EN 17.12.1. Average tariffs faced by developing countries, least developed countries and small island developing States
"developing" in inglese può essere tradotto nelle seguenti parole/frasi Turco:
developing | daha en gelişmekte geliştirme geliştirmek ile iyi çok |
EN 17.12.1. Average tariffs faced by developing countries, least developed countries and small island developing States
TR 17.12.1. Gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine göre karşılaşılan ortalama tarifeler
inglese | Turco |
---|---|
average | ortalama |
by | göre |
developing | gelişmekte |
and | ve |
small | küçük |
countries | ülkeler |
developed | gelişmiş |
least | az |
EN Assan Gayrimenkul’s main activities include developing the Group’s building plots, determining new areas of investment regarding real estate, purchasing real estate, keeping track of regulations and the legal process, developing final ...
TR Grubun muhtelif arsalarının geliştirilmesinin yanı sıra, grubun gayrimenkul alanında yeni yatırım yapacağı alanların belirlenmesi, gayrimenkul alımlarının yapılması, mevzuatın ve hukuki sürecin takibi, nihai projenin geliştirilmesi...
inglese | Turco |
---|---|
building | yapı |
new | yeni |
investment | yatırım |
track | takibi |
legal | hukuki |
final | nihai |
real estate | gayrimenkul |
developing | geliştirilmesi |
and | ve |
of | nın |
EN In 2016, the Elsevier Foundation launched a series of new partnerships to support innovations in health information, research in developing countries, diversity in science and technology for development
TR Elsevier Vakfı 2016 yılında sağlık bilgilerindeki yenilikleri, gelişmekte olan ülkelerdeki araştırmaları, bilimde çeşitliliği ve gelişim için teknolojide desteklemek için bir dizi yeni ortaklığa imza atmıştır
inglese | Turco |
---|---|
series | dizi |
health | sağlık |
developing | gelişmekte |
development | gelişim |
elsevier | elsevier |
foundation | vakfı |
countries | ülkelerdeki |
diversity | çeşitliliği |
new | yeni |
and | ve |
research | araştırmaları |
to support | desteklemek |
of | in |
EN Book Aid International promotes literacy in developing countries by creating reading and learning opportunities
TR Book Aid International, okuma ve öğrenme fırsatları yaratmak suretiyle gelişmekte olan ülkelerde okuryazarlığı desteklemektedir
inglese | Turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
creating | yaratmak |
international | international |
by | suretiyle |
countries | ülkelerde |
and | ve |
opportunities | fırsatları |
EN For more than a decade we’ve been crawling the entire web and developing professional SEO tools to help people optimize their websites
TR On yıldan fazla bir süredir tüm web’i tarayıp insanların web sitelerini optimize etmelerine yardımcı olmak için profesyonel SEO araçları geliştiriyoruz
inglese | Turco |
---|---|
seo | seo |
optimize | optimize |
tools | araçları |
professional | profesyonel |
help | yardımcı |
people | insanlar |
web | web |
more | fazla |
EN Developing effective, safe and affordable drugs today requires targeted and data-driven R&D
TR Günümüzde etkili, güvenli ve uygun fiyatlı ilaçlar geliştirmek hedeflenmiş ve veri destekli Ar-Ge gerektirir
inglese | Turco |
---|---|
developing | geliştirmek |
effective | etkili |
safe | güvenli |
and | ve |
affordable | uygun |
today | günümüzde |
requires | gerektirir |
data | veri |
EN In addition to his activities as curatorial advisor for the Elsevier Heritage Collection, he is currently developing an Elsevier company history, to be published in early 2016.
TR Elsevier Heritage Koleksiyonu için küratörlük danışmanlığı yapmasının yanında, halihazırda 2016 yılında yayınlanacak olan Elsevier şirketi tarihini üzerinde çalışmaktadır.
inglese | Turco |
---|---|
collection | koleksiyonu |
elsevier | elsevier |
heritage | heritage |
company | şirketi |
his | in |
is | olan |
EN Elsevier founded a new partnership in 2016, looking for an organ to collaborate with that targeted Asian developing countries.
TR Elsevier 2016 yılında, Asya'da gelişmekte olan ülkelerle ortaklık kurmakta araç olarak kullanabileceği yeni bir ortaklık kurmuştur.
inglese | Turco |
---|---|
partnership | ortaklık |
developing | gelişmekte |
elsevier | elsevier |
new | yeni bir |
EN Elsevier has donated approximately 260,000 scientific, technical and medical books since 2004 to a total of 211 partner institutions in developing countries
TR Elsevier 2004'ten bu yana gelişmekte olan ülkelerdeki 211 ortak kuruluşa yaklaşık 260.000 adet bilimsel, teknik ve tıbbi kitap bağışlamıştır
inglese | Turco |
---|---|
medical | tıbbi |
books | kitap |
partner | ortak |
developing | gelişmekte |
elsevier | elsevier |
countries | ülkelerdeki |
technical | teknik |
scientific | bilimsel |
has | bu |
and | ve |
a | olan |
in | yaklaşık |
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN We need more e-waste repair and refurbishment, worldwide. We need to take a page from the book of expert repairers in developing countries. We need to stop throwing away computers that could be fixed with a 25-cent part.
TR Dünya çapında daha fazla e-atık tamiri ve yenilemesine ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerdeki tamir ustalarını örnek almalıyız. 25 sentlik bir parçayla düzeltilebilecek bilgisayarları çöpe atmayı bırakmalıyız.
inglese | Turco |
---|---|
repair | tamir |
developing | gelişmekte |
countries | ülkelerdeki |
and | ve |
need | ihtiyacımız |
worldwide | çapında |
computers | bilgisayarlar |
in | örnek |
EN A brandbook is a reference point for developing the visual personality of your brand.
TR Bu, markanızın görsel kişiliğini geliştirmek için bir referans noktasıdır.
inglese | Turco |
---|---|
reference | referans |
point | noktası |
developing | geliştirmek |
visual | görsel |
your | bu |
your brand | markanızın |
a | bir |
of | in |
brand | için |
EN By developing a consistent visual style across your social media, you’ll enhance your brand recognition, boost your online presence, and build trust with your clients.
TR Sosyal platformlarınızda tutarlı bir görsel stil geliştirerek marka tanınırlığınızı güçlendirecek, online varlığınızı arttıracak ve müşterilerinizle aranızda güven oluşturacaksınız.
inglese | Turco |
---|---|
visual | görsel |
style | stil |
brand | marka |
online | online |
presence | varlığını |
trust | güven |
consistent | tutarlı |
a | bir |
social | sosyal |
and | ve |
EN “BIM is a key success factor in our projects, since we’re developing new technologies so fast now,” Angeltveit says
TR Angeltveit, “BIM, projelerimizde önemli bir başarı faktörüdür, çünkü şimdi çok hızlı yeni teknolojiler geliştiriyoruz” diyor
EN While developing innovative products on a world scale through our R&D activities, we offer special software solutions using new generation technologies.
TR Ar-Ge faaliyetlerimiz ile dünya ölçeğinde inovatif ürünler geliştiriyor, yeni nesil teknolojilerle özel yazılım çözümleri sunuyoruz.
inglese | Turco |
---|---|
innovative | inovatif |
world | dünya |
new | yeni |
solutions | çözümleri |
products | ürünler |
software | yazılım |
through | e |
generation | nesil |
a | özel |
we offer | sunuyoruz |
EN In addition, organizations might take steps forward in order to achieve their goals and improve their capacities by developing cooperation with other civil actors.
TR Bununla birlikte STÖ’lerin başka sivil aktörlerle işbirliği geliştirmesi örgütleri hedeflerine yaklaştırabilir, etkisini arttırmaya ve kapasitelerini güçlendirmeye katkı sunabilir.
inglese | Turco |
---|---|
goals | hedeflerine |
cooperation | işbirliği |
other | başka |
civil | sivil |
organizations | örgütleri |
and | ve |
EN Golden Frog is the latest venture established by Ron and Carolyn and is committed to developing applications and services that preserve an open and secure Internet experience while respecting user privacy
TR Golden Frog, Ron ve Carolyn tarafından kurulmuş olan en yeni girişim olup, kullanıcı gizliliğine yüksek önem vererek, açık ve güvenli bir internet deneyimini koruyan uygulamalar ve hizmetler geliştirmeye odaklanmıştır
inglese | Turco |
---|---|
open | açık |
internet | internet |
experience | deneyimini |
golden | golden |
frog | frog |
established | kurulmuş |
user | kullanıcı |
and | ve |
applications | uygulamalar |
the | olup |
latest | en |
by | tarafından |
services | hizmetler |
is | olan |
EN We are at the forefront of developing innovative supply chain solutions, fusing our global network and depth of expertise with pioneering digital innovations to enable our customers to stay ahead.
TR Müşterilerimizin rakiplerinden daha avantajlı durumda kalmasını sağlamak amacıyla yenilikçi tedarik zinciri çözümleri geliştirmeyi ön plana alarak, küresel ağımızı ve derin uzmanlığımızı öncü dijital yeniliklerle birleştiririz.
inglese | Turco |
---|---|
of | ın |
innovative | yenilikçi |
chain | zinciri |
global | küresel |
network | ağı |
digital | dijital |
our customers | müşterilerimizin |
solutions | çözümleri |
pioneering | öncü |
supply | tedarik |
to | sağlamak |
the | durumda |
and | ve |
with | alarak |
EN We are developing alternative services across the logistic chain where possible and our customer service teams are able to provide more context.
TR Lojistik zincirin mümkün olan her noktasında alternatif hizmetler geliştiriyoruz; müşteri hizmetleri ekiplerimiz size bu bağlamda daha fazla bilgi sağlayabilir.
inglese | Turco |
---|---|
alternative | alternatif |
possible | mümkün |
and | bu |
customer | müşteri |
the | size |
services | hizmetleri |
to | her |
EN Many of us find understanding and developing a relationship with power greater than ourselves necessary for recovering from our addiction.
TR Birçoğumuz, bağımlılığımızdan kurtulmak için kendimizden daha büyük bir güçle bir ilişki kurmayı ve geliştirmeyi gerekli buluyoruz.
inglese | Turco |
---|---|
relationship | ilişki |
power | güç |
necessary | gerekli |
and | ve |
greater | daha büyük |
many | büyük |
of | in |
a | bir |
for | için |
EN Facebook swept the world very quickly after its establishment and continued growing and developing day by day
TR Kurulduktan kısa bir süre sonra tüm dünyayı adeta kasıp kavuran Facebook, gün geçtikçe daha da büyüyen, gelişen bir yer olmayı başardı
inglese | Turco |
---|---|
growing | büyüyen |
quickly | kısa |
very | en |
world | dünyayı |
EN It will be the first place where products, systems and solutions that are newly developing and expected to have more place in our lives in the future are presented.
TR Yeni gelişen, gelişmekte olan ve gelecekte hayatımızda daha fazla yer alacak ürün, sistem ve çözümlerin ilk kez sunulduğu yer olacaktır.
inglese | Turco |
---|---|
systems | sistem |
newly | yeni |
developing | gelişmekte |
products | ürün |
and | ve |
first | ilk |
are | olan |
will | olacaktır |
EN They are developing a lean, mission-specific kernel to run their protocol with increased CPU performance and security
TR Protokollerini daha yüksek CPU performansı ve güvenliği ile çalıştırmak için yalın, göreve özgü bir çekirdek geliştiriyorlar
inglese | Turco |
---|---|
cpu | cpu |
specific | özgü |
increased | yüksek |
security | güvenliği |
and | ve |
a | bir |
with | ile |
EN Celgene is a global biotechnology company that is developing targeted therapies that match treatment with the patient
TR Dünya çapında bir biyoteknoloji şirketi olan Celgene, tedaviyi hastayla eşleştiren hedeflenmiş terapiler geliştiriyor
inglese | Turco |
---|---|
biotechnology | biyoteknoloji |
company | şirketi |
global | dünya |
EN They lead the industry with a strong focus on developing new and improved security products and standards
TR Yeni ve geliştirilmiş güvenlik ürünleri ve standartları geliştirmeye güçlü bir odaklanma ile sektöre liderlik ederler
inglese | Turco |
---|---|
focus | odaklanma |
new | yeni |
security | güvenlik |
improved | geliştirilmiş |
strong | güçlü |
products | ürünleri |
standards | standartları |
and | ve |
a | bir |
with | ile |
EN Since its foundation in 1987, SoftMaker has been developing office software: word processor (TextMaker), spreadsheet (PlanMaker), presentation graphics (SoftMaker Presentations) and database software (DataMaker)
TR 1987 yılındaki kuruluşundan bu yana, SoftMaker ofis yazılımları geliştirmektedir: kelime işlemci (TextMaker), elektronik tablo (PlanMaker), sunum grafikleri (SoftMaker Presentations) ve veritabanı yazılımı (DataMaker)
inglese | Turco |
---|---|
office | ofis |
word | kelime |
processor | işlemci |
textmaker | textmaker |
spreadsheet | elektronik tablo |
graphics | grafikleri |
softmaker | softmaker |
database | veritabanı |
and | ve |
presentation | sunum |
software | yazılımları |
EN Within the first days we quickly saw that this approach streamlined with our goals and we focused on developing the campaigns further
TR İlk günlerde bu yaklaşımın hedeflerimizle uyumlu hale geldiğini hızla gördük ve kampanyaları daha da geliştirmeye odaklandık
inglese | Turco |
---|---|
quickly | hızla |
this | bu |
approach | yaklaşım |
and | ve |
campaigns | kampanyaları |
the | daha |
further | da |
EN Berlin has become a base for developing solutions to combat pandemics. An interview with Chikwe Ihekweazu, head of the Hub.
TR Okuyucu topluluğumuzda Almanya’da yükseköğrenimle ilgili dile getirilen önemli soruları cevaplıyoruz.
EN Their objective is to obtain findings that will help in developing a drug to treat COVID-19.
TR Amaç, COVID-19‘a karşı bir ilacın geliştirilmesinde işe yarayabilecek ipuçları sağlamak.
inglese | Turco |
---|---|
to | sağlamak |
a | bir |
EN Developing market and channel strategies
TR Pazar ve kanal stratejileri geliştirme
inglese | Turco |
---|---|
developing | geliştirme |
market | pazar |
and | ve |
channel | kanal |
strategies | stratejileri |
EN Developing and managing gross price systems independently of manufacturers
TR Üreticilerden bağımsız brüt fiyat sistemlerini geliştirme ve yönetme
inglese | Turco |
---|---|
developing | geliştirme |
and | ve |
managing | yönetme |
price | fiyat |
systems | sistemlerini |
independently | bağımsız |
EN Developing digital and cross-media portfolios, pricing and product bundle options for both content and advertising offers
TR Dijital ve ortamlar arası portföyler, hem içerik hem de reklam teklifleri için fiyatlandırma ve ürün paketi seçenekleri geliştirme.
inglese | Turco |
---|---|
developing | geliştirme |
digital | dijital |
pricing | fiyatlandırma |
options | seçenekleri |
content | içerik |
advertising | reklam |
product | ürün |
and | ve |
both | de |
EN Optimizing pricing of print and digital content, and developing communication strategies that get customers to accept price increases
TR Basılı ve dijital içerik fiyatlandırma uygulamalarını en uygun hale getirme, müşterilerin fiyat artışlarını kabul etmelerini sağlayan iletişim stratejileri geliştirme
inglese | Turco |
---|---|
of | ın |
and | ve |
digital | dijital |
content | içerik |
developing | geliştirme |
communication | iletişim |
strategies | stratejileri |
customers | müşterilerin |
pricing | fiyatlandırma |
price | fiyat |
accept | kabul |
EN Restructuring the sales organization and developing strategies, communication and negotiation tactics, and materials to support advertising sales teams
TR Satış organizasyonunu ve geliştirme stratejilerini, iletişim ve pazarlık taktiklerini ve reklam satış ekiplerine destek sağlayan materyalleri yeniden yapılandırma
inglese | Turco |
---|---|
and | ve |
developing | geliştirme |
strategies | stratejilerini |
communication | iletişim |
materials | materyalleri |
support | destek |
advertising | reklam |
sales | satış |
EN developing methods to ensure the efficient, fair and principled use of the supports to be extended to CSOs.
TR STÖ’lere verilecek desteğin verimli, adil ve ilkelere uygun kullanımı için yöntemler geliştirir.
inglese | Turco |
---|---|
methods | yöntemler |
efficient | verimli |
fair | adil |
and | ve |
of | in |
use | kullanımı |
to | için |
EN consolidating intra-organizational democracy; developing CSOs' engagement in communication and cooperation, both within the country and abroad, among themselves as well as with central/local public administrations or private sector
TR Örgüt içi demokrasilerin pekiştirilmesi; STÖ’lerin yurtiçi ve yurtdışında kendi aralarında ve devlet/yerel yönetim veya özel sektör gibi diğer alanlarla iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesi,
inglese | Turco |
---|---|
communication | iletişim |
local | yerel |
sector | sektör |
developing | geliştirilmesi |
and | ve |
or | veya |
EN The Family Care Foundation provides humanitarian aid to developing countries and capacity support to local organizations.
TR Aile Bakım Vakfı (Family Care Foundation) gelişmekte olan ülkelere insani yardım ve yerel örgütlerine kapasite desteği sağlar.
inglese | Turco |
---|---|
family | aile |
care | bakım |
provides | sağlar |
developing | gelişmekte |
and | ve |
capacity | kapasite |
local | yerel |
foundation | vakfı |
countries | ülkelere |
support | desteği |
aid | yardım |
EN Instead of theoretical training in the halls, generating information on the real situation in the field, reproducing information by sharing, creating monitoring programs, developing advocacy practices for local policies, and...
TR Salonlarda teorik eğitimler yerine, sahada gerçek durum üzerine, veriden bilgi üretme, bilgiyi paylaşarak çoğaltma, izleme programları oluşturma, çıkan sonuçlara göre yerelin politikalarına yönelik savunuculuk pratikleri geliştirme ve…
inglese | Turco |
---|---|
real | gerçek |
situation | durum |
by | göre |
creating | oluşturma |
monitoring | izleme |
programs | programlar |
developing | geliştirme |
advocacy | savunuculuk |
policies | politikalar |
instead | yerine |
and | ve |
information | bilgi |
EN Freedom of association is a human right which serves for assemblage of individuals, and sustaining, developing and protecting common interests of them.
TR Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin bir araya gelmelerini ve ortak menfaatlerini sürdürmelerini, geliştirmelerini ve korumalarını sağlayan bir insan hakkıdır.
inglese | Turco |
---|---|
human | insan |
common | ortak |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
for | araya |
a | bir |
right | hakkı |
EN 3.d. Strengthen the capacity of all countries, in particular developing countries, for early warning, risk reduction and management of national and global health risks
TR 3.d. Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere bütün ülkelerin ulusal ve küresel sağlık risklerine karşı erken uyarı, riski azaltma ve risk yönetimi kapasitelerinin güçlendirilmesi
inglese | Turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
early | erken |
reduction | azaltma |
and | ve |
management | yönetimi |
national | ulusal |
global | küresel |
health | sağlık |
warning | uyarı |
the | olmak |
all | bütün |
risk | risk |
of | karşı |
EN Ensure enhanced representation and voice for developing countries in decision-making in global international economic and financial institutions in order to deliver more effective, credible, accountable and legitimate institutions
TR Daha etkili, güvenilir, hesap verebilir ve meşru kurumların var olması için küresel uluslararası ekonomi ve finans kurumlarındaki karar verme süreçlerinde gelişmekte olan ülkelerin daha iyi temsilinin sağlanması ve seslerinin duyurulması
inglese | Turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
economic | ekonomi |
financial | finans |
effective | etkili |
legitimate | meşru |
countries | ülkelerin |
and | ve |
global | küresel |
international | uluslararası |
institutions | kurumlar |
decision-making | karar |
ensure | güvenilir |
EN 10.6.1. Proportion of members and voting rights of developing countries in international organizations
TR 10.6.1. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası kuruluşlarda oy hakkı ve üyelik oranı
inglese | Turco |
---|---|
and | ve |
developing | gelişmekte |
countries | ülkelerin |
international | uluslararası |
rights | hakkı |
EN 10.a. Implement the principle of special and differential treatment for developing countries, in particular least developed countries, in accordance with World Trade Organization agreements
TR 10.a. Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına uygun olarak, özellikle en az gelişmiş ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için özel ve farklı muamele ilkesinin uygulanması
inglese | Turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
trade | ticaret |
developed | gelişmiş |
countries | ülkeler |
world | dünya |
and | ve |
least | az |
accordance | olarak |
of | in |
with | uygun |
for | için |
EN 12.a. Support developing countries to strengthen their scientific and technological capacity to move towards more sustainable patterns of consumption and production
TR 12.a. Gelişmekte olan ülkelerin daha sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarına yönelmeleri için bilimsel ve teknolojik kapasitelerini güçlendirme konusunda desteklenmeleri
inglese | Turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
scientific | bilimsel |
technological | teknolojik |
sustainable | sürdürülebilir |
consumption | tüketim |
countries | ülkelerin |
production | üretim |
a | olan |
and | ve |
EN 12.a.1. Amount of support to developing countries on research and development for sustainable consumption and production and environmentally sound technologies
TR 12.a.1. Gelişmekte olan ülkelere sürdürülebilir tüketim, üretim ve çevreye uyumlu teknolojiler için araştırma geliştirmede alanında yapılan yardım miktarı
inglese | Turco |
---|---|
support | yardım |
developing | gelişmekte |
research | araştırma |
sustainable | sürdürülebilir |
consumption | tüketim |
technologies | teknolojiler |
countries | ülkelere |
production | üretim |
amount | miktarı |
and | ve |
of | in |
a | olan |
EN 9.b. Support domestic technology development, research and innovation in developing countries, including by ensuring a conducive policy environment for, inter alia, industrial diversification and value addition to commodities
TR 9.b. Sanayi çeşitliliği ve sanayi ürünlerinde değer artırımı için uygun bir politika ortamının yaratılması aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerde yurt içi teknoloji gelişiminin, araştırma ve yenilikçiliğin desteklenmesi
inglese | Turco |
---|---|
domestic | yurt içi |
innovation | yenilik |
developing | gelişmekte |
policy | politika |
industrial | sanayi |
countries | ülkelerde |
support | desteklenmesi |
technology | teknoloji |
research | araştırma |
and | ve |
value | değer |
environment | ortamı |
EN 14.7.1. Sustainable fisheries as a percentage of GDP in small island developing States, least developed countries and all countries
TR 14.7.1. Gelişmekte olan küçük ada ülkeleri, az gelişmiş ülkeler ve tüm ülkelerdeki GSYH'nın bir yüzdesi olarak sürdürülebilir balıkçılık
inglese | Turco |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
small | küçük |
developing | gelişmekte |
least | az |
developed | gelişmiş |
and | ve |
all | tüm |
countries | ülkeler |
EN 16.8. Broaden and strengthen the participation of developing countries in the institutions of global governance
TR 16.8. Gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetişim kurumlarına katılımlarının sağlanması ve güçlendirilmesi
inglese | Turco |
---|---|
and | ve |
developing | gelişmekte |
institutions | kurumlar |
global | küresel |
countries | ülkelerin |
of | nın |
EN 16.8.1. Proportion of members and voting rights of developing countries in international organizations
TR 16.8.1. Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası kuruluşlarda oy hakkı ve üyelik oranı
inglese | Turco |
---|---|
and | ve |
developing | gelişmekte |
countries | ülkelerin |
international | uluslararası |
rights | hakkı |
EN 16.a Strengthen relevant national institutions, including through international cooperation, for building capacity at all levels, in particular in developing countries, to prevent violence and combat terrorism and crime
TR 16.a Özellikle gelişmekte olan ülkelerde şiddeti önlemek ve terör ve suçla mücadele etmek için her düzeyde kapasite geliştirilmesi adına ilgili ulusal kurumların uluslararası işbirliği yoluyla ilgili ulusal kurumların güçlendirilmesi
inglese | Turco |
---|---|
national | ulusal |
cooperation | işbirliği |
capacity | kapasite |
combat | mücadele |
countries | ülkelerde |
levels | düzeyde |
international | uluslararası |
relevant | ilgili |
and | ve |
developing | gelişmekte |
institutions | kurumlar |
a | olan |
prevent | önlemek |
Visualizzazione 50 di 50 traduzioni