EN This data allows you to analyze website traffic and which social networks are worth special emphasis on in your promotion to increase the number of your users.
Vertaal "greater emphasis" na Turks
Wys 50 van 50 vertalings van die frase "greater emphasis" van Engels na Turks
Vertaling van Engels na Turks van greater emphasis
Engels
Turks
TR Bu veriler, web sitesi trafiğini ve kullanıcı sayınızı artırmak için tanıtımınızda hangi sosyal ağların özel olarak vurgulanmaya değer olduğunu analiz etmenize olanak tanır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| traffic | trafiğini |
| social | sosyal |
| worth | değer |
| users | kullanıcı |
| this | bu |
| you | etmenize |
| networks | ağlar |
| analyze | analiz |
| data | veriler |
| and | ve |
| the | özel |
| increase | artırmak |
| of | in |
| to | için |
EN As Support to Life, we place emphasis on the concept of volunteering to ensure the active participation of the community we support.
TR Hayata Destek olarak, destek olduğumuz topluluğun aktif katılımını sağlamak için gönüllülük kavramına çok önem veriyoruz.
| Engels | Turks |
|---|---|
| support | destek |
| concept | kavramı |
| volunteering | gönüllülük |
| active | aktif |
| community | topluluğun |
| participation | katılım |
| of | in |
| to life | hayata |
| to | sağlamak |
| ensure | sağlamak için |
EN As Support to Life, we place emphasis on the concept of volunteering to ensure the active participation of the community we support.
TR Hayata Destek olarak, destek olduğumuz topluluğun aktif katılımını sağlamak için gönüllülük kavramına çok önem veriyoruz.
| Engels | Turks |
|---|---|
| support | destek |
| concept | kavramı |
| volunteering | gönüllülük |
| active | aktif |
| community | topluluğun |
| participation | katılım |
| of | in |
| to life | hayata |
| to | sağlamak |
| ensure | sağlamak için |
EN Such emphasis sets a solid legal foundation for our clients so that if litigation later occurs, the company is as protected as possible.
TR Bu son derece önemlidir zira bu durum müvekkil için sağlam hukuki bir dayanak oluşturmakta ve sonradan dava açılması halinde şirketin mümkün olduğunca korunmasını sağlamaktadır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| solid | sağlam |
| legal | hukuki |
| our | ve |
| company | şirketin |
| such | bu |
| possible | mümkün |
| a | bir |
| for | için |
EN As Support to Life, we place emphasis on the concept of volunteering to ensure the active participation of the community we support.
TR Hayata Destek olarak, destek olduğumuz topluluğun aktif katılımını sağlamak için gönüllülük kavramına çok önem veriyoruz.
| Engels | Turks |
|---|---|
| support | destek |
| concept | kavramı |
| volunteering | gönüllülük |
| active | aktif |
| community | topluluğun |
| participation | katılım |
| of | in |
| to life | hayata |
| to | sağlamak |
| ensure | sağlamak için |
EN Criteria for FISMA OIG and CIO metrics are NIST SP 800 special publications, with emphasis on NIST SP 800-53
TR FISMA OIG ve CIO ölçümleri için ölçütler, NIST SP 800-53 üzerine odaklanan NIST SP 800 özel yayınlarıdır
| Engels | Turks |
|---|---|
| and | ve |
| on | üzerine |
| for | için |
EN Such emphasis sets a solid legal foundation for our clients so that if litigation later occurs, the company is as protected as possible.
TR Bu son derece önemlidir zira bu durum müvekkil için sağlam hukuki bir dayanak oluşturmakta ve sonradan dava açılması halinde şirketin mümkün olduğunca korunmasını sağlamaktadır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| solid | sağlam |
| legal | hukuki |
| our | ve |
| company | şirketin |
| such | bu |
| possible | mümkün |
| a | bir |
| for | için |
EN Mr Gilsdorf, how is the SEEG contributing to the fight against coronavirus? A strong emphasis is placed on laboratory support
TR Sayın Gilsdorf, koronayla mücadelede SEEG nasıl bir destek sağlıyor? Çalışmalarımızın odağında laboratuarlara sunulan destek yer alıyor diyebiliriz
| Engels | Turks |
|---|---|
| support | destek |
| a | bir |
| how | nasıl |
EN We place great emphasis on keeping family members aware of the current state of patients by telephone, and we try to enable them to contact their loved ones on mobile phones
TR Hasta yakınlarını telefonla güncel durum hakkında bilgilendirmeye büyük önem veriyor ve onların hastalarla cep telefonuyla iletişim kurabilmelereini sağlamaya çalışıyoruz
| Engels | Turks |
|---|---|
| great | büyük |
| current | güncel |
| mobile | cep |
| contact | iletişim |
| them | onları |
| and | ve |
| to | hakkında |
EN Whereas the main focus of the Integra programme was on language courses in 2016, the emphasis has now shifted to qualified study-related support
TR 2016’da “Integra” programının önceliğini dil kursları oluştururken son dönemde öğrenim alanlarına özel destek projeleri ağırlık kazandı
| Engels | Turks |
|---|---|
| language | dil |
| support | destek |
| of | nın |
EN We provide many opportunities and put a lot of emphasis on supporting our employees' development
TR Çalışanlarımıza çok sayıda fırsat sunar ve çalışanlarımızın gelişimini desteklemeye büyük bir önem veririz
| Engels | Turks |
|---|---|
| provide | sunar |
| opportunities | fırsat |
| and | ve |
| a | sayıda |
EN Explore the idea of power greater than yourselfThe 12 Steps center around the concept of a power greater than ourselves
TR Kendinizden daha büyük güç fikrini keşfedin12 Adım, kendimizden daha büyük bir güç kavramı etrafında merkezlenir
| Engels | Turks |
|---|---|
| steps | adım |
| around | etrafında |
| power | güç |
| explore | keşfedin |
| concept | kavramı |
| greater | daha büyük |
| a | bir |
EN We’ve found the top bus routes travellers take to get to Greater Sudbury! Every day our bus partners (Ontario Northland) bring people from major cities to Greater Sudbury
TR Yolcuların Sudbury yolculukları için en çok tercih ettikleri otobüs seferlerini bulduk! Her gün otobüs firması partnerlerimiz (Ontario Northland) büyük şehirlerden Sudbury otobüsleri kaldırır
| Engels | Turks |
|---|---|
| bus | otobüs |
| sudbury | sudbury |
| partners | partnerlerimiz |
| ontario | ontario |
| top | en |
| bring | için |
EN You will experience a greater sense of peace and joy, a deeper feeling of belonging, and an ability to bypass temptations with greater skill and confidence
TR Daha büyük bir huzur ve neşe duygusu, daha derin bir aidiyet duygusu ve daha büyük beceri ve güvenle ayartmaları atlatma yeteneği yaşayacaksınız
| Engels | Turks |
|---|---|
| peace | huzur |
| belonging | aidiyet |
| deeper | derin |
| greater | daha büyük |
| and | ve |
| a | bir |
| to | e |
EN For USB-C functionality, laptops must support USB Power Delivery 2.0 (or greater) for power delivery of up to 100W, USB 3.1 Gen 2 (or greater) for data transfer and DisplayPort Alt mode for video output.
TR USB-C fonksiyonu için dizüstü bilgisayarlar 100 W’a kadar güç dağıtımı için USB Power Delivery 2.0’ı (veya üstü), veri transferi için USB 3.1 Gen 2’yi (veya üstü) ve video çıkışı için DisplayPort Alt modunu desteklemelidir.
| Engels | Turks |
|---|---|
| usb | usb |
| or | veya |
| data | veri |
| transfer | transferi |
| video | video |
| power | güç |
| and | ve |
| of | in |
EN Elsevier’s cross-discipline platforms support your research journey, enable research and career management and empower you to make an even greater impact in your field
TR Elsevier'in disiplinler arası platformları araştırma yolculuğunuzu destekler, araştırma ve kariyer yönetimi araçları sağlar ve alanınızda daha da büyük bir etkiye sahip olmanıza destek olur
| Engels | Turks |
|---|---|
| platforms | platformlar |
| research | araştırma |
| enable | sağlar |
| career | kariyer |
| impact | etkiye |
| support | destek |
| management | yönetimi |
| in | da |
| even | bir |
| to | arası |
| and | ve |
| greater | büyük |
EN Elsevier?s cross-discipline platforms support your research journey, enable research and career management and empower you to make an even greater impact in your field.
TR Elsevier'in disiplinler arası platformları araştırma yolculuğunuzu destekler, araştırma ve kariyer yönetimi araçları sağlar ve alanınızda daha da büyük bir etkiye sahip olmanıza destek olur.
| Engels | Turks |
|---|---|
| platforms | platformlar |
| research | araştırma |
| enable | sağlar |
| career | kariyer |
| impact | etkiye |
| support | destek |
| management | yönetimi |
| in | da |
| even | bir |
| to | arası |
| and | ve |
| greater | büyük |
EN From reading research to discussing the latest breakthroughs, fostering a greater connection between science, medicine and technology with society can help identify and solve society's challenges.
TR Araştırmaların okunmasından, çığır açan son yeniliklerin tartışılmasına kadar, bilim, tıp ve teknoloji ile toplum arasındaki iletişimin artırılması toplumun sorunlarının belirlenmesi ve çözülmesine yardımcı olabilir.
| Engels | Turks |
|---|---|
| medicine | tıp |
| can | olabilir |
| technology | teknoloji |
| and | ve |
| science | bilim |
| help | yardımcı |
| between | arasındaki |
| to | kadar |
| latest | son |
| society | toplum |
| with | ile |
EN The taxonomy and its implementation are also intended to provide greater recognition for the work of each author and reduce authorship disputes.
TR Bu taksonominin ve hayata geçirilmesinin bir diğer amacı da her yazarın çalışmasının daha fazla takdir görmesi ve yazarlıkla ilgili ihtilafların azaltılmasıdır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| its | bu |
| greater | daha fazla |
| author | yazar |
| and | ve |
| to | her |
| the | fazla |
EN Striving for greater transparency and diversity with regards to editors and board members
TR Editörler ve kurul üyeleriyle ilgili olarak daha fazla şeffaflık ve çeşitlilik sağlamaya çalışmak
| Engels | Turks |
|---|---|
| editors | editörler |
| members | üyeleriyle |
| transparency | şeffaflık |
| diversity | çeşitlilik |
| and | ve |
| greater | daha fazla |
EN However, we are sure that it is as secure and private as you can hope to get, with far greater respect for your privacy than the American equivalents offer.Our team is competent and passionate
TR Ancak, biz amerikan eşdeğerleri teklif daha gizlilik için çok daha büyük bir saygı ile, almak için umut gibi güvenli ve özel olduğundan eminiz.Ekibimiz yetkin ve tutkulu
| Engels | Turks |
|---|---|
| hope | umut |
| american | amerikan |
| offer | teklif |
| passionate | tutkulu |
| our team | ekibimiz |
| privacy | gizlilik |
| we | biz |
| and | ve |
| greater | daha büyük |
| respect | saygı |
EN Connect Google Search Console to your Semrush account to spot a greater number of backlinks. Upload an external backlink list directly into the tool.
TR Daha fazla sayıda geri bağlantı bulmak için Google Search Console'u Semrush hesabınıza bağlayın. Doğrudan araca harici bir backlink listesi yükleyin.
| Engels | Turks |
|---|---|
| semrush | semrush |
| upload | yükleyin |
| external | harici |
| backlink | backlink |
| list | listesi |
| directly | doğrudan |
| connect | bağlantı |
| account | hesabı |
| greater | daha fazla |
| into | da |
| to | geri |
| of | in |
| a | sayıda |
| the | fazla |
EN Wherever your offices are and wherever your business is – in Nizhyn, Shanghai, or Chicago – Ahrefs will help you gain greater visibility.
TR Ofisleriniz ve işletmeniz nerede olursa olsun – Nizhyn, Şanghay veya Chicago’da – Ahrefs daha fazla görünürlük kazanmanıza yardımcı olacaktır.
EN We've eolved our steel adapter’s portfolio to deliver you even greater options along the highest performing, most reliable adapters in the market.
TR Çelik adaptör portföyümüzü, piyasadaki en yüksek performanslı ve en güvenilir adaptörlerle birlikte size daha fazla seçenek sunacak şekilde geliştirdik.
| Engels | Turks |
|---|---|
| options | seçenek |
| reliable | güvenilir |
| portfolio | portföy |
| most | en |
| greater | daha fazla |
| our | ve |
| highest | en yüksek |
| to | birlikte |
EN Enable greater design flexibility, safety and ergonomics
TR Daha fazla tasarım esnekliği, güvenlik ve ergonomi elde edin
| Engels | Turks |
|---|---|
| design | tasarım |
| flexibility | esnekliği |
| safety | güvenlik |
| and | ve |
| greater | daha fazla |
EN Answer to "Kernel_task greater than 100%."
TR "Kernel_task greater than 100%." için yanıt
| Engels | Turks |
|---|---|
| answer | yanıt |
| to | için |
EN That said, many of them have a human-readable version of the contents at the opening, and if you want greater detail then please do have a closer look.
TR Ancak, bunların büyük çoğunluğu başlangıçtaki içeriğin kolay anlaşılabilir bir biçimidir ve daha fazla ayrıntı istersen, lütfen daha yakından incele.
| Engels | Turks |
|---|---|
| greater | daha fazla |
| and | ve |
| please | lütfen |
| of | in |
| a | bir |
| the | ancak |
EN TRX is dedicated to building the infrastructure for a truly decentralized internet with blockchain technology in Greater China and across the World.
TR TRX, Çin ve dünya genelinde tamamen merkeziyetsiz bir internet yapısı inşa etmeyi amaçlamaktadır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| trx | trx |
| decentralized | merkeziyetsiz |
| internet | internet |
| world | dünya |
| and | ve |
| building | yapı |
| a | bir |
EN Train operators advised moving some signals inside the tunnel for greater visibility, saving considerable cost by making the changes before construction.
TR Tren operatörleri, tünel içinde daha fazla görünürlük sağlamak için bazı sinyallerin başka bir konuma taşınmasını tavsiye etti. Böylece, değişiklikler inşaattan önce yapılarak önemli maliyet tasarrufu sağladı.
| Engels | Turks |
|---|---|
| train | tren |
| visibility | görünürlük |
| cost | maliyet |
| changes | değişiklikler |
| construction | yapı |
| some | bazı |
| greater | daha fazla |
| for | için |
| the | başka |
| before | önce |
EN And now, through our array of fluid conveyance services, we can help you gain even greater competitive advantage.
TR Üstelik akışkan iletimi hizmetlerimiz aracılığıyla artık daha da fazla rekabet avantajı elde etmenize yardımcı olabiliriz.
| Engels | Turks |
|---|---|
| fluid | akışkan |
| services | hizmetlerimiz |
| gain | elde |
| competitive | rekabet |
| you | etmenize |
| help | yardımcı |
| now | artık |
| even | da |
| advantage | avantajı |
| through | aracılığıyla |
EN This corrosion protection decreases the likelihood of leaking, which means less equipment downtime and greater productivity
TR Korozyona karşı koruma, sızıntı olasılığını azaltır ve bu da daha kısa ekipman duruş süresi ve daha fazla üretkenlik anlamına gelir
| Engels | Turks |
|---|---|
| protection | koruma |
| decreases | azaltır |
| means | anlamına |
| equipment | ekipman |
| of | karşı |
| productivity | üretkenlik |
| this | bu |
| greater | daha fazla |
| and | ve |
| the | fazla |
EN Years Active 1972 – present (49 years) Founded In Stockport, Stockport, Greater Manchester, England, United Kingdom
TR Aktif yıllar 1972 – şimdiye kadar (49 year) Kurulduğu tarih Stockport, Stockport, Greater Manchester, England, Birleşik Krallık
EN Years Active 1991 – present (30 years) Founded In Rochdale, Rochdale, Greater Manchester, England, United Kingdom
TR Aktif yıllar 1991 – şimdiye kadar (30 year) Kurulduğu tarih Rochdale, Rochdale, Greater Manchester, England, Birleşik Krallık
EN Kate Bush (born Catherine Bush on 30 July 1958 in Bexleyheath, Kent, England, now part of Greater London) is an English singer and songwriter known for her expressive four-octave soprano vo… read more
TR Kate Bush (d. 30 Temmuz 1958, Londra), İngiliz müzisyen, besteci, multienstrümanist ve yapımcı. Gerçek adı Catherine Bush'tur. Londra'nın güney doğusunda Bexleyheath Maternity … Devamını oku
EN Kate Bush (born Catherine Bush on 30 July 1958 in Bexleyheath, Kent, England, now part of Greater London) is an English singer and songwriter known for her expressive four-octave soprano voice, idiosyncratic and literary lyrics, and ec… read more
TR Kate Bush (d. 30 Temmuz 1958, Londra), İngiliz müzisyen, besteci, multienstrümanist ve yapımcı. Gerçek adı Catherine Bush'tur. Londra'nın güney doğusunda Bexleyheath Maternity Hastanesi'nde, Dr. Robert John Bush adlı … Devamını oku
EN Check-In date should be greater than or equal to todays date
TR Giriş tarihi bugünün tarihi veya sonrası olmalıdır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| should | olmalı |
| should be | olmalıdır |
| date | tarihi |
| or | veya |
EN Event date should be greater than or equal to todays date.
TR Etkinlik tarihi bugünün tarihi veya sonrası olmalıdır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| event | etkinlik |
| should | olmalı |
| should be | olmalıdır |
| date | tarihi |
| or | veya |
EN Alternate date should be greater than or equal to todays date.
TR Alternatif tarih bugünün tarihi veya sonrası olmalıdır.
| Engels | Turks |
|---|---|
| alternate | alternatif |
| should | olmalı |
| should be | olmalıdır |
| date | tarihi |
| or | veya |
EN Years Active 1989 – present (32 years) Founded In Manchester, Greater Manchester, England, United Kingdom
TR Aktif yıllar 1989 – şimdiye kadar (32 year) Kurulduğu tarih Manchester, Greater Manchester, England, Birleşik Krallık
EN With Maersk’s Electronic Data Interchange (EDI) solutions, you will have greater control and visibility of your supply chain events.
TR Elektronik Veri Değişimi (EDI) ile, işlemleriniz üzerinde daha fazla kontrol elde ederken manuel işlerinizi azaltırsınız.
| Engels | Turks |
|---|---|
| electronic | elektronik |
| data | veri |
| control | kontrol |
| greater | daha fazla |
| your | daha |
| with | ile |
EN There is no greater asset than a team that works well together, gets stuff done, and has fun along the way.
TR Birlikte iyi çalışan, işleri halleden ve yol boyunca eğlenen bir takımdan daha büyük bir varlık yoktur.
| Engels | Turks |
|---|---|
| asset | varlık |
| works | iş |
| way | yol |
| and | ve |
| together | birlikte |
| greater | daha büyük |
| well | iyi |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN Step 2: We came to believe that power greater than ourselves could restore us to sanity.
TR Adım 2: Kendimizden daha büyük bir gücün bizi akıl sağlığına kavuşturabileceğine inanmaya başladık.
| Engels | Turks |
|---|---|
| step | adım |
| power | gücü |
| greater | daha büyük |
| us | bizi |
EN Step 5: We admitted to ourselves, another human being, and power greater than ourselves the exact nature of our problematic behavior and attitudes.
TR Adım 5: Kendimize, başka bir insana ve kendimizden daha büyük bir güce, sorunlu davranış ve tutumlarımızın tam doğasını kabul ettik.
| Engels | Turks |
|---|---|
| step | adım |
| exact | tam |
| problematic | sorunlu |
| behavior | davranış |
| and | ve |
| greater | daha büyük |
EN Step 6: We were entirely ready to have power greater than ourselves completely free us of all these defects of character.
TR Adım 6: Kendimizden daha büyük bir güce sahip olmaya tamamen hazırdık, bizi tüm bu karakter kusurlarından tamamen kurtardık.
| Engels | Turks |
|---|---|
| step | adım |
| character | karakter |
| greater | daha büyük |
| completely | tamamen |
| us | bizi |
| all | tüm |
| these | bu |
EN Step 11: We sought through practices such as meditation and prayer to improve our conscious contact with power greater than ourselves, seeking only knowledge of what to do and the strength to do so.
TR Adım 11: Kendimizden daha büyük bir güçle bilinçli temasımızı geliştirmek için meditasyon ve dua gibi uygulamalarla aradık, sadece ne yapacağımızı bilmeyi ve bunu yapmanın gücünü aradık.
| Engels | Turks |
|---|---|
| step | adım |
| meditation | meditasyon |
| contact | temas |
| what | ne |
| and | ve |
| power | güç |
| greater | daha büyük |
| to | için |
| improve | geliştirmek |
| of | in |
EN Connecting to power greater than ourselves is the spiritual basis of our program: it grounds us in connection, solace, strength, and humility
TR Kendimizden daha büyük bir güce bağlanmak, programımızın manevi temelidir: bizi bağlantı, teselli, güç ve alçakgönüllülükte temellendirir
| Engels | Turks |
|---|---|
| connection | bağlantı |
| power | güç |
| program | programı |
| greater | daha büyük |
| and | ve |
| us | bizi |
EN Many of us find understanding and developing a relationship with power greater than ourselves necessary for recovering from our addiction.
TR Birçoğumuz, bağımlılığımızdan kurtulmak için kendimizden daha büyük bir güçle bir ilişki kurmayı ve geliştirmeyi gerekli buluyoruz.
| Engels | Turks |
|---|---|
| relationship | ilişki |
| power | güç |
| necessary | gerekli |
| and | ve |
| greater | daha büyük |
| many | büyük |
| of | in |
| a | bir |
| for | için |
EN Provisioned Concurrency gives you greater control over the performance of your serverless applications. When enabled, Provisioned Concurrency keeps functions initialized and hyper-ready to respond in double-digit milliseconds.
TR Eş Zamanlı Tedarik, sunucusuz uygulamalarınızın performansı üzerinde daha iyi bir kontrol sağlar. Etkinleştirildiğinde, Eş Zamanlı Tedarik, işlevleri başlatır ve çift basamaklı milisaniyelerde yanıt vermeye hazır olarak tutar.
| Engels | Turks |
|---|---|
| gives | sağlar |
| control | kontrol |
| serverless | sunucusuz |
| keeps | tutar |
| functions | işlevleri |
| respond | yanıt |
| double | çift |
| ready | hazır |
| applications | uygulamalar |
| greater | iyi |
| and | ve |
| to | e |
| the | üzerinde |
| of | bir |
EN The reader will be able to identify his or her location on their own device with greater ease
TR Okuyucu, nerde olduğunu kendi cihazında daha kolay tespit edebilecektir
| Engels | Turks |
|---|---|
| reader | okuyucu |
| ease | kolay |
| device | cihaz |
| identify | tespit |
EN Thawte EV SSL Web Server Certificate: These are extended verification certificates, therefore requires full verification of the business behind the website and thus offers users a greater sense of trust
TR Thawte EV SSL Web Sunucusu Sertifikası: Bunlar genişletilmiş doğrulama sertifikalarıdır, bu nedenle web sitesinin arkasındaki işletmenin tam olarak doğrulanmasını gerektirir ve böylece kullanıcılara daha büyük bir güven duygusu sunar
| Engels | Turks |
|---|---|
| thawte | thawte |
| ssl | ssl |
| requires | gerektirir |
| full | tam |
| business | iş |
| behind | arkasındaki |
| offers | sunar |
| trust | güven |
| extended | genişletilmiş |
| these | bu |
| and | ve |
| ev | ev |
| certificate | sertifikası |
| verification | doğrulama |
| certificates | sertifikaları |
| therefore | bu nedenle |
| website | web |
| greater | daha büyük |
| the website | sitesinin |
| a | bir |
| users | kullanıcı |
Wys 50 van 50 vertalings
Soortgelyke vertalings
place emphasis emphasis special emphasis great emphasis place great emphasis emphasis on keeping emphasis sets a a strong emphasis greater power greater even greater impact greater control greater productivity greater volume greater impact greater transparency greater customer satisfaction greater protection greater flexibility gain greater visibility greater visibility even greater greater value greater pressure greater number greater activity greater sense drive greater performance greater efficiency greater level greater benefit greater focus greater understanding offer greater visibility greater agility greater consistency greater risk greater access greater london greater detail much greater greater security enable greater greater sudbury greater responsibility greater vancouver greater stability greater amount greater weight because greater participation
Arabies
Chinees
Duits
Fins
Frans
Hongaars
Indonesies
Italiaans
Japannees
Koreaans
Nederlands
Noors
Pools
Portugees
Russies
Spaans
Sweeds
Tsjeggies
Turks
Vietnamees