TR TVBET canlı oyunlarının karada bulunan kasinolar ve bahis dükkanlarına teknik bağlanması, büyük ölçekli yatırımlar gerektirmez ve ortağın halihazırda kurulu olan ekipmanına kolayca bağlanır
TR TVBET canlı oyunlarının karada bulunan kasinolar ve bahis dükkanlarına teknik bağlanması, büyük ölçekli yatırımlar gerektirmez ve ortağın halihazırda kurulu olan ekipmanına kolayca bağlanır
EN The process of TVBET live-games integration to land-based casinos and betting shops does not require a large investment and can be easily connected to a partner's equipment which is already installed at the point of sale
Türk | İngilis |
---|---|
canlı | live |
ve | and |
bahis | betting |
büyük | large |
halihazırda | already |
kolayca | easily |
ın | of |
TR Neironix, ortağın fon programlarına, sayfanın görünümüne bağlantılar ekleme hakkını saklı tutar.
EN Neironix reserved the right to insert links to the partner's funds programs, view of the page.
Türk | İngilis |
---|---|
bağlantılar | links |
hakkını | right |
programları | programs |
ın | of |
TR Ürünlerimiz, dünya çapında 400'den fazla sitede 170'den fazla ortağın oyun portföyünde temsil edilmektedir
EN Currently, TVBET products are presented in the game portfolio of more than 170 partners on 400+ websites worldwide
Türk | İngilis |
---|---|
oyun | game |
TR Yapılan tüm bahisler için göstergeler, her ortağın bireysel erişime sahip olduğu TVBET arka ofisinde kolayca izlenir
EN All betting activity performance can be easily tracked in the TVBET backoffice, to which each partner has full access
Türk | İngilis |
---|---|
erişime | access |
kolayca | easily |
TR TVBET'in bireysel markalama çözümleri sayesinde, her bir ortağın çerçevesi bir marka kitabı veya diğer isteklere göre tasarlanabilir
EN With the branding solutions by TVBET, every partner's frame can be designed according to a brand book or other requests
Türk | İngilis |
---|---|
çözümleri | solutions |
her | every |
çerçevesi | frame |
kitabı | book |
veya | or |
diğer | other |
TR TVBET ürünleri, bir ortağın spor programına harika bir ektir
EN TVBET products are a great addition to a partner's sports offering
Türk | İngilis |
---|---|
ürünleri | products |
spor | sports |
harika | great |
TR Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından gerekli görülen süreç ve şartlara yönelik düzenli danışmanlık sağlamaktadır
EN Moroğlu Arseven has significant experience advising on online payment solutions and FinTech, as well as related regulatory compliance and privacy issues
Türk | İngilis |
---|---|
bilgi | experience |
TR Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından gerekli görülen süreç ve şartlara yönelik düzenli danışmanlık sağlamaktadır
EN Moroğlu Arseven has significant experience advising on online payment solutions and FinTech, as well as related regulatory compliance and privacy issues
Türk | İngilis |
---|---|
bilgi | experience |
TR SurveyMonkey yönetim kurulu üyesi olan Brad, aynı zamanda Nordstrom yönetim kurulu başkanıdır.
EN Brad is on the board of directors at SurveyMonkey and serves as chairman of the Nordstrom board of directors.
TR SurveyMonkey yönetim kurulu üyesi olan Brad, aynı zamanda Nordstrom yönetim kurulu başkanıdır.
EN Brad is on the board of directors at SurveyMonkey and serves as chairman of the Nordstrom board of directors.
TR Halihazırda tekrarlanabilirlik çalışmalarına adanan ve yakında çeşitli dergilerde yayınlanacak olan yeni bir makale türü üzerinde çalışmaktayız.
EN We?re now working on a new article type dedicated to replication studies, which will soon be available across a range of journals.
Türk | İngilis |
---|---|
yakında | soon |
olan | be |
makale | article |
türü | type |
TR Halihazırda makaleleri Elsevier vasıtasıyla açılan yazarlar yalnızca ABD Enerji Bakanlığı ve Smithsonian Enstitüsü tarafından finanse edilen yazarlardır. Diğer ortakların teslim ettikleri makaleleri 2017'de kullanıma sunulacaktır.
EN Authors funded by the US Department of Energy and the Smithsonian Institute are the only ones whose manuscripts are currently being opened via Elsevier. Manuscripts for other partners will become available during 2017.
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | currently |
elsevier | elsevier |
yazarlar | authors |
abd | us |
enerji | energy |
enstitüsü | institute |
diğer | other |
ortakları | partners |
TR CHORUS kuruluşlara verdiği hizmetleri genişletmek için bir dizi yeni inisiyatife yol göstermektedir. Şu anda araştırma verileri de göz önünde bulundurulan bir şeydir - ancak halihazırda resmi bir deneme yoktur.
EN CHORUS is piloting a number of new initiatives to extend its services to institutions. Research data is something that is also being considered at this moment - although currently, there are no formal pilots.
Türk | İngilis |
---|---|
chorus | chorus |
hizmetleri | services |
yeni | new |
anda | moment |
araştırma | research |
verileri | data |
halihazırda | currently |
resmi | formal |
yoktur | no |
TR Denetleyici, websitenizin varış sayfalarını analiz eder ve belirli anahtar kelimeler için optimize edebileceğin halihazırda yüksek sıraya sahip sayfaları önerir.
EN The checker analyzes your website’s landing pages and suggests already high-ranking pages you can optimize for particular keywords.
Türk | İngilis |
---|---|
websitenizin | your website |
belirli | particular |
optimize | optimize |
halihazırda | already |
yüksek | high |
TR Bu ajanslar halihazırda Ahrefs kullanıyor ve sizin projeniz için mükemmel bir eşleşme olabilirler.
EN These agencies already use Ahrefs and could be a perfect match for your project.
Türk | İngilis |
---|---|
ajanslar | agencies |
halihazırda | already |
ahrefs | ahrefs |
kullanıyor | use |
mükemmel | perfect |
TR Halihazırda ayna derginin kabul edilmesiyle ilgili bir zaman çerçevesi yoktur
EN There is no current time frame for when the mirror journal will be accepted
Türk | İngilis |
---|---|
ayna | mirror |
derginin | journal |
kabul | accepted |
zaman | time |
çerçevesi | frame |
TR Hollanda ve uluslararası kitap tarihinin çeşitli yönleriyle ilgili pek çok eser vermiştir ve halihazırda Leiden'de on yedinci yüzyıldaki kitap ticaretiyle ilgili bir çalışma yapmaktadır.
EN He has published widely on various aspects of Dutch and international book history and is currently working on a study of the seventeenth-century book trade in Leiden.
Türk | İngilis |
---|---|
hollanda | dutch |
uluslararası | international |
kitap | book |
halihazırda | currently |
çalışma | working |
TR Elsevier Heritage Koleksiyonu için küratörlük danışmanlığı yapmasının yanında, halihazırda 2016 yılında yayınlanacak olan Elsevier şirketi tarihini üzerinde çalışmaktadır.
EN In addition to his activities as curatorial advisor for the Elsevier Heritage Collection, he is currently developing an Elsevier company history, to be published in early 2016.
Türk | İngilis |
---|---|
elsevier | elsevier |
heritage | heritage |
koleksiyonu | collection |
halihazırda | currently |
şirketi | company |
TR Bir milyondan fazla işletme halihazırda Foursquare kullanıyor. Listeni yönetmek ve daha fazla müşteri çekmek için kaydol. İşletmeni arayarak işe başla – müşterilerin daha önce kaydetmiş olabilirler!
EN Over a million businesses already use Foursquare. Sign up in order to manage your listing and attract more customers. Start by searching for your business – your customers have probably listed it already!
Türk | İngilis |
---|---|
milyondan | million |
foursquare | foursquare |
kullanıyor | use |
çekmek | attract |
başla | start |
TR Zaten halihazırda sahip olduğumuz şeyleri tamir etmek ve yeniden kullanmak çok mantıklı.
EN Fixing and reusing what we’ve already got just makes sense.
Türk | İngilis |
---|---|
ve | and |
TR Stellar merkezi bir otoriteye dayanmayan bir finansal sistemdir ve halihazırda mevcut gri piyasa alternatiflerinden kesinlikle daha ucuz ve güvenlidir
EN Stellar is a financial system that doesn’t depend on a central authority and is certainly cheaper and safer than the gray market alternatives currently in place
Türk | İngilis |
---|---|
stellar | stellar |
merkezi | central |
finansal | financial |
halihazırda | currently |
gri | gray |
piyasa | market |
TR Halihazırda güvendiğiniz Eaton adaptörleri bu kaplamayla da aynı görünecek ve aynı performansı gösterecektir.
EN The Eaton adaptors you rely on today will look, feel and perform exactly the same.
Türk | İngilis |
---|---|
eaton | eaton |
TR Kazınabilecek toplam BTC miktarı 21 Milyon olup, halihazırda bulunmuş olan BTC sayısı Dolaşımdaki Toplam Bitcoin grafiğinde gösterilmektedir.
EN In total, 21 Millions BTC can be mined and the Total Circulating Bitcoin chart displays how many of them have already been found.
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | already |
TR Dolayısıyla halihazırda yaygın olarak desteklenmektedir ve insanların bildiği yaygın ve popüler dillerde akıllı kontratlar yazmanıza olanak sunar
EN Thus, it is widely supported already, and the architecture allows you to write smart contracts in mainstream popular languages that people know
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | already |
popüler | popular |
akıllı | smart |
insanları | people |
TR Projeler halihazırda sigorta, mülk, finansal hizmetler, hukuk ve topluluktan fon toplama alanlarında gelişmeler kaydetmektedir.
EN Projects are already making headway in the areas of insurance, property, financial services, legal and crowdfunding.
Türk | İngilis |
---|---|
projeler | projects |
halihazırda | already |
sigorta | insurance |
finansal | financial |
hizmetler | services |
hukuk | legal |
ve | and |
TR Ethereum'a düşük maliyetli, yüksek hızlı bir alternatif olarak, dünyanın en büyük kripto şirketlerinden biri tarafından desteklenen Smart Chain, zincirinde halihazırda çok çeşitli DApp ve DeFi uygulamalarına sahiptir
EN As a low-cost, high-speed alternative to Ethereum, backed by one of the largest crypto companies in the world, Smart Chain already boasts a wide range of DApps and DeFi apps on its chain
Türk | İngilis |
---|---|
ethereum | ethereum |
düşük | low |
maliyetli | cost |
hızlı | speed |
alternatif | alternative |
dünyanın | world |
kripto | crypto |
desteklenen | backed |
zincirinde | chain |
halihazırda | already |
uygulamaları | apps |
TR Pek çok irili ufaklı marka halihazırda Turbologo tasarımlarına güvenmektedir
EN A lot of large and small brands have already trusted Turbologo their designs
Türk | İngilis |
---|---|
marka | brands |
halihazırda | already |
turbologo | turbologo |
tasarımları | designs |
TR Yapay zeka, halihazırda insanların yaşamlarını değiştirmeye başladı bile
EN AI is already changing people’s lives
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | already |
insanları | people |
TR Asıl soru, neden katılmayasınız! Bu oldukça kolay ve halihazırda arkadaşlarınıza, hayranlarınıza ve takipçilerinize bahsettiğiniz oyun çevre birimleri için komisyon kazanmaya başlayabilirsiniz.
EN Why wouldn’t you is the better question! It’s easy and you can start earning commission on the gaming peripherals you’re already talking about with your friends, fans and followers.
Türk | İngilis |
---|---|
kolay | easy |
halihazırda | already |
oyun | gaming |
komisyon | commission |
TR Türkiye’de halihazırda AB desteklerinin uygulanmasında “merkezi olmayan yapılanma” (de-centralised) yönetim sistemi uygulanmaktadır
EN In Turkey, a "de-centralized" management system is currently implemented in the implementation of EU support
Türk | İngilis |
---|---|
türkiye | turkey |
halihazırda | currently |
ab | eu |
merkezi | centralized |
yönetim | management |
sistemi | system |
TR Busbud halihazırda Yolcuların biletlerinde veya rezervasyonlarında değişiklik yapmalarına izin vermemektedir
EN Busbud does not currently allow Passengers to modify a ticket or reservation
Türk | İngilis |
---|---|
busbud | busbud |
halihazırda | currently |
veya | or |
TR Talebe ilişkin olaylar hakkında hâlihazırda başlatılmış adli yargılamanın bulunması ve bu bilgileri vermenin bu tür adli yargılamaları engellemesi veya bunlara zarar vermesi,
EN The judicial proceedings concerning the same facts as those related to the request have already been initiated locally and provision of such information impedes or impairs such proceedings,
Türk | İngilis |
---|---|
ve | and |
bilgileri | information |
veya | or |
ın | of |
TR Takiben Galatasaray Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamlayan Necipoğlu, halihazırda Estonya Tartu Üniversitesi’nde Bilişim Hukuku, Teknoloji ve İnovasyon alanında doktora programına devam etmektedir
EN She obtained a Master of Laws (LL.M.) degree in Banking Systems, ICT Law and Innovation from City University of London and a second Master degree in business administration (MBA) at Galatasaray University
Türk | İngilis |
---|---|
hukuku | law |
ve | and |
TR Projeler halihazırda sigorta, mülk, finansal hizmetler, hukuk ve topluluktan fon toplama alanlarında gelişmeler kaydetmektedir.
EN Projects are already making headway in the areas of insurance, property, financial services, legal and crowdfunding.
Türk | İngilis |
---|---|
projeler | projects |
halihazırda | already |
sigorta | insurance |
finansal | financial |
hizmetler | services |
hukuk | legal |
ve | and |
TR Ethereum'a düşük maliyetli, yüksek hızlı bir alternatif olarak, dünyanın en büyük kripto şirketlerinden biri tarafından desteklenen Smart Chain, zincirinde halihazırda çok çeşitli DApp ve DeFi uygulamalarına sahiptir
EN As a low-cost, high-speed alternative to Ethereum, backed by one of the largest crypto companies in the world, Smart Chain already boasts a wide range of DApps and DeFi apps on its chain
Türk | İngilis |
---|---|
ethereum | ethereum |
düşük | low |
maliyetli | cost |
hızlı | speed |
alternatif | alternative |
dünyanın | world |
kripto | crypto |
desteklenen | backed |
zincirinde | chain |
halihazırda | already |
uygulamaları | apps |
TR Stellar merkezi bir otoriteye dayanmayan bir finansal sistemdir ve halihazırda mevcut gri piyasa alternatiflerinden kesinlikle daha ucuz ve güvenlidir
EN Stellar is a financial system that doesn’t depend on a central authority and is certainly cheaper and safer than the gray market alternatives currently in place
Türk | İngilis |
---|---|
stellar | stellar |
merkezi | central |
finansal | financial |
halihazırda | currently |
gri | gray |
piyasa | market |
TR Halihazırda makaleleri Elsevier vasıtasıyla açılan yazarlar yalnızca ABD Enerji Bakanlığı ve Smithsonian Enstitüsü tarafından finanse edilen yazarlardır. Diğer ortakların teslim ettikleri makaleleri 2017'de kullanıma sunulacaktır.
EN Authors funded by the US Department of Energy and the Smithsonian Institute are the only ones whose manuscripts are currently being opened via Elsevier. Manuscripts for other partners will become available during 2017.
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | currently |
elsevier | elsevier |
yazarlar | authors |
abd | us |
enerji | energy |
enstitüsü | institute |
diğer | other |
ortakları | partners |
TR CHORUS kuruluşlara verdiği hizmetleri genişletmek için bir dizi yeni inisiyatife yol göstermektedir. Şu anda araştırma verileri de göz önünde bulundurulan bir şeydir - ancak halihazırda resmi bir deneme yoktur.
EN CHORUS is piloting a number of new initiatives to extend its services to institutions. Research data is something that is also being considered at this moment - although currently, there are no formal pilots.
Türk | İngilis |
---|---|
chorus | chorus |
hizmetleri | services |
yeni | new |
anda | moment |
araştırma | research |
verileri | data |
halihazırda | currently |
resmi | formal |
yoktur | no |
TR Halihazırda ayna derginin kabul edilmesiyle ilgili bir zaman çerçevesi yoktur
EN There is no current time frame for when the mirror journal will be accepted
Türk | İngilis |
---|---|
ayna | mirror |
derginin | journal |
kabul | accepted |
zaman | time |
çerçevesi | frame |
TR Youngsuk ‘YS’ Chi medya ve teknoloji sektöründe bir liderdir ve halihazırda da Elsevier'de ve RELX Grubunda farklı görevleri vardır
EN Youngsuk ?YS? Chi is a leader in the media and technology industry, and currently serves Elsevier and RELX in several different capacities
Türk | İngilis |
---|---|
teknoloji | technology |
halihazırda | currently |
elsevier | elsevier |
vardır | is |
TR Halihazırda MTCS Sertifikası kapsamında bulunan AWS hizmetlerine Mevzuat Uyumluluğu Programına Göre Kapsam Dahilindeki AWS Hizmetleri bölümünden ulaşılabilir
EN The covered AWS services that are already in scope for the MTCS Certification can be found within AWS Services in Scope by Compliance Program
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | already |
mtcs | mtcs |
sertifikası | certification |
bulunan | found |
aws | aws |
kapsam | scope |
göre | by |
TR Zaten halihazırda sahip olduğumuz şeyleri tamir etmek ve yeniden kullanmak çok mantıklı.
EN Fixing and reusing what we’ve already got just makes sense.
Türk | İngilis |
---|---|
ve | and |
TR 12. Bu fırsat yalnızca yeni rezervasyonlar için geçerlidir ve hâlihazırda var olan Rezervasyonlar veya mevcut diğer promosyon fırsatları veya avantajlar için kullanılmaz ve gruplara uygulanamaz.
EN 12. This offer is valid for new reservations only and cannot be used on existing bookings or with any other current promotional offer or advantages and does not apply to groups.
Türk | İngilis |
---|---|
yeni | new |
geçerlidir | valid |
diğer | other |
promosyon | promotional |
avantajlar | advantages |
TR Türkiye’de halihazırda AB desteklerinin uygulanmasında “merkezi olmayan yapılanma” (de-centralised) yönetim sistemi uygulanmaktadır
EN In Turkey, a "de-centralized" management system is currently implemented in the implementation of EU support
Türk | İngilis |
---|---|
türkiye | turkey |
halihazırda | currently |
ab | eu |
merkezi | centralized |
yönetim | management |
sistemi | system |
TR Talebe ilişkin olaylar hakkında hâlihazırda başlatılmış adli yargılamanın bulunması ve bu bilgileri vermenin bu tür adli yargılamaları engellemesi veya bunlara zarar vermesi,
EN The judicial proceedings concerning the same facts as those related to the request have already been initiated locally and provision of such information impedes or impairs such proceedings,
Türk | İngilis |
---|---|
ve | and |
bilgileri | information |
veya | or |
ın | of |
TR Takiben Galatasaray Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamlayan Necipoğlu, halihazırda Estonya Tartu Üniversitesi’nde Bilişim Hukuku, Teknoloji ve İnovasyon alanında doktora programına devam etmektedir
EN She obtained a Master of Laws (LL.M.) degree in Banking Systems, ICT Law and Innovation from City University of London and a second Master degree in business administration (MBA) at Galatasaray University
Türk | İngilis |
---|---|
hukuku | law |
ve | and |
TR Yapay zeka, halihazırda insanların yaşamlarını değiştirmeye başladı bile
EN AI is already changing people’s lives
Türk | İngilis |
---|---|
halihazırda | already |
insanları | people |
TR Doktorlar ve hasta ve yaşlı bakımına yönelik personel günümüzde Almanya’da halihazırda eksikliği duyulan nitelikli çalışanlar arasında yer alıyor.
EN Among other things, there is a lack of doctors and nursing staff.
Türk | İngilis |
---|---|
personel | staff |
TR Fransa ve Hollanda’da halihazırda zaten benzer yasalar mevcut
EN France and the Netherlands already have similar laws
Türk | İngilis |
---|---|
fransa | france |
benzer | similar |
mevcut | have |
TR Örneğin Alman yönetimi bunu CO2 vergisi aracılığıyla halihazırda yapıyor
EN The German state is already doing this, for instance via the carbon tax
Türk | İngilis |
---|---|
alman | german |
halihazırda | already |
yapıyor | doing |
50 tərcümədən 50 göstərilir