EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN half•alive music, videos, stats, and photos | Last.fm
TR half•alive müzikleri, videoları, istatistikleri ve fotoğrafları | Last.fm
EN With twenty one pilots, Arrested Youth and half•alive at United Center
TR twenty one pilots, Arrested Youth ve half•alive ile United Center mekanında
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
Ingles | Turko |
---|---|
sometimes | bazen |
means | demek |
supporting | destek |
of | in |
a | bir |
to | için |
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
Ingles | Turko |
---|---|
sometimes | bazen |
means | demek |
supporting | destek |
of | in |
a | bir |
to | için |
EN Most importantly, I feel more alive, present, there in my body and in the world when I?m not glued to a screen.
TR En önemlisi, bir ekrana bağlı olmadığımda daha canlı, orada, vücudumda ve dünyada kendimi daha canlı hissediyorum.
Ingles | Turko |
---|---|
alive | canlı |
most | en |
and | ve |
in the world | dünyada |
not | olmadığı |
a | bir |
EN For me the internet made me feel so free and so alive
TR Benim için internet beni çok özgür ve canlı hissettirdi
Ingles | Turko |
---|---|
internet | internet |
free | özgür |
alive | canlı |
and | ve |
me | beni |
for | için |
the | çok |
EN I feel alive and in communion with the world and my life, and I feel I spend my time in ways that align with my values and bring about a positive impact in the lives of others and of myself
TR Kendimi canlı ve dünyayla ve hayatımla bütünlük içinde hissediyorum ve zamanımı değerlerime uygun ve başkalarının ve kendimin hayatlarında olumlu bir etki yaratan şekillerde harcadığımı hissediyorum
Ingles | Turko |
---|---|
time | zaman |
bring | de |
positive | olumlu |
impact | etki |
alive | canlı |
and | ve |
others | başkaları |
life | hayat |
with | uygun |
in | içinde |
EN Don’t forget to keep the suspense alive with sharp transitions and intriguing sound effects
TR Keskin geçişler ve enteresan ses efektleri ile dikkatleri canlı tutmayı unutmayın
Ingles | Turko |
---|---|
transitions | geçişler |
sound | ses |
effects | efektleri |
alive | canlı |
and | ve |
with | ile |
EN Add your logo to the template of your choice and see it come alive with stunning visuals
TR Logonuzu beğendiğiniz şablona ekleyin ve çarpıcı görsellerle hareketlenmesini izleyin
Ingles | Turko |
---|---|
add | ekleyin |
stunning | çarpıcı |
to | izleyin |
and | ve |
EN Keeping Baby Sena Alive - Support to Life
TR Sena Bebek Yaşasın Diye - Hayata Destek
Ingles | Turko |
---|---|
baby | bebek |
sena | sena |
support | destek |
to life | hayata |
EN Keeping Baby Sena Alive - Support to Life
TR Sena Bebek Yaşasın Diye - Hayata Destek
Ingles | Turko |
---|---|
baby | bebek |
sena | sena |
support | destek |
to life | hayata |
EN Engine controls illumination and effects on premium MSI notebooks, motherboards, and monitors. GameSense makes your rig come alive by controlling your MSI hardware and SteelSeries devices seamlessly.
TR Engine, özel MSI dizüstü bilgisayar, anakart ve monitörlerindeki ışıklandırmayı kontrol eder. GameSense, donanımınızın MSI donanımını ve SteelSeries cihazlarını kontrol ederek canlandırır.
Ingles | Turko |
---|---|
controls | kontrol |
hardware | donanım |
devices | cihazlar |
engine | engine |
steelseries | steelseries |
and | ve |
by | ederek |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN A rare preeclampsia condition: Twin pregnancy with complete type hydatidiform mole and coexisting alive fetus, case report and review of the literature
TR Nadir bir preeklampsi nedeni: Komplet tip mol hidatiform ve canlı fetusun birlikte bulunduğu ikiz gebelik vaka sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi
Ingles | Turko |
---|---|
rare | nadir |
twin | ikiz |
type | tip |
case | vaka |
review | gözden |
literature | literatür |
alive | canlı |
and | ve |
a | bir |
with | birlikte |
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
Ingles | Turko |
---|---|
sometimes | bazen |
means | demek |
supporting | destek |
of | in |
a | bir |
to | için |
EN Being a humanitarian worker sometimes means supporting empowerment of an individual while sometimes it means striving to keep a soul alive
TR Muhammed, pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine destek olabilmek için başlattığımız kısa dönemli istihdam projemizin Adana’daki katılımcılarından biri
Ingles | Turko |
---|---|
supporting | destek |
to | için |
EN Keeping Baby Sena Alive - Support to Life
TR Sena Bebek Yaşasın Diye - Hayata Destek
Ingles | Turko |
---|---|
baby | bebek |
sena | sena |
support | destek |
to life | hayata |
EN Lamborghini hopes to keep combustion engine alive after 2030
TR Volkswagen CEO'su, Beetle için açık kapı bıraktı!
Ingles | Turko |
---|---|
to | için |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingles | Turko |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Hamburg is a stronghold of handmade music. From the blues singer Inga Rumpf and the singer Udo Lindenberg to the discourse rockers Blumfeld and the duo Boy, Hamburg has kept the band concept alive, especially on the stage and near the Reeperbahn.
TR Hamburg, el yapımı müziğin bir kalesidir. Blues borusu Inga Rumpf’tan şarkıcı Udo Lindenberg ve diskur rock sanatçısı Blumfeld’den, Duo Boy’a kadar uzanan müzik grubu konsepti, Reeperbahn ve civarındaki sahnelerde yaşatılıyor.
Ingles | Turko |
---|---|
hamburg | hamburg |
music | müzik |
blues | blues |
concept | konsepti |
singer | şarkıcı |
and | ve |
band | grubu |
of | in |
a | bir |
to | kadar |
EN Add your logo to the template of your choice and see it come alive with stunning visuals
TR Logonuzu beğendiğiniz şablona ekleyin ve çarpıcı görsellerle hareketlenmesini izleyin
Ingles | Turko |
---|---|
add | ekleyin |
stunning | çarpıcı |
to | izleyin |
and | ve |
EN half•alive music, videos, stats, and photos | Last.fm
TR half•alive müzikleri, videoları, istatistikleri ve fotoğrafları | Last.fm
EN With twenty one pilots, Arrested Youth and half•alive at United Center
TR twenty one pilots, Arrested Youth ve half•alive ile United Center mekanında
EN We have experienced honest relations with ourselves and others, and we have experienced a sense of being alive, of being in the world.
TR Kendimizle ve başkalarıyla dürüst ilişkiler yaşadık ve Hayatta olmak, dünyada olmanın.
Ingles | Turko |
---|---|
honest | dürüst |
others | başkaları |
of | ın |
the | olmak |
and | ve |
in the world | dünyada |
EN Don’t forget to keep the suspense alive with sharp transitions and intriguing sound effects
TR Keskin geçişler ve enteresan ses efektleri ile dikkatleri canlı tutmayı unutmayın
Ingles | Turko |
---|---|
transitions | geçişler |
sound | ses |
effects | efektleri |
alive | canlı |
and | ve |
with | ile |
Ipinapakita ang 37 ng 37 na mga pagsasalin