EN As the world and consumers change, the food industry faces several fundamental challenges, from continuously optimising processing and packaging to offering consumers more sustainable products
EN As the world and consumers change, the food industry faces several fundamental challenges, from continuously optimising processing and packaging to offering consumers more sustainable products
TR Dünya ve tüketiciler değiştikçe, gıda endüstrisi proses ve paketlemeyi sürekli olarak optimize etmekten, tüketicilere daha sürdürülebilir ürünler sunmaya kadar birçok temel zorlukla karşı karşıya kalıyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
world | dünya |
consumers | tüketiciler |
food | gıda |
fundamental | temel |
continuously | sürekli |
sustainable | sürdürülebilir |
products | ürünler |
and | ve |
industry | endüstrisi |
to | karşı |
EN Due to the meticulous verification process regarding EV, consumers who visit an EV Certificate secured Web site will be sure that this Web site is what they say
TR EV ile ilgili titiz doğrulama süreci nedeniyle, EV Sertifikası ile güvence altına alınmış bir Web sitesini ziyaret eden tüketiciler, bu Web sitesinin söyledikleri kişi olduğundan emin olacaklardır
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
process | süreci |
ev | ev |
consumers | tüketiciler |
this | bu |
certificate | sertifikası |
verification | doğrulama |
web | web |
due | bir |
regarding | ilgili |
visit | ziyaret |
EN Due to the meticulous verification process regarding EV, consumers who visit an EV Certificate secured Web site will be sure that this Web site is what they say
TR EV ile ilgili titiz doğrulama süreci nedeniyle, EV Sertifikası ile güvence altına alınmış bir Web sitesini ziyaret eden tüketiciler, bu Web sitesinin söyledikleri kişi olduğundan emin olacaklardır
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
process | süreci |
ev | ev |
consumers | tüketiciler |
this | bu |
certificate | sertifikası |
verification | doğrulama |
web | web |
due | bir |
regarding | ilgili |
visit | ziyaret |
EN Discover the products that consumers are looking for on competitors' websites. Identify gaps and opportunities in your own retail strategy. Better understand market demand.
TR Tüketicilerin, rakiplerinizin websitesinde aradıkları ürünleri keşfedin. Perakende stratejinizdeki boşlukları ve fırsatları belirleyin. Pazar talebini daha iyi anlayın.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
discover | keşfedin |
consumers | tüketicilerin |
competitors | rakiplerinizin |
retail | perakende |
market | pazar |
products | ürünleri |
opportunities | fırsatları |
better | daha iyi |
and | ve |
the | daha |
EN If you are from the EEA, UK or Switzerland, you may also have additional rights, which are summarized under "More Information for Consumers from the EEA, UK or Switzerland" below.
TR EEA, Birleşik Krallık veya İsviçre'deyseniz, aşağıdaki "EEA, Birleşik Krallık veya İsviçre'den Tüketiciler için Daha Fazla Bilgi" altında özetlenen ek haklarınız da olabilir.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consumers | tüketiciler |
information | bilgi |
additional | ek |
rights | hakları |
also | da |
under | altında |
or | veya |
the | aşağıdaki |
for | için |
EN 12. More Information for Consumers From the EEA, UK and Switzerland
TR 12. AEA, Birleşik Krallık ve İsviçre'den Tüketiciler için Daha Fazla Bilgi
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
information | bilgi |
consumers | tüketiciler |
and | ve |
for | için |
EN A transparent relationship between brands and consumers is better for both.
TR Markalar ve tüketiciler arasında şeffaf bir ilişki, her iki taraf için de daha iyidir.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
relationship | ilişki |
brands | markalar |
consumers | tüketiciler |
transparent | şeffaf |
and | ve |
both | de |
a | bir |
for | için |
EN We don’t make any edits to the content we collect from consumers.
TR Tüketicilerden topladığımız içerik üzerinde düzenleme yapmayız.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
content | içerik |
the | üzerinde |
EN With 12 June World Day Against Child Labour providing us a channel to make our voices heard, we invite all individuals to becoming conscious consumers.”
TR 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nün açtığı kanalla bir kez daha sesimizi yükseltiyor; tüm bireyleri bilinçli tüketiciler olmaya davet ediyoruz.” diye ekledi.
EN A free and open Internet requires that tools be made available to help consumers protect their private data. The right to bear encryption keys is a necessary policy if we are to defend the right to privacy.
TR Özgür ve açık bir İnternet, tüketicilere kendi verilerini korumalarına yardım eden araçlar gerektirir. Şifreli anahtarları kırma hakkı eğer biz mahremiyet hakkını savunuyorsak gerekli bir politikadır.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
requires | gerektirir |
data | verilerini |
necessary | gerekli |
privacy | mahremiyet |
keys | anahtarları |
open | açık |
if | eğer |
help | yardım |
tools | araçlar |
right | hakkını |
we | biz |
and | ve |
a | bir |
to | e |
EN In 2005, the Federal Communications Commission set out to keep the Internet open to consumers by establishing the Open Internet Order
TR 2005 yılında Federal İletişim Komisyonu, Açık İnternet Yönetmeliği'ni oluşturarak interneti tüketicilere açık tutmak için girişimde bulundu
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
federal | federal |
commission | komisyonu |
internet | interneti |
open | açık |
by | oluşturarak |
to keep | tutmak |
to | için |
EN Consumers deserve access to the lawful Internet content of their choice.
TR Müşteriler istedikleri yasal İnternet içeriğine erişme hakkına sahipler.
EN Consumers should be allowed to run applications and use services of their choice.
TR Müşteriler istedikleri uygulamayı çalıştırabilmeli, istedikleri hizmeti kullanabilmelidirler.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
use | hizmeti |
EN Consumers should be able to connect to their choice of legal devices.
TR Müşteriler, yasal cihazlarına bağlanabilmelidirler.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
legal | yasal |
devices | cihazlar |
EN Consumers deserve to choose their network providers' application, service providers and content providers.
TR Müşteriler, ağ sağlayıcılarının uygulamalarını, hizmet sağlayıcılarını ve içerik sağlayıcılarını seçmeyi hak etmektedirler.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
application | uygulamalar |
service | hizmet |
content | içerik |
and | ve |
EN The FCC created a false sense of protection and hope for consumers
TR FCC tüketiciler için sahte bir koruma ve ümit hissi üretti
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
fcc | fcc |
protection | koruma |
consumers | tüketiciler |
and | ve |
for | için |
a | bir |
of | in |
EN Net neutrality was supposed to give consumers more choice, control and access
TR İnternet'te tarafsızlık, sözde tüketicilere daha fazla seçenek, kontrol ve erişim sağlayacaktı
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
control | kontrol |
and | ve |
access | erişim |
EN By imposing these regulations, however, the FCC undoubtedly prevented online and network services from being created and benefiting consumers.
TR Fakat kuşkusuz olarak ,FCC bu yönetmelikleri uygulayarak, tüketicilere fayda sağlayan çevrimiçi ve ağ hizmetlerinin yaratılmasını engellemiştir.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
fcc | fcc |
services | hizmetlerinin |
online | çevrimiçi |
and | ve |
these | bu |
the | fakat |
EN Consumers have choices in a free market and have the right to use or decline services or applications
TR Serbest piyasada müşterilerin seçenekleri vardır ve hizmetleri veya uygulamaları kullanma veya kullanmama hakkına sahiptir
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
free | serbest |
and | ve |
right | hakkı |
services | hizmetleri |
to | kullanma |
or | veya |
applications | uygulamalar |
EN • gaining the trust and confidence of French consumers
TR • Fransız tüketicilerin güvenini kazanmak
EN • gaining the trust and confidence of Italian consumers
TR • İtalyan tüketicilerin güvenini kazanmak
EN Consumers are sending a clear signal when it comes to sustainability. Companies need to catch up or risk missing the opportunity. Learn more from our Global Sustainability Study 2021.
TR Mayıs’tan beri, pandemi döneminde ticari çevikliğin önemini vurguluyoruz. Pandemi devam ettikçe, kazananları başkalarından ayıran bilgiler paylaşmaya devam ediyoruz.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
to | e |
the | beri |
EN Simon-Kucher has worked with a number of leading online businesses that sell directly to consumers or leverage consumer traffic to sell to other businesses
TR Simon-Kucher doğrudan müşterilere satış yapan veya diğer işletmelere satış yaparak sektörel hacmi yükselten sektörün lideri çok sayıda çevrimiçi işletme ile çalışmıştır
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
leading | lideri |
directly | doğrudan |
sell | satış |
online | çevrimiçi |
other | diğer |
or | veya |
a | sayıda |
businesses | işletmelere |
with | ile |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
food | gıda |
indicators | göstergeleri |
consumers | tüketicilerin |
by | tarafından |
temperature | sıcaklığı |
to | kadar |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consumers | tüketiciler |
pre | önceden |
product | ürünü |
many | pek |
check | kontrol |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
food | gıda |
nutritional | beslenme |
potential | potansiyel |
consumers | tüketicilerin |
decisions | kararlar |
information | bilgileri |
about | ilgili |
make | da |
to | sağlamak |
more | daha |
and | ve |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
make | da |
food | gıda |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
provide | sağlayan |
clear | açık |
nutritional | beslenme |
consumers | tüketicilerin |
easy | kolay |
labels | etiketleri |
greater | daha fazla |
create | oluşturun |
professional | profesyonel |
food | gıda |
have | içerik |
about | ilgili |
and | ve |
to | için |
EN Since 1994, the Golden Frog team has been servicing enterprises, service providers and consumers
TR 1994 yılından bugüne Golden Frog ekibi kurumlara, servis sağlayıcılara ve tüketicilere hizmet sunmaktadır
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
team | ekibi |
golden | golden |
frog | frog |
service | hizmet |
and | ve |
been | ne |
EN The world of transport and logistics makes global trade tick like clockwork, connecting producers and suppliers with consumers through global supply chains
TR Taşımacılık ve lojistik dünyası, üreticiler ve tedarikçiler ile tüketiciler arasında global tedarik zincirleri kanalıyla bağlantılar kurarak, küresel ticaretin saat gibi tıkır tıkır işlemesini sağlar
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
logistics | lojistik |
connecting | bağlantı |
suppliers | tedarikçiler |
consumers | tüketiciler |
supply | tedarik |
chains | zincirleri |
transport | taşımacılık |
world | dünyası |
and | ve |
the | gibi |
makes | ile |
global | küresel |
EN Today?s Fashion and Lifestyle consumers are increasingly expecting companies to embrace sustainability
TR Günümüzün Moda ve Yaşam Tarzı tüketicileri, şirketlerden sürdürülebilirliği benimsemelerini giderek daha fazla bekliyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
s | s |
fashion | moda |
increasingly | giderek |
and | ve |
to | fazla |
EN Consumers of our Products. The Database powers our Products and as such your personal data is shared with our customers when they access and use our Products.
TR Ürünlerimizin tüketicileriyle. Veri Tabanı, Ürünlerimize güç sağlar ve bundan dolayı kişisel verileriniz, Ürünlerimize eriştiklerinde ve onları kullandıklarında müşterilerimizle paylaşılır.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
data | veri |
personal | kişisel |
and | ve |
database | tabanı |
EN This includes sharing our Products with third party partners (such as Google, Nintendo and Microsoft) for the purposes of delivering our content to consumers of our Products on those platforms.
TR Buna, söz konusu platformlarda Ürünlerimizin tüketicilerine içeriğimizin sunulması amacıyla üçüncü taraf ortaklarla (Google, Nintendo ve Microsoft gibi) Ürünlerimizin paylaşılması da dahildir.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
party | taraf |
microsoft | microsoft |
platforms | platformlarda |
includes | dahildir |
and | ve |
third | üçüncü |
EN These mechanisms aim to ensure consumers can access an uncorrupted marketplace, free from cartel behaviour, or restrictive anti-competitive agreements
TR Bu düzenlemelerle tüketicilerin de tekelleşmenin olmadığı ve üreticiler arasında kısıtlayıcı rekabet sözleşmeleri içermeyen temiz bir piyasaya ulaşması hedeflenir
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consumers | tüketicilerin |
agreements | sözleşmeleri |
competitive | rekabet |
these | bu |
to | bir |
EN The concept also extends to preventing consumers from being misled about the true provider, origin, or characteristics of goods and services.
TR Aynı zamanda tüketicilerin ürün ve hizmetlerin gerçek tedarikçisi, kökeni veya özellikleri hakkında yanıltılmasını da engellemeyi amaçlamaktadır.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consumers | tüketicilerin |
true | gerçek |
of | ın |
characteristics | özellikleri |
services | ürün |
and services | hizmetlerin |
and | ve |
the | aynı |
or | veya |
about | hakkında |
EN TENCEL™ fibers bring consumers a new standard of natural comfort
TR TENCEL™ elyafları tüketicilere yeni bir doğal konfor standardı getiriyor.
EN Consumers can have the assurance that their fashion choices are not contributing to an adverse impact on the environment.
TR Tüketiciler moda tercihlerinin çevreye olumsuz bir etkide bulunmadığından emin olabilirler.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consumers | tüketiciler |
fashion | moda |
environment | çevreye |
to | emin |
the | bir |
EN EXAMINATION OF CONSUMERS’ PURCHASING BEHAVIOUR OF DAIRY PRODUCTS BY FOOD CHOICE STYLES: A RESEARCH ON MILK AND DAIRY PRODUCTS
TR GIDA SEÇİM TARZLARINA GÖRE TÜKETİCİLERİN SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SATIN ALMA DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ: İZMİR İLİ ÖRNEĞİ
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
purchasing | alma |
and | ve |
EN Effect of Packaging on Consumers' Purchasing Preferences for Milk and Dairy Products: A Case Study of Izmir
TR Tüketicilerin Süt ve Süt Ürünleri Satın Alma Tercihinde Ambalajın Etkisi: İzmir İli Örneği
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
effect | etkisi |
of | ın |
packaging | ambalaj |
consumers | tüketicilerin |
milk | süt |
purchasing | satın alma |
and | ve |
EN Consumers Intention to Purchase Organic Food; Aydin Province Example
TR Tüketicilerde Organik Gıda Ürünü Satın Alma Niyeti; Aydın İli Örneği
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
organic | organik |
food | gıda |
purchase | satın |
EN Determination of Egg Consumption Habits of Consumers in Gaziantep Province
TR Gaziantep İlindeki Tüketicilerin Yumurta Tüketim Alışkanlıklarının Belirlenmesi
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
determination | belirlenmesi |
consumption | tüketim |
consumers | tüketicilerin |
of | nın |
EN Discover the products that consumers are looking for on competitors' websites. Identify gaps and opportunities in your own retail strategy. Better understand market demand.
TR Tüketicilerin, rakiplerinizin websitesinde aradıkları ürünleri keşfedin. Perakende stratejinizdeki boşlukları ve fırsatları belirleyin. Pazar talebini daha iyi anlayın.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
discover | keşfedin |
consumers | tüketicilerin |
competitors | rakiplerinizin |
retail | perakende |
market | pazar |
products | ürünleri |
opportunities | fırsatları |
better | daha iyi |
and | ve |
the | daha |
EN The overall intent of GxP requirements is to ensure that food and medical products are safe for consumers and to ensure the integrity of data used to make product-related safety decisions.
TR Bir bütün olarak ele alındığında GxP gereksinimlerinin amacı, gıda ve tıp ürünlerin müşteriler için güvenli olduğundan ve ürünle ilgili güvenlik kararlarının alınmasında kullanılan verilerin bütünlüğünden emin olmaktır.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
food | gıda |
medical | tıp |
data | verilerin |
related | ilgili |
and | ve |
make | da |
decisions | kararlar |
safety | güvenlik |
products | ürünlerin |
integrity | bütünlüğü |
of | in |
used | kullanılan |
EN Businesses that annually buy, receive, sell or share personal information of 50,000 or more consumers, households or devices for commercial purposes
TR Ticari amaçla yılda 50.000 veya daha fazla tüketicinin, hanenin veya cihazın kişisel bilgilerini satın alan, elde eden, satan veya paylaşan işletmeler
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
businesses | işletmeler |
annually | yılda |
buy | satın |
receive | elde |
share | paylaş |
personal | kişisel |
information | bilgilerini |
devices | cihaz |
commercial | ticari |
or | veya |
of | alan |
EN The construction sector is considered one of the largest consumers of primary raw materials and also one of the largest CO2 emitters
TR İnşaat sektörü, en büyük birincil ham madde tüketicileri ve CO2 emisyoncuları arasında sayılıyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
primary | birincil |
raw | ham |
and | ve |
the | arasında |
sector | sektör |
EN Jewellery made from fish skin and bags from garbage – consumers want more sustainability in fashion. The industry is reacting with creative solutions.
TR Balık derisinden üretilen takılar ve atıktan yapma çantalar... Tüketiciler daha sürdürülebilir bir moda istiyorlar. Sektör bu arzuyu yaratıcı çözümlerle karşılıyor.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
fish | balık |
consumers | tüketiciler |
sustainability | sürdürülebilir |
fashion | moda |
industry | sektör |
creative | yaratıcı |
solutions | çözümlerle |
and | ve |
more | daha |
EN It’s perhaps our bad luck that the end consumers rarely come face-to-face with our products because they’re usually narcotised when in direct contact with them, but this of course has its good reason
TR Bizim talihsizliğimiz, son kullanıcının ürünlerimizle doğrudan temas ettiği esnada, çoğu zaman haklı olarak narkozun etkisinde olduğundan ürünlerimizi genelde görmüyor olması
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
direct | doğrudan |
contact | temas |
our products | ürünlerimizi |
when | zaman |
the | çoğu |
our | bizim |
end | son |
EN Cooperation with China, one of the world’s largest consumers of energy, is given particular priority
TR Yeryüzünün en büyük enerji tüketicilerinden biri olan Çin’le yürütülen işbirliğinin özel bir önemi var
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
energy | enerji |
is | olan |
EN The overwhelming diversity and options are overtaxing the media consumers
TR Medya tüketicisi, olağanüstü çeşitlilik ve seçenek çokluğuyla başa çıkamıyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
options | seçenek |
diversity | çeşitlilik |
and | ve |
media | medya |
EN A free and open Internet requires that tools be made available to help consumers protect their private data. The right to bear encryption keys is a necessary policy if we are to defend the right to privacy.
TR Özgür ve açık bir İnternet, tüketicilere kendi verilerini korumalarına yardım eden araçlar gerektirir. Şifreli anahtarları kırma hakkı eğer biz mahremiyet hakkını savunuyorsak gerekli bir politikadır.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
requires | gerektirir |
data | verilerini |
necessary | gerekli |
privacy | mahremiyet |
keys | anahtarları |
open | açık |
if | eğer |
help | yardım |
tools | araçlar |
right | hakkını |
we | biz |
and | ve |
a | bir |
to | e |
يتم عرض 50 من إجمالي 50 ترجمة