is changing and so are we. We are fully embracing the flexibility of remote work.
Turc | Anglès |
---|---|
önemli | crucial |
inanıyoruz | we believe |
uzaktan | remote |
tamamen | fully |
TR Çalışmanın kod satırlarından veya yapılacaklar listesinden daha fazlası olduğuna inanıyoruz. Her şey yaptıklarını iyice hoşlanan inanılmaz bir ekip ile başlar. Müşterilere acımasız bir odaklanma ile Sonix kazanan bir formülü var.
EN We believe that work is more than lines of code or a to-do list. It all starts with an amazing team that thoroughly enjoys what they do. With a relentless focus on customers, Sonix has a winning formula.
Turc | Anglès |
---|---|
kod | code |
veya | or |
listesinden | list |
inanıyoruz | we believe |
ekip | team |
başlar | starts |
müşterilere | customers |
sonix | sonix |
kazanan | winning |
TR Fiziksel veya zihinsel yeteneklerine Web’i kullanmak için nedenine veya kullandığı cihaza bakılmaksızın, tüm kullanıcıların onlara sunabileceğimiz en iyi hizmete hakları olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that all users, regardless of their physical or mental ability, device or reason for using the Web, are entitled to benefit from the best service that we can offer them.
Turc | Anglès |
---|---|
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
cihaza | device |
hizmete | service |
inanıyoruz | we believe |
TR Biz her insanın saygıya değer olduğuna ve adil davranılmayı hak ettiğine inanıyoruz. Herkes tüm potansiyeli ölçüsünde başarma fırsatına sahip olmalıdır.
EN We believe every person is worthy of respect and deserves fair treatment. Everyone should have the opportunity to succeed to the fullest extent of his or her potential.
Turc | Anglès |
---|---|
ve | and |
adil | fair |
inanıyoruz | we believe |
potansiyeli | potential |
ın | of |
fırsatı | opportunity |
TR Kamu sektöründeki müşteriler için buluta geçişin güvenlik güvencesi düzeyinizi yükseltmek ve operasyonel riskinizi azaltmak için bir fırsat olduğuna inanıyoruz
EN We believe that for government customers, migration to the cloud is an opportunity to improve your level of security assurance and reduce your operational risk
Turc | Anglès |
---|---|
müşteriler | customers |
güvenlik | security |
operasyonel | operational |
azaltmak | reduce |
fırsat | opportunity |
inanıyoruz | we believe |
TR Fiziksel veya zihinsel yeteneklerine Web’i kullanmak için nedenine veya kullandığı cihaza bakılmaksızın, tüm kullanıcıların onlara sunabileceğimiz en iyi hizmete hakları olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that all users, regardless of their physical or mental ability, device or reason for using the Web, are entitled to benefit from the best service that we can offer them.
Turc | Anglès |
---|---|
fiziksel | physical |
zihinsel | mental |
cihaza | device |
hizmete | service |
inanıyoruz | we believe |
TR Bunun için en iyi umudun; özgür ifade ve ilişki haklarını kullanan, iletişim kuran, araştıran, bulan, okyanuslar dolusu fikir keşfeden özerk insanlar için kaynak ve aygıt üreten teknolojik inovasyona izin verilmesi olduğuna inanıyoruz
EN We believe the best hope for this is to allow technological innovation to create tools and resources for autonomous people to explore the ocean of ideas, communicate, search, find and exercise their right to free expression and commerce
Turc | Anglès |
---|---|
özgür | free |
ifade | expression |
iletişim | communicate |
insanlar | people |
kaynak | resources |
teknolojik | technological |
inanıyoruz | we believe |
TR Ekibimiz: Simon-Kucher’de Kariyer Danışmanlık bir ekip işi ve Simon-Kucher’de, en değerli kaynaklarımızdan birinin ekibimiz olduğuna inanıyoruz
EN Our People: Careers at Simon-Kucher Consulting is a people business, and here at Simon-Kucher, we firmly believe that our people are our most valuable resource by far
Turc | Anglès |
---|---|
kariyer | careers |
danışmanlık | consulting |
en | most |
değerli | valuable |
TR Bunun en uygun hız kontrolü olduğuna inanıyoruz, çünkü Flash ve üçüncü taraf eklentileri olmadan çalışıyor
EN We think it is the most convenient speed test because it works without Flash or any other third-party plugins
Turc | Anglès |
---|---|
en | most |
uygun | convenient |
hız | speed |
çünkü | because |
taraf | party |
eklentileri | plugins |
olmadan | without |
çalışıyor | works |
TR Yaratıcılığın ve işbirliğinin gelişen bir iş kurmanın önemli bileşenleri olduğuna inanıyoruz. İşyeri değişiyor, biz de değişiyoruz. Uzaktan çalışmanın esnekliğini tamamen kucaklıyoruz.
EN We believe that creativity and collaboration are crucial components of build a thriving business. The workplace is changing and so are we. We are fully embracing the flexibility of remote work.
Turc | Anglès |
---|---|
önemli | crucial |
inanıyoruz | we believe |
uzaktan | remote |
tamamen | fully |
TR Çalışmanın kod satırlarından veya yapılacaklar listesinden daha fazlası olduğuna inanıyoruz. Her şey yaptıklarını iyice hoşlanan inanılmaz bir ekip ile başlar. Müşterilere acımasız bir odaklanma ile Sonix kazanan bir formülü var.
EN We believe that work is more than lines of code or a to-do list. It all starts with an amazing team that thoroughly enjoys what they do. With a relentless focus on customers, Sonix has a winning formula.
Turc | Anglès |
---|---|
kod | code |
veya | or |
listesinden | list |
inanıyoruz | we believe |
ekip | team |
başlar | starts |
müşterilere | customers |
sonix | sonix |
kazanan | winning |
TR Gıda emniyeti ve beslenmeye ilişkin küresel zorlukların üstesinden gelmenin en etkili yolunun sürdürülebilir gıda değer zincirleri oluşturmak olduğuna inanıyoruz.
EN We believe that the most effective way to tackle the global food security and nutrition challenge is to build sustainable food value chains.
Turc | Anglès |
---|---|
gıda | food |
küresel | global |
en | most |
etkili | effective |
sürdürülebilir | sustainable |
değer | value |
zincirleri | chains |
inanıyoruz | we believe |
TR Bireylerin hiçbir proje ve faaliyette zarar görmemesini garanti etmek için çabalıyoruz. Ekip olarak çalışmanın, sıfır kaza ve meslek hastalığı hedefimize ulaşmak için en iyi yol olduğuna inanıyoruz.
EN We strive to ensure that individuals are free from harm during every project and activity. We believe that working as a team is the best way to achieve our aim of zero accidents and work-related illnesses.
Turc | Anglès |
---|---|
proje | project |
zarar | harm |
garanti | ensure |
ekip | team |
ulaşmak | achieve |
yol | way |
inanıyoruz | we believe |
TR Bunun yapılacak en doğru şey olduğuna ve aynı zamanda müşterilerimizin ve tüketicilerin tercih ettiği paketleme tedarikçisi olmayı sürdürmemiz açısından da büyük önem taşıdığına inanıyoruz.
EN We believe this is the right thing to do and is also vital to remaining the packaging supplier of choice for our customers and for consumers.
Turc | Anglès |
---|---|
şey | thing |
tüketicilerin | consumers |
tercih | choice |
paketleme | packaging |
inanıyoruz | we believe |
TR Bir sorunun nasıl çözüleceğini göstermenin, müşterileri başarıya yönlendirmenin en iyi yolu olduğuna inanıyoruz
EN We believe that showing how to solve a problem is the best way to guide customers towards success
TR Bildirimdeki bilgilerin doğru olduğuna ve kanuni yaptırımlara tabi olmak kaydıyla, bildirimde bulunan tarafın ihlal edildiği iddia edilen telif hakkının sahibi adına hareket etme yetkisine sahip olduğuna dair beyan;
EN A statement that the information in the notification is accurate, and under penalty of perjury, that the notifying party is authorized to act on behalf of the owner of the copyright that is allegedly infringed;
Turc | Anglès |
---|---|
bilgilerin | information |
ve | and |
sahibi | owner |
TR Bildirimdeki bilgilerin doğru olduğuna ve kanuni yaptırımlara tabi olmak kaydıyla, bildirimde bulunan tarafın ihlal edildiği iddia edilen telif hakkının sahibi adına hareket etme yetkisine sahip olduğuna dair beyan;
EN A statement that the information in the notification is accurate, and under penalty of perjury, that the notifying party is authorized to act on behalf of the owner of the copyright that is allegedly infringed;
Turc | Anglès |
---|---|
bilgilerin | information |
ve | and |
sahibi | owner |
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
Turc | Anglès |
---|---|
katılım | participation |
demokratik | democratic |
bu | this |
düzenli | organized |
özgür | free |
adil | fair |
şeffaf | transparent |
TR Bu Anlaşmaya taraf olmayan bir kişinin bu Anlaşmanın herhangi bir şartına güvenme veya bu hakkı uygulama hakkı yoktur.
EN A person who is not a party to this Agreement has no right to rely upon or enforce any term of this Agreement.
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
taraf | party |
anlaşmanın | agreement |
hakkı | right |
TR Golden Frog'un telif hakkı ihlali ile ilgili politikası hakkında bilgi edinin ve telif hakkı ihlalinin bildirilmesi ile ilgili prosedürleri öğrenin.
EN Learn about Golden Frog's policy regarding copyright infringement and learn about the procedure for reporting copyright infringement.
Turc | Anglès |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
telif | copyright |
politikası | policy |
TR Bu e-posta adresi Telif Hakkı Kanunu Bölüm 512(c) uyarınca Amerika Birleşik Devletleri Telif Hakkı dairesi adına kayıtlıdır
EN This e-mail address is registered with the United States Copyright office pursuant to Section 512(c) of the Copyright Act
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
adresi | address |
telif | copyright |
bölüm | section |
c | c |
TR Telif hakkı ihlalleriyle ilgili bildirimlerin Golden Frog tarafından nasıl ele alındığını öğrenmek için Golden Frog’un Telif Hakkı Politikası bölümüne bakın
EN See the Golden Frog Copyright Policy for information on how Golden Frog handles notices of copyright infringement
Turc | Anglès |
---|---|
telif | copyright |
golden | golden |
frog | frog |
politikası | policy |
TR Dünyada her yıl milyonlarca kız çocuğu ayrımcılıkla mücadele ediyor; toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kalıyor; eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi birçok temel hakka erişemiyor
EN On 24 January, at 20:55, an earthquake took place with the epicenter of Elazığ, Sivrice, measured at a seismic intensity of 6.8
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
Turc | Anglès |
---|---|
katılım | participation |
demokratik | democratic |
bu | this |
düzenli | organized |
özgür | free |
adil | fair |
şeffaf | transparent |
TR Golden Frog'un telif hakkı ihlali ile ilgili politikası hakkında bilgi edinin ve telif hakkı ihlalinin bildirilmesi ile ilgili prosedürleri öğrenin.
EN Learn about Golden Frog's policy regarding copyright infringement and learn about the procedure for reporting copyright infringement.
Turc | Anglès |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
telif | copyright |
politikası | policy |
TR Bu e-posta adresi Telif Hakkı Kanunu Bölüm 512(c) uyarınca Amerika Birleşik Devletleri Telif Hakkı dairesi adına kayıtlıdır
EN This e-mail address is registered with the United States Copyright office pursuant to Section 512(c) of the Copyright Act
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
adresi | address |
telif | copyright |
bölüm | section |
c | c |
TR Fazla bagajın varsa, en uygun fiyatlardan yararlanabilmek için şimdi ek bagaj hakkı satın al! Seçmiş olduğun bilet tipine dahil olan miktarın üzerine 40 kg (maksimum/kişi başı) daha bagaj hakkı satın alabilirsin
EN Get the best prices for extra check-in baggage if you add now! You can purchase up to an extra 40 kg (per person) of baggage allowance above what's included within your chosen fare
Turc | Anglès |
---|---|
şimdi | now |
bagaj | baggage |
dahil | included |
varsa | if |
TR Kişisel Bilgilere erişim ve ifşa hakkı: Bu hakkı kullanan kullanıcılar Kişisel Bilgi kategorilerine ve belirli kısımlarına erişmeyi talep edebilirler;
EN Right of access and disclosure of Personal Information: Users exercising this right may request access to the categories and specific pieces of their Personal Information we hold;
TR Veri taşınabilirliği hakkı: Bu hakkı kullanan kullanıcılar kullanılabilir elektronik biçimde Kişisel Bilgilerini alabilir ve bunu üçüncü bir tarafa iletebilirler;
EN Right to data portability: Users exercising this right may receive their Personal Information in a usable electronic format and transmit it to a third party;
TR Veri silme hakkı veya GPDR yetki alanlarında “unutulma hakkı”.
EN Right to data deletion (erasure), or in GPDR jurisdictions, the “right to be forgotten”.
TR Birlikte çalışarak daha kapsayıcı, ortak çalışmaya dayalı ve şeffaf bir araştırma dünyası oluşturabiliriz. Açık bilimin araştırmalara ve topluma fayda sağlayacağına ve araştırma performansını artıracağına inanıyoruz.
EN Working together, we can achieve a more inclusive, collaborative and transparent world of research. We believe open science can benefit research and society and drive research performance.
Turc | Anglès |
---|---|
daha | more |
kapsayıcı | inclusive |
ortak | collaborative |
şeffaf | transparent |
dünyası | world |
açık | open |
fayda | benefit |
inanıyoruz | we believe |
TR Bunun için savaşmazsak çevrimiçi gizlilik hakkımızı kaybedeceğimize inanıyoruz
EN We believe that we will lose our right to online privacy if we don't fight for it
Turc | Anglès |
---|---|
çevrimiçi | online |
gizlilik | privacy |
inanıyoruz | we believe |
TR Sams Food olarak; mutluluk için beden, zihin ve ruh dengesinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz.
EN We believe that for happiness, a balance of body, mind and spirit should be achieved.
Turc | Anglès |
---|---|
zihin | mind |
inanıyoruz | we believe |
TR İnternet için yeni, açık bir finansal sistem başlatmak için kriptonun gücüne inanıyoruz
EN We believe in the power of crypto to usher in a new, open financial system for the Internet
Turc | Anglès |
---|---|
yeni | new |
açık | open |
finansal | financial |
sistem | system |
inanıyoruz | we believe |
TR Tüm şirketlerin aynısını yapması gerektiğine inanıyoruz
EN And we believe all companies should do the same
Turc | Anglès |
---|---|
tüm | all |
şirketlerin | companies |
inanıyoruz | we believe |
TR Dünyanın daha erişilebilir olması gerektiğine inanıyoruz. Medyayı daha erişilebilir hale getirmek için hızlı, doğru ve uygun fiyatlı transkripsiyon ile başlar.
EN We firmly believe that the world should be more accessible. And to start making media more accessible, it starts with fast, accurate, and affordable transcription.
Turc | Anglès |
---|---|
dünyanın | world |
erişilebilir | accessible |
medyayı | media |
hızlı | fast |
transkripsiyon | transcription |
başlar | starts |
TR Crisp'te, canlı sohbet yoluyla müşteri hizmetinizin kalitesini artırmak için daha fazla ödememeniz gerektiğine inanıyoruz
EN At Crisp, we believe that you shouldn't pay more to improve the quality of your customer service through live chat
Turc | Anglès |
---|---|
crisp | crisp |
canlı | live |
sohbet | chat |
müşteri | customer |
kalitesini | quality |
inanıyoruz | we believe |
TR Bu güvenin hak edildiğine inanıyoruz
EN We believe that trust is earned
Turc | Anglès |
---|---|
inanıyoruz | we believe |
TR Dünya çapında daha şaşırtıcı hikayelerin ve fikirlerin duyulması gerektiğine inanıyoruz
EN We believe more amazing stories and ideas need to be heard across the globe
Turc | Anglès |
---|---|
dünya | globe |
şaşırtıcı | amazing |
ve | and |
inanıyoruz | we believe |
TR Renderforest, marka çalışmalarına yönelik kapsamlı bir online platformdur. Markalamanın tüm işletmeler ve startup'lar için erişilebilir olması gerektiğine inanıyoruz.
EN Renderforest is a comprehensive online platform for branding. We believe in making branding affordable to all businesses and startups.
Turc | Anglès |
---|---|
renderforest | renderforest |
kapsamlı | comprehensive |
online | online |
tüm | all |
işletmeler | businesses |
inanıyoruz | we believe |
Es mostren 50 de 50 traduccions