TR Daha Nisan 2020 sonunda vakfımızın girişimi üzerine 68 büyük Alman firması siyaset kurumuna korona kriziyle baş edilmesine yönelik önlemlerin azimli bir iklim politikasıyla birleştirilmesi çağrısı yaptı.
يمكن ترجمة "kriziyle baş edilmesine" باللغة اللغة التركية إلى الكلمات / العبارات إنجليزي التالية:
baş | head |
edilmesine | of to |
TR Daha Nisan 2020 sonunda vakfımızın girişimi üzerine 68 büyük Alman firması siyaset kurumuna korona kriziyle baş edilmesine yönelik önlemlerin azimli bir iklim politikasıyla birleştirilmesi çağrısı yaptı.
EN By the end of April 2020, on the initiative of our foundation, 68 large German companies had already called upon policy-makers to combine measures against the corona crisis with an ambitious climate policy.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
nisan | april |
büyük | large |
alman | german |
korona | corona |
iklim | climate |
TR Pilot, yazılım uzmanı, proje yöneticisi: Korona kriziyle sayısız çalışan kısa mesaiye geçti. Uygulamanın iyi yanlarını açıklıyoruz.
EN Pilot, software developer, project manager: the coronavirus crisis is forcing many employees into work short-time work. We reveal here what is good about it.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
yazılım | software |
proje | project |
yöneticisi | manager |
sayısız | many |
çalışan | employees |
kısa | short |
iyi | good |
TR Alman şirketleri duruma ayak uydurarak korona kriziyle mücadele için acil ihtiyaç duyulan ürünleri üretmeye başladı.
EN German companies respond by quickly producing urgently needed supplies to confront the coronavirus crisis.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
alman | german |
şirketleri | companies |
ihtiyaç | needed |
TR Banka Hayvanlar Çakal Aslan Afrikalı Leopar Çita Yaban kedisi Baş kaplan Baş Canavar Yırtıcı Kızgın Kedi Portakal Turuncu kaplan Yaban hayatı Vahşi Kaplan
EN Bank Animals Coyote Leo African Leopard Cheetah Wildcat Head tiger Head Beast Predator Angry Feline Orange Orange tiger Wildlife Wild Tiger
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
banka | bank |
hayvanlar | animals |
yaban | wild |
baş | head |
TR Bu üretimin optimize edilmesine, bakım sebebiyle meydana gelen çalışmama sürelerinin azaltılmasına ve sağlık, çevre ve güvenlik düzenlemelerine uyulmasına yardımcı olur.
EN This helps to optimise production, reduce downtime due to maintenance, and adhere to health, environmental and safety regulations.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
bu | this |
optimize | optimise |
bakım | maintenance |
gelen | to |
ve | and |
çevre | environmental |
TR Ürünleri tamir edebilmeleri için insanlara ihtiyaç duydukları bilgi ve aletleri vermek, destek maliyetlerini düşürür. Müşteriler, eşyalarının hızlıca tamir edilmesine bayılır; bunu ister kendileri yapsınlar ister yerel bir tamirhane.
EN Giving people the information and tools they need to fix products cuts down on support costs. Customers love it when they can get their stuff fixed quickly—whether by themselves or at a local repair shop.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
insanlara | people |
ihtiyaç | need |
destek | support |
maliyetlerini | costs |
müşteriler | customers |
hızlıca | quickly |
yerel | local |
TR Bir kerelik web sitesinin sağlık denetimi, daha fazla trafik ve satış elde edilmesine yardımcı olacaktır.
EN One time website’s health audit will help to get more traffic and sales.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
sağlık | health |
denetimi | audit |
trafik | traffic |
satış | sales |
olacaktır | will |
TR Control Union Certifications, 46 CFR 162.060 uyarınca balast suyu yönetim sisteminin test edilmesine ilişkin olarak ABD Sahil Koruma tarafından kabul görmüş Bağımsız bir Laboratuvardır.
EN Control Union Certifications is a US Coast Guard-accepted Independent Laboratory (IL) for testing of BWMS in accordance with 46 CFR 162.060.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
union | union |
test | testing |
abd | us |
kabul | accepted |
bağımsız | independent |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
öğrenci | students |
dersler | lectures |
grup | group |
sonix | sonix |
TR E-spor, eğlence ve eşler arasında yayın gibi kullanım alanlarını mümkün kılmak için platform üzerinde merkeziyetsiz uygulamaların (DApp'ler) inşa edilmesine olanak sağlar.
EN It will allow for decentralized apps (DApps) to be built on top of the platform to enable use cases that span esports, entertainment, and peer-to-peer streaming.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
eğlence | entertainment |
kullanım | use |
merkeziyetsiz | decentralized |
inşa | built |
uygulamaları | apps |
TR Coinbase işlemi (bloktaki ilk işlem), madenci havuzunun tespit edilmesine yardımcı olur
EN The coinbase transaction (first transaction in a block) helps identify the mining pool
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
ilk | first |
işlem | transaction |
tespit | identify |
TR 187,90 TL Omega 3 Complex Nutriway™ Beslenmede eksik kalmış olması muhtemel omega-3 yağ asitlerinin temin edilmesine yardım eden takviye edici gıda ürünü
EN TL187.90 Omega-3 Complex Nutriway™ Food supplement which helps to supply the omega-3 fatty acids that may be missing in the diet
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
eksik | missing |
yardım | helps |
gıda | food |
TR Moroğlu Arseven’in rehberliği; yeterlilik aşamaları, ihale yapılandırması, ihale süreçleri, düzenleyici ilişkiler, sözleşme müzakereleri, proje finansmanı elde edilmesine kadar tüm süreçleri kapsamaktadır
EN Moroğlu Arseven’s support ranges from qualification steps, bid-structuring, advising on procurement processes and regulatory relations, through to negotiating contracts, obtaining project financing
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
arseven | arseven |
süreçleri | processes |
düzenleyici | regulatory |
proje | project |
in | and |
TR Bulut sunucusu tiplerinde mevcut olan yerel depolama ve gelişmiş ağ iletişimi seçenekleri, disk veya ağ G/Ç bağımlı iş yüklerinde performansın daha da optimize edilmesine yardımcı olur
EN Local storage and enhanced networking options available with instance types further help optimize performance for workloads that are disk or network I/O bound
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
yerel | local |
depolama | storage |
gelişmiş | enhanced |
seçenekleri | options |
disk | disk |
veya | or |
optimize | optimize |
performansı | performance |
TR Control Union Certifications, 46 CFR 162.060 uyarınca balast suyu yönetim sisteminin test edilmesine ilişkin olarak ABD Sahil Koruma tarafından kabul görmüş Bağımsız bir Laboratuvardır.
EN Control Union Certifications is a US Coast Guard-accepted Independent Laboratory (IL) for testing of BWMS in accordance with 46 CFR 162.060.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
union | union |
test | testing |
abd | us |
kabul | accepted |
bağımsız | independent |
TR Ürünleri tamir edebilmeleri için insanlara ihtiyaç duydukları bilgi ve aletleri vermek, destek maliyetlerini düşürür. Müşteriler, eşyalarının hızlıca tamir edilmesine bayılır; bunu ister kendileri yapsınlar ister yerel bir tamirhane.
EN Giving people the information and tools they need to fix products cuts down on support costs. Customers love it when they can get their stuff fixed quickly—whether by themselves or at a local repair shop.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
insanlara | people |
ihtiyaç | need |
destek | support |
maliyetlerini | costs |
müşteriler | customers |
hızlıca | quickly |
yerel | local |
TR Bunun için özellikle özel sektöre ve küçük çiftçilik alanında sürdürülebilir orman işletmeciliğinin teşvik edilmesine yönelik çabalarımızı güçlendireceğiz” ifadelerine yer veriliyor
EN For this purpose we shall especially develop our policies to promote private-sector and small-scale sustainable forestry,” says the coalition agreement
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
özellikle | especially |
özel | private |
küçük | small |
sürdürülebilir | sustainable |
TR Biontech’in açıklamalarına göre aşıyı bir virüs mutasyonuna etkili olacak şekilde ayarlama kararının alındığı günden ilk parti ürünün teslim edilmesine kadar yaklaşık 100 gün geçiyor
EN According to Biontech, it takes roughly 100 days for the first batches to be shipped out following the decision to adapt the vaccine to a new variant of the virus
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
virüs | virus |
gün | days |
TR Profesör Veronika Eyring, iklim modelleri üzerinde yaptığı araştırmalarla, iklimin küresel ölçekteki gelişmesinin önemli ölçüde daha eksiksiz tahmin edilmesine katkıda bulunduğu için Leibniz Ödülü’ne layık görüldü
EN Professor Veronika Eyring was awarded the Leibniz Prize because her research into climate models has helped make global climate predictions considerably more precise
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
profesör | professor |
iklim | climate |
modelleri | models |
küresel | global |
TR Bu yemekler taze ve uzak yerlerden sevk edilmesine gerek kalmayan malzemelerden yapılıyor
EN These are usually made from fresh ingredients that have not been transported long distances
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
taze | fresh |
gerek | have |
TR Almanya. Kirden ve beton korselerden kurtarmak: Akarsuların yeniden doğal haline kavuşturulması, doğanın muhafaza edilmesine ve su baskınlarından korunmaya yarıyor. Üstüne üstlük bize cezbedici dinlenme manzaraları armağan ediyor.
EN Germany. Freed from pollution and their tight concrete corsets: the renaturation of rivers is good for conservation and protects against flooding. And it provides us with some delightful recreational landscapes.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
almanya | germany |
bize | us |
ın | of |
TR İnsanlar, gönüllü kurtarıcıların ve yardımcıların kriminalize edilmesine karşı koyuyorlar.
EN People are fighting against the criminalization of rescuers and helpers.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
ve | and |
TR İnsanlar, kurtarıcıların ve yardımcıların kriminalize edilmesine karşı koyuyorlar
EN People are fighting against the criminalization of rescuers and helpers
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
ve | and |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
kılavuz | guide |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
teslim | delivery |
sağlar | enables |
blockchain | blockchain |
ibm | ibm |
watson | watson |
gelişmiş | advanced |
uygulamaları | applications |
uygulamalar | services |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
öğrenci | students |
dersler | lectures |
grup | group |
sonix | sonix |
TR Bu sayede, karton paketlerin doğru bir şekilde bertaraf edilmesine ve geri dönüştürülmesine katkıda bulunuyor ve döngüsel ekonomi altyapısı ile yeni değerler üretiyoruz.
EN This contributes to the correct disposal of and recycling of carton packaging, generating new value through circular economy infrastructure.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
ekonomi | economy |
altyapısı | infrastructure |
yeni | new |
TR Topluluğumuzda güvenliğin teşvik edilmesine ilişkin daha fazla bilgi için ITAA'de Güvenlik kaynak.
EN More information on promoting safety in our fellowship can be found in our Safety in ITAA resource.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
teşvik | promoting |
bilgi | information |
itaa | itaa |
güvenlik | safety |
kaynak | resource |
TR Paylaşım işlevselliği için ek URL?lerin kontrol edilmesine izin vermek için bir kanca eklendi.
EN Added a hook to allow for additional URL?s to be checked for share recovery functionality.
TR Smart Filter Dashboard, tek bir gadget üzerinden özellikli gadget'ların kontrol edilmesine ve filtrelenmesine olanak tanır
EN Allows controlling and filtering other Smart Filter Dashboard featured gadgets with single control gadget
TR Paylaşım işlevselliği için ek URL?lerin kontrol edilmesine izin vermek için bir kanca eklendi.
EN Added a hook to allow for additional URL?s to be checked for share recovery functionality.
TR Travmaları ve uyum sorunlarını azaltmaya, karşılaştıkları sorunlarla baş edebilmelerini sağlamaya yönelik ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek çalışmaları yapıyoruz.
EN In order to mitigate the effects of past traumas and minimize impediments to social cohesion, we deliver mental health and psycho-social support services.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
ve | and |
yönelik | to |
ruh | mental |
sağlığı | health |
ın | of |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
belirli | specific |
adı | name |
önerileri | suggestions |
TR 2008 yılında 104.685 muhtelif hayvan sağlık taramasından geçirilmiş, 2.119 baş sığıra kulak küpesi takılarak tescil işlemi tamamlanmıştır. İlçedeki ruhsatlı serbest veteriner hekim sayısı : 5
EN In 2008, 104,685 assorted animal health screening tests were carried out, and 2,119 head earrings were inserted and registered. Number of licensed veterinarians in the district: 5
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
hayvan | animal |
sağlık | health |
baş | head |
sayısı | number |
yılında | in |
TR Bizans Dönemi?nde Afrodisias, Karya Bölgesi Baş Piskoposluğu haline getirilmiştir. İ.S. 6-11. yüzyıllarda bölge siyasi, dini ve ekonomik sıkıntılarla Vizigot ve Arap akınları yüzünden önemini yitirmiştir.
EN In the Byzantine period, Aphrodisias was transformed into the Archbishop of the Carian Region. BUSINESS. 6-11. In the 17th century, the region lost its importance due to the political, religious and economic problems and the Visigoth and Arab invasions.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
afrodisias | aphrodisias |
siyasi | political |
dini | religious |
ve | and |
ekonomik | economic |
TR Minneapolis, Minnesota?da Monaye Love (vokal), Jason O?Heron (gitar) ve Jeremy Streit (bas gitar) tarafından kurulan Soul rock grubu.
EN Soul rock band that was founded in Minneapolis, Minnesota by Monaye Love (vocals), Jason O?Heron (guitar), and Jeremy Streit (bass guitar).
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
o | that |
kurulan | founded |
rock | rock |
grubu | band |
TR Üst yüzeyinde bulunan kanallı doku, gece boyunca baş ve boyun bölgesine masaj yaparak uyku konforunu arttırır.
EN The corrugated texture on the upper side massages the head and neck regions during the night and increases sleeping comfort.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
gece | night |
baş | head |
ve | and |
boyun | neck |
TR Hava yastıkları yine baş ağrıttı.
EN Well, we didn't see that coming.
TR Daha önce tamir edilen otomobillerde yeni arızalar baş gösterdi.
EN Apparently, the G65 is too fast for its own good.
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
beraber | in |
müzik | music |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
peter | peter |
vokalist | singer |
devamını | more |
ın | of |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
klavye | keyboard |
taylor | taylor |
york | york |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
avril | avril |
lavigne | lavigne |
üçüncü | third |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
avril | avril |
lavigne | lavigne |
üçüncü | third |
devamını | more |
oku | read |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
avril | avril |
lavigne | lavigne |
üçüncü | third |
devamını | more |
oku | read |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
alternatif | alternative |
rock | rock |
ve | and |
martin | martin |
devamını | more |
oku | read |
اللغة التركية | إنجليزي |
---|---|
amerikalı | american |
rock | rock |
grubu | band |
devamını | more |
oku | read |
يتم عرض 50 من إجمالي 50 ترجمة