EN Alex Kassian is a software and tech developer who regularly travels around the globe for both work and pleasure
"pleasure of working" na jeziku Engleski može se prevesti u sljedeće riječi/fraze turski:
EN Alex Kassian is a software and tech developer who regularly travels around the globe for both work and pleasure
TR Alex Kassian hem iş hem de eğlence amacıyla sıklıkla dünyayı dolaşan bir yazılım ve teknoloji geliştirme uzmanıdır
Engleski | turski |
---|---|
alex | alex |
software | yazılım |
and | ve |
tech | teknoloji |
both | de |
a | bir |
EN Healthy forms of rest and pleasure
TR Sağlıklı dinlenme ve zevk biçimleri
Engleski | turski |
---|---|
rest | dinlenme |
and | ve |
healthy | sağlıklı |
EN Offering live chat knowledge base support is a pleasure, whether it's for an agent or a customer.
TR İster bir temsilci ister bir müşteri için canlı sohbet bilgi tabanı desteği sunmak bir zevktir.
Engleski | turski |
---|---|
knowledge | bilgi |
support | desteği |
agent | temsilci |
customer | müşteri |
live | canlı |
base | tabanı |
chat | sohbet |
its | in |
a | bir |
for | için |
EN We follow all our servers 24/7 and solve problems quickly. Experience the pleasure of quality and customer oriented service.
TR Tüm sunucularımızı 7/24 takip etmekte ve problemleri hızlı bir şekilde çözmekteyiz. Kalite ve müşteri odaklı hizmetin keyfini yaşayın.
Engleski | turski |
---|---|
follow | takip |
quality | kalite |
customer | müşteri |
service | hizmetin |
all | tüm |
and | ve |
the | şekilde |
of | bir |
EN Istanbul is always a good option. Either its for business or pleasure, check out Raffles' offers for your every need.
TR İstanbul daima iyi bir seçenektir. Her ihtiyacınız için Raffles'ın tekliflerini kontrol edin.
Engleski | turski |
---|---|
always | daima |
good | iyi |
raffles | raffles |
its | in |
need | ihtiyacınız |
a | bir |
for | için |
your | her |
EN We take pride and pleasure in mastering our art from curating innovative cocktails and preparing beds to providing spa treatments and making people feel at ease and welcome.Life is a journey
TR Yenilikçi kokteyller hazırlamak ve yatakları hazırlamaktan, spa bakımlarına ve insanları rahat ve hoş karşılanmış hissettirmeye kadar sanatımızda ustalaşmaktan gurur duyarız ve zevk alırız.Hayat bir Yolculuktur
Engleski | turski |
---|---|
pride | gurur |
art | sanat |
innovative | yenilikçi |
cocktails | kokteyller |
spa | spa |
life | hayat |
people | insanları |
and | ve |
a | bir |
to | kadar |
EN Swissotel Tallinn guarantees a pleasant stay for both business or pleasure in a contemporary elegant and stylish setting with renowned Swiss service
TR Swissotel Tallinn, ünlü İsviçre hizmetinin sunulduğu modern, zarif ve şık bir ortamda hem iş hem tatil amaçlı seyahat eden misafirler için keyifli bir konaklama deneyimini garanti eder
Engleski | turski |
---|---|
swissotel | swissotel |
guarantees | garanti |
stay | konaklama |
service | hizmetinin |
renowned | ünlü |
and | ve |
elegant | zarif |
stylish | şık |
contemporary | modern |
a | bir |
for | için |
EN The latest generation of EAT8 ?Efficient Automatic Transmission? 8-speed automatic gearbox with paddle shifters offers real driving pleasure over long distances as well as on multiple daily journeys.
TR Son nesil EAT8 ?Verimli Otomatik Şanzıman? 8 vitesli otomatik şanzıman, kürek değiştiricilerle birlikte, uzun mesafelerde ve çoklu günlük yolculuklarda gerçek sürüş keyfi sunuyor.
Engleski | turski |
---|---|
generation | nesil |
efficient | verimli |
automatic | otomatik |
offers | sunuyor |
real | gerçek |
long | uzun |
daily | günlük |
multiple | çoklu |
over | de |
with | birlikte |
latest | son |
EN Basic Micro series for those who can not get enough of the pleasure provided by the pure touch of water.
TR Suyun narin dokunuşunun verdiği keyife doyamayanlar için Basic Micro serisi..
Engleski | turski |
---|---|
series | serisi |
of | in |
EN Microcotton series for those who can not get enough of the pleasure provided by the pure touch of water.
TR Suyun narin dokunuşunun verdiği keyfe doyamayanlar için Basic Micro serisi..
Engleski | turski |
---|---|
series | serisi |
of | in |
EN Lovelyhaley becomes a bad beauty and gives an excellent oral pleasure acquires facial
TR Baharatlı esmer Seks içinde mağaza
Engleski | turski |
---|---|
a | içinde |
EN Massage turns into wicked love tunnel licking pleasure
TR Büyük göğüslü Bayan ile iki dudes
Engleski | turski |
---|---|
love | ile |
EN We are very excited to make Changelly available to our users and it’s such a pleasure to work with Changelly team. They are professional and dedicated to our cooperation.
TR Changelly’i kullanıcılarımıza sunabilmekten çok memnunuz ve Changelly ekibiyle çalışabilmek bizim için büyük bir onurdur. Onlar kendilerini bizimle çalışmaya adamış profesyonellerdir
Engleski | turski |
---|---|
work | çalışmaya |
its | in |
and | ve |
professional | için |
users | kullanıcılar |
a | bir |
EN We follow all our servers 24/7 and solve problems quickly. Experience the pleasure of quality and customer oriented service.
TR Tüm sunucularımızı 7/24 takip etmekte ve problemleri hızlı bir şekilde çözmekteyiz. Kalite ve müşteri odaklı hizmetin keyfini yaşayın.
Engleski | turski |
---|---|
follow | takip |
quality | kalite |
customer | müşteri |
service | hizmetin |
all | tüm |
and | ve |
the | şekilde |
of | bir |
EN Istanbul is always a good option. Either its for business or pleasure, check out Raffles' offers for your every need.
TR İstanbul daima iyi bir seçenektir. Her ihtiyacınız için Raffles'ın tekliflerini kontrol edin.
Engleski | turski |
---|---|
always | daima |
good | iyi |
raffles | raffles |
its | in |
need | ihtiyacınız |
a | bir |
for | için |
your | her |
EN Istanbul is always a good option. Either its for business or pleasure, check out Raffles' offers for your every need.
TR İstanbul daima iyi bir seçenektir. Her ihtiyacınız için Raffles'ın tekliflerini kontrol edin.
Engleski | turski |
---|---|
always | daima |
good | iyi |
raffles | raffles |
its | in |
need | ihtiyacınız |
a | bir |
for | için |
your | her |
EN Istanbul is always a good option. Either its for business or pleasure, check out Raffles' offers for your every need.
TR İstanbul daima iyi bir seçenektir. Her ihtiyacınız için Raffles'ın tekliflerini kontrol edin.
Engleski | turski |
---|---|
always | daima |
good | iyi |
raffles | raffles |
its | in |
need | ihtiyacınız |
a | bir |
for | için |
your | her |
EN Istanbul is always a good option. Either its for business or pleasure, check out Raffles' offers for your every need.
TR İstanbul daima iyi bir seçenektir. Her ihtiyacınız için Raffles'ın tekliflerini kontrol edin.
Engleski | turski |
---|---|
always | daima |
good | iyi |
raffles | raffles |
its | in |
need | ihtiyacınız |
a | bir |
for | için |
your | her |
EN We take pride and pleasure in mastering our art from curating innovative cocktails and preparing beds to providing spa treatments and making people feel at ease and welcome.Life is a journey
TR Yenilikçi kokteyller hazırlamak ve yatakları hazırlamaktan, spa bakımlarına ve insanları rahat ve hoş karşılanmış hissettirmeye kadar sanatımızda ustalaşmaktan gurur duyarız ve zevk alırız.Hayat bir Yolculuktur
Engleski | turski |
---|---|
pride | gurur |
art | sanat |
innovative | yenilikçi |
cocktails | kokteyller |
spa | spa |
life | hayat |
people | insanları |
and | ve |
a | bir |
to | kadar |
EN The latest generation of EAT8 ?Efficient Automatic Transmission? 8-speed automatic gearbox with paddle shifters offers real driving pleasure over long distances as well as on multiple daily journeys.
TR Son nesil EAT8 ?Verimli Otomatik Şanzıman? 8 vitesli otomatik şanzıman, kürek değiştiricilerle birlikte, uzun mesafelerde ve çoklu günlük yolculuklarda gerçek sürüş keyfi sunuyor.
Engleski | turski |
---|---|
generation | nesil |
efficient | verimli |
automatic | otomatik |
offers | sunuyor |
real | gerçek |
long | uzun |
daily | günlük |
multiple | çoklu |
over | de |
with | birlikte |
latest | son |
EN The latest generation of EAT8 ?Efficient Automatic Transmission? 8-speed automatic gearbox with paddle shifters offers real driving pleasure over long distances as well as on multiple daily journeys.
TR Son nesil EAT8 ?Verimli Otomatik Şanzıman? 8 vitesli otomatik şanzıman, kürek değiştiricilerle birlikte, uzun mesafelerde ve çoklu günlük yolculuklarda gerçek sürüş keyfi sunuyor.
Engleski | turski |
---|---|
generation | nesil |
efficient | verimli |
automatic | otomatik |
offers | sunuyor |
real | gerçek |
long | uzun |
daily | günlük |
multiple | çoklu |
over | de |
with | birlikte |
latest | son |
EN Cycling in the mountains: A pleasure that everyone can enjoy with an e-bike
TR Dağlarda pedal çevirmek: Elektrikli bisikletle herkes için zevkli
Engleski | turski |
---|---|
in | da |
everyone | için |
a | herkes |
EN Healthy forms of rest and pleasure
TR Sağlıklı dinlenme ve zevk biçimleri
Engleski | turski |
---|---|
rest | dinlenme |
and | ve |
healthy | sağlıklı |
EN Developing these parts of ourselves breaks down our association between screens and pleasure, and we soon begin to find abundant opportunities to live richer, more fulfilling lives.
TR Bu parçalarımızı geliştirmek, ekranlar ve zevk arasındaki ilişkimizi bozar ve kısa sürede daha zengin, daha tatmin edici hayatlar yaşamak için bol fırsatlar bulmaya başlarız.
Engleski | turski |
---|---|
developing | geliştirmek |
parts | parçalar |
begin | başlar |
opportunities | fırsatlar |
these | bu |
of | in |
and | ve |
between | arasındaki |
EN Boredom, restlessness, and fog will lift, and you will find real pleasure in offline activities
TR Can sıkıntısı, huzursuzluk ve sis kalkacak ve çevrimdışı aktivitelerden gerçek zevk alacaksınız
Engleski | turski |
---|---|
real | gerçek |
offline | çevrimdışı |
and | ve |
EN Instead of fearing the trials of daily life, I take quiet pleasure in making my bed, taking showers, cleaning my house, taking walks, meditating, being with loved ones, and learning new things
TR Günlük hayatın imtihanlarından korkmak yerine yatağımı toplamaktan, duş almaktan, evimi temizlemekten, yürüyüş yapmaktan, meditasyon yapmaktan, sevdiklerimle birlikte olmaktan, yeni şeyler öğrenmekten sessizce zevk alıyorum
Engleski | turski |
---|---|
new | yeni |
things | şeyler |
daily | günlük |
life | hayat |
with | birlikte |
EN Offering live chat knowledge base support is a pleasure, whether it's for an agent or a customer.
TR İster bir temsilci ister bir müşteri için canlı sohbet bilgi tabanı desteği sunmak bir zevktir.
Engleski | turski |
---|---|
knowledge | bilgi |
support | desteği |
agent | temsilci |
customer | müşteri |
live | canlı |
base | tabanı |
chat | sohbet |
its | in |
a | bir |
for | için |
EN It quickly shows you how your content is performing, what’s working, what’s not working, and what issues need your attention.
TR İçeriğinizin nasıl performans gösterdiğini, neyin işe yaradığını, neyin işe yaramadığını ve hangi konulara dikkat etmeniz gerektiğini hızlı bir şekilde gösterir.
Engleski | turski |
---|---|
shows | gösterir |
performing | performans |
working | iş |
attention | dikkat |
what | neyin |
how | nasıl |
your | etmeniz |
and | ve |
is | bir |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Engleski | turski |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Engleski | turski |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We offer technical support by phone and ticketing system in Turkey during working hours, with the exception of working hours, we offer technical support through the ticket system
TR Türkiye mesai saatlerinde telefonla ve bilet sistemi üzerinden, mesai saatleri haricinde bilet sistemi üzerinden teknik destek sunmaktayız
Engleski | turski |
---|---|
technical | teknik |
and | ve |
system | sistemi |
turkey | türkiye |
hours | saatleri |
ticket | bilet |
by phone | telefonla |
support | destek |
EN Health Problems Met in Working Area and Occupational Risks of Staff Working in Kayseri 112 Emergency Health Care Services
TR Kayseri 112 Acil Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Personelin Çalışma Ortamında Karşılaştıkları Sağlık Sorunları Ve Karşılaştıkları Mesleki Riskler
Engleski | turski |
---|---|
health | sağlık |
and | ve |
kayseri | kayseri |
services | hizmetlerinde |
problems | sorunları |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Engleski | turski |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Engleski | turski |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We offer technical support by phone and ticketing system in Turkey during working hours, with the exception of working hours, we offer technical support through the ticket system
TR Türkiye mesai saatlerinde telefonla ve bilet sistemi üzerinden, mesai saatleri haricinde bilet sistemi üzerinden teknik destek sunmaktayız
Engleski | turski |
---|---|
technical | teknik |
and | ve |
system | sistemi |
turkey | türkiye |
hours | saatleri |
ticket | bilet |
by phone | telefonla |
support | destek |
EN It quickly shows you how your content is performing, what’s working, what’s not working, and what issues need your attention.
TR İçeriğinizin nasıl performans gösterdiğini, neyin işe yaradığını, neyin işe yaramadığını ve hangi konulara dikkat etmeniz gerektiğini hızlı bir şekilde gösterir.
Engleski | turski |
---|---|
shows | gösterir |
performing | performans |
working | iş |
attention | dikkat |
what | neyin |
how | nasıl |
your | etmeniz |
and | ve |
is | bir |
EN Taking care of the children? Working part-time or from home? Parents explain how they balance their family and working lives.
TR Çocuklara nasıl bakılacak? Yarım gün çalışarak mı, evden çalışarak mı? Ana babalar, aile ve iş hayatını nasıl pay ettiklerini anlatıyorlar.
Engleski | turski |
---|---|
family | aile |
working | çalışarak |
how | nasıl |
the | gün |
and | ve |
EN Working together, we can achieve a more inclusive, collaborative and transparent world of research. We believe open science can benefit research and society and drive research performance.
TR Birlikte çalışarak daha kapsayıcı, ortak çalışmaya dayalı ve şeffaf bir araştırma dünyası oluşturabiliriz. Açık bilimin araştırmalara ve topluma fayda sağlayacağına ve araştırma performansını artıracağına inanıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
more | daha |
collaborative | ortak |
open | açık |
benefit | fayda |
society | topluma |
working | çalışarak |
inclusive | kapsayıcı |
transparent | şeffaf |
world | dünyası |
we believe | inanıyoruz |
and | ve |
research | araştırma |
a | bir |
of | birlikte |
performance | performans |
EN Elsevier supports researchers, teachers, students and information professionals working in academia, government and research & development organisations of all sizes.
TR Elsevier akademide, devlette ve her boyutta Araştırma ve Geliştirme kurumlarında çalışan araştırmacılar, öğretmenler, öğrenciler ve bilgi uzmanlarına destek olur.
Engleski | turski |
---|---|
supports | destek |
researchers | araştırmacılar |
and | ve |
professionals | uzmanlar |
research | araştırma |
development | geliştirme |
elsevier | elsevier |
information | bilgi |
students | öğrenciler |
teachers | öğretmenler |
of | her |
EN Your role as editor is to maintain and develop wherever possible the journal's profile and reputation. Find out more about this, your responsibilities and the other editor roles with which you may be working
TR Editör olarak rolünüz, derginin profilini ve itibarını korumak ve mümkün olan her durumda geliştirmektir. Bu konuyla, sorumluluklarınızla ve birlikte çalışıyor olabileceğiniz diğer editörlerin rolleriyle ilgili daha fazla bilgi edinin
Engleski | turski |
---|---|
editor | editör |
possible | mümkün |
profile | profilini |
working | çalışıyor |
other | diğer |
role | rol |
this | bu |
about | ilgili |
the | durumda |
find out | bilgi |
and | ve |
is | olan |
to | her |
with | birlikte |
EN Working with authors and reviewers
TR Yazarlar ve hakemlerle çalışmak
Engleski | turski |
---|---|
authors | yazarlar |
and | ve |
working | çalışmak |
EN Access the authoritative version of Elsevier policies and learn how we are working with the librarian community to facilitate compliance with research mandates.
TR Elsevier politikalarının yetkili sürümüne erişin ve araştırma direktiflerine uygunluğu kolaylaştırmak için kütüphane profesyonelleri ile nasıl birlikte çalıştığımızı öğrenin.
Engleski | turski |
---|---|
access | erişin |
policies | politikalar |
research | araştırma |
elsevier | elsevier |
version | sürüm |
of | in |
how | nasıl |
EN Working in partnership to realize your mission and inspire your communities
TR Misyonunuzu gerçekleştirmek ve cemiyetlerinize ilham vermek için ortaklaşa çalışıyoruz
Engleski | turski |
---|---|
and | ve |
to | için |
EN We help engineers, researchers and product stewards across diverse industries and disciplines ? from civil, electrical, mechanical and chemical engineers to professionals working in project management, design and R&D.
TR Çeşitli sektör ve disiplinlerdeki mühendislere, araştırmacılar ve ürün yöneticileri, inşaat, elektrik, makine ve kimya mühendisleri, proje yönetimi, tasarımı ve Ar-Ge'de çalışan profesyonellere yardımcı oluyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
researchers | araştırmacılar |
electrical | elektrik |
mechanical | makine |
chemical | kimya |
management | yönetimi |
help | yardımcı |
and | ve |
to | e |
across | in |
product | ürün |
project | proje |
engineers | mühendisleri |
industries | inşaat |
design | tasarım |
EN "When Peter Hahn transitioned to working remotely, we found that our VPN was causing serious performance issues
TR "Peter Hahn uzaktan çalışmaya geçtiğinde VPN'imizin ciddi performans sorunlarına neden olduğunu gördük
Engleski | turski |
---|---|
peter | peter |
remotely | uzaktan |
serious | ciddi |
performance | performans |
to | neden |
issues | sorunları |
EN By using Semrush, my team saves a lot of time by working on the right content and in a more data-driven way. Everything we do here is backed up with data, and your tool is giving us more ammunition.
TR ''Semrush kullanarak, takım arkadaşlarım doğru içerik üzerinde ve veriye dayalı şekilde çalışarak çok fazla zaman kazanıyor. Burada yaptığımız her şey veriyle destekleniyor ve aracınız bize daha fazla cephane veriyor.
Engleski | turski |
---|---|
semrush | semrush |
my | mı |
tool | aracı |
working | çalışarak |
we do | yaptığımız |
content | içerik |
time | zaman |
team | takım |
everything | her şey |
using | kullanarak |
and | ve |
us | bize |
of | her |
right | doğru |
EN “I've been using Semrush for 7+ years now and heavily rely on it to help me move whatever site I'm working on to the top of Google.”
TR "Semrush'ı 7 yıldan fazladır kullanıyorum ve üzerinde çalıştığım siteyi Google'ın en üstü sırasına taşımama yardımcı olması için Semrush'a aşırı derecede güveniyorum."
Engleski | turski |
---|---|
and | ve |
help | yardımcı |
EN “By using Semrush, my team saves a lot of time by working on the right content and in a more data-driven way. Semrush is my right hand for many tasks, it helps me and my team to strategize.”
TR ''Semrush kullanarak, takım arkadaşlarım doğru içerik üzerinde ve veriye dayalı şekilde çalışarak çok fazla zaman kazanıyor. Semrush, bir çok görev için benim sağ elim, bana ve ekibime strateji konusunda yardımcı oluyor.''
Engleski | turski |
---|---|
semrush | semrush |
and | ve |
content | içerik |
data | veriye |
working | çalışarak |
time | zaman |
tasks | görev |
a | yardımcı |
team | takım |
the | şekilde |
more | fazla |
using | kullanarak |
right | sağ |
my | benim |
EN There is growing demand for open access and we are working hard to meet that option for researchers
TR Açık erişim yönünde artan bir talep bulunuyor ve araştırmacılar için bu seçeneği sağlayabilmek adına çok çalışıyoruz
Engleski | turski |
---|---|
growing | artan |
demand | talep |
open | açık |
access | erişim |
option | seçeneği |
researchers | araştırmacılar |
we are working | çalışıyoruz |
and | ve |
EN Because other Dutch publishers were already working on them, Elsevier was not attracted to literary manuscripts
TR Daha başka Hollandalı yayıncılar zaten bu işi yaptığından, Elsevier edebi makaleleri yayınlamakla ilgilenmiyordu
Engleski | turski |
---|---|
working | iş |
elsevier | elsevier |
other | başka |
were | bu |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda