EN It is inscribed with the Latin term Non Solus (not alone)
EN It is inscribed with the Latin term Non Solus (not alone)
TR Üzerinde Latince bir terim olan Non Solus (yalnız değil) yazmaktadır
英语 | 土耳其 |
---|---|
is | olan |
the | değil |
EN Publishers and scholars cannot do it alone
TR Yayıncılar ve akademisyenler bunları tek başlarına yapamazlar
英语 | 土耳其 |
---|---|
and | ve |
EN Ahrefs monitors over <strong>150 million keywords</strong> in the US alone (+ more for over 150 countries), so we have enough coverage to paint an accurate picture of websites’ organic search traffic.
TR Ahrefs, yalnızca ABD’de <strong>150 milyondan fazla anahtar kelimeyi</strong> (150’den fazla ülke için daha da fazla) izlediğinden, web sitelerinin organik arama trafiğinin isabetli bir resmini çizmek için yeterli kapsama sahibiz.
英语 | 土耳其 |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
million | milyondan |
picture | resmini |
websites | web |
organic | organik |
search | arama |
strong | strong |
countries | ülke |
keywords | anahtar |
in | da |
of | in |
more | fazla |
enough | yeterli |
we have | sahibiz |
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
英语 | 土耳其 |
---|---|
news | haberler |
decisions | kararlar |
possible | mümkün |
bad | kötü |
and | ve |
never | asla |
are | olan |
best | en |
fast | hızlı |
the | tek |
EN Karaosmanoğlu stated that they value the importance of public-civil society cooperation in tackling adversities, and said, “We at Support to Life are aware that the efforts of institutions alone are not enough to solve the problems
TR Olumsuzluklarla mücadelede, kamu-sivil toplum işbirliğine büyük önem atfettiklerini belirten Karaosmanoğlu; “Hayata Destek olarak, sorunların çözümü için kurumların tek başına mücadelesinin yeterli olmayacağının farkındayız
EN Attending meetings and experiencing first-hand that we are not alone in our addiction is a central part of the recovery journey
TR Toplantılara katılmak ve bağımlılığımızda yalnız olmadığımızı ilk elden deneyimlemek, iyileşme yolculuğunun merkezi bir parçasıdır
英语 | 土耳其 |
---|---|
meetings | toplantı |
not | olmadığı |
central | merkezi |
part | parçası |
and | ve |
first | ilk |
EN I watched for the purpose of watching, often quitting videos halfway through or playing games while watching because one video alone wasn’t doing it anymore.
TR İzlemek, çoğu zaman videoları yarıda bırakmak veya izlerken oyun oynamak amacıyla izledim çünkü artık tek bir video bunu yapmıyordu.
英语 | 土耳其 |
---|---|
purpose | amacı |
games | oyun |
videos | videoları |
video | video |
or | veya |
anymore | artık |
the | çoğu |
because | çünkü |
it | bunu |
while | da |
EN The experience of being able to tell somebody about something I?d felt ashamed about and kept secret for years was so incredibly liberating, and to hear others share their own experience with this helped me realize I wasn?t alone
TR Yıllardır utandığım ve gizli tuttuğum bir şeyi birine anlatabilme deneyimi inanılmaz derecede özgürleştiriciydi ve başkalarının kendi deneyimlerini paylaşmasını duymak yalnız olmadığımı anlamama yardımcı oldu
英语 | 土耳其 |
---|---|
experience | deneyimi |
secret | gizli |
incredibly | inanılmaz |
share | paylaş |
for years | yıllardır |
was | oldu |
years | bir |
others | başkaları |
and | ve |
to | şeyi |
EN It can be helpful to find a dedicated co-chair or meeting buddy so you’re not alone
TR Yalnız kalmamanız için özel bir eş başkan veya toplantı arkadaşı bulmak yardımcı olabilir
英语 | 土耳其 |
---|---|
meeting | toplantı |
a | yardımcı |
or | veya |
be | olabilir |
to | için |
EN We are here to prove that your ideas alone are enough! Tell our tool what you want, and it will generate the best logo design solution for your business.
TR Bu süreçte, sahip olduğunuz fikirlerin sonuca ulaşmak için yeterli olduğunu sizlere kanıtlamak istiyoruz! Logo aracımıza nasıl bir logo istediğinizi anlatın; işletmeniz için en iyi logo tasarımlarını üretsin.
英语 | 土耳其 |
---|---|
tool | aracı |
design | tasarımları |
business | iş |
your business | işletmeniz |
logo | logo |
we | istiyoruz |
here | bu |
tell | için |
it | olduğunu |
enough | yeterli |
you | sizlere |
best | en |
to | nasıl |
英语 | 土耳其 |
---|---|
anymore | artık |
have to | zorunda |
all | de |
EN Secure: Decred's unique hybrid PoW/PoS consensus mechanism is more than 20x more expensive to attack than PoW alone because it provides layered security
TR Güvenlik:Decred'in benzersiz hibrid PoW/PoS mutabakat mekanizmasına saldırmak yalnızca bir PoW'a saldırmaktan 20 kat daha masraflıdır çünkü hibrid sistemde katmanlı güvenlik bulunur
英语 | 土耳其 |
---|---|
consensus | mutabakat |
unique | benzersiz |
security | güvenlik |
because | çünkü |
EN These functions can stand alone or leverage other resources such as DynamoDB tables or Amazon S3 buckets
TR Bu işlevler bağımsız olabilir veya DynamoDB tabloları ya da Amazon S3 klasörleri gibi diğer kaynaklardan faydalanabilir
英语 | 土耳其 |
---|---|
functions | işlevler |
can | olabilir |
or | veya |
other | diğer |
dynamodb | dynamodb |
tables | tablolar |
amazon | amazon |
these | bu |
as | gibi |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
英语 | 土耳其 |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
英语 | 土耳其 |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Tesla shares gained 8% yesterday alone, closing at $1,208.59, but fell 5% this morning in pre-market trading.
TR Hertz'in sipariş ettiği 100.000 adet Model 3'ten sonra Tesla hisseleri uçuşa geçti ve 1 Trilyon Dolar değere ulaştı.
英语 | 土耳其 |
---|---|
tesla | tesla |
at | de |
in | sonra |
EN Several combined kits are offered to protect either the floor load area alone or the side panelling over its entire height and the wheel arches as well.
TR Yer yükünü tek başına ya da yan panelleri tüm yüksekliğinden ve tekerlek kemerlerinden de korumak için birkaç kombine kit sunulmaktadır.
英语 | 土耳其 |
---|---|
load | yük |
side | yan |
alone | tek başına |
and | ve |
entire | de |
its | in |
to | birkaç |
the | tek |
EN In the years 2016 to 2020, Germany’s Federal Ministry of Education and Research (BMBF) alone made almost 510 million euros available for global health research.
TR 2016-2020 yılları arasında tek başına Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) Forschung zu Global Health için yaklaşık 510 milyon avro tahsis etmiş bulunuyor.
英语 | 土耳其 |
---|---|
federal | federal |
education | eğitim |
research | araştırma |
million | milyon |
euros | avro |
global | global |
ministry | bakanlığı |
health | health |
years | yıllar |
and | ve |
alone | tek başına |
of | in |
EN With so many threats and frustrations plaguing the internet, Antivirus alone is no longer enough
TR İnternette yayılan çok sayıda tehdit ve kötü amaçlı uygulama yüzünden antivirüsler artık tek başlarına yeterli olamıyor
英语 | 土耳其 |
---|---|
enough | yeterli |
and | ve |
the | artık |
EN Instead of focusing on CPI alone, TrueMove3 was engineered for true 1 to 1 tracking
TR TrueMove3, yalnızca CPI’a odaklanmak yerine gerçek birebir takip için tasarlanmıştır
英语 | 土耳其 |
---|---|
true | gerçek |
tracking | takip |
of | in |
EN Proportion of population that feel safe walking alone around the area they live
TR Yaşadıkları alanın çevresinde yalnız yürürken güvende hisseden nüfusun oranı
英语 | 土耳其 |
---|---|
of | ın |
population | nüfusun |
alone | yalnız |
around | çevresinde |
area | alan |
EN You are never alone as an Amway Business Owner. We support you every step of the way, providing the level of guidance that is right for you.
TR Amway Serbest Girişimcisi olarak hiçbir zaman yalnız değilsiniz. Sizin için uygun seviyede rehberlik sağlayarak, sizi her adımınızda destekliyoruz.
英语 | 土耳其 |
---|---|
amway | amway |
level | seviyede |
guidance | rehberlik |
an | bir |
step | adım |
right | sağ |
never | hiç |
for | için |
英语 | 土耳其 |
---|---|
uwb | uwb |
alongside | yanında |
through | aracılığıyla |
connection | bağlantı |
or | veya |
英语 | 土耳其 |
---|---|
management | yönetimi |
system | sistemi |
purposes | amaçlar |
online | çevrimiçi |
customized | kişiselleştirilmiş |
solutions | çözümleri |
or | veya |
can | olmak |
of | in |
learning | öğrenme |
a | bir |
for | için |
tracking | takip |
英语 | 土耳其 |
---|---|
payment | ödeme |
customers | müşterileriniz |
and | ve |
more | fazla |
can | olur |
ordering | sipariş |
英语 | 土耳其 |
---|---|
time | sürede |
errors | hatalar |
process | iş |
orders | sipariş |
and | ve |
a | bir |
to | doğru |
EN Resellers can resell VyprVPN as a stand alone product to supplement existing revenue or bundle VyprVPN with their core offerings to add value to existing products and reduce churn.
TR Satıcılar var olan gelire katkı sağlamak için VyprVPN'i tek başına satabilir veya var olan ürünlere değer katmak ve dalgalanmayı azaltmak için VyprVPN'i kendi asıl ürünleriyle paket haline satabilirler.
英语 | 土耳其 |
---|---|
value | değer |
reduce | azaltmak |
alone | tek başına |
or | veya |
products | ürünlere |
and | ve |
to | sağlamak |
with | haline |
EN Full details of what's new can be found in our Mobile feature blog for the game which stands alone at the top of the mobile gaming football league.
TR Mobil futbol oyunları zirvesinde tek başına duran FM22 Mobil yeniliklerinin tüm ayrıntılarını, Mobil özellikler blogumuzda bulabilirsiniz.
英语 | 土耳其 |
---|---|
mobile | mobil |
alone | tek başına |
football | futbol |
details | ayrıntılarını |
for | tüm |
the | tek |
英语 | 土耳其 |
---|---|
eye | göz |
innovative | yenilikçi |
this | bu |
in | içine |
of | in |
benefits | faydalar |
英语 | 土耳其 |
---|---|
have to | zorunda |
all | de |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
英语 | 土耳其 |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN Now I had to face a new challenge: providing alone for my children.
TR Artık yeni bir zorluğa daha göğüs germeliydim: çocuklarımla yalnız yaşamak.
英语 | 土耳其 |
---|---|
now | artık |
a | bir |
new | yeni bir |
EN These functions can stand alone or leverage other resources such as DynamoDB tables or Amazon S3 buckets
TR Bu işlevler bağımsız olabilir veya DynamoDB tabloları ya da Amazon S3 klasörleri gibi diğer kaynaklardan faydalanabilir
英语 | 土耳其 |
---|---|
functions | işlevler |
can | olabilir |
or | veya |
other | diğer |
dynamodb | dynamodb |
tables | tablolar |
amazon | amazon |
these | bu |
as | gibi |
英语 | 土耳其 |
---|---|
windows | windows |
control | kontrol |
panel | paneli |
camera | kamera |
zebra | zebra |
application | uygulaması |
and | ve |
used | kullanılan |
英语 | 土耳其 |
---|---|
uwb | uwb |
alongside | yanında |
through | aracılığıyla |
connection | bağlantı |
or | veya |
英语 | 土耳其 |
---|---|
management | yönetimi |
system | sistemi |
purposes | amaçlar |
online | çevrimiçi |
solutions | çözümleri |
or | veya |
can | olmak |
of | in |
learning | öğrenme |
a | bir |
for | için |
tracking | takip |
EN The Bombus Gun Pod is suitable for stand-alone use, and is equipped with a 12.7x99 mm heavy machine gun for use on fixed- and rotary-wing platforms.
TR Bombus Silah Podu, sabit kanatlı ve döner kanatlı hava platformlarında kullanılmak üzere 12.7x99 mm ağır makinalı tüfekle donatılmış bağımsız kullanıma uygundur.
英语 | 土耳其 |
---|---|
gun | silah |
suitable | uygundur |
use | kullan |
and | ve |
a | a |
platforms | platformlar |
fixed | sabit |
is | hava |
mm | mm |
EN If you are travelling alone or with your friends or family, Kia cars are cheap yet luxurious, appropriate for small family
TR Yalnız ya da arkadaşlarınız ya da ailenizle seyahat ediyorsanız, Kia arabaları ucuz ama lüks, küçük aileler için uygun
英语 | 土耳其 |
---|---|
alone | yalnız |
friends | arkadaşlar |
kia | kia |
cheap | ucuz |
luxurious | lüks |
small | küçük |
if you are | ediyorsanız |
your | seyahat |
for | için |
with | uygun |
cars | arabalar |
EN Whether travelling alone or in a group, Renault cars would serve you great in any long or short journey
TR İster tek başınıza ister grup halinde seyahat edin, Renault otomobilleri her uzun veya kısa yolculukta size harika hizmet eder
英语 | 土耳其 |
---|---|
travelling | seyahat |
great | harika |
long | uzun |
short | kısa |
serve | hizmet |
group | grup |
in | halinde |
or | veya |
you | size |
EN Several combined kits are offered to protect either the floor load area alone or the side panelling over its entire height and the wheel arches as well.
TR Yer yükünü tek başına ya da yan panelleri tüm yüksekliğinden ve tekerlek kemerlerinden de korumak için birkaç kombine kit sunulmaktadır.
英语 | 土耳其 |
---|---|
load | yük |
side | yan |
alone | tek başına |
and | ve |
entire | de |
its | in |
to | birkaç |
the | tek |
EN Several combined kits are offered to protect either the floor load area alone or the side panelling over its entire height and the wheel arches as well.
TR Yer yükünü tek başına ya da yan panelleri tüm yüksekliğinden ve tekerlek kemerlerinden de korumak için birkaç kombine kit sunulmaktadır.
英语 | 土耳其 |
---|---|
load | yük |
side | yan |
alone | tek başına |
and | ve |
entire | de |
its | in |
to | birkaç |
the | tek |
EN This means the Federal Republic of Germany has been governed for 46 years by these three CDU politicians alone
TR Dolayısıyla sırf bu üç CDU’lu siyasetçi Federal Almanya Cumhuriyeti'ni 46 yıl boyunca yönetti
英语 | 土耳其 |
---|---|
federal | federal |
germany | almanya |
years | yıl |
this | bu |
EN Technology alone will not save us
TR Teknoloji Bizi Tek Başına Kurtaramaz
英语 | 土耳其 |
---|---|
technology | teknoloji |
us | bizi |
alone | tek başına |
EN However, since this alone will probably not cover demand, the country will have to rely on imports from countries where there is plenty of (sea) water and sunshine
TR Muhtemelen bu miktar da tek başına yeterli olmayacağından, güneş ışığı ve (deniz) suyu bol olan diğer ülkelerden yapılacak ithalatlara güveniliyor
英语 | 土耳其 |
---|---|
probably | muhtemelen |
alone | tek başına |
and | ve |
this | bu |
water | suyu |
sea | deniz |
is | olan |
to | tek |
EN In the years 2016 to 2020, Germany’s Federal Ministry of Education and Research (BMBF) alone made almost 510 million euros available for global health research.
TR 2016-2020 yılları arasında tek başına Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) Forschung zu Global Health için yaklaşık 510 milyon avro tahsis etmiş bulunuyor.
英语 | 土耳其 |
---|---|
federal | federal |
education | eğitim |
research | araştırma |
million | milyon |
euros | avro |
global | global |
ministry | bakanlığı |
health | health |
years | yıllar |
and | ve |
alone | tek başına |
of | in |
EN These are truly difficult, tragic decisions, with which doctors should not be left alone
TR Bunların gerçekleşmesi halinde çok zor ve trajik kararlar olacağından doktorların bu noktada tek başlarına karar verme durumunda kalmaması gerek
英语 | 土耳其 |
---|---|
difficult | zor |
decisions | kararlar |
these | bu |
which | ve |
alone | tek |
with | çok |
EN In the separate coworking room, parents can work in a productive atmosphere instead of working alone in a home office
TR Ebeveynler, homeoffice’de tek başına çalışmak yerine, ayrı bir bölümdeki coworking space’de üretken bir ortamda çalışabiliyorlar
英语 | 土耳其 |
---|---|
parents | ebeveynler |
separate | ayrı |
productive | üretken |
work | çalışmak |
a | bir |
the | tek |
EN In Tirkkonen‘s home country alone, some 700 trainees have taken advantage of the programme
TR Tirkkonen gibi programa Finlandiya’dan katılan öğrenci sayısıysa 700’ü buldu
英语 | 土耳其 |
---|---|
the | gibi |
显示了 50 个翻译的 50