TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
Turc | Anglès |
---|---|
federal | federal |
komisyonu | commission |
açık | open |
interneti | internet |
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
Turc | Anglès |
---|---|
federal | federal |
komisyonu | commission |
açık | open |
interneti | internet |
TR Tetra Prizma® Aseptik 330 Sq DreamCap™ kullanan Kagome kategorideki büyümeyi eski haline getirmek ve Japonya'daki meyve suyu tüketicilerinin dikkatini çekmek üzere girişimde bulundu.
EN Using the Tetra Prisma® Aseptic 330 Sq DreamCap™, Kagome set out to recover category growth and attract juice drinkers in Japan.
Turc | Anglès |
---|---|
tetra | tetra |
ve | and |
japonya | japan |
çekmek | attract |
TR Ayrıca sahne binasında birçok heykel bulundu.
EN Also, many statues were found in the building stage.
Turc | Anglès |
---|---|
sahne | stage |
birçok | many |
TR Burada ayrıca, pithoi olarak bilinen ve buğday ve diğer erzakların saklandığı oldukça büyük küplerin yanı sıra küçük çanak çömlek parçaları da bulundu
EN Also, it was known as pithoi and wheat and was quite small as well as large pottery jar that held the other provisions were also found
Turc | Anglès |
---|---|
bilinen | known |
buğday | wheat |
diğer | other |
oldukça | quite |
büyük | large |
yanı | well |
küçük | small |
TR Ocropolisin doğusunda Pekmez Höyük olarak bilinen kazı alanında Neolitik ve kalkolitik çağının sonuna ve Tunç çağının başına ait çanak çömlekleri ve Klia heykelcikleri bulundu
EN In the excavation area known as Molasses Mound at the east of the Acropolis, it had been found potteries and Klia statuettes of the end of the Neolithic and Chalcolithic era and in the beginning of the Bronze Age
Turc | Anglès |
---|---|
bilinen | known |
alanı | area |
TR Sitechecker Denetimini haftada bir kez çalıştırmaya karar verdik ve bu aynı zamanda SEO sonuçlarımızın iyileştirilmesine de katkıda bulundu
EN We decided to run Sitechecker Audit once a week and it also contributed to the improvement of our SEO results
Turc | Anglès |
---|---|
sitechecker | sitechecker |
seo | seo |
de | also |
TR OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Mersin açıklamalarda bulundu.
EN Despite the second month of contraction, the market is still well up on 2020.
TR Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın açıklamalarda bulundu.
EN SUVs remain a money-making machine in the high-end segment.
TR Motor AŞİN CEO’su Saim Aşçı TOGG ile ilgili açıklamalarda bulundu
EN Bugatti Rimac joint company officially announced with HQ in Croatia
TR Dışişleri Bakanı ilk kez katıldığı G7 Zirvesi’nde iş birliğinden yana görüş bildirdi. G7 ülkeleri Rusya’ya Ukrayna’daki gerginliği azaltması için çağrıda bulundu.
EN Germany’s foreign minister is keen to advance international disarmament policy: Baerbock is calling for "new impetus" in nuclear disarmament.
TR Ayrıca sahne binasında birçok heykel bulundu.
EN Also, many statues were found in the building stage.
Turc | Anglès |
---|---|
sahne | stage |
birçok | many |
TR Burada ayrıca, pithoi olarak bilinen ve buğday ve diğer erzakların saklandığı oldukça büyük küplerin yanı sıra küçük çanak çömlek parçaları da bulundu
EN Also, it was known as pithoi and wheat and was quite small as well as large pottery jar that held the other provisions were also found
Turc | Anglès |
---|---|
bilinen | known |
buğday | wheat |
diğer | other |
oldukça | quite |
büyük | large |
yanı | well |
küçük | small |
TR Ocropolisin doğusunda Pekmez Höyük olarak bilinen kazı alanında Neolitik ve kalkolitik çağının sonuna ve Tunç çağının başına ait çanak çömlekleri ve Klia heykelcikleri bulundu
EN In the excavation area known as Molasses Mound at the east of the Acropolis, it had been found potteries and Klia statuettes of the end of the Neolithic and Chalcolithic era and in the beginning of the Bronze Age
Turc | Anglès |
---|---|
bilinen | known |
alanı | area |
TR Sitechecker Denetimini haftada bir kez çalıştırmaya karar verdik ve bu aynı zamanda SEO sonuçlarımızın iyileştirilmesine de katkıda bulundu
EN We decided to run Sitechecker Audit once a week and it also contributed to the improvement of our SEO results
Turc | Anglès |
---|---|
sitechecker | sitechecker |
seo | seo |
de | also |
TR CEO Thomas Ingenlath, model hakkında kritik açıklamalarda bulundu.
EN Will this be a fitting revival for the legendary coupe?
Turc | Anglès |
---|---|
hakkında | for |
TR Scholz, Şubat ayından bu yana uzmanlar ve politikacılardan oluşan bir kabineye başkanlık eden Draghi’ye övgüde bulundu: “İtalya, böylesine yetkin birinin zirveye yerleşmiş olmasından dolayı kendisini şanslı sayabilir.”
EN Scholz praised Draghi, who has led a cabinet of experts and politicians since February: "Italy is lucky to have such a competent man at the helm."
Turc | Anglès |
---|---|
uzmanlar | experts |
TR Dışişleri Bakanı ilk kez katıldığı G7 Zirvesi’nde iş birliğinden yana görüş bildirdi. G7 ülkeleri Rusya’ya Ukrayna’daki gerginliği azaltması için çağrıda bulundu.
EN Germany’s foreign minister advocates cooperation during her first participation in a G7 meeting. G7 calls on Russia to de-escalate in Ukraine.
Turc | Anglès |
---|---|
ilk | first |
TR Ekonomi alanındaki aktörler, bu konuyla ilgili 2011 yılında gönüllü bir taahhütte bulundu aslında
EN This is something industry promised long ago in 2011 in a voluntary pledge
Turc | Anglès |
---|---|
bu | this |
gönüllü | voluntary |
TR Alman araştırmacı Klaus Hasselmann, bu kaosu onlarca yıl önce analiz ederek iklim felaketlerini anlamamıza da önemli ölçüde katkıda bulundu.
EN The German researcher Klaus Hasselmann analysed this chaos decades ago and thus contributed significantly to our understanding of climate catastrophes.
Turc | Anglès |
---|---|
alman | german |
araştırmacı | researcher |
klaus | klaus |
bu | this |
onlarca | decades |
önce | ago |
iklim | climate |
da | and |
TR Profesör Brockmeier, Hohenheim Üniversitesi’ni biyo ekonomide akademinin canlılık yayan bir noktası haline getirmeye katkıda bulundu
EN As a professor, she has contributed to making the University of Hohenheim an academic hotspot in bioeconomics
Turc | Anglès |
---|---|
profesör | professor |
TR Korona krizi türlerin korunmasına atfedilen değerin artmasına katkıda bulundu diyebilir miyiz? Türlerin korunması ve pandemiler arasındaki bağlantı bir yıl öncesine kadar bilinen bir gerçek değildi
EN Has the Covid-19 crisis helped to increase the importance of species protection? The fact that species protection and pandemics are connected, was hardly recognized a year ago
Turc | Anglès |
---|---|
korona | covid-19 |
krizi | crisis |
yıl | year |
TR Almanya platforma 600 milyon avroluk katkıda bulundu ve Şubat’ta yaptığı açıklamada 1,5 milyar avro daha vereceğini duyurdu
EN Germany is already contributing 600 million euros to the initiative and announced a further 1.5 billion euros in February
Turc | Anglès |
---|---|
almanya | germany |
milyon | million |
milyar | billion |
avro | euros |
TR Sanayileşme devrimi ilerlediğinden, çeşitli toplumlarda ve tüm dünyadaki topluluklar arasında teknofobi bulundu
EN Since the industrial revolution has come forward, technophobia has been found among the various societies and as well as the communities all across the world
Turc | Anglès |
---|---|
çeşitli | various |
tüm | all |
TR Belgenin bulundu?u yer; tan?mlanmam??sa null'dur.
EN The location of the document or null if undefined.
TR Ayrıca 18 Süt Ürünleri Merkezi projesinde 30.632 çiftlik, gıda üreticilerine süt tedarik ederek sürdürülebilir değer zincirlerine katkıda bulundu.
EN And 30,632 farms delivered milk to food manufacturers in 18 Dairy Hub projects, contributing to sustainable value chains.
Turc | Anglès |
---|---|
merkezi | hub |
sürdürülebilir | sustainable |
değer | value |
da | and |
TR Şirkete 1998 yılında katıldı ve Tetra Pak Meksika, Tetra Pak Andina ve Tetra Pak Peru genel müdürlüğü dahil olmak üzere bazı üst düzey yönetim pozisyonlarında bulundu
EN She joined the company in 1998 and went on to hold a number of senior management positions including Managing Director of Tetra Pak Mexico, Tetra Pak Andina and Tetra Pak Peru
Turc | Anglès |
---|---|
katıldı | joined |
ve | and |
tetra | tetra |
meksika | mexico |
olmak | the |
üst | on |
yönetim | management |
yılında | in |
TR Daha sonra, Sıvı Gıda Departmanı Başkan Yardımcısı, Büyük Çin tedarik zinciri operasyonundan sorumlu başkan yardımcısı ve Tetra Pak Güney Doğu Avrupa genel müdürü pozisyonlarında bulundu
EN He later held positions including Vice President Business Unit Liquid Food, Vice President Supply Chain Operations in Greater China and Managing Director Tetra Pak South-Eastern Europe
Turc | Anglès |
---|---|
sıvı | liquid |
gıda | food |
başkan | president |
yardımcısı | vice |
tedarik | supply |
zinciri | chain |
tetra | tetra |
güney | south |
doğu | eastern |
avrupa | europe |
TR Karton değeri ve ekonomisi platformu başkan yardımcılığı ve Güney Avrupa Bölge Liderliği dahil olmak üzere çeşitli pozisyonlarda bulundu
EN He went on to hold positions including Vice President Carton Value & Economy Platform and Cluster Leader Services, South Europe
Turc | Anglès |
---|---|
değeri | value |
ve | and |
ekonomisi | economy |
platformu | platform |
başkan | president |
güney | south |
avrupa | europe |
TR Daha sonra, paketleme teknolojilerinden sorumlu başkan yardımcılığı ve karton kutu ve çatılı ambalaj platformundan sorumlu başkan yardımcılığı dahil olmak üzere bazı pozisyonlarda bulundu
EN He later held positions including Vice President Packaging Technologies and Vice President Carton Bottle & Gable Top Packaging Platform
Turc | Anglès |
---|---|
başkan | president |
ve | and |
TR Avrupa ve Orta Asya Bölgesi için pazarlamadan sorumlu başkan yardımcılığı, Tetra Pak Adria ve ardından Tetra Pak Güney Doğu Avrupa genel müdürlüğü gibi çeşitli pozisyonlarda bulundu
EN He went on to hold positions including Vice President Marketing for Europe and Central Asia and Managing Director for Tetra Pak Adria and Tetra Pak South-Eastern Europe
Turc | Anglès |
---|---|
avrupa | europe |
orta | central |
asya | asia |
başkan | president |
tetra | tetra |
güney | south |
doğu | eastern |
TR Bruce şirkete 1995'te Güney Afrika'da yönetim muhasebecisi olarak katıldı, daha önce çok sayıda kıdemli yönetici pozisyonunda bulundu
EN Bruce joined the company in 1995 as a Management Accountant based in South Africa and previously held several senior management positions
Turc | Anglès |
---|---|
güney | south |
afrika | africa |
yönetim | management |
katıldı | joined |
kıdemli | senior |
Es mostren 32 de 32 traduccions