EN "Bathroom at the north end is under construction. North end is for surfing, south end is for swimming. Check out the leopard sharks in the fall. Kayaking in the cove is a fun summer/fall activity too"
EN "Bathroom at the north end is under construction. North end is for surfing, south end is for swimming. Check out the leopard sharks in the fall. Kayaking in the cove is a fun summer/fall activity too"
TR "Plajın yanında park alanı var ve ücretsiz. Biz Pazartesi sabahı 09:30 sularında gittik epey yer vardı."
İngilizce | Türk |
---|---|
at | nda |
in | yer |
the | var |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN #DowJones, #Dow Jones, #DOWJONES Futures #YM1! After it’s first fall, seems lapping up another fall.
TR DOW JHONES KISADA 28350 DIRENC BURAYI ASAMASSA YAPILAN SATISLARIN ILK HEDEFI 27896 2. HEDEFI 27753 ANA HEDEF ISE 27309 ....28603 GECILMEDIKCE BU SENERYO GECELIDIR YTD(YATIRIM TAVSIYESI DEGILDIR)
İngilizce | Türk |
---|---|
its | bu |
first | ilk |
EN Substances that fall into the hazardous substances category can be found in our Dangerous Goods Table.
TR Tehlikeli madde kategorisine giren maddeleri tablomuzda bulabilirsiniz.
İngilizce | Türk |
---|---|
dangerous | tehlikeli |
EN "The free events here in the summer are awesome, although trying to enjoy the park otherwise can be hard during tourist season. The beat time is fall or spring early in the morning- no one's there!"
TR "Bir çok sanat eserini görebileceğiniz bir açık hava müzesi demek yanlış olmaz. Yazın sıcaktan bunalan, kışın buz pateni yapmak isteyen, baharda ise canı canlı müzik çeken tüm Chicago’lular burada"
İngilizce | Türk |
---|---|
free | açık |
summer | yaz |
ones | bir |
to | tüm |
is | hava |
EN Fall Out Boy music, videos, stats, and photos | Last.fm
TR Fall Out Boy müzikleri, videoları, istatistikleri ve fotoğrafları | Last.fm
İngilizce | Türk |
---|---|
music | müzikleri |
stats | istatistikleri |
and | ve |
last | last |
photos | fotoğrafları |
videos | videoları |
EN Fall Out Boy is a band formed in 2001 in Glenview, Illinois after good friends Joe Trohman and Pete Wentz met high schooler Patrick Stump
TR Şikago, Illinois'da kökenli bir Amerikalı Punk-Rock grubudur
İngilizce | Türk |
---|---|
a | bir |
EN Fall Out Boy is a band formed in 2001 in Glenview, Illinois after good friends Joe Trohman and Pete Wentz met high schooler Patrick Stump. Stump originally auditioned as a drummer, but soon… read more
TR Şikago, Illinois'da kökenli bir Amerikalı Punk-Rock grubudur. 2001 yılında Patrick Stump (vokal, gitar), Peter Wentz (bas gitar, yardimci vokal, şarkı sözü yazarı), Joe Trohman (git… Devamını oku
EN Our usage regularly takes us far into the night, and sometimes we can only fall asleep only when we pass out
TR Kullanımımız düzenli olarak bizi gecenin çok ilerisine götürür ve bazen sadece bayıldığımızda uykuya dalabiliriz
İngilizce | Türk |
---|---|
sometimes | bazen |
and | ve |
us | bizi |
usage | kullanım |
regularly | düzenli olarak |
EN Often right before a big deadline, when I really needed to start applying myself, I would fall into a total binge
TR Genellikle büyük bir son teslim tarihinden hemen önce, gerçekten kendimi uygulamaya başlamam gerektiğinde, tam bir tıkanıklığa düşerdim
İngilizce | Türk |
---|---|
often | genellikle |
big | büyük |
really | gerçekten |
total | bir |
before | önce |
EN Use detailed reports to understand when and why website positions rise or fall. Compare your actual metrics with competitors' metrics and previous results.
TR Web sitesi konumunun ne zaman ve neden yükselip düştüğünü anlamak için ayrıntılı raporlar kullanın. Gerçek metriklerinizi rakipleriniz ve daha önceki sonuçlarla karşılaştırın.
İngilizce | Türk |
---|---|
reports | raporlar |
compare | karşılaştırın |
actual | gerçek |
results | sonuç |
detailed | ayrıntılı |
when | zaman |
previous | önceki |
and | ve |
why | neden |
EN However, in a worst case scenario where any of the aforementioned conditions are not met, the system will fall back to the slow path and will slow down to the speed of a traditional blockchain, like that of Ethereum
TR Ancak bu bahsedilen şartların gerçekleşmediği en kötü senaryolarda sistem slow path katmanına düşer ve Ethereum gibi geleneksel bir blockchain hızına geriler
İngilizce | Türk |
---|---|
traditional | geleneksel |
ethereum | ethereum |
blockchain | blockchain |
where | en |
speed | hız |
system | sistem |
and | ve |
EN Preschoolers whose parents don’t want them to fall behind in school
TR Anne babalarının okula hazırlamak istediği okul öncesi çocuklar
İngilizce | Türk |
---|---|
parents | anne |
school | okul |
EN Berlin's division until the fall of the Wall in 1989 doubled many things — a real added value for Berlin visitors today.
TR Esin veren Avrupa: Çok çeşitli yeteneklerin karışımı kıtayı böylesine yaratıcı kılıyor.
İngilizce | Türk |
---|---|
many | çeşitli |
EN In the event that you should fall victim to identity theft, you will benefit from our $1,000,000 insurance policy guarantee.
TR Kimlik hırsızlığına kurban giderseniz 1.000.000 dolarlık sigorta poliçesi garantimizden yararlanırsınız.
İngilizce | Türk |
---|---|
identity | kimlik |
insurance | sigorta |
EN Lizzie brochere undressed milk sacks in after fall, winter video
TR Yaşlı alt karısı ile büyük süt kutuları kullanılmış ve alay iki
İngilizce | Türk |
---|---|
milk | süt |
after | ile |
in | iki |
EN Due to the simple settings in the admin panel, they often fall into popular categories
TR Yönetici panelindeki basit ayarlar nedeniyle genellikle popüler kategorilere girerler
İngilizce | Türk |
---|---|
simple | basit |
settings | ayarlar |
admin | yönetici |
often | genellikle |
popular | popüler |
to | nedeniyle |
EN Cases Admitted to Pediatric Emergency Service Due to Trauma Related to Fall
TR Çocuk Acil Servise Düşmeye Bağlı Travma Nedeniyle Getirilen Olgular
İngilizce | Türk |
---|---|
related | bağlı |
to | nedeniyle |
EN Evaluation of Fall Pear Variety Candidates Obtained by Hybridization in Terms of Fire Blight Disease Resistance, Pomological and Commercial Values
TR Melezleme yoluyla elde edilen güzlük armut çeşit adaylarının ateş yanıklığı hastalığına dayanıklılık, pomolojik ve ticari değerler yönünden değerlendirilmesi
İngilizce | Türk |
---|---|
obtained | elde |
disease | hastalığı |
commercial | ticari |
values | değerler |
and | ve |
of | nın |
EN Fall Risk for Delirium Patients in Pediatric Intensive Care Units (PICUs) and Risks Scales Used for This Reason
TR Pediatrik Yoğun Bakım Ünitelerindeki (PYBÜ) Deliryum Hastalarında Düşme Riski ve Bu Amaçla Kullanılan Ölçekler
İngilizce | Türk |
---|---|
risk | riski |
intensive | yoğun |
care | bakım |
and | ve |
this | bu |
patients | hastalar |
used | kullanılan |
EN Use detailed reports to understand when and why website positions rise or fall. Compare your actual metrics with competitors' metrics and previous results.
TR Web sitesi konumunun ne zaman ve neden yükselip düştüğünü anlamak için ayrıntılı raporlar kullanın. Gerçek metriklerinizi rakipleriniz ve daha önceki sonuçlarla karşılaştırın.
İngilizce | Türk |
---|---|
reports | raporlar |
compare | karşılaştırın |
actual | gerçek |
results | sonuç |
detailed | ayrıntılı |
when | zaman |
previous | önceki |
and | ve |
why | neden |
EN match arms do not fall-through to later cases the way switch statements do.
TR match kolları switch deyimlerini yaptığı gibi sonraki durumlarda başarısız olmaz.
İngilizce | Türk |
---|---|
later | sonraki |
cases | durumlarda |
switch | switch |
the | gibi |
EN Preschoolers whose parents don’t want them to fall behind in school
TR Anne babalarının okula hazırlamak istediği okul öncesi çocuklar
İngilizce | Türk |
---|---|
parents | anne |
school | okul |
EN Berlin's division until the fall of the Wall in 1989 doubled many things — a real added value for Berlin visitors today.
TR Esin veren Avrupa: Çok çeşitli yeteneklerin karışımı kıtayı böylesine yaratıcı kılıyor.
İngilizce | Türk |
---|---|
many | çeşitli |
EN The mother of the main character Alexander “misses” the fall of the Berlin Wall because she is in a coma
TR Filmin ana karakteri Alexander’ın annesi Duvar yıkıldığında komada olduğundan bu önemli olayı kaçırmıştır
İngilizce | Türk |
---|---|
wall | duvar |
main | ana |
EN Three young Russians of Jewish descent come to the West after the fall of the Berlin Wall – and get into all kinds of scrapes! The film is based on the autobiographical novel of the same name by Wladimir Kaminer.
TR Yahudi üç genç Rus, Duvar’ın yıkılmasının ardından Batı’ya gelir – ve eğlence başlar! Film, Wladimir Kaminer’in aynı adlı otobiyografik romanına dayanıyor.
EN The fall of the Berlin Wall is not really of any particular relevance to his life
TR Duvar’ın yıkılışının burada büyük bir etkisi olmaz
İngilizce | Türk |
---|---|
wall | duvar |
the | burada |
EN And finally, the winner of the Nobel Prize in Literature: Günther Grass writes about the fall of the Wall, reunification and German history.
TR Ve son olarak da Nobel Edebiyat Ödüllü bir yazarın kitabı: Günter Grass, bu romanında Duvar’ın yıkılışı, iki Almanya’nın yeniden birleşmesi ve Alman tarihi üzerine yazıyor.
İngilizce | Türk |
---|---|
wall | duvar |
history | tarihi |
in | da |
finally | son olarak |
and | ve |
of | üzerine |
nobel | nobel |
EN Long after the fall of the Berlin Wall and the reunification of Germany, there was talk of a “wall in the mind”
TR Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Almanya’nın yeniden birleşmesi üzeriden zaman geçmiş olmasına rağmen uzun bir süre “zihinlerdeki bir duvar”dan söz edildi
EN There are many differences between east and west – and also between north and south. Surprising insights: Germany, 30 years after the fall of the Wall.
TR Doğu ve Batı arasında pek çok şey birbirinden farklı; ama Kuzey ve Güney arasında da durum aynı. Berlin Duvarı’nın yıkılışından 30 yıl sonra Almanya’ya dair şaşırtıcı olgular.
İngilizce | Türk |
---|---|
north | kuzey |
south | güney |
years | yıl |
many | pek |
west | batı |
and | ve |
the | aynı |
after | sonra |
of | dair |
EN A 7% fall in global CO2 emissions is expected for the whole of 2020.
TR 2020 yılının tamamı için tüm dünyada CO2 salımında yüzde 7’lik bir gerileme olacağı tahmin ediliyor.
İngilizce | Türk |
---|---|
of | in |
a | bir |
for | için |
EN Hansel and Gretel are abandoned by their parents to die in the forest and fall into the hands of a man-eating witch, but can save themselves thanks to Gretel’s shrewdness.
TR Hänsel ve Gretel – Anne ve babaları tarafından bir ormanda terkedilen iki kardeş, insan yiyen bir cadının eline düşse de Gretel’in kurnazlığı sayesinde kurtulmayı başarır.
İngilizce | Türk |
---|---|
parents | anne |
thanks | sayesinde |
by | tarafından |
a | bir |
and | ve |
EN They don't have four walls of their own in which to find protection from the Corona virus: for many homeless people, the Corona crisis has made their social network fall apart
TR Koronavirüsten korunacak dört duvarı ve başlarının üstünde bir çatısı olmayanlar: Korona krizi pek çok evsiz insanı koruyan sosyal ağın parçalanmasına neden oldu
İngilizce | Türk |
---|---|
corona | korona |
people | insan |
crisis | krizi |
social | sosyal |
network | ağı |
many | pek |
to | neden |
of | üstünde |
their | ve |
EN Otherwise the words of the Polish president who said “thanks to the EU, we can no longer buy normal light bulbs, only energy-saving ones, because the EU has banned them,” will continue to fall on fertile ground.
TR Aksi takdirde, Polonya Cumhurbaşkanı’nın, AB sayesinde “Birlik normal ampulü yasakladığı için normal bir ampul değil de, sadece enerji tasarrufu yapan ampul satın alınabildiği” sözleri taraftar bulmaya devam edecektir.
EN Every year, millions of people fall victim to website breaches and hacks. But by planning ahead and implementing simple login security measures, you can significantly bolster your protection.
TR Her yıl milyonlarca kişi, web sitesi ihlallerinin ve siber saldırıların kurbanı oluyor. Ancak önceden plan yaparak ve basit güvenlik önlemleri alarak korumanızı önemli ölçüde artırabilirsiniz.
İngilizce | Türk |
---|---|
year | yıl |
people | kişi |
measures | önlemleri |
simple | basit |
security | güvenlik |
by | yaparak |
but | ancak |
and | ve |
to | her |
EN In the event that you should fall victim to identity theft, you will benefit from our $1,000,000 insurance policy guarantee.
TR Kimlik hırsızlığına kurban giderseniz 1.000.000 dolarlık sigorta poliçesi garantimizden yararlanırsınız.
İngilizce | Türk |
---|---|
identity | kimlik |
insurance | sigorta |
EN It is vital not to let your brand fall behind
TR Markanızın geride kalmasına izin vermemek hayati önem taşıyor
İngilizce | Türk |
---|---|
vital | hayati |
your brand | markanızın |
EN "The free events here in the summer are awesome, although trying to enjoy the park otherwise can be hard during tourist season. The beat time is fall or spring early in the morning- no one's there!"
TR "Chicago yeşili ve parkı bol bir şehir.Millennium parkta ister spor yapın ister çimlere uzanıp dinlenin.Yemek yiyebileceğiniz,konser izleyebileceğiniz ve otellere çok yakın bir park.keyifli"
İngilizce | Türk |
---|---|
park | park |
ones | bir |
to | yapın |
EN "The free events here in the summer are awesome, although trying to enjoy the park otherwise can be hard during tourist season. The beat time is fall or spring early in the morning- no one's there!"
TR "Chicago yeşili ve parkı bol bir şehir.Millennium parkta ister spor yapın ister çimlere uzanıp dinlenin.Yemek yiyebileceğiniz,konser izleyebileceğiniz ve otellere çok yakın bir park.keyifli"
İngilizce | Türk |
---|---|
park | park |
ones | bir |
to | yapın |
EN "The free events here in the summer are awesome, although trying to enjoy the park otherwise can be hard during tourist season. The beat time is fall or spring early in the morning- no one's there!"
TR "Chicago yeşili ve parkı bol bir şehir.Millennium parkta ister spor yapın ister çimlere uzanıp dinlenin.Yemek yiyebileceğiniz,konser izleyebileceğiniz ve otellere çok yakın bir park.keyifli"
İngilizce | Türk |
---|---|
park | park |
ones | bir |
to | yapın |
EN "The free events here in the summer are awesome, although trying to enjoy the park otherwise can be hard during tourist season. The beat time is fall or spring early in the morning- no one's there!"
TR "Chicago yeşili ve parkı bol bir şehir.Millennium parkta ister spor yapın ister çimlere uzanıp dinlenin.Yemek yiyebileceğiniz,konser izleyebileceğiniz ve otellere çok yakın bir park.keyifli"
İngilizce | Türk |
---|---|
park | park |
ones | bir |
to | yapın |
50 çeviriden 50 tanesi gösteriliyor