EN Build opportunities for the universities and institutions in the UK and partner countries to engage with the wider community and with policymakers.
İngilis dilindəki "countries engage" aşağıdakı Türk sözlərə/ifadələrə tərcümə edilə bilər:
EN Build opportunities for the universities and institutions in the UK and partner countries to engage with the wider community and with policymakers.
TR Birleşik Krallık ve ortak ülkelerdeki üniversiteler ve kurumlar için daha geniş topluluk ve politika yapıcılarla etkileşim kurma fırsatları yaratmak,
İngilis | Türk |
---|---|
institutions | kurumlar |
partner | ortak |
engage | etkileşim |
community | topluluk |
countries | ülkelerdeki |
universities | üniversiteler |
and | ve |
opportunities | fırsatları |
EN Representatives of the different countries can engage in discussions here in small groups and find supporters for their particular concerns
TR Burada ülkelerin temsilcileri küçük gruplarda tartışarak kendi taleplerine yol arkadaşları bulabiliyorlar
İngilis | Türk |
---|---|
representatives | temsilcileri |
small | küçük |
countries | ülkelerin |
of the | yol |
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN 3.d. Strengthen the capacity of all countries, in particular developing countries, for early warning, risk reduction and management of national and global health risks
TR 3.d. Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere bütün ülkelerin ulusal ve küresel sağlık risklerine karşı erken uyarı, riski azaltma ve risk yönetimi kapasitelerinin güçlendirilmesi
İngilis | Türk |
---|---|
developing | gelişmekte |
early | erken |
reduction | azaltma |
and | ve |
management | yönetimi |
national | ulusal |
global | küresel |
health | sağlık |
warning | uyarı |
the | olmak |
all | bütün |
risk | risk |
of | karşı |
EN 10.a. Implement the principle of special and differential treatment for developing countries, in particular least developed countries, in accordance with World Trade Organization agreements
TR 10.a. Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına uygun olarak, özellikle en az gelişmiş ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için özel ve farklı muamele ilkesinin uygulanması
İngilis | Türk |
---|---|
developing | gelişmekte |
trade | ticaret |
developed | gelişmiş |
countries | ülkeler |
world | dünya |
and | ve |
least | az |
accordance | olarak |
of | in |
with | uygun |
for | için |
EN 14.7.1. Sustainable fisheries as a percentage of GDP in small island developing States, least developed countries and all countries
TR 14.7.1. Gelişmekte olan küçük ada ülkeleri, az gelişmiş ülkeler ve tüm ülkelerdeki GSYH'nın bir yüzdesi olarak sürdürülebilir balıkçılık
İngilis | Türk |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
small | küçük |
developing | gelişmekte |
least | az |
developed | gelişmiş |
and | ve |
all | tüm |
countries | ülkeler |
EN 17.5.1. Number of countries that adopt and implement investment promotion regimes for least developed countries
TR 17.5.1. En az gelişmiş ülkeler için yatırım promosyonu rejimlerini benimseyen ve uygulayan ülke sayısı
İngilis | Türk |
---|---|
investment | yatırım |
developed | gelişmiş |
and | ve |
for | için |
of | in |
countries | ülkeler |
least | az |
EN 17.11.1. Developing countries’ and least developed countries’ share of global exports
TR 17.11.1. Gelişmekte olan ülkelerin ve en az gelişmiş ülkelerin küresel ihracat payı
İngilis | Türk |
---|---|
developing | gelişmekte |
and | ve |
global | küresel |
countries | ülkelerin |
developed | gelişmiş |
share | payı |
least | az |
EN 17.12.1. Average tariffs faced by developing countries, least developed countries and small island developing States
TR 17.12.1. Gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine göre karşılaşılan ortalama tarifeler
İngilis | Türk |
---|---|
average | ortalama |
by | göre |
developing | gelişmekte |
and | ve |
small | küçük |
countries | ülkeler |
developed | gelişmiş |
least | az |
EN In addition, it is engaged in high tonnage transit trade from foreign countries to third countries
TR Ayrıca dış ülkelerden üçüncü ülkelere yüksek tonajlı tiransit ticaret yapmaktadır
İngilis | Türk |
---|---|
high | yüksek |
trade | ticaret |
foreign | dış |
third | üçüncü |
countries | ülkelere |
to | ayrıca |
EN Turkey is among the top five countries with the highest increase in fixed Internet penetration in the one-year period of 2019-2020 (June) among the OECD countries (BTK 2021).
TR Türkiye, OECD ülkeleri içinde 2019-2020 (Haziran) yılları arasındaki bir yıllık süreçte sabit internet yaygınlığı en çok artan ilk beş ülke arasında yer alıyor (BTK 2021).
İngilis | Türk |
---|---|
fixed | sabit |
internet | internet |
period | süre |
june | haziran |
year | yıllık |
turkey | türkiye |
countries | ülke |
highest | en |
among | bir |
the | arasında |
EN In the countries where the products of the sector are produced, the activities will be carried out mainly for the sector companies and for the targeted visitors in the countries which are in the position of users and buyers.
TR Sektör ürünlerinin üretildiği ülkelerde ağırlıklı olarak sektör firmalarına, kullanıcı ve alıcı durumundaki ülkelerde hedef ziyaretçi kesimimize yönelik çalışmalar yapılacaktır.
İngilis | Türk |
---|---|
sector | sektör |
visitors | ziyaretçi |
products | ürünlerinin |
countries | ülkelerde |
users | kullanıcı |
and | ve |
companies | firmalar |
the | olarak |
EN The Argentine Data Protection Authority has determined that certain countries provide an “adequate level of protection” for personal data. Does AWS have Regions in any of these countries?
TR Arjantin Veri Koruma Kurumu’na göre, belirli ülkeler kişisel veriler için “yeterli düzeyde koruma” sağlıyor. Bu ülkelerden herhangi birinde bir AWS Bölgesi bulunuyor mu?
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN Passport holders of GCC, UK, Canada, US and a few other countries can rent a car with just their Home Country Driving License whereas tourists from other countries need to carry an International Driving Permit.
TR GCC, İngiltere, Kanada, ABD ve diğer birkaç ülkenin pasaport sahipleri, yalnızca Kendi Ülkeleri Ehliyetiyle bir araba kiralayabilirken, diğer ülkelerden gelen turistlerin Uluslararası Sürüş İzni taşıması gerekir.
İngilis | Türk |
---|---|
holders | sahipleri |
canada | kanada |
country | ülkenin |
passport | pasaport |
international | uluslararası |
other | diğer |
us | abd |
car | araba |
and | ve |
a | birkaç |
EN Suzuki has over 45,000 employees and has 35 production facilities in 23 countries, and 133 distributors in 192 countries
TR Suzuki 45.000'den fazla çalışana ve 23 ülkede 35 üretim tesisine ve 192 ülkede 133 distribütöre sahip
İngilis | Türk |
---|---|
countries | ülkede |
production | üretim |
and | ve |
in | den |
has | sahip |
EN The Federal Ministry of Education and Research (BMBF) has established competence centres on climate change and sustainable land management in eleven partner countries in west Africa and five countries in southern Africa
TR Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF), batı Afrika’daki 11 ve güney Afrika’daki beş partner ülkede, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Toprak yönetimi Yeterlik Merkezleri kurdu
İngilis | Türk |
---|---|
federal | federal |
education | eğitim |
research | araştırma |
centres | merkezleri |
change | değişikliği |
sustainable | sürdürülebilir |
management | yönetimi |
southern | güney |
ministry | bakanlığı |
west | batı |
partner | partner |
and | ve |
countries | ülkede |
five | beş |
EN This support is being concentrated on crisis countries in Africa and other regions, especially on countries where large numbers of refugees are living.
TR Bu destek çok sayıda mültecinin yaşadığı ülkeler başta olmak üzere ağırlıklı olarak Afrika ve diğer bölgelerdeki kriz ülkelerine yönelecek.
İngilis | Türk |
---|---|
support | destek |
crisis | kriz |
africa | afrika |
countries | ülkeler |
in | da |
other | diğer |
this | bu |
and | ve |
numbers | a |
are | olmak |
EN That will be more difficult than it is for the vaccines currently being made available in the developing countries because there will also be a higher demand in more affluent countries.
TR Zengin ülkelerin kendi içinde de bir talep baskısı olması nedeniyle, gelişmekte olan ülkelere erişimin sağlandığı diğer aşılardakinden daha farklı ve zorlu bir süreç söz konusu olacaktır.
İngilis | Türk |
---|---|
developing | gelişmekte |
demand | talep |
countries | ülkelerin |
also | ve |
in | içinde |
will | olacaktır |
EN While the Kyoto Protocol only obliged the industrialised countries to protect our climate, now all the world’s countries have to play a part
TR Kyoto Protokolü’nde iklimin korunması için sırf sanayi ülkeleri yükümlülük üstlenmişlerken, şimdi tüm ülkeler aynı gemide
İngilis | Türk |
---|---|
climate | iklimin |
now | şimdi |
countries | ülkeler |
the | aynı |
all | tüm |
protocol | protokol |
EN Germany gets the best marks when it comes to work – it comes in fifth out of 58 countries worldwide. It is among the top 3 countries when it comes to the economic situation and job security.
TR Almanya değerlendirmede en iyi sonuçları iş hayatı konusunda alarak dünya çapında 58 ülke arasında 5. sırada bulunuyor. Ekonomik durum ve güvenceli iş yerleri açısından Almanya, ilk üçte yer alıyor.
İngilis | Türk |
---|---|
economic | ekonomik |
situation | durum |
and | ve |
germany | almanya |
countries | ülke |
in | ilk |
worldwide | çapında |
best | iyi |
to | konusunda |
the | arasında |
EN Credit card payment is accepted for Creative Cloud memberships in all supported countries. Payment via PayPal is accepted in only a few supported countries. See Payment options.
TR Creative Cloud üyelikleri için, desteklenen tüm ülkelerde kredi kartıyla ödeme kabul edilir. PayPal aracılığıyla ödeme yalnızca desteklenen birkaç ülkede kabul edilir. Bkz. Ödeme seçenekleri.
İngilis | Türk |
---|---|
credit | kredi |
accepted | kabul |
cloud | cloud |
supported | desteklenen |
options | seçenekleri |
creative | creative |
paypal | paypal |
all | tüm |
a | birkaç |
only | yalnızca |
payment | ödeme |
countries | ülkelerde |
for | için |
EN - Performance of services by SimpleFX may require a transfer of personal data to entities which are performing services for and on behalf of SimpleFX in other countries, including countries outside of European Economic Area
TR - SimpleFX tarafından hizmetlerin yerine getirilmesi, kişisel verilerin, Avrupa Ekonomik Alanı dışındaki ülkeler de dahil olmak üzere diğer ülkelerde SimpleFX adına ve adına hizmet veren kuruluşlara aktarılmasını gerektirebilir
İngilis | Türk |
---|---|
personal | kişisel |
other | diğer |
outside | dışındaki |
european | avrupa |
economic | ekonomik |
data | verilerin |
and | ve |
area | alan |
services | hizmet |
by | tarafından |
including | dahil |
to | olmak |
behalf | adına |
EN Find librarian resources to effectively implement, report on and engage users with Elsevier products and to stay up-to-date on LIS and job-related topics
TR Elsevier ürünlerini kullanıcılara etkili bir şekilde kullandırmak, bildirmek ve katılımlarını sağlamak, LIS ve işle ilgili konularda en güncel bilgilere sahip olmak için kütüphaneci kaynakları bulun
İngilis | Türk |
---|---|
find | bulun |
up-to-date | güncel |
topics | konularda |
elsevier | elsevier |
resources | kaynakları |
and | ve |
products | ürünlerini |
to | sağlamak |
on | ilgili |
users | kullanıcı |
EN Discover how Elsevier can support you to reach and engage with HCPs throughout drug lifecycle
TR Elsevier'in ilaç yaşam döngüsünde sağlık uzmanlarına ulaşmanıza ve onlarla iş birliği yapmanıza nasıl destek olabileceğini keşfedin
İngilis | Türk |
---|---|
discover | keşfedin |
support | destek |
lifecycle | yaşam döngüsü |
drug | ilaç |
and | ve |
how | nasıl |
EN Discover how our multi-channel approach can help you engage with medical researchers, physicians and other healthcare professionals.
TR Çok kanallı yaklaşımımızın tıp araştırmacıları, doktorlar ve diğer sağlık uzmanlarıyla iş birliği yapmanıza nasıl yardımcı olabileceğini keşfedin.
İngilis | Türk |
---|---|
discover | keşfedin |
other | diğer |
professionals | uzmanlar |
help | yardımcı |
approach | yaklaşım |
medical | tıp |
healthcare | sağlık |
researchers | araştırmacılar |
and | ve |
how | nasıl |
EN Elsevier article reprints provides pharma companies with a chance to engage their audiences and reinforce product messages.
TR Elsevier makale tekrar baskıları ilaç şirketlerine kitlelerine ulaşma ve ürün mesajlarını destekleme şansı verir
İngilis | Türk |
---|---|
messages | mesajlar |
elsevier | elsevier |
product | ürün |
chance | şansı |
and | ve |
EN Editorial supplementsMany of Elsevier?s peer-reviewed journals offer the possibility to publish a collection of articles on a common theme in the form of a Supplement. Discover how Supplements can be the perfect partner to engage with your audience.
TR Editoryal eklerElsevier'in hakem denetimli dergilerinin pek çoğu bir Ek biçiminde ortak bir konudaki makale koleksiyonlarının basılmasına imkân verir. Eklerin kitlenize ulaşmakta nasıl mükemmel ortağınız haline gelebileceğini keşfedin
İngilis | Türk |
---|---|
editorial | editoryal |
discover | keşfedin |
perfect | mükemmel |
be | verir |
your audience | kitlenize |
partner | ortağı |
common | ortak |
the | çoğu |
a | bir |
how | nasıl |
EN Online lectures are presented by leading experts who engage in a Q&A afterwards to boost the discussion.
TR Çevrimiçi dersler önde gelen uzmanlar tarafından verilmekte ve derslerin ardından tartışmayı güçlendirmek için Soru-Cevap kısmına geçilmektedir.
İngilis | Türk |
---|---|
lectures | dersler |
experts | uzmanlar |
by | tarafından |
the | gelen |
to | için |
EN Resources to empower and engage patients with the quality information they need to ensure effective medication usage.
TR Hastaların ilaçları etkili biçimde kullanmak için ihtiyaç duydukları kaliteli bilgileri alması için hastalara destek olan ve katılımlarını sağlayan kaynaklar.
İngilis | Türk |
---|---|
resources | kaynaklar |
quality | kaliteli |
information | bilgileri |
effective | etkili |
medication | ilaç |
need | ihtiyaç |
and | ve |
with | kullanmak |
EN Elsevier helps empower and engage patients with the quality information they need to ensure effective medication usage.
TR Elsevier hastaların ilaçları etkili biçimde kullanmak için ihtiyaç duydukları kaliteli bilgileri alması için hastalara destek olur ve katılımlarını sağlar.
İngilis | Türk |
---|---|
helps | destek |
quality | kaliteli |
information | bilgileri |
ensure | sağlar |
effective | etkili |
medication | ilaç |
elsevier | elsevier |
need | ihtiyaç |
and | ve |
with | kullanmak |
EN Engage, educate and empower your patients to make better medication decisions.
TR Daha iyi ilaç kararları alabilmeleri için hastalarınızın katılımını sağlayın, onları eğitin ve destekleyin.
İngilis | Türk |
---|---|
medication | ilaç |
better | daha iyi |
and | ve |
decisions | kararlar |
to | için |
EN Elsevier article reprints are a trusted and engaging way to inform healthcare professionals, providing pharma companies with a chance to engage their audiences and build confidence in their products.
TR Elsevier makale yeniden baskıları sağlık uzmanlarınızı bilgilendirmek, ilaç şirketlerine kitlelerine ulaşmaları ve ürünlerine güvenilmesini sağlamaları için şans vermek için güvenilir ve ilgi çekici bir yöntemdir.
İngilis | Türk |
---|---|
healthcare | sağlık |
professionals | uzmanlar |
elsevier | elsevier |
engaging | ilgi çekici |
are | vermek |
and | ve |
trusted | güvenilir |
article | bir |
EN Support to Life refuses bids of suppliers that engage in unethical conduct
TR Hayata Destek, etik dışı davranan tedarikçilerden gelen teklifleri reddeder
İngilis | Türk |
---|---|
support | destek |
to life | hayata |
of | gelen |
EN How to create a blog survey to engage your readers
TR Startup şirketlerinde tek gecelik (!) başarıların perde arkası
EN Using your services to engage in Denial of Service(DOS) attack to and from FilterBypass
TR FilterBypass'a veya FilterBypass'tan Hizmet Reddi (DOS) saldırısına girmek için hizmetlerinizi kullanma
İngilis | Türk |
---|---|
your | veya |
service | hizmet |
of | in |
to | için |
EN Technical Support for Strengthening CSOs Capacities for engage in Prevention of CEFM Project
TR Çocuk Yaşta, Erken ve Zorla Evliliklerin Önlenmesi Alanında Çalışan STÖ'lerin Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi
İngilis | Türk |
---|---|
strengthening | güçlendirilmesi |
project | projesi |
EN Brands that engage with their YouTube audience see a 4X increase in views and 7x more sharing and interaction
TR YouTube kitlesiyle etkileşim kuran markalar görüntülenmelerinde 4 katlık bir artış ve 7 kat daha fazla paylaşım ve etkileşim olduğunu görüyorlar
İngilis | Türk |
---|---|
brands | markalar |
engage | etkileşim |
sharing | paylaşım |
a | bir |
increase | artış |
and | ve |
EN Elegant menus, sophisticated settings and superb catering engage all five senses for a one-of-a-kind social event.
TR Şık menüler, sofistike ortamlar ve nefis yemek hizmetleri, eşi benzeri olmayan bir sosyal etkinlik için beş duyunun tamamına hitap eder.
İngilis | Türk |
---|---|
settings | ortamlar |
social | sosyal |
event | etkinlik |
and | ve |
catering | yemek |
menus | menüler |
sophisticated | sofistike |
for | için |
EN Bookending with another memberWhen you are going to engage in a middle line behavior, you can bookend by texting or calling another member to let them know. Then, you send another message once you have finished.
TR Başka bir üye ile rezervasyonBir orta hat davranışında bulunacağınız zaman, başka bir üyeye haber vermek için mesaj atarak veya arayarak rezervasyon yaptırabilirsiniz. Ardından, bitirdikten sonra başka bir mesaj gönderirsiniz.
İngilis | Türk |
---|---|
another | başka |
behavior | davranışı |
message | mesaj |
line | ile |
middle | orta |
or | veya |
member | üye |
a | bir |
EN It can be helpful to write down a list of healthy forms of rest and relaxation, and reference it when we are struggling to think of what offline activities we can engage in with our free time.
TR Sağlıklı dinlenme ve rahatlama biçimlerinin bir listesini yazmak ve boş zamanlarımızda hangi çevrimdışı etkinliklere katılabileceğimizi düşünmekte zorlandığımızda bu listeye başvurmak yardımcı olabilir.
İngilis | Türk |
---|---|
rest | dinlenme |
healthy | sağlıklı |
offline | çevrimdışı |
a | yardımcı |
list | listesini |
and | ve |
be | olabilir |
EN I am more active, I do my hobbies and engage socially
TR Daha aktifim, hobilerimi yapıyorum ve sosyalleşiyorum
İngilis | Türk |
---|---|
and | ve |
more | daha |
EN Delete your stored dataSome members engage in ‘digital hoarding’, collecting unnecessary bookmarks, emails, notes, files, or other data. It can be helpful to let go of this clutter by simply deleting it.
TR Saklanan verilerinizi silinBazı üyeler, gereksiz yer imleri, e-postalar, notlar, dosyalar veya diğer verileri toplayarak 'dijital istifleme' ile meşgul olur. Sadece silerek bu dağınıklıktan kurtulmak faydalı olabilir.
İngilis | Türk |
---|---|
unnecessary | gereksiz |
notes | notlar |
files | dosyalar |
other | diğer |
data | verileri |
members | üyeler |
helpful | faydalı |
digital | dijital |
this | bu |
in | da |
or | veya |
be | olabilir |
to | e |
EN It?s not perfect, but that?s the point – I?m finally able to engage with reality, the good and the bad, instead of escaping it
TR Mükemmel değil, ama mesele bu – sonunda ondan kaçmak yerine gerçeklikle, iyiyle ve kötüyle ilişki kurabiliyorum
EN Animation is the most comprehensive stage. Here the drawings and sketches become a form of contemporary art which will amaze your audience, engage them to take action and drive you more leads and sales.
TR Animasyon çok kapsamlı bir alandır. Burada çizimler ve eskizler modern sanata dönüşerek izleyicilerinizi büyüler, bu sayede onlarla etkileşiminizi kuvvetlendirirsiniz ve satışlarınızı arttırırsınız.
İngilis | Türk |
---|---|
animation | animasyon |
contemporary | modern |
comprehensive | kapsamlı |
drawings | çizimler |
sales | satış |
and | ve |
a | bir |
EN We do more than casual explainer production. We create form of Art to engage your clients and drive leads.
TR Sıradan açıklayıcı prodüksiyondan çok daha fazlasını yapıyoruz. Müşterilerinizle etkileşim kurmanız için bir sanat formu üretiyoruz.
İngilis | Türk |
---|---|
form | formu |
art | sanat |
engage | etkileşim |
more | fazlasını |
of | in |
to | için |
EN Engage your audience with a quick, informative, and attractive animated cartoon that will make them stay with you to see what’s next.
TR Hedef kitlenizin ilgisini; hızlı, bilgilendirici ve cazip bir çizgi film animasyonu ile canlı tutun ve vereceğiniz mesajları merak etmelerini sağlayın.
İngilis | Türk |
---|---|
informative | bilgilendirici |
your audience | kitlenizin |
quick | hızlı |
a | bir |
and | ve |
with | ile |
EN A high-quality whiteboard video will make for an interactive visual experience for your audience. A combination of engaging visuals, motion, and carefully picked tunes will engage the viewers and make them stick with the video.
TR Yüksek kalitede bir beyaz tahta videosu, izleyiciler için interaktif bir görsellik sunar. Dikkat çeken görseller ve hareket ile titizlikle seçilmiş melodiler, izleyicilerin videoya takılıp kalmalarını sağlar.
İngilis | Türk |
---|---|
whiteboard | beyaz tahta |
interactive | interaktif |
visuals | görseller |
motion | hareket |
high | yüksek |
quality | kalitede |
the | beyaz |
video | videosu |
a | bir |
of | in |
with | ile |
and | ve |
EN Use colorful filters, loop and reverse videos, even apply slow-motion and split-screen effects to engage your viewers.
TR Renkli filtreler kullanın, videoları tekrarlayın ve ters çevirin, hatta takipçilerinizin ilgisini çekmek için ağır çekim ve bölünmüş ekran efektleri uygulayın.
İngilis | Türk |
---|---|
colorful | renkli |
filters | filtreler |
apply | uygulayın |
effects | efektleri |
split | bölünmüş |
screen | ekran |
videos | videoları |
to | hatta |
and | ve |
EN Visually plan your content, publish automatically, engage followers, and get reports in collaboration with your team and clients.
TR Ekip arkadaşlarınız ile beraber içeriklerinizi planlayın, otomatik olarak yayınlayın, takipçilerinizle iletişim kurun ve anlaşılır raporlar alın.
İngilis | Türk |
---|---|
plan | planlayın |
publish | yayınlayın |
reports | raporlar |
team | ekip |
your content | içeriklerinizi |
visually | olarak |
automatically | otomatik olarak |
and | ve |
get | alın |
with | ile |
50 tərcümədən 50 göstərilir