EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
Traduceți "calming" în turc
Se afișează 26 din 26 traduceri ale expresiei "calming" din Engleză în turc
Traducerea lui Engleză în turc din calming
Engleză
turc
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN Immerse your skin in this calming, creamy texture that’s designed to thicken watery ingredients, bind powders, and blend chunky particles so they can be applied evenly and work together.
TR İçerikler ve maske bazının homojen biçimde uygulanabilmesi için, cildinizi su bazlı içerikleri yoğunlaştıran, toz formdaki içerikleri birleştiren ve büyük parçaları karıştıran kremsi dokuya bırakın.
| Engleză | turc |
|---|---|
| designed | için |
| and | ve |
EN Phospholipids, Vitamin B5 & Allantoin prevent dryness & irritation, and act as calming agents to keep your skin healthy, dewy & fresh.
TR Fosfolipidler, B5 Vitamini ve Allantoin kuruluğu ve tahrişi önler ve cildinizi sağlıklı, nemli ve taze tutmak için sakinleştirici madde görevi görür.
| Engleză | turc |
|---|---|
| fresh | taze |
| healthy | sağlıklı |
| to | için |
| and | ve |
| to keep | tutmak |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
EN "This is a park in the Indische Buurt where you can take a nice and relaxed time with the beautiful trees and calming surroundings. A great place to have a picnic or play some sports as well."
TR "Eğer burası parksa, Türkiye'dekiler parkçık."
| Engleză | turc |
|---|---|
| park | park |
| as | eğer |
| to | e |
EN "It is so majestic yet calming. Built on the site where the tomb of Constantine the great and later the Church of Justinian stood, thus symbolising a new era of sovereignty. An architectural beauty."
TR "Fatih cami bir semtle özdeşleşmiş en ihtişamlı camilerden biri. Çevresi bu ihtişamdan etkilenmiş. Nedense hep büyük cenazelere ev sahibidir. Böyle hatırlanır. Gidip görmeli."
| Engleză | turc |
|---|---|
| majestic | büyük |
| so | öyle |
| a | bir |
| where | en |
Se afișează 26 din 26 traduceri
Indoneziană
Italiană
Lustrui
Maghiară
Olandeză
Portugheză
Rusă
Spaniolă
Vietnameză
arab
ceh
chinez
coreeană
finlandeză
japonez
limba franceza
limba germana
norvegian
suedez
turc