TR Korsanlık yapmayın - telif haklarına saygı gösterin. Başka bir deyişle, telif haklarıyla korunan içeriği (üçüncü şahıs internet sitelerine olan bağlantılar da dahil) sahibinden izin almadan yayınlamayın.
Vertaal "deyişle" na Engels
Wys 22 van 22 vertalings van die frase "deyişle" van Turks na Engels
Vertaling van Turks na Engels van deyişle
Turks
Engels
EN Don't be a pirate - respect copyright. In other words, don't post copyrighted content (including links to third party websites) without permission from the owner.
| Turks | Engels |
|---|---|
| telif | copyright |
| başka | other |
| olan | be |
| bağlantılar | links |
| izin | permission |
TR Rap müziğin kökeni 1970'lerde özellikle siyahi insanların yaşadığı Amerika'nın kenar mahallelerine, yâni bir diğer deyişle "getto"lara dayanmaktadır
EN Rap is a vocal style, usually coming together with hip-hop, the musical genre off-shoot of the hip hop culture
TR Merkezi finans sistemleri özgür ve eşit değer (diğer bir deyişle para) takası sunmuyor ve finansal aracılar da işlem masraflarını ve sürelerini artırıyor
EN Centralized financial systems have not provided for the free and equal exchange of value (in other words, money), with financial intermediaries driving up transaction costs and time
| Turks | Engels |
|---|---|
| merkezi | centralized |
| sistemleri | systems |
| özgür | free |
| eşit | equal |
| diğer | other |
TR Diğer bir deyişle, herhangi birinin kullanabileceği merkeziyetsiz bir süper bilgisayardır
EN In other words, it is a decentralized supercomputer that anyone can use
| Turks | Engels |
|---|---|
| diğer | other |
| herhangi | anyone |
| merkeziyetsiz | decentralized |
TR Başka bir deyişle kod, belirli bir işlem altyapısına bağlı olmamalıdır
EN it should assume there is no affinity to the underlying compute infrastructure
| Turks | Engels |
|---|---|
| altyapısı | infrastructure |
TR Başka bir deyişle, aynı parçaya iki kayıt yerleştirmeniz halinde Lambda, işlevinizin ikinci kayıtla çağrılmadan önce ilk kayıtlı başarılı bir şekilde çağrılacağını garanti eder
EN This means that if you put two records in the same shard, Lambda guarantees that your Lambda function will be successfully invoked with the first record before it is invoked with the second record
| Turks | Engels |
|---|---|
| lambda | lambda |
| ikinci | second |
| başarılı | successfully |
| garanti | guarantees |
TR Apex Pro hassasiyeti ayarlamanıza olanak sağlayan diğer bir deyişle tuşun tuş basımı olarak kaydedilmeden önce alması gereken mesfayi ayarlamanızı sağlayan SteelSeries patentli OmniPoint ayarlanabilir mekanik anahtarlara sahiptir
EN The Apex Pro features SteelSeries patented OmniPoint Adjustable Mechanical Switches, which allow you to adjust the sensitivity, in other words the distance that the keys need to travel before registering as a keypress
| Turks | Engels |
|---|---|
| diğer | other |
| önce | before |
| steelseries | steelseries |
| patentli | patented |
| mekanik | mechanical |
TR Bitcoin ödülü, her 210.000 blokta, diğer bir deyişle yaklaşık 4 yılda bir 2'ye bölünür
EN The Bitcoin reward is divided by 2 every 210,000 blocks, or approximately four years
| Turks | Engels |
|---|---|
| bitcoin | bitcoin |
| her | every |
| yaklaşık | approximately |
TR Başka bir deyişle, işlerini uygulama mağazalarında temsil etmek ve müşterilerinin kendileriyle etkileşime girmesine izin vermek istiyorlar
EN In other words, they want to represent their business in the app stores and allow their customers to interact with them
| Turks | Engels |
|---|---|
| başka | other |
| temsil | represent |
TR Diğer bir deyişle, herhangi birinin kullanabileceği merkeziyetsiz bir süper bilgisayardır
EN In other words, it is a decentralized supercomputer that anyone can use
| Turks | Engels |
|---|---|
| diğer | other |
| herhangi | anyone |
| merkeziyetsiz | decentralized |
TR Başka bir deyişle kod, belirli bir işlem altyapısına bağlı olmamalıdır
EN it should assume there is no affinity to the underlying compute infrastructure
| Turks | Engels |
|---|---|
| altyapısı | infrastructure |
TR Başka bir deyişle, aynı parçaya iki kayıt yerleştirmeniz halinde Lambda, işlevinizin ikinci kayıtla çağrılmadan önce ilk kayıtlı başarılı bir şekilde çağrılacağını garanti eder
EN This means that if you put two records in the same shard, Lambda guarantees that your Lambda function will be successfully invoked with the first record before it is invoked with the second record
| Turks | Engels |
|---|---|
| lambda | lambda |
| ikinci | second |
| başarılı | successfully |
| garanti | guarantees |
TR Onay, devamlı uygulama olmasına daha çok odaklanır; diğer deyişle, yeniden denetim döngüsü çok daha kısadır ve 6 aya kadar düşebilir
EN An attestation focuses more on the continuous implementation aspect, which means that the re-audit cycle is much shorter – down to 6 months
| Turks | Engels |
|---|---|
| uygulama | implementation |
| denetim | audit |
| döngüsü | cycle |
TR '5', açık bir şekilde, 5 değerine sahiptir, ya da başka bir deyişle '5', değeri 5 olan bir ifadedir (bu durumda, '5' bir tamsayı sabittir).
EN '5', obviously, has the value 5, or in other words '5' is an expression with the value of 5 (in this case, '5' is an integer constant).
| Turks | Engels |
|---|---|
| başka | other |
| bu | this |
| durumda | case |
TR Başka bir deyişle, $a da değeri 5 olan ifadedir
EN In other words, $a is an expression with the value of 5 as well
| Turks | Engels |
|---|---|
| başka | other |
| olan | is |
TR Bitcoin ödülü, her 210.000 blokta, diğer bir deyişle yaklaşık 4 yılda bir 2'ye bölünür
EN The Bitcoin reward is divided by 2 every 210,000 blocks, or approximately four years
| Turks | Engels |
|---|---|
| bitcoin | bitcoin |
| her | every |
| yaklaşık | approximately |
TR Başka bir deyişle, partinin en iyisini oluşturmak bilgisayar hesaplamasına bağlı değildir, ancak bu markanın her bir bileşeni el ile bir araya getirilir.
EN In other words, it does not depend on computer calculation to form the best of the lot but each and every component of this brand is put together by hand.
| Turks | Engels |
|---|---|
| başka | other |
| iyisini | the best |
| bilgisayar | computer |
| bağlı | depend |
| değildir | not |
| el | hand |
TR Bu, bir diğer deyişle en az bir görünmeye sahip toplam (eşsiz) anahtar kelime sayısı arasında toplam görünme sayısıdır
EN That is, the total number of impressions between the total number (unique) of keywords with at least one impression
| Turks | Engels |
|---|---|
| en az | least |
TR Sonuç olarak, platformumuz piyasadaki diğer sıralama izleyicilerinden neredeyse 3 kat daha doğrudur, başka bir deyişle, anahtar kelime kontrollerimiz asla başarısız olmaz.
EN As a result, our platform is almost 3X more accurate than other rank trackers on the market, in other words, our keyword checks never fail.
| Turks | Engels |
|---|---|
| sonuç | result |
| piyasadaki | on the market |
| sıralama | rank |
| neredeyse | almost |
| asla | never |
| başarısız | fail |
TR Korsanlık yapmayın - telif haklarına saygı gösterin. Başka bir deyişle, telif haklarıyla korunan içeriği (üçüncü şahıs internet sitelerine olan bağlantılar da dahil) sahibinden izin almadan yayınlamayın.
EN Don't be a pirate - respect copyright. In other words, don't post copyrighted content (including links to third party websites) without permission from the owner.
| Turks | Engels |
|---|---|
| telif | copyright |
| başka | other |
| olan | be |
| bağlantılar | links |
| izin | permission |
TR Rap müziğin kökeni 1970'lerde özellikle siyahi insanların yaşadığı Amerika'nın kenar mahallelerine, yâni bir diğer deyişle "getto"lara dayanmaktadır
EN Rap is a vocal style, usually coming together with hip-hop, the musical genre off-shoot of the hip hop culture
TR Alt satırlarımın ne olduğuna dair temel bir anlayışa sahip olduğumda, hangi davranışların beni alt satırlara (diğer bir deyişle orta satırlara) götürdüğünü bilmek daha yardımcı oldu
EN Once I had a basic understanding of what my bottom lines are, it was more helpful to know what behaviors led me back to the bottom lines (a.k.a middle lines)
| Turks | Engels |
|---|---|
| alt | bottom |
| temel | basic |
| beni | me |
| orta | middle |
| oldu | was |
| mı | my |
Wys 22 van 22 vertalings
Arabies
Chinees
Duits
Engels
Frans
Indonesies
Italiaans
Japannees
Koreaans
Nederlands
Pools
Portugees
Russies
Spaans
Sweeds
Thai
Vietnamees