EN Amway appeals to people who want to make their own decisions, set their own goals and achieve their own level of success
"ensure their own" u Engleski može se prevesti u sljedećih turski riječi/izraza:
EN Amway appeals to people who want to make their own decisions, set their own goals and achieve their own level of success
TR Amway kendi kararlarını vermek isteyen, kendi hedeflerini belirleyen ve kendi başarı düzeylerini gerçekleştiren insanlara değer vermektedir
Engleski | turski |
---|---|
amway | amway |
people | insanlara |
want | isteyen |
success | başarı |
decisions | kararlar |
make | vermek |
and | ve |
EN The people of the Erzgebirge got their own back in their own way: by immortalizing the authorities with wooden figures, painting them with fanciful uniforms and weapons – and putting them to work cracking hard nuts.
TR Erzgebirge sakinleri kendi usulleriye intikam aldılar: Otoriteleri ahşap figürler olarak ebedileştirdiler, onları fantezi yüklü üniformalarla, silahlarla resimleştirip onlara bundan sonra sürekli çetin cevizler kırdırttılar.
Engleski | turski |
---|---|
wooden | ahşap |
the | sonra |
them | onları |
EN Respondents who found this important gave Germany as their home, or the place where their own language is spoken, or the place where they own a piece of land or a house
TR Bu boyutu önemseyen katılımcılar memleketi Almanya olarak veya kendi dillerinin konuşulduğu yer olarak veya bir arazi veya ev sahibi oldukları yer olarak belirtiyorlar
Engleski | turski |
---|---|
germany | almanya |
this | bu |
land | arazi |
or | veya |
a | bir |
house | ev |
of | yer |
EN AWS’s C5 attestation lays the foundation for them to achieve their own C5 attestation for their cloud applications from their auditor
TR AWS'nin C5 onayı, bu müşterilerin, denetçilerinden gelen bulut uygulamalarına yönelik kendi C5 onaylarını elde etmeleri için temel oluşturur
Engleski | turski |
---|---|
foundation | temel |
achieve | elde |
cloud | bulut |
their | bu |
applications | uygulamalar |
the | gelen |
EN And another principle of Germanness is that everyone is free to lead their life in accordance with their own beliefs and this can not be prescribed by their family
TR Almanlığın diğer sosyopolitik özelliğiyse tüm bireylerin yaşamlarını kendi tahayyülleri doğrultusunda sürdürebilmeleri ve yaşam biçimlerinin aileleri tarafından koşullanmamasıdır
Engleski | turski |
---|---|
another | diğer |
by | tarafından |
to | tüm |
and | ve |
that | yaşam |
EN The only way to manage potentially dangerous or inappropriate content is to allow users to self-regulate and adopt innovative solutions to ensure their own protection.
TR Potansiyel olarak tehlikeli veya uygunsuz içerikleri yönetmenin tek yolu kullanıcıların kendi kendilerini denetlemelerine ve kendilerini korumak için yenilikçi çözümleri uygulamalarına izin vermektir.
Engleski | turski |
---|---|
way | yolu |
manage | yönetmenin |
dangerous | tehlikeli |
inappropriate | uygunsuz |
innovative | yenilikçi |
solutions | çözümleri |
or | veya |
and | ve |
potentially | potansiyel olarak |
users | kullanıcılar |
to | için |
EN Ensure printers have their own unique Wi-Fi certificate that auto-updates when expired.
TR Yazıcıların, kullanım süresi sona erdiğinde otomatik olarak güncellenen kendi benzersiz Wi-Fi sertifikalarına sahip olmalarını sağlayın.
Engleski | turski |
---|---|
unique | benzersiz |
when | süresi |
own | kendi |
printers | yazıcılar |
EN Ensure printers have their own unique Wi-Fi certificate that auto-updates when expired.
TR Yazıcıların, kullanım süresi sona erdiğinde otomatik olarak güncellenen kendi benzersiz Wi-Fi sertifikalarına sahip olmalarını sağlayın.
Engleski | turski |
---|---|
unique | benzersiz |
when | süresi |
own | kendi |
printers | yazıcılar |
EN The only way to manage potentially dangerous or inappropriate content is to allow users to self-regulate and adopt innovative solutions to ensure their own protection.
TR Potansiyel olarak tehlikeli veya uygunsuz içerikleri yönetmenin tek yolu kullanıcıların kendi kendilerini denetlemelerine ve kendilerini korumak için yenilikçi çözümleri uygulamalarına izin vermektir.
Engleski | turski |
---|---|
way | yolu |
manage | yönetmenin |
dangerous | tehlikeli |
inappropriate | uygunsuz |
innovative | yenilikçi |
solutions | çözümleri |
or | veya |
and | ve |
potentially | potansiyel olarak |
users | kullanıcılar |
to | için |
EN Data and insights belong to their creator. IBM clients’ data is their data, and their insights are their insights.
TR Veriler ve içgörüler onları yaratanlara aittir. IBM müşterilerinin verileri ve içgörüleri onların verileri ve içgörüleridir.
Engleski | turski |
---|---|
insights | içgörüler |
ibm | ibm |
data | verileri |
and | ve |
EN DV SSL certificates are very useful for those who want to get certificates quickly to build trust on their website and ensure their visitors are protected.
TR DV SSL sertifikaları, web sitelerinde güven oluşturmak ve ziyaretçilerinin korunmasını sağlamak adına hızlı bir şekilde sertifika almak isteyenler için çok faydalıdır.
Engleski | turski |
---|---|
dv | dv |
ssl | ssl |
useful | faydalı |
trust | güven |
website | web |
certificates | sertifikaları |
and | ve |
to | sağlamak |
for | için |
get | almak |
build | oluşturmak |
EN Hundreds of thousands of displaced people dream of having a house similar to a tent, but with walls built of concrete. Perhaps it would ensure their privacy, and end their
TR WATAN, 26-29 Mart tarihleri arasında Gaziantep?te 3 günlük iletişim becerileri eğitim kursunu tamamladı. Eğitim oturumunda aşağıdaki noktalar ele alındı:
Engleski | turski |
---|---|
with | aşağıdaki |
to | e |
EN 15.4. By 2030, ensure the conservation of mountain ecosystems, including their biodiversity, in order to enhance their capacity to provide benefits that are essential for sustainable development
TR 15.4. 2030’a kadar sürdürülebilir kalkınma açısından çok önemli bir rol oynayan yararların sağlanması adına kapasite geliştirmek için dağ ekosistemlerinin ve biyoçeşitliliğinin korunmasının güvence altına alınması
Engleski | turski |
---|---|
enhance | geliştirmek |
capacity | kapasite |
sustainable | sürdürülebilir |
development | kalkınma |
essential | önemli |
mountain | dağ |
their | ve |
in | da |
by | altına |
of | in |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
Engleski | turski |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
Engleski | turski |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN DV SSL certificates are very useful for those who want to get certificates quickly to build trust on their website and ensure their visitors are protected.
TR DV SSL sertifikaları, web sitelerinde güven oluşturmak ve ziyaretçilerinin korunmasını sağlamak adına hızlı bir şekilde sertifika almak isteyenler için çok faydalıdır.
Engleski | turski |
---|---|
dv | dv |
ssl | ssl |
useful | faydalı |
trust | güven |
website | web |
certificates | sertifikaları |
and | ve |
to | sağlamak |
for | için |
get | almak |
build | oluşturmak |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
Engleski | turski |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN To get the very best quality audio record in a very quiet environment with no background noise, ensure speakers that speak loudly and clearly, ensure speakers that don’t talk over each other, and use high quality microphones.
TR Arka plan gürültüsü olmadan çok sessiz bir ortamda en iyi kalitede ses kaydını elde etmek için, yüksek sesle ve net konuşan hoparlörlerden emin olun, birbiriyle konuşmayan hoparlörlerden emin olun ve yüksek kaliteli mikrofonlar kullanın.
Engleski | turski |
---|---|
quiet | sessiz |
background | arka plan |
record | kaydını |
quality | kaliteli |
noise | gürültü |
high | yüksek |
with | olmadan |
get | elde |
a | bir |
best | en |
EN While you’re working to ensure safety, our logo maker will ensure your powerful security logo. Create your logo today with minimal time and effort.
TR Siz güvenliği sağlamaya çalışın, logo aracımız da sizin için güçlü bir güvenlik logosu hazırlasın. Logonuzu en kısa sürede ve hiç yorulmadan bugün oluşturun.
Engleski | turski |
---|---|
today | bugün |
powerful | güçlü |
create | oluşturun |
security | güvenlik |
safety | güvenliği |
and | ve |
time | sürede |
to | için |
EN The overall intent of GxP requirements is to ensure that food and medical products are safe for consumers and to ensure the integrity of data used to make product-related safety decisions.
TR Bir bütün olarak ele alındığında GxP gereksinimlerinin amacı, gıda ve tıp ürünlerin müşteriler için güvenli olduğundan ve ürünle ilgili güvenlik kararlarının alınmasında kullanılan verilerin bütünlüğünden emin olmaktır.
Engleski | turski |
---|---|
food | gıda |
medical | tıp |
data | verilerin |
related | ilgili |
and | ve |
make | da |
decisions | kararlar |
safety | güvenlik |
products | ürünlerin |
integrity | bütünlüğü |
of | in |
used | kullanılan |
EN The only way to ensure that your site is able to compete and stay in business is to constantly monitor it and ensure that your SEO efforts are getting the job done
TR Sitenizin rekabet edebilmesini ve iş dünyasında kalabilmesini sağlamanın tek yolu, sitenizi sürekli olarak izlemek ve SEO çabalarınızın işe yaradığından emin olmaktır
Engleski | turski |
---|---|
way | yolu |
monitor | izlemek |
seo | seo |
constantly | sürekli olarak |
job | iş |
and | ve |
EN It is our responsibility to ensure these rules are clearly communicated and accessible, and yours to ensure you learn and abide by any additional rules in the communities that you’re a part of.
TR Bu kuralların açıkça iletilmesini ve erişilebilir olmasını sağlamak bizim sorumluluğumuzdadır ve parçası olduğunuz topluluklardaki ek kuralları öğrenip bunlara uymak sizin sorumluluğunuzdadır.
Engleski | turski |
---|---|
clearly | açıkça |
accessible | erişilebilir |
additional | ek |
a | a |
these | bu |
to | sağlamak |
rules | kurallar |
EN To get the very best quality audio record in a very quiet environment with no background noise, ensure speakers that speak loudly and clearly, ensure speakers that don’t talk over each other, and use high quality microphones.
TR Arka plan gürültüsü olmadan çok sessiz bir ortamda en iyi kalitede ses kaydını elde etmek için, yüksek sesle ve net konuşan hoparlörlerden emin olun, birbiriyle konuşmayan hoparlörlerden emin olun ve yüksek kaliteli mikrofonlar kullanın.
Engleski | turski |
---|---|
quiet | sessiz |
background | arka plan |
record | kaydını |
quality | kaliteli |
noise | gürültü |
high | yüksek |
with | olmadan |
get | elde |
a | bir |
best | en |
EN Scatter plots are often part of an infographic, presentation or report that shares a variety of different data sets, but they can also be found on their own. It's easy to create your own scatter graph with Visme.
TR Serpilme Diyagramları genellikle çeşitli farklı veri kümelerini paylaşan bir infografik, sunum veya raporun parçasıdır, ancak kendi başlarına da bulunabilirler. Visme ile kendi serpilme diyagramını oluşturmak çok kolaydır.
Engleski | turski |
---|---|
often | genellikle |
infographic | infografik |
presentation | sunum |
data | veri |
easy | kolaydır |
visme | visme |
part | parçası |
also | da |
or | veya |
variety | çeşitli |
different | farklı |
but | ancak |
to | e |
EN There are many ways to measure SEO visibility and each expert will have their own way, but we wanted to go a step further and make our own calculation taking into account two main parameters:
TR SEO görünürlüğünü ölçmenin oldukça fazla yolu vardır ve her bir uzmanın kendi yaklaşım yolu da söz konusudur ama biz, bir adım daha ileri gidip iki ana parametreyi dikkate alarak kendi hesaplamamızı gerçekleştirdik:
Engleski | turski |
---|---|
seo | seo |
expert | uzman |
main | ana |
step | adım |
way | yolu |
visibility | görünürlüğünü |
but | ama |
many | oldukça |
and | ve |
we | biz |
further | da |
a | bir |
to | her |
two | iki |
EN We are giving authors a platform to explain their ideas in their own words, shaping the knowledge they share to fit different types of learning
TR Yazarlara fikirlerini kendi sözcükleriyle açıklamaları için bir platform vererek, paylaştıkları bilgileri farklı öğrenme türlerine uyacak şekilde biçimlendiriyoruz
Engleski | turski |
---|---|
platform | platform |
ideas | fikirlerini |
knowledge | bilgileri |
share | paylaş |
fit | uyacak |
types | türlerine |
the | şekilde |
of | in |
learning | öğrenme |
different | farklı |
EN We want to enable people to be more confident as they stand on their own feet and increase their competence in problem-solving
TR Esasında amacımız, sunduğumuz destekle kişilerin kendi ayakları üzerinde daha emin durabilmelerini, problem çözmede yetkinliklerinin artmasını sağlayabilmek
Engleski | turski |
---|---|
people | kişilerin |
to | emin |
more | daha |
own | kendi |
on | üzerinde |
EN Portfolio management software will allow your traders to leverage their success by creating their own investment fund with investors' money within your brokerage. A popular solution that is offered by many brokerages.
TR Portföy yönetim yazılımı işlemcilerinizin brokerlığınızdaki yatırımcı fonlarıyla kendi yatırım fonlarını oluşturarak başarıya ulaşmalarını sağlayacaktır. Birçok broker tarafından sunulan popüler bir çözümdür.
Engleski | turski |
---|---|
portfolio | portföy |
management | yönetim |
success | başarı |
investment | yatırım |
popular | popüler |
offered | sunulan |
many | çok |
software | yazılımı |
by | tarafından |
a | bir |
EN After she and her husband left with their children their ‘poor but happy life’ in her own words in Aleppo back because of the war and came to Turkey, they were faced with financial problems and accommodation to a new life
TR Halep’te, kendi tabiriyle ‘az gelirli ama mutlu hayatlarını’ savaş nedeniyle bırakıp çocukları ve eşiyle Türkiye’ye geldiğinde hem geçim derdi hem de yeni bir yaşama alışma çabası başladı
Engleski | turski |
---|---|
happy | mutlu |
came | geldi |
war | savaş |
but | ama |
she | bir |
and | ve |
to | e |
new | yeni bir |
EN After she and her husband left with their children their ‘poor but happy life’ in her own words in Aleppo back because of the war and came to Turkey, they were faced with financial problems and accommodation to a new life
TR Halep’te, kendi tabiriyle ‘az gelirli ama mutlu hayatlarını’ savaş nedeniyle bırakıp çocukları ve eşiyle Türkiye’ye geldiğinde hem geçim derdi hem de yeni bir yaşama alışma çabası başladı
Engleski | turski |
---|---|
happy | mutlu |
came | geldi |
war | savaş |
but | ama |
she | bir |
and | ve |
to | e |
new | yeni bir |
EN With Bandcamp, discover amazing music and directly support the artists who make it. Artists can create their own online store to promote and sell their music, as well as merchandise.
TR Bandcamp ile harika müzikler keşfedin ve doğrudan müziği yapan sanatçıyı destekleyin. Sanatçılar, müziklerini ve ürünlerini tanıtmak ve satmak için kendi çevrimiçi mağazalarını oluşturabilirler.
Engleski | turski |
---|---|
discover | keşfedin |
amazing | harika |
music | müziği |
directly | doğrudan |
support | destekleyin |
sell | satmak |
online | çevrimiçi |
artists | sanatçılar |
and | ve |
to | için |
EN We are giving authors a platform to explain their ideas in their own words, shaping the knowledge they share to fit different types of learning
TR Yazarlara fikirlerini kendi sözcükleriyle açıklamaları için bir platform vererek, paylaştıkları bilgileri farklı öğrenme türlerine uyacak şekilde biçimlendiriyoruz
Engleski | turski |
---|---|
platform | platform |
ideas | fikirlerini |
knowledge | bilgileri |
share | paylaş |
fit | uyacak |
types | türlerine |
the | şekilde |
of | in |
learning | öğrenme |
different | farklı |
EN After she and her husband left with their children their ‘poor but happy life’ in her own words in Aleppo back because of the war and came to Turkey, they were faced with financial problems and accommodation to a new life
TR Halep’te, kendi tabiriyle ‘az gelirli ama mutlu hayatlarını’ savaş nedeniyle bırakıp çocukları ve eşiyle Türkiye’ye geldiğinde hem geçim derdi hem de yeni bir yaşama alışma çabası başladı
Engleski | turski |
---|---|
happy | mutlu |
came | geldi |
war | savaş |
but | ama |
she | bir |
and | ve |
to | e |
new | yeni bir |
EN After she and her husband left with their children their ‘poor but happy life’ in her own words in Aleppo back because of the war and came to Turkey, they were faced with financial problems and accommodation to a new life
TR Halep’te, kendi tabiriyle ‘az gelirli ama mutlu hayatlarını’ savaş nedeniyle bırakıp çocukları ve eşiyle Türkiye’ye geldiğinde hem geçim derdi hem de yeni bir yaşama alışma çabası başladı
Engleski | turski |
---|---|
happy | mutlu |
came | geldi |
war | savaş |
but | ama |
she | bir |
and | ve |
to | e |
new | yeni bir |
EN Specifically, customers have the opportunity to go for their own C5 attestation without having the need to include the physical security of data centers or manage the infrastructure part of the cloud in scope of their individual audit
TR Özellikle müşteriler, bireysel denetimleri kapsamında veri merkezlerinin fiziksel güvenliğini sağlama veya bulutun altyapı kısmını yönetme ihtiyacı olmadan kendi C5 onaylarını alma fırsatına sahiptir
Engleski | turski |
---|---|
customers | müşteriler |
manage | yönetme |
infrastructure | altyapı |
without | olmadan |
need | ihtiyacı |
physical | fiziksel |
data | veri |
individual | bireysel |
security | güvenliğini |
opportunity | fırsat |
or | veya |
scope | kapsamında |
EN Leaders from the same era who were a cause of dread and terror for their own country and the rest of the globe are either forgotten or remembered for their negative legacy
TR Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur
Engleski | turski |
---|---|
leaders | liderler |
globe | dünya |
of | in |
and | ve |
the | aynı |
for | için |
EN They don't have four walls of their own in which to find protection from the Corona virus: for many homeless people, the Corona crisis has made their social network fall apart
TR Koronavirüsten korunacak dört duvarı ve başlarının üstünde bir çatısı olmayanlar: Korona krizi pek çok evsiz insanı koruyan sosyal ağın parçalanmasına neden oldu
Engleski | turski |
---|---|
corona | korona |
people | insan |
crisis | krizi |
social | sosyal |
network | ağı |
many | pek |
to | neden |
of | üstünde |
their | ve |
EN Harnesses ML and AI: Your IT team can use existing algorithms or build their own, all with the goal of improving their ability to identify certain conditions and then automate key actions
TR ML ve AI’dan faydalanır: BT ekibiniz, belirli koşulları belirleme ve ardından önemli eylemleri otomatikleştirme yeteneklerini geliştirmek amacıyla mevcut algoritmaları kullanabilir veya kendi algoritmalarını oluşturabilir
Engleski | turski |
---|---|
algorithms | algoritmaları |
goal | amacı |
ml | ml |
key | önemli |
can use | kullanabilir |
it | bt |
or | veya |
and | ve |
existing | mevcut |
actions | eylemleri |
to | belirli |
then | ardından |
EN Retailers can select their own solutions or use reference designs to align technology to their physical space, security needs and on-site environmental conditions.
TR Perakendeciler, teknolojiyi fiziksel alanları, güvenlik ihtiyaçları ve tesis içi çevre koşullarıyla uyumlu hale getirmek için kendi çözümlerini seçebilir veya referans tasarımları kullanabilir.
Engleski | turski |
---|---|
select | seç |
reference | referans |
technology | teknolojiyi |
physical | fiziksel |
security | güvenlik |
environmental | çevre |
or | veya |
conditions | koşullar |
designs | tasarımları |
needs | ihtiyaçları |
and | ve |
to | için |
EN Digital Health Pass is designed to enable businesses to verify health credentials for employees, customers, fans and travelers entering their site based on their own criteria.
TR Digital Health Pass, işletmelerin tesislerine giren çalışanların, müşterilerin, taraftarların ve yolcuların sağlık kaydı bilgilerini kendi kriterlerine göre doğrulamasını sağlamak üzere tasarlanmıştır.
Engleski | turski |
---|---|
businesses | işletmelerin |
customers | müşterilerin |
digital | digital |
to | sağlamak |
health | sağlık |
designed | tasarlanmış |
and | ve |
for | göre |
EN Portfolio management software will allow your traders to leverage their success by creating their own investment fund with investors' money within your brokerage. A popular solution that is offered by many brokerages.
TR Portföy yönetim yazılımı işlemcilerinizin brokerlığınızdaki yatırımcı fonlarıyla kendi yatırım fonlarını oluşturarak başarıya ulaşmalarını sağlayacaktır. Birçok broker tarafından sunulan popüler bir çözümdür.
Engleski | turski |
---|---|
portfolio | portföy |
management | yönetim |
success | başarı |
investment | yatırım |
popular | popüler |
offered | sunulan |
many | çok |
software | yazılımı |
by | tarafından |
a | bir |
EN We work closely with packaging material supplier partners to identify efficiencies and reduce CO2 emissions, both in their operations and through their own supply chains.
TR Hem faaliyetlerindeki hem de kendi tedarik zincirlerindeki verimlilikleri tanımlamak ve CO2 emisyonlarını azaltmak için ambalaj malzemesi tedarikçisi ortaklarımızla yakından çalışıyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
closely | yakından |
packaging | ambalaj |
material | malzemesi |
reduce | azaltmak |
supply | tedarik |
work | çalışıyoruz |
emissions | emisyonlarını |
both | de |
and | ve |
identify | tanımlamak |
to | için |
EN They are just trying to take care of their own needs ? thank them for communicating their boundaries clearly
TR Sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar – sınırlarını açıkça ifade ettikleri için onlara teşekkür edin
Engleski | turski |
---|---|
just | sadece |
boundaries | sınırları |
clearly | açıkça |
of | in |
own | kendi |
needs | ihtiyaç |
their | için |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
EN We are committed to keeping our customers fully informed of any matters relevant to the security of their account and to providing customers all information necessary for them to meet their own regulatory reporting obligations.
TR Müşterilerimizi hesaplarının güvenliğine ilişkin her türlü konuda tam anlamıyla bilgilendirme ve kendilerine düzenleyici raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeleri için gerekli tüm bilgileri sunma taahhüdümüzü sürdürüyoruz.
Engleski | turski |
---|---|
security | güvenli |
necessary | gerekli |
regulatory | düzenleyici |
reporting | raporlama |
information | bilgileri |
fully | tam |
and | ve |
all | tüm |
Prikazuje se 50 od 50 prijevoda